EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL!

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL!

Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri emsalsiz bir şekilde yaratan, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin tek ilahı, mabudu, kayıtsız ve şartsız hâkimiyet sahibi Rahman, Rahim, Aziz, Cebbar, Kahhar olan Allah Azze ve Celle’ye sonsuz Hamd-u Senalar olsun.

Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e , aline , ashabına , ehl-i beytine ve bütün müminlerin üzerine olsun.

‘’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Seninle birlikte tevbe edenler de böyle olsunlar. Haddi tecavüz etmeyin. Şüphesiz ki Allah (c.c.) yaptıklarınızı çok iyi görür.’’ (Hud-112.)

Emir ve nehyin bir arada bulunduğu bu Ayeti Kerime’de Allah (c.c.) bizlere dosdoğru olmayı emretmekle birlikte ‘’haddi aşmayı’’ da yasaklamaktadır.

İstikamet(dosdoğru olmak) , vahyi ve İslami hükümleri indirildiği beyan etmek, ibadet vazifelerini eksiksiz ve aşırıya gitmeden yerine getirmek gibi hem akaid hem de amellerde dosdoğru olma manasını ihtiva etmektedir. Bundan dolayı istikamet üzere olmak çok zordur. O kadar zordur ki 1000 kişiden 1 kişi ancak bunu başarabilir. Bunun için Efendimiz (sav) ‘’Beni Hud suresi ihtiyarlattı’’ buyurmuştur.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber’e bu ayet nazil olduğunda ihtiyarlamasına, saçlarının ağarmasına sebep oluyor iken, dosdoğru olmayı sadece namaz ve oruç gibi belirli ibadetlerle sınırlandıranlara derhal bu rüyadan uyanmalarını telkin etmeliyiz.

Allah(c.c.) şöyle buyurmaktadır ; ‘’De ki: Bakın benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah adınadır. Yani tüm yaptığım şeyleri O emretti diye yapar, yapmadığım şeyleri de, O yasakladığı için yapmam.(En’am-162.)

Namaz saflarında en önde olmak için çaba gösterenlerin Allah(c.c.)’ın dininin yeryüzüne hâkimiyeti için verilen mücadelede en arka safta olmaları büyük bir tezat olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun en önemli nedeni Allah(c.c.)’ın dini, Rasulullah(sav)’ın metodunun gerekli şekilde anlaşılmamış olmasıdır.

‘’Ey iman edenler, eğer siz Allah(c.c.)’a, Allah(c.c.)’ın dinine yardım ederseniz, Allah(c.c.) da size yardım eder ve ayaklarınızı istikamet üzere sabit kılar.’’(Muhammed-7.)

Allah Teala, kendisi her türlü ihtiyaçlardan uzak olan kendisi yardım eden ve destekleyendir. Dini fiiller zorlamayla değil, kulların istemleriyle yapılması arzu edilen, iradeye-isteğe bağlı fiillerdir. Onun için kulun cüz’i iradesi olmaksızın, kul herhangi bir çaba göstermeden, gayret sarf etmeden, arzu edilen sonuç ve ödül meydana gelmez. O konudaki Allah(c.c.)’ın iradesi kulların niyet ve dilemesine bağlıdır.

Emrolunduğun gibi dosdoğru kalabilmek için Allah(c.c.)’ın dinine yardım etmekten başka seçeneğin olmadığını iyi anlamak gerekmektedir. Sen Allah(c.c.)’ın dinine yardım etmediğin müddetçe ayaklarının sabit kalacağını düşünme! Belli başlı ibadetleri yerine getirerek de Allah(c.c.)’ın dinine yardım ettiğini düşünme!

Allah(c.c.) dinine yardım etmek ayetlerde bize aktarıldığı üzere Allah(c.c.)’ın emir ve yasaklarını kendi benliğinde hakim kılmak ve yeryüzüne hakim olması için canınla ve malınla mücadele ve mücahede etmekle gerçekleşir.

Yazımda doğru yolda gidenlere verilecek mükafatlara değinmek isterdim fakat mükafatı düşünmeden önce mükafata ulaştıracak yolu iyi kavramak gerekmektedir.

Rabbim (c.c) muvaffak eylesin.

Âmin.

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN