Ahmed ERZURUMİ – SANA AİT NE VAR Kİ?
SANA AİT NE VAR Kİ?
Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebette var olan, lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
Sen bile sana ait değilken sana ait ne olabilir ki? Aslını, yani yaratılışını unutan insanoğlu zamanla kendi acizliğini unutup, kendini yaratan Rabbi’ne karşı görevlerini ihmal edip, kendine verilen nimetleri kendi kazanmış gibi kibirlenmeye başlıyor.
YUNUS 75- Sonra bunların arkasından Musa ile Harun’u âyetlerimizle Firavun’a ve cemaatine gönderdik. İman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular.
Oysa ki kendilerinde bulunan göz, kulak, akıl, güç ve benzerlerini onlara veren Allah’tır. Bu vasıtalarla herhangi bir işin üstesinden gelebilirler ancak.
SAFFAT 96- “Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.”
Bunu unutan insanoğlu vahye da kulak vermeyince;
NUH 7- “Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. “
Bu kibirlenme sebebiyle, acizliğini fark etmesine sebep olacak gerek vahiy, gerekse Allah’ın yüceliğini hatırlatan ibretlik meseleleri göremez hale geliyorlar.
YUSUF 105. Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler.
Aslını unutan insanoğlu, bu kadar ibretlik olayları göremediği gibi kendi acizliğini de göremiyor ve zamanla kendisini yüceltmeye başlıyor.
SAD 75- Allah: “Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?” dedi.
Ve bu durumda o kişi gücünü kendi çabasıyla elde ettiğini sanarak, zamanla yeryüzünün ilahlığına (haşa) soyunabiliyor.
İSRA 37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.
Oysa ki onu yoktan var eden ve türlü nimetleri onun hizmetine sunan Allah’a karşı ibadetini güzelleştirip, Allah korkusunu kalbine yerleştirmesi gerekir.
ZUHRUF 68-69- Allah, takva sahiplerine şöyle nida eder: “Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.
İşte bu korkudan emin olmak ve üzülmemek için teslimiyet asıl meseledir.
Ali İmran 20- Artık seninle tartışırlarsa de ki: “Ben yüzümü Allah’a teslim ettim; bana uyanlar da…” Kitap verilen kimselere ve ümmilere de ki: “Teslim oldunuz mu:” Şa-yet teslim olurlarsa muhakkak hidayete ermiş olurlar. Yüz çevirirlerse artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Şüphesiz Allah kullarını hakkıyla görendir.
İnsanın sıkışınca Allah’a yönelmesi ve Allah’ın ismini bilip, Allah’ı sadece yaratan bir varlık olarak tanıması büyük bir eksikliktir. Böyle yüce bir varlığın hükümlerini, peygamberlerini ve kitabını göz ardı etmektir ki; bu durum da maalesef önce kendisini yaratana karşı isyana sonra tuğyana kadar götürmektedir.
Günümüzde göz ardı edilen Allah’ın hükümlerinin bilinmemesi ve hükümlere isyan dolu bir yaşantının normalleşmesi bunu yapanların ne kadar cahil ve sapmış bir kitle olduğunu göstermektedir.
Bir müdür düşününki (bu muhtarda olabilir, vali de, kralda); fabrikanın, köyün, ilin veya ülkenin bütün ihtiyaçlarını karşılayan, maddi, manevi birçok noktada yatırımlar yapan o makama işçiler dese ki: sen bizim müdürümüzsün. Herkes sana müdürüm veya müdür bey diye hitap edecek, ama işçilerin maaşlarını, mola saatlerini, giriş çıkışları, izinleri, avansları, kimin hangi bölümde, nasıl çalışacağını başkaları karar verecek. Senin ismin müdür olacak ama kimse senin kurallarını umursamadan, sana danışmadan, senin emir ve yasaklarına ters de olsa senden daha alt konumda olanların isteklerini yerine getirecekler. Böyle bir müdürlüğü, valiliği, krallığı veya başkanlığı kim kabul eder ki?
Peki Allahu Teala’ya böyle denilmiyor mu? Beş paralık bir yetki sahibi dahi bunu kabullenmezken, böyle bir müdürlüğü, böyle bir valiliği, böyle bir krallığı reddederken acaba alemlerin Rabbi olan Allah (cc) böyle bir ilahlığı, böyle bir rabliği kabullenir mi dersiniz?
İnsanlar bugün büyük bir haksızlık üzere olduklarını, Allah’ın (cc) haklarını aldıklarını ve layık olmayanlara verdiklerini, bu yüzden yeryüzünün en büyük zulmünü ve cinayetini işlediklerini asla unutmamalıdırlar. Böyle bir sapkınlıktan uzak durmalı, böyle bir zulum içerisinde olanlara da asla hoşgörü ile bakılmamalıdır.
Rabbim hakkı hak bilip, hakka sarılan, batılı da batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin.(AMİN)