B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n

Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/p>\n

107- Zarar vermek, k\u00fcfr\u00fc (peki\u015ftirmek) , m\u00fc’minlerin aras\u0131n\u0131 ay\u0131rmak ve daha \u00f6nce Allah’a ve Resul\u00fcne kar\u015f\u0131 sava\u015fan\u0131 g\u00f6zlemek i\u00e7in mescid edinenler ve: “Biz iyilikten ba\u015fka bir \u015fey istemedik” diye yemin edenler (varya,) Allah onlar\u0131n \u015f\u00fcphesiz yalanc\u0131 olduklar\u0131na \u015fahidlik etmektedir.<\/strong>
\n108- Sen bunun (b\u00f6yle bir mescidin) i\u00e7inde hi\u00e7 bir zaman durma. Daha ilk g\u00fcn\u00fcnden takva temelli \u00fczerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve di\u011fer i\u015flere) durmana daha uygundur. Onda, ar\u0131nmay\u0131 i\u00e7ten-arzulayan adamlar vard\u0131r. Allah ar\u0131nanlar\u0131 sever.(102)<\/strong>
\n109- Binas\u0131n\u0131n temelini, Allah korkusu ve ho\u015fnutlu\u011fu \u00fczerine kuran kimse mi hay\u0131rl\u0131d\u0131r, yoksa binas\u0131n\u0131n temelini g\u00f6\u00e7ecek bir yar\u0131n kenar\u0131na(103) kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ate\u015fi i\u00e7ine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulme sapan bir toplulu\u011fa hidayet vermez.(104)<\/strong>
\n110- Onlar\u0131n kalbleri par\u00e7alanmad\u0131k\u00e7a, (105) kurduklar\u0131 bina kalblerinde bir \u015f\u00fcphe olarak s\u00fcr\u00fcp-gidecektir. Allah bilendir, h\u00fck\u00fcm ve hikmet sahibi oland\u0131r.<\/strong>
\n111- Hi\u00e7 \u015f\u00fcphesiz Allah, m\u00fc’minlerden-kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131nda onlara mutlaka cenneti vermek \u00fczere – canlar\u0131n\u0131 ve mallar\u0131n\u0131 sat\u0131n alm\u0131\u015ft\u0131r.(106) Onlar Allah yolunda sava\u015f\u0131rlar, \u00f6ld\u00fcr\u00fcrler ve \u00f6ld\u00fcr\u00fcl\u00fcrler; (bu,) Tevrat’ta, \u0130ncil’de ve Kur’an’da O’nun \u00fczerine ger\u00e7ek olan bir vaaddir.(107) Allah’tan daha \u00e7ok ahdine vefa g\u00f6sterecek olan kimdir? \u015eu halde yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131z bu al\u0131\u015f-veri\u015ften dolay\u0131 sevinip-m\u00fcjdele\u015finiz. \u0130\u015fte ‘b\u00fcy\u00fck kurtulu\u015f ve mutluluk’ budur.<\/strong><\/p>\n

A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n

102. “…Allah ve Rasul\u00fc ile sava\u015fm\u0131\u015f olan…” Medine’de Hazre\u00e7 kabilesine mensup Ebu Amir’dir. O Hz. Peygamber’in (s.a) hicretinden \u00f6nce “cahiliye” d\u00f6neminde H\u0131ristiyan bir rahip olmu\u015ftu. Kutsal metinler hakk\u0131ndaki bilgisinden dolay\u0131 me\u015fhur bir alim ve dindar bir rahip olarak \u00e7ok sayg\u0131 g\u00f6r\u00fcyordu. Fakat alim olmas\u0131 ve zahitli\u011fi onu ger\u00e7e\u011fe g\u00f6t\u00fcrece\u011fi yerde bilakis buna engel olmaktayd\u0131. Bundan dolay\u0131, \u0130slam’\u0131 sadece inkar etmekle kalmay\u0131p ayn\u0131 zamanda Hz. Peygamber (s.a) ve O’nun davetinin amans\u0131z d\u00fc\u015fman\u0131 idiydi de. Zira o, Hz. Peygamber’i (s.a) papazl\u0131\u011f\u0131n “mukaddes vazifesi”ne rakip olarak g\u00f6r\u00fcyordu. Kurey\u015f’in g\u00fcc\u00fcn\u00fcn Hz. Peygamber (s.a) ve davetini ezip yok etmeye kafi gelece\u011fi \u00fcmidi ile Ebu Amir \u00f6nceleri Hz. Peygamber’i \u00f6nemsemedi. Fakat Kurey\u015f ordusunun Bedir harbinde tam bir hezimete u\u011frad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fc zaman art\u0131k daha fazla bu hareketi g\u00f6rmezlikten gelemezdi. Bundan dolay\u0131 da \u0130slami harekete kar\u015f\u0131 \u015fiddetli bir fesat kampanyas\u0131 ba\u015flatt\u0131.
\nB\u00f6ylece Medine’den ayr\u0131larak, \u0130slam’a kar\u015f\u0131 te\u015fvik ve tahriklerde bulunmak \u00fczere \u00e7e\u015fitli kabileleri ziyaret etti. Uhud sava\u015f\u0131n\u0131n meydana gelmesine sebep olan ki\u015filerden birisi de bu Ebu Amir’dir.Uhud sava\u015f\u0131n\u0131n yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 yerde baz\u0131 \u00e7ukurlar kazd\u0131rd\u0131\u011f\u0131 ve Hz. Peygamber’in (s.a) bu \u00e7ukurlardan birinin i\u00e7ine d\u00fc\u015f\u00fcp yaraland\u0131\u011f\u0131 da rivayet edilir. Daha sonra Ahzap sava\u015f\u0131nda Medine’yi i\u015fgal etmeye gelen ordular\u0131n te\u015fkilatland\u0131r\u0131lmas\u0131nda da \u00f6nemli bir rol oynam\u0131\u015ft\u0131r. Ayr\u0131ca, bu H\u0131ristiyan rahip Huneyn harbine kadar meydana gelen b\u00fct\u00fcn sava\u015flarda, \u0130slam’a kar\u015f\u0131 m\u00fc\u015friklere destek sa\u011flamada aktif olarak faaliyette bulunmu\u015ftu. En sonunda Arabistan’da, \u0130slam’\u0131n hamlesini durdurulabilecek hi\u00e7bir g\u00fc\u00e7 kalmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 anlay\u0131nca Arabistan yar\u0131madas\u0131n\u0131 terketti ve Medine’den y\u00fckselmekte olan “tehlike” konusunda Roma Kayser’ini uyarmaya gitti. Roma Kayser’inin, Hz. Peygamber’in (s.a) Teb\u00fbk seferine mukabil Arabistan’\u0131 istila etmek i\u00e7in haz\u0131rl\u0131klara ba\u015flamas\u0131, Ebu Amir’in g\u00f6sterdi\u011fi \u00e7abalar\u0131n bir sonucudur.
\n\u015eimdi, Hakk Davet’e zarar vermek \u00fczere in\u015fa edilmi\u015f olan “caminin” yap\u0131lmas\u0131n\u0131n gerisinde yatan ger\u00e7e\u011fi bir d\u00fc\u015f\u00fcnelim: Medine’de bulunan m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n bir b\u00f6l\u00fcm\u00fc \u0130slam’a kar\u015f\u0131 \u00e7irkin faaliyetlerin hepsinde Ebu Amir’le yak\u0131ndan i\u015fbirli\u011fi yapm\u0131\u015flard\u0131. Ayr\u0131ca, Roma Kayser’i ve di\u011fer Kuzey Arabistan H\u0131ristiyan devletlerinden askeri yard\u0131m kopar\u0131lmas\u0131 i\u00e7in “manevi” n\u00fcfuzunu kullanmas\u0131 hususunda da onunla anla\u015fm\u0131\u015flard\u0131. Binaenaleyh Ebu Amir, Arabistan’a sald\u0131rmas\u0131 konusunda Kayser’i ikna etmeye gitmeye haz\u0131rland\u0131\u011f\u0131 s\u0131rada, onlarda kendilerini ayr\u0131 bir hizip olarak \u00f6rg\u00fctleyebilmeleri i\u00e7in emin bir toplanma yeri olarak i\u015flev g\u00f6recek bir “cami” yapma plan\u0131 tasarlad\u0131lar. \u00c7\u00fcnk\u00fc bu sayede, din maskesi alt\u0131nda \u015feytanca faaliyetler y\u00fcr\u00fctt\u00fcklerini kimse farketmeyecekti. Ayr\u0131ca, bu mescid Ebu Amir’in ajanlar\u0131n\u0131n yolcu ve dilenci gibi g\u00f6z\u00fckerek hi\u00e7bir \u015f\u00fcphe uyand\u0131rmadan kalabilecekleri bir karargah olarak da hizmet g\u00f6recekti.
\nAsl\u0131nda, biri Kuba’daki Kuba Mescidi ve di\u011feri Mescid’i Nebevi olmak \u00fczere Medine’de halen iki cami zaten bulunmaktayd\u0131. \u015eehirde \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc bir camiye ihtiya\u00e7 olmad\u0131\u011f\u0131 g\u00fcn gibi a\u015fikard\u0131. Bunu m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n kendileri de biliyorlard\u0131, bundan dolay\u0131 \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc bir camiye ihtiya\u00e7 oldu\u011funu g\u00f6stermek \u00fczere bir tak\u0131m “nedenler” uydurmaya ba\u015flad\u0131lar. Bu maksada binaen, Hz. Peygamber’e (s.a) gittiler ve “Bu b\u00f6lgenin halk\u0131 ve bilhassa ya\u015fl\u0131, hasta, sakat olanlar\u0131m\u0131z i\u00e7in, k\u0131\u015f mevsimi ve ya\u011fmurlu havalarda bu iki mescidden birisine, g\u00fcnde be\u015f defa gidip gelmelerinin \u00e7ok zor oldu\u011fu i\u00e7in bir ba\u015fka mescide ihtiyac\u0131m\u0131z vard\u0131r. Bundan dolay\u0131, Kuba Mescidi ve Mescid’i Nebevi’den uzak bir mahallede oturan ve namazlar\u0131n\u0131 cemaatle k\u0131lmak isteyen bu kimselere yeni bir mescid yapmay\u0131 arzu ediyoruz” dediler.
\nB\u00f6ylece bu fitne-fesat odaklar\u0131, g\u00fcya temiz niyetlerinden kaynaklanan s\u00f6zkonusu istekleri neticesinde yeni bir cami yapt\u0131lar. Daha sonra Hz. Peygamber’e (s.a) gelerek “Efendimiz, yeni mescidimize gelmenizi ve a\u00e7\u0131l\u0131\u015f merasimi olarak ilk cemaatle namaz\u0131 sizin k\u0131ld\u0131rman\u0131z\u0131 rica ediyoruz” dediler. Fakat Rasulullah (s.a) “\u015eu an, Teb\u00fbk’e yap\u0131lacak sefer haz\u0131rl\u0131klar\u0131yla me\u015fgul\u00fcm. Konuyu sefer d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcnde d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcr\u00fcm” diyerek teklifin yerine getirilmesini bir s\u00fcre erteletti. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a) Teb\u00fbk’e sefere \u00e7\u0131k\u0131nca bu m\u00fcnaf\u0131klar da, haince seri faaliyetlerine ba\u015flad\u0131lar. Bu yeni mescidle kendilerini te\u015fkilatland\u0131rmaya ve \u0130slam’a kar\u015f\u0131 komplolar d\u00fczenlemeye devam ettiler. Hararetle bekledikleri m\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n yenildi\u011fi ve Romal\u0131lar\u0131n onlar\u0131 b\u00fct\u00fcn\u00fcyle imha ettikleri haberini al\u0131r-almaz Abdullah b. Ubey’i kendilerine kral yapmay\u0131 kararla\u015ft\u0131rd\u0131lar. Fakat Teb\u00fbk’te olanlar ise bunlar\u0131n b\u00fct\u00fcn umutlar\u0131n\u0131 bo\u015fa \u00e7\u0131karm\u0131\u015ft\u0131. Daha sonra seferden d\u00f6n\u00fc\u015f esnas\u0131nda, Medine’ye yak\u0131n Zi-Evan denilen yerde bu ayetin inmesiyle Hazreti Peygamber (s.a) \u015fehire girmeden \u00f6nce bu “mescidi” yerle bir etmek \u00fczere birka\u00e7 ki\u015fiyi bulundu\u011fu mahalle g\u00f6nderdi.
\n103. Bu te\u015fbihin anlam\u0131n\u0131 b\u00fct\u00fcn\u00fcyle kavrayabilmek i\u00e7in \u00f6nce, Arap\u00e7a ” ” kelimesinin anlam\u0131 \u00fczerinde bir d\u00fc\u015f\u00fcnmemiz gerekir. Bu kelime dere kenar\u0131nda suyun, yanlar\u0131n\u0131n dibini a\u015f\u0131nd\u0131r\u0131p alt\u0131n\u0131 oyarak \u00fcst y\u00fcz\u00fcn\u00fc desteksiz b\u0131rakmas\u0131 olay\u0131d\u0131r. \u00d6yle ki bu toprak par\u00e7as\u0131 her an \u00e7\u00f6k\u00fcp y\u0131k\u0131lmaya haz\u0131r vaziyettedir. Bu \u00e7ok manal\u0131 te\u015fbihte, m\u00fc\u015frik\u00e7e bir temele oturtulan hayat tarz\u0131 da i\u015fte b\u00f6yle dibi oyulmu\u015f, her t\u00fcrl\u00fc dayanaktan yoksun bir toprak par\u00e7as\u0131 \u00fczerine in\u015fa edilen binaya benzetilmi\u015ftir. “Normal, s\u0131radan bir toprak par\u00e7as\u0131 i\u015fte” diyerek b\u00f6yle bir yere bina yapmaya kalkan cahil kimsenin, binas\u0131n\u0131 kaybetmekle kalmay\u0131p, can\u0131n\u0131 da kaybedece\u011fi a\u00e7\u0131kt\u0131r. Zira, \u00fczerine ev in\u015fa etti\u011fi arazi her t\u00fcrl\u00fc sa\u011flam temel ve destekten mahrum oldu\u011fu i\u00e7in bina ka\u00e7\u0131n\u0131lmaz olarak dereye \u00e7\u00f6kecektir. T\u0131pk\u0131 bunun gibi, hayat sisteminin binas\u0131n\u0131, insan hayat\u0131n\u0131n yegane sa\u011flam temeli olan Allah korkusu ve r\u0131zas\u0131 g\u00f6z\u00f6n\u00fcnde bulundurmaks\u0131z\u0131n ge\u00e7ici d\u00fcnyal\u0131klar \u00fcst\u00fcne oturtan kimse, dibini suyun oydu\u011fu, her an y\u0131k\u0131lmaya haz\u0131r toprak par\u00e7as\u0131 \u00fczerinde evini yapan adama benzer. Zira b\u00f6yle bir insan, i\u015fledi\u011fi yanl\u0131\u015f yoldaki fiilleriyle hayat binas\u0131n\u0131n temelini bizzat kendisi oymaktad\u0131r. Allah korkusu ve r\u0131zas\u0131 gibi sa\u011flam granit bir zeminden yoksun olaca\u011f\u0131 i\u00e7in, bina ka\u00e7\u0131n\u0131lmaz olarak y\u0131k\u0131lacakt\u0131r. B\u00f6ylece, hayat\u0131n\u0131 in\u015fa etti\u011fi zemin g\u00fcn\u00fcn birinde, hayat\u0131 boyunca kazand\u0131klar\u0131yle birlikte Cehennem \u00e7ukuruna kay\u0131p yuvarlanacakt\u0131r.
\n104. “Do\u011fru Yol” (S\u0131ratu’l-Mustakim) ancak ger\u00e7ek felaha g\u00f6t\u00fcr\u00fcr.
\n105. Yani, tebli\u011fini yaymak i\u00e7in ad\u0131na mescidler yap\u0131lan hakiki \u0130slam’a zarar vermek niyetiyle bir “mescid” in\u015fa ederek, en i\u011fren\u00e7 g\u00fcnah\u0131 i\u015flemekle bu m\u00fcnaf\u0131klar, kalblerini iman\u0131 alg\u0131lay\u0131p kabul edebilme \u015fans\u0131ndan mahrum ettiler. Bu su\u00e7, onlar\u0131n kalblerine, inan\u00e7s\u0131zl\u0131k tohumlar\u0131n\u0131 \u00f6yle derin yerle\u015ftirmi\u015ftir ki, ya\u015fad\u0131klar\u0131 s\u00fcrece orada kalacak ve sadece \u00f6l\u00fcm an\u0131nda, o kalblerin art\u0131k atmad\u0131\u011f\u0131 zamanda onlardan kopacakt\u0131r. Bu gibi insanlar\u0131n, a\u00e7\u0131k\u00e7a puthaneler in\u015fa eden ve Allah’a kar\u015f\u0131 a\u00e7\u0131k\u00e7a sava\u015f haz\u0131rl\u0131\u011f\u0131 yapan kafirlerden daha farkl\u0131 oldu\u011fu malumdur. \u00c7\u00fcnk\u00fc mert, samimi ve bir bak\u0131ma cesur olmas\u0131 nedeniyle b\u00f6yle birisinin hidayeti kabul etmesi imkan dahilindedir. \u00dcstelik, onun a\u00e7\u0131k ve net muar\u0131zl\u0131\u011f\u0131 g\u00f6steriyor ki, bir\u015feye ikna olabilme, inanabilme c\u00fcretkarl\u0131\u011f\u0131na sahip olan bu kimse, e\u011fer ger\u00e7e\u011fi kavrayabilirse \u0130slam’\u0131 da kabul edebilir. Fakat k\u00fcfre hizmet etmek i\u00e7in “cami” in\u015fa eden, Allah’\u0131n dinine kar\u015f\u0131 sava\u015f\u0131nda, Allah’a ibadet maskesi alt\u0131nda gizlenen korkak, yalanc\u0131, hilekar ve riyakar insan i\u00e7inse hi\u00e7bir \u00fcmit yoktur. \u0130\u015fte bu, bu gibi davran\u0131\u015flar\u0131n insan\u0131n i\u00e7inde yatan asil duygular\u0131 \u00f6ld\u00fcrmesi ve onu \u0130slam’\u0131 anlayamaz ve tabii ki kabul etmez k\u0131lmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fcd\u00fcr.
\n106. Bu ayette, Allah ile kullar\u0131 aras\u0131ndaki ili\u015fkinin do\u011fas\u0131n\u0131 belirleyen \u0130slam inanc\u0131 g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fc, bunu bir “mukavele” olarak tan\u0131mlamaktad\u0131r. Bu keyfiyet, inanc\u0131n, sadece metafizik bir kavram olmay\u0131p, asl\u0131nda, hayatlar\u0131n\u0131 ve mallar\u0131n\u0131 Allah’a satmak kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131nda, \u00f6l\u00fcm sonras\u0131 hayatta da Allah’\u0131n kendisine Cennet verece\u011fi vaadini kabul etmek suretiyle kul taraf\u0131ndan yap\u0131lan bir mukaveledir. Bu “mukavele” nin tazammun etti\u011fi muhtevay\u0131 tam olarak anlayabilmek i\u00e7in, ilk \u00f6nce bu mukavelenin do\u011fas\u0131n\u0131 kavramaya \u00e7al\u0131\u015fal\u0131m.
\nHer\u015feyden \u00f6nce, \u015fu hususa dikkat etmeliyiz ki, kulun hayat\u0131n\u0131 ve sahip oldu\u011fu her\u015feyi, ger\u00e7ekten Allah’a satmas\u0131 diye bir \u015fey s\u00f6zkonusu de\u011fildir. \u00c7\u00fcnk\u00fc insan\u0131n hayat\u0131n\u0131n ve sahip oldu\u011fu her\u015feyin ger\u00e7ek malik’i zaten Allah’t\u0131r. Bunlara sahip olma hakk\u0131, insan\u0131n sahip oldu\u011fu ve kulland\u0131\u011f\u0131 her\u015feyin yarat\u0131c\u0131s\u0131 olan sadece Allah’\u0131nd\u0131r. Binaenaleyh d\u00fcnyevi anlamda bir\u015feyin sat\u0131m\u0131 ya da al\u0131m\u0131, katiyyetle s\u00f6zkonusu de\u011fildir, zira insan\u0131n satabilece\u011fi kendisinin hi\u00e7bir m\u00fclk\u00fc yoktur ve her\u015fey zaten evvelemirde O’na ait olmas\u0131 hasebiyle Allah’\u0131n da sat\u0131n alaca\u011f\u0131 hi\u00e7 bir\u015fey yoktur. Bununla birlikte Allah’\u0131n insana kullanma yetkisi verdi\u011fi bir irade ve se\u00e7me, h\u00fcrriyeti (free will and freedom of cho\u0131ce) vard\u0131r ve s\u00f6zkonusu mukavele de buna dairdir.
\nElbette kuldaki bu h\u00fcrriyet, insan\u0131n kendi hayat\u0131 ve mallar\u0131na mutlak sahiplik hakk\u0131 konusundaki ger\u00e7ek konumunda herhangi bir de\u011fi\u015fiklik getirmez. Onlar Allah’\u0131nd\u0131r. Onlara ise, sadece kendinden herhangi bir zorlama ve cebir olmadan, bunlar\u0131 istedi\u011fi y\u00f6nde iyiye ya da k\u00f6t\u00fcye kullanma selahiyeti vermi\u015ftir. Bu da insana, hayat\u0131 ve elinin alt\u0131nda bulunan her\u015feyin ger\u00e7ek sahibinin Allah oldu\u011funu itiraf etmesi ya da etmemesi h\u00fcrriyetinin tan\u0131nd\u0131\u011f\u0131n\u0131 ifade eder. 111. ayette ge\u00e7en “mukavele” (al\u0131\u015fveri\u015f) bu h\u00fcrriyeti g\u00f6n\u00fcll\u00fc olarak, Allah’\u0131n iradesine b\u0131rakmak, ona havale etmekle ilgilidir. Ba\u015fka t\u00fcrl\u00fc ifade etmek gerekirse, Allah insan\u0131 ona verilen bu \u00f6zg\u00fcrl\u00fc\u011f\u00fcne kar\u015f\u0131l\u0131k, hayat\u0131 ve sahip olduklar\u0131 \u00fczerinde Malik-ul-M\u00fclk olarak Allah’\u0131 tan\u0131yor ve kendisini de bunlar\u0131 sadece bir emanet\u00e7isi olarak m\u0131 g\u00f6r\u00fcyor, yoksa sanki bunlar\u0131n sahibi o imi\u015f gibi mi davran\u0131yor diye imtihan etmek ister.
\nBu vechile, Allah’\u0131n indinde bu mukavelenin (al\u0131\u015fveri\u015f) \u015fartlar\u0131 \u015funlard\u0131r: “E\u011fer siz g\u00f6n\u00fcll\u00fc olarak (ve herhangi bir bask\u0131 alt\u0131nda kalmadan) hayat\u0131n\u0131z\u0131n, sahip olduklar\u0131n\u0131z\u0131n ve bu d\u00fcnyadaki her\u015feyin asl\u0131nda benim, bana ait ve kendinizi de sadece onlar\u0131n emanet\u00e7isi oldu\u011funu kabul etmeye ve b\u00f6yle g\u00f6rmeye raz\u0131 olursan\u0131z, ben de bunun kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131nda size sonsuz ahiret hayat\u0131nda cennetler verece\u011fim.”Allah’la b\u00f6yle bir pazarl\u0131k yapan kimse bir m\u00fc’mindir. Dolay\u0131s\u0131yla iman, asl\u0131nda bu al\u0131\u015fveri\u015fin ba\u015fka bir ad\u0131d\u0131r. \u00d6te yandan bu pazarl\u0131\u011f\u0131 yapmay\u0131 reddeden veya yapt\u0131ktan sonra sanki b\u00f6yle bir taahh\u00fcde girmemi\u015f insan\u0131n tavr\u0131n\u0131 tak\u0131nan ki\u015fi ise “kafir”dir. \u00c7\u00fcnk\u00fc teknik olarak “k\u00fcf\u00fcr” kelimesi, b\u00f6yle bir pazarl\u0131\u011fa reddedi\u015fe uygulanan bir terimdir.
\nBu mukaveleyi yapman\u0131n sonu\u00e7lar\u0131 \u015funlard\u0131r:
\n1) Allah bu konuda insan\u0131 iki zor imtihana tabi tutmu\u015ftur: Birincisi, insan\u0131n kendisine verilen se\u00e7me h\u00fcrriyetine ra\u011fmen, hakiki el-Malik’i sahib olarak tan\u0131yor mu? Yoksa, bunu reddederek nank\u00f6r, hain ve asi mi oluyor? \u0130kincisi ise, Allah’a tam olarak g\u00fcveniyor mu, g\u00fcvenmiyor mu? C\u00fcz-i iradesini, O’nun iradesine teslim ediyor mu, etmiyor mu? \u0130ki alemin k\u0131yas\u0131, “eldeki bir ku\u015f, \u00e7al\u0131l\u0131ktaki iki ku\u015ftan de\u011ferlidir” halk deyi\u015fine te\u015fbih edilirse de \u00f6teki alemde sonsuz bir saadet ve cennetler m\u00fcjdesine kar\u015f\u0131l\u0131k, halihaz\u0131rdaki bu d\u00fcnyada arzular\u0131n\u0131, emellerini ve tutkular\u0131n\u0131 feda edebiliyor mu, edemiyor mu bunun imtihan\u0131d\u0131r.
\n2) Bu mesele, \u0130slam hukuku ile, Cenab\u0131 Allah’\u0131n ahirette, bir kimseyi ona g\u00f6re yarg\u0131layaca\u011f\u0131 daha y\u00fcce ve manevi inan\u00e7 telakkisi aras\u0131nda net bir s\u0131n\u0131r \u00e7izgisi \u00e7izilmesine yard\u0131m eder.
\n\u0130man\u0131n yasal (\u015fer’i) tan\u0131m\u0131na g\u00f6re, iman\u0131n esaslar\u0131n\u0131 yaln\u0131zca s\u00f6z ile ikrar etmesi bir kimsenin yasal olarak m\u00fcsl\u00fcman olmas\u0131na yeter sebeptir. Bundan sonra, bu ki\u015finin ikrar\u0131n\u0131n sahte oldu\u011funu g\u00f6steren kesin ve a\u00e7\u0131k bir delil olmad\u0131k\u00e7a bu \u015fahs\u0131n kafir oldu\u011fu ve \u0130slam toplumu d\u0131\u015f\u0131na at\u0131lmas\u0131 gerekti\u011fi hususunda karar vermeye hi\u00e7 bir \u00fcst merci yetkili de\u011fildir. Fakat Allah kat\u0131nda durum b\u00f6yle de\u011fildir: Allah ancak \u00f6yle kimsenin iman\u0131n\u0131 do\u011fru olarak kabul eder ki, bu kimse Allah’la pazarl\u0131\u011f\u0131 yaparak fikir ve hareket h\u00fcrriyetini O’na hibe eder ve en tabii m\u00fclkiyet hakk\u0131 iddias\u0131n\u0131 b\u00fct\u00fcn\u00fcyle O’nun keremine terk eder. Yani bir insan iman esaslar\u0131n\u0131 ikrar edebilir ve tayin edilen farzlar\u0131 yerine getirebilir, fakat e\u011fer kendisini hala kendinin, cesedinin, ruhunun, kalbinin, beyninin ve di\u011fer yeteneklerinin, m\u00fclkiyetinin, servetinin ve di\u011fer sahip oldu\u011fu \u015feylerin biricik efendisi ve maliki olarak g\u00f6r\u00fcr ve bunlar\u0131 diledi\u011fi \u015fekilde kullanma hakk\u0131n\u0131 da kendine tahsis ederse, bu kimse, bu d\u00fcnya g\u00f6z\u00fcyle bir m\u00fc’min olarak g\u00f6r\u00fcld\u00fcyse de Allah kat\u0131nda bir kafir olarak an\u0131lacakt\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc b\u00f6yle bir insan Allah’la, Kur’an’a g\u00f6re iman\u0131n \u00f6z\u00fc olan bu al\u0131\u015fveri\u015fi yapmam\u0131\u015ft\u0131r. Bu demektir ki, can\u0131n\u0131 ve mal\u0131n\u0131 Allah’\u0131n istedi\u011fi yolda harcamayan veya O’nun raz\u0131 olmad\u0131\u011f\u0131 \u015fekilde harcayan kimse dil ve ikrar suretiyle iman sahibi oldu\u011funu iddia etse dahi ger\u00e7ekte bunlar\u0131 (kendisine verilen \u015feyleri) ya Allah’a satmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 ya da b\u00f6yle bir pazarl\u0131k yapt\u0131ktan sonra kendisini hala bu nimetlerin efendisi ve sahibi olarak g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc g\u00f6stermektedir.
\n3) Yukar\u0131da anlat\u0131ld\u0131\u011f\u0131 \u015fekliyle ger\u00e7ek \u0130slami anlay\u0131\u015f, m\u00fcsl\u00fcman\u0131n hayata kar\u015f\u0131 tutumu ile kafirinkini birbirinden ay\u0131ran net bir \u00e7izgi \u00e7ekmektedir. M\u00fcsl\u00fcman, samimiyetle Allah’a inanan, kendisini Allah’\u0131n iradesine teslim eden ve tutumunda tamam\u0131yla ba\u011f\u0131ms\u0131z oldu\u011funu (yapt\u0131\u011f\u0131 pazarl\u0131\u011f\u0131n \u015fartlar\u0131n\u0131 bir anl\u0131k unuttu\u011fu durumlar hari\u00e7) g\u00f6sterecek herhangi bir \u015fey yapmayan ki\u015fidir. Ayn\u0131 \u015fekilde, hi\u00e7bir m\u00fcsl\u00fcman toplumu da politik, k\u00fclt\u00fcrel, ekonomik, toplumsal ve devletler aras\u0131 herhangi bir meselede Allah’\u0131n kanunlar\u0131ndan ba\u011f\u0131ms\u0131z bir tav\u0131r tak\u0131n\u0131r ve hala m\u00fcsl\u00fcman kalamazlar. \u015eayet, e\u011fer ast oldu\u011funu, \u00fcste ba\u011fl\u0131 oldu\u011funu ve g\u00f6n\u00fcll\u00fc olarak \u00f6zg\u00fcrl\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc teslim etti\u011fini bir s\u00fcre i\u00e7in unutacak olsa, hatas\u0131n\u0131 fark eder etmez derhal kendi ba\u015f\u0131na buyruk tavr\u0131n\u0131 terk edecek ve yeniden teslimiyet tavr\u0131n\u0131 tak\u0131nacakt\u0131r. Bunun tersine, e\u011fer bir kimse Allah’a kar\u015f\u0131 ba\u011f\u0131ms\u0131zca bir tav\u0131r tak\u0131n\u0131rsa ve kendi istekleri, hevesleri, tutkular\u0131na g\u00f6re hayat i\u015flerinde bir tak\u0131m kararlar al\u0131rsa o kimsenin m\u00fcsl\u00fcman m\u0131 gayr\u0131 m\u00fcslim mi oldu\u011funa bak\u0131lmaks\u0131z\u0131n k\u00fcf\u00fcr tutum ve davran\u0131\u015f\u0131n\u0131 benimsedi\u011fine h\u00fckmedilir.
\n4) Ayr\u0131ca iyi anla\u015f\u0131lmal\u0131d\u0131r ki, insan\u0131n kendisini teslim etmesi istenilen Allah’\u0131n iradesi, bizzat Allah’\u0131n kendisinin belirtti\u011fi ve bildirdi\u011fi iradesidir, yoksa insan\u0131n kendisinin uydurdu\u011fu Tanr\u0131 iradesi de\u011fil. Bu durumda o ki\u015fi Allah’\u0131n iradesine de\u011fil, bilakis kendi iradesine uymaktad\u0131r ki, bu da tamam\u0131yla mukavelenin \u015fartlar\u0131na ayk\u0131r\u0131d\u0131r. Sadece, O’nun Kitab\u0131’n\u0131n ve peygamberinin \u00f6\u011fretilerine uygun tutum ve tav\u0131r benimseyen kimse ya da topluluk, mukavelenin \u015fartlar\u0131n\u0131 yerine getirmi\u015f say\u0131lacakt\u0131r.
\nYukar\u0131daki mukavelenin a\u00e7\u0131klamalar\u0131ndan, Allah’\u0131n \u015fartlar\u0131n\u0131n yerine getirilmesini, ni\u00e7in bu d\u00fcnya hayat\u0131n\u0131n son bulmas\u0131ndan sonraki \u00f6teki aleme b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 hususu da a\u00e7\u0131kl\u0131k kazanmaktad\u0131r. A\u015fikard\u0131r ki, cennet sadece sat\u0131c\u0131n\u0131n can\u0131n\u0131 ve mal\u0131n\u0131 Allah’a satmas\u0131 i\u015finin kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 de\u011fil, “aksine bu \u015feylerin ve tasarruflar\u0131n\u0131n, Allah’\u0131n bir vekili” olarak O’nun iradesine teslim etmesi”nin kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 olacakt\u0131r. \u015eu halde, bu mukavele, ancak sat\u0131c\u0131n\u0131n hayat\u0131 son bulduktan ve pazarl\u0131\u011f\u0131 yapt\u0131ktan sonra son nefesine kadar anla\u015fman\u0131n \u015fartlar\u0131n\u0131 yerine getirdi\u011fi de ispatland\u0131ktan sonra ikmal edilmi\u015f olacakt\u0131r. \u0130\u015fte sadece bu andan itibaren, mukavelenin \u015fartlar\u0131na mutab\u0131k olarak o, m\u00fckafatland\u0131r\u0131lmaya lay\u0131k g\u00f6r\u00fclecektir.
\nAyr\u0131ca bu hususun i\u00e7inde yer ald\u0131\u011f\u0131 siyak ve sibak\u0131 da anlamam\u0131z \u00e7ok iyi olacakt\u0131r. Bir \u00f6nceki b\u00f6l\u00fcmde, iman konusundaki imtihan\u0131 kaybeden ve i\u015f g\u00fc\u00e7lerine ra\u011fmen, cahillikleri y\u00fcz\u00fcnden veya samimiyetsiz olu\u015flar\u0131ndan veyahut da tamam\u0131yla nifaklar\u0131ndan dolay\u0131, Allah ve dini i\u00e7in, zamanlar\u0131ndan, pazarlar\u0131ndan, hayatlar\u0131ndan ve arzular\u0131ndan hi\u00e7bir fedakarl\u0131kta bulunmayan insanlar\u0131n zikri ge\u00e7mi\u015ftir. Bu y\u00fczden, de\u011fi\u015fik ki\u015fi ve kesimlerin tutum ve tav\u0131rlar\u0131 tenkit edildikten sonra, kabul ettikleri iman\u0131n nelere delalet etti\u011fi a\u00e7\u0131k bir ifade ile anlat\u0131lmakta: “Bu, Allah’\u0131n var oldu\u011fu, tek oldu\u011fu hususunu salt dil ile ikrar etmek de\u011fil, fakat O’nun sizin nefsinizin ve sahip olduklar\u0131n\u0131z\u0131n Malik’i ve Efendisi oldu\u011fu ger\u00e7e\u011fini kabul etmenizdir. O halde, e\u011fer bunlar\u0131 Allah’\u0131n emrine uygun olarak sarfetmeye haz\u0131r ya da istekli de\u011filseniz ve \u00fcstelik bunlar\u0131 ve di\u011fer b\u00fct\u00fcn enerji kaynaklar\u0131n\u0131z\u0131 Allah’\u0131n iradesinin hilaf\u0131na harc\u0131yorsan\u0131z, iman\u0131 ikrarda sahtekar oldu\u011funuzun a\u00e7\u0131k bir delilidir. Ger\u00e7ekten samimi olarak inananlara gelince, onlar ger\u00e7ekten kendilerini ve servetlerini Allah’a satanlar, O’nu sahibleri ve efendileri olarak g\u00f6renler ve hi\u00e7bir ay\u0131rma-kay\u0131rma olmadan b\u00fct\u00fcn enerjilerini ve mallar\u0131n\u0131, O nereye harcanmas\u0131n\u0131 emrediyorsa, oraya harcayan, nereye harcanmas\u0131n\u0131 yasakl\u0131yorsa oraya sarfetmeyenlerdir.”
\n107. Baz\u0131 m\u00fcnekkitler ayette ge\u00e7en “… bu vaad, Tevrat’ta ve \u0130ncil’de muhtevidir…” ifadesinin ad\u0131 ge\u00e7en bu kitaplarca do\u011frulanmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6ylerler. \u0130ncil’le ilgili itirazlar\u0131, bug\u00fcnk\u00fc mevcut \u0130ncillere g\u00f6re bile a\u00e7\u0131k\u00e7a ters d\u00fc\u015fmektedir. Hz. \u0130sa’n\u0131n, bu niyeti tasdikleyen s\u00f6zleri vard\u0131r. \u00d6rne\u011fin:
\n“Ne mutlu, do\u011fruluk ve salah u\u011fruna eziyet edilenlere, \u00e7\u00fcnk\u00fc cennet onlar\u0131nd\u0131r.” (Matta, 5: 10)
\n“Hayat\u0131n\u0131 bulan onu kaybedecektir ve benim u\u011fruma hayat\u0131n\u0131 kaybeden de onu bulacakt\u0131r.” (Matta, 10, 39)
\n“Ve, benim ad\u0131m u\u011fruna evlerini veya karde\u015flerini veya k\u0131zkarde\u015flerini veya babalar\u0131n\u0131 veya analar\u0131n\u0131 veya \u00e7ocuklar\u0131n\u0131 veyahut topraklar\u0131n\u0131 terk eden herkes y\u00fcz mislini ve ebedi hayat\u0131 miras alacakt\u0131r.” (Matta, 19:29)
\nMamafih, eldeki mevcud Tevrat’\u0131n b\u00fct\u00fcnl\u00fc\u011f\u00fc i\u00e7erisinde bu mukavele meselesini tasdik bir durum g\u00f6r\u00fclmedi\u011fi do\u011frudur. Fakat, \u00f6rne\u011fin, pazarl\u0131\u011f\u0131n ilk k\u0131sm\u0131, \u015f\u00f6yle ya da b\u00f6yle baz\u0131 yerlerde zikredilmektedir:
\n“…Seni sat\u0131n alan baban\u0131z o de\u011fil mi? Seni yaratan, peki\u015ftiren o de\u011fil mi?…” (Tesniye, 32: 6)
\n“Dinle, ey \u0130srail! Tanr\u0131m\u0131z olan Rab, bir olan Rabdir. Tanr\u0131n olan Rabbi b\u00fct\u00fcn y\u00fcre\u011finle ve b\u00fct\u00fcn can\u0131nla ve b\u00fct\u00fcn kuvvetinle seveceksin.” (Tesniye, 6: 4-5)
\nFakat “pazarl\u0131\u011f\u0131n” di\u011fer b\u00f6l\u00fcm\u00fcne gelince, yani “cennetler vaadi”ni Filistin topraklar\u0131na hamletmi\u015flerdir.
\n“Dinle, ey \u0130srail! Ve onu yapmaya \u00f6zen g\u00f6ster, ta ki sana iyilik olsun ve atalar\u0131n\u0131n Tanr\u0131s\u0131 Rabbin sana vadetti\u011fi gibi, s\u00fct ve bal akan diyarda ziyadesiyle \u00e7o\u011falas\u0131n\u0131z.” (Tesniye, 6: 3)
\n\u00c7\u00fcnk\u00fc bu, ahiret ve hesap g\u00fcn\u00fcne iman Hak yolun ayr\u0131lmaz bir par\u00e7as\u0131 olmas\u0131n\u0131 ra\u011fmen Tevrat’\u0131n, \u00f6l\u00fcmden sonraki hayat, hesap g\u00fcn\u00fc, m\u00fckafat ve cezalar konusunda herhangi bir esas zikretmemesinden dolay\u0131d\u0131r. Fakat yine de, orjinalinde Tevrat’\u0131n b\u00f6yle bir inanc\u0131 ihtiva etmedi\u011fi anlam\u0131na gelmez. Hakikat \u015fu ki, dejenerasyon d\u00f6nemlerinde yahudiler, o kadar maddeci olmu\u015flard\u0131 ki, bu d\u00fcnyadaki refah ve servetten ba\u015fka Allah’tan herhangi bir m\u00fckafat\u0131n gelebilece\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnemez hale gelmi\u015flerdi. \u0130\u015fte bu y\u00fczden, ibadeti ve itaatine kar\u015f\u0131l\u0131k olarak Allah’\u0131n insano\u011fluna vermeyi taahh\u00fct etti\u011fi s\u00f6zlerin hepsini asl\u0131ndan sapt\u0131rm\u0131\u015flar ve bunlar\u0131 Filistin topraklar\u0131na hamletmi\u015flerdir.
\nBu \u00e7er\u00e7evede ayr\u0131ca unutulmamal\u0131d\u0131r ki, orijinal Tevrat n\u00fcshas\u0131n\u0131n bir\u00e7ok \u015fekilde de\u011fi\u015fikliklere u\u011fram\u0131\u015f olmas\u0131, yukar\u0131da bahsedilen tahriflerin m\u00fcmk\u00fcn oldu\u011funu g\u00f6stermektedir. Ondan baz\u0131 b\u00f6l\u00fcmler \u00e7\u0131kart\u0131lm\u0131\u015f ve asl\u0131nda olmayan baz\u0131 b\u00f6l\u00fcmlerde ona ilave edilmi\u015ftir. B\u00f6ylece, \u015fimdiki bu haliyle Tevrat, safi olarak Allah’\u0131n kelam\u0131 olmay\u0131p, baz\u0131 Yahudi alimlerinin kar\u0131\u015ft\u0131rd\u0131klar\u0131 bir\u00e7ok yorumlar vs.’de ihtiva etmektedir. O kadar ki, baz\u0131 yerlerde Yahudilerin rivayetlerini, \u0131rk\u00e7\u0131 \u00f6nyarg\u0131lar\u0131n\u0131, hurafelerini, arzu ve isteklerini, hukuksal yorumlamalar\u0131n\u0131, vs. Allah’\u0131n s\u00f6z\u00fcne kar\u0131\u015ft\u0131rd\u0131klar\u0131 ne varsa bunlar\u0131 Allah’\u0131n s\u00f6z\u00fcnden ay\u0131rdedebilmek t\u00fcm\u00fcyle imkans\u0131z hale gelir. (Daha fazla izah i\u00e7in l\u00fctfen bkz. Al-i \u0130mran an: 2)<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 107- Zarar vermek, k\u00fcfr\u00fc (peki\u015ftirmek) , m\u00fc’minlerin aras\u0131n\u0131 ay\u0131rmak ve daha \u00f6nce Allah’a ve Resul\u00fcne kar\u015f\u0131 sava\u015fan\u0131 g\u00f6zlemek i\u00e7in mescid edinenler ve: “Biz iyilikten ba\u015fka bir \u015fey […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":9458,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n