B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n 16-<\/strong> \u0130\u015fte onlar do\u011frulu\u011fa kar\u015f\u0131l\u0131k sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 sat\u0131n ald\u0131lar. B\u00f6ylece tica\u00adretleri k\u00e2r getirmedi. Do\u011fru yolu da bulamad\u0131lar.<\/p>\n \u0130\u015fte onlar, sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 sat\u0131n al\u0131p hidayeti b\u0131rakt\u0131lar. \u0130man ile ink\u00e2r\u0131 de\u011fi\u015ftir\u00addiler. B\u00f6ylece ticaretleri k\u00e2r etmedi, zarar ettiler. Bunlar, do\u011fru yolu bulan kim\u00adseler de\u011fillerdir. Sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 hidayete tercihlerinde, imanla ink\u00e2r\u0131 de\u011fi\u015ftirmelerin\u00adde ak\u0131ll\u0131l\u0131k yapmad\u0131lar.<\/p>\n \u00c2yet-i kerimede ge\u00e7en ve “Do\u011frulu\u011fa kar\u015f\u0131 sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 sat\u0131n ald\u0131lar.” diye terc\u00fcme edilen ifadsi m\u00fcfessirler taraf\u0131ndan \u00e7e\u015fitli \u015fekillerde izah edilmi\u015ftir.<\/p>\n Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ud ve di\u011fer bir k\u0131s\u0131m sahabiler, bu ifadeyi “Sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 al\u0131p hidayeti b\u0131rakt\u0131lar” \u015feklinde izah etmi\u015flerdir.<\/p>\n Katade ise “Sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 hidayete tercih ettiler” \u015feklinde izah etmi\u015f M\u00fccahid de; “\u00d6nce iman edip sonra k\u00e2fir oldular.” diye izah etmi\u015ftir.<\/p>\n Taberi diyor ki: “\u00c2yet-i kerimeyi: “Sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 hidayete tercih ettiler? \u015fek\u00adlinde izah edenler, Araplar\u0131n, “Sat\u0131n alma” kelimesini “Tercih etme” m\u00e2n\u00e2s\u0131na kulland\u0131klar\u0131n\u0131 dikkate alarak ve \u015fu \u00e2yet-i kerimeyi de g\u00f6z\u00f6n\u00fcnde bulundurarak \u00e2yeti bu \u015fekilde izah etmi\u015flerdir. \u00c2yette Duyuruluyor ki: “Semud’a gelince, biz onlara do\u011fru yolu g\u00f6sterdik. Fakat onlar, k\u00f6rl\u00fc\u011f\u00fc hidayete tercih ettiler. Bunun \u00fczerine onlar\u0131, kazand\u0131klar\u0131 g\u00fcnahlar y\u00fcz\u00fcnden o zelil edici azab\u0131n y\u0131ld\u0131r\u0131m\u0131<\/p>\n Taberi diyor ki: “Her ne kadar bu izah tarz\u0131 yorumlardan biri ise de ben bu izah tarz\u0131n\u0131 tercih etmiyorum. Zira Allah teala, \u00e2yetin devam\u0131nda “Ticaretleri k\u00e2r getirmedi” buyurmaktad\u0131r. Bu da \u00e2yette zikredilen “Sat\u0131n alma’-kelimesinin, “Bir \u015feyi verip kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131nda bir \u015feyi alma “m\u00e2n\u00e2s\u0131nda kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6sterir ki, “Bir \u015feyi di\u011ferine tercih etme” \u015feklinde yorumlanmas\u0131na m\u00fcsait de\u011fildir.<\/p>\n … \u00c2yet-i kerimeyi, “\u00d6nce iman edip sonra ink\u00e2ra d\u00fc\u015ft\u00fcler” \u015feklinde yorum\u00adlamak ise kabule \u015fayan bir yorum \u015fekli de\u011fildir. Zira bu \u00e2yetten \u00f6nce ve sonra zikredilen \u00e2yetlerden herhangi birinde, m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n, ger\u00e7ekten iman ettiklerini g\u00f6steren hi\u00e7bir i\u015faret yoktur. \u0130\u015fte b\u00fct\u00fcn bu nedenlerdir ki, Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes’uddan rivayet edilen “Sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 al\u0131p hidayeti b\u0131rakt\u0131lar” \u015feklin\u00addeki izah, tercihe \u015fayand\u0131r. Zira her k\u00e2fir, imam verip yerine ink\u00e2r\u0131 alm\u0131\u015f olur. B\u00f6ylece sanki bir e\u015fyay\u0131 verip di\u011fer e\u015fyay\u0131 sat\u0131n alm\u0131\u015f gibi bir davran\u0131\u015fta bulu\u00adnur. Nitekim buna benzer bir ifade de \u015fu \u00e2yet-i kerimede zikredilmi\u015ftir. “Yoksa siz de peygamberinize daha \u00f6nce Musaya soruldu\u011fu gibi sormak m\u0131 istiyor\u00adsunuz? Kim, \u00eeman\u0131 ink\u00e2ra de\u011fi\u015firse \u015f\u00fcphesiz do\u011fru yoldan sapm\u0131\u015ft\u0131r,<\/p>\n Evet, m\u00fcnaf\u0131klar ve k\u00e2firler, hidayetle sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 de\u011fi\u015ftirmi\u015flerdir. B\u00f6yle\u00adce Allah onlar\u0131 sapt\u0131rm\u0131\u015f, hidayet nurunu onlardan \u00e7ekip alm\u0131\u015f ve onlar\u0131n hepsi\u00adni k\u00fcfr\u00fcn karanl\u0131klar\u0131 i\u00e7erisinde b\u0131rakm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n \u00c2yet-i kerimede, “B\u00f6ylece ticaretleri k\u00e2r getirmedi” buyurulmaktad\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc k\u00e2fir ve m\u00fcnaf\u0131klar, k\u00f6rl\u00fc\u011f\u00fc, \u015fa\u015fk\u0131nl\u0131\u011f\u0131, korkuyu ve \u00fcrkekli\u011fi basirete, istikamete ve g\u00fcven i\u00e7inde olmaya tercih ederek ,bu t\u00fcr al\u0131\u015f veri\u015flerinde k\u00e2r et\u00admeyip zarar etmi\u015flerdir. Kendilerini \u00e2hirette \u015fiddetli bir azaba s\u00fcr\u00fcklemi\u015flerdir.<\/p>\n \u00c2yet-i kerimede, “Do\u011fru yolu da bulamad\u0131lar” buyurulmaktad\u0131r. Yani, k\u00e2firler, sap\u0131kl\u0131\u011f\u0131 hidayete tercih ederek, iman\u0131 b\u0131rak\u0131p ink\u00e2r\u0131 alarak, m\u00fcminli\u011fi reddedip m\u00fcnaf\u0131k olarak ak\u0131ll\u0131ca bir i\u015f yapmam\u0131\u015flard\u0131r.<\/p>\n \u00a0<\/strong><\/p>\n 17-<\/strong> Onlar\u0131n durumu, ayd\u0131nlanmak, i\u00e7in ate\u015f yakan kimsenin duru\u00admuna benzer. Ate\u015f \u00e7evresini ayd\u0131nlat\u0131nca, Allah onlar\u0131n \u0131\u015f\u0131klar\u0131n\u0131 giderdi ve onlar\u0131 karanl\u0131klar i\u00e7erisinde b\u0131rakt\u0131. G\u00f6remez oldular.<\/p>\n Bu m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n, iman nuruyla kalblerini ayd\u0131nlatma durumu, ate\u015f yaka\u00adrak kendisini ayd\u0131nlatmak isteyen \u015fu ki\u015finin durumuna benzer: Ate\u015fi yakan, onun \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131na al\u0131\u015f\u0131p karanl\u0131klara kar\u015f\u0131 onun ayd\u0131nl\u0131\u011f\u0131ndan istifade ederek \u00e7evresi\u00adni g\u00f6rmeye ba\u015flar. Fakat sonra ate\u015f s\u00f6nd\u00fcr\u00fcl\u00fcr, o da \u015fa\u015fk\u0131n bir halde tekrar ka\u00adranl\u0131klar i\u00e7erisinde kal\u0131r. \u0130\u015fte ate\u015f tutu\u015fturan\u0131n, ate\u015fi s\u00f6nd\u00fckten sonra \u015fa\u015fk\u0131n ve aptal bir halde karanl\u0131klar i\u00e7erisinde kalmas\u0131 gibi Allah ta m\u00fcnaf\u0131klar\u0131 \u015f\u00fcphe ve iki y\u00fczl\u00fcl\u00fck karanl\u0131klar\u0131 i\u00e7erisinde bocalar vaziyette b\u0131rak\u0131r. Art\u0131k ger\u00e7e\u011fi g\u00f6re\u00admez olurlar.<\/p>\n Bu \u00e2yet-i kerime m\u00fcfessirler taraf\u0131ndan \u00e7e\u015fitli \u015fekillerde izah edilmi\u015f\u00adtir:<\/p>\n Said b. C\u00fcbeyr, Abdullah b. Abbas\u0131n bu \u00e2yeti \u015f\u00f6yle izah etti\u011fini s\u00f6yle\u00admi\u015ftir: Allah teala, m\u00fcnaf\u0131klar\u0131 bir misalle izah etmi\u015ftir. M\u00fcnaf\u0131klar, hakk\u0131 g\u00f6\u00adr\u00fcrler, ve onu kabul etlilerini dilleriyle s\u00f6ylerler. Fakat inkarc\u0131l\u0131\u011f\u0131n karanl\u0131\u011f\u0131n\u00addan \u00e7\u0131kmak \u00fczere iken, kalblerinden yani i\u00e7lerinden ink\u00e2r ederek hakk\u0131n nurunu s\u00f6nd\u00fcr\u00fcrler. B\u00f6ylece de Allah onlar\u0131 ink\u00e2r\u0131n karanl\u0131klar\u0131 i\u00e7erisinde b\u0131rak\u0131r da onlar hidayeti g\u00f6remezler ve do\u011fru yolu bulamazlar.<\/p>\n Ali b. Ebu Talha da Abdullah b. Abbas\u0131n. bu \u00e2yeti \u015fu \u015fekilde izah etti\u011fini s\u00f6ylemi\u015ftir. O Allah teala bu \u00e2yet-i kerimeyi, m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n halini beyan etlen bir misal olarak zikretmi\u015ftir. Onlar d\u00fcnyada iken \u0130slam\u0131n izzet ve \u015ferefinden fayda\u00adlan\u0131rlar, m\u00fcsl\u00fcmanlarla evlenirler. Onlara miras\u00e7\u0131 olurlar, onlarla ganimetleri payla\u015f\u0131rlar, fakat \u00f6ld\u00fcklerinde Allah onlardan \u0130slam\u0131n l\u00fctuflar\u0131ndan faydalanma\u00adlar\u0131m keser. Ayd\u0131nlanmak i\u00e7in ate\u015fi yakan kimsenin ate\u015finin s\u00f6nmesi halinde karanl\u0131klar i\u00e7inde kald\u0131\u011f\u0131 gibi, m\u00fcnaf\u0131klar da \u00f6ld\u00fckten sonra azap i\u00e7inde kal\u0131rlar.<\/p>\n Ebu Malik ve Ebu Salibin Abdullah b. Abbastan, M\u00fcrrenin de Abdullah b. Mes’uddan ve di\u011fer bir k\u0131s\u0131m sahabilerden rivayet ettiklerine g\u00f6re ise onlar bu \u00e2yeti izah ederken \u00f6zelle \u015funlar\u0131 s\u00f6ylemi\u015flerdir: Bir k\u0131s\u0131m insanlar, Resulullah’\u0131n Medine’ye gelmesiyle m\u00fcsl\u00fcman olmu\u015flar daha sonra ise m\u00fcnaf\u0131k olmu\u015f\u00adlard\u0131r. B\u00f6ylece bu insanlar\u0131n durumu, ayd\u0131nlanmak i\u00e7in karanl\u0131kta ate\u015f yakan, b\u00f6ylece \u00e7evresinde bulunan zararl\u0131 \u015feyleri g\u00f6ren daha sonra ise ate\u015fi s\u00f6nerek \u00e7evresindeki zarar veren \u015feyleri g\u00f6remeyen ki\u015finin durumuna benzetilmi\u015ftir. Evet, m\u00fcnaf\u0131k kimse ate\u015f yakan bu kimseye benzer. Daha \u00f6nce inkarc\u0131l\u0131\u011f\u0131n ka\u00adranl\u0131klar\u0131 i\u00e7erisinde bulunur, g\u00f6r\u00fcn\u00fc\u015fte M\u00fcsl\u00fcman olarak helali haram\u0131 hayr\u0131 ve \u015ferri \u00f6\u011frenerek ayd\u0131nlanm\u0131\u015f olur. Fakat bunlar\u0131 kalben ink\u00e2r ederek helal haran\u0131 tan\u0131maz, hay\u0131r ve \u015fer bilmez. B\u00f6ylece inkarc\u0131l\u0131\u011f\u0131n karanl\u0131klar\u0131 i\u00e7erisinde kal\u0131r.<\/p>\n . Katade de bu \u00e2yeti \u015f\u00f6yle izah etmi\u015ftir: “M\u00fcnaf\u0131k, kelime-i \u015fehadet getirir. Bu onun d\u00fcnyas\u0131n\u0131 ayd\u0131nlat\u0131r. Zira o, bu s\u00f6z\u00fcyle M\u00fcsl\u00fcmanlarla evlenir, onlara miras\u00e7\u0131 olur. Onlara kar\u015f\u0131 kan\u0131n\u0131 ve mal\u0131n\u0131 korumu\u015f olur. Fakat \u00f6l\u00fcnce m\u00fcmin\u00adlerin eri\u015fecekleri nimetlerden mal\u0131n\u0131m kal\u0131r. B\u00f6ylece Allah onun, d\u00fcnyadaki nu\u00adrunu s\u00f6nd\u00fcrm\u00fc\u015f olur. Ve onu, karanl\u0131klar i\u00e7erisinde b\u0131rak\u0131r o art\u0131k g\u00f6remez olur.<\/p>\n Dehhak diyor ki: “\u00c2yette zikredilen ve “I\u015f\u0131k” diye terc\u00fcme edilen oy ) kelimesinden maksat, onlar\u0131n, dilleriyle iman etmelerini s\u00f6ylemeleridir. O s\u00f6z onlar i\u00e7in d\u00fcnyada bir ayd\u0131nl\u0131k ve bir \u0131\u015f\u0131kt\u0131r. “Karanl\u0131klar” diye terc\u00fcme edi\u00adlen kelimesinden maksat, onlar\u0131n sap\u0131kl\u0131klar\u0131 ve inkarc\u0131l\u0131klar\u0131d\u0131r.<\/p>\n M\u00fccahid: “Ate\u015fin ayd\u0131nlatmas\u0131ndan maksat, m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n m\u00fcminlere ve hidayete y\u00f6nelmeleridir. I\u015f\u0131klar\u0131n giderilmesinden maksat ise inkarc\u0131l\u0131\u011fa ve sa\u00adp\u0131kl\u0131\u011fa y\u00f6nelmeleridir.” demi\u015ftir.<\/p>\n Rebi’ b. Enes ise bu \u00e2yeti izah ederken \u015f\u00f6yle demi\u015ftir: “ate\u015fin ayd\u0131nlat\u00admas\u0131 ve \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131, yand\u0131\u011f\u0131 s\u00fcrece mevcuttur. S\u00f6n\u00fcnce \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131 ve ayd\u0131nlatmas\u0131 sona erer. M\u00fcnaf\u0131k ta kelime-i \u015fehadeti s\u00f6yledik\u00e7e o kelime onu ayd\u0131nlat\u0131r. Fakat inanc\u0131 hakk\u0131nda her \u015f\u00fcphe etti\u011finde de ayd\u0131nlatan o kelimenin tesiri s\u00f6ner ve m\u00fcnaf\u0131k ki\u015fi karanl\u0131klar i\u00e7erisinde kal\u0131r.<\/p>\n Ab\u0131lurrahman b. Zeyd ise \u015f\u00f6yle demi\u015ftir: “Bu, \u00f6nceleri iman edip sonra da ink\u00e2ra d\u00fc\u015fen m\u00fcnaf\u0131klar\u0131 vas\u0131fland\u0131ran bir \u00e2yettir. Onlar iman ettikleri zaman ate\u015fin, \u00e7evresini ayd\u0131nlatt\u0131\u011f\u0131 gibi iman da onlar\u0131 ayd\u0131nlat\u0131yordu. \u0130nk\u00e2ra d\u00fc\u015f\u00fcnce de, ate\u015fin s\u00f6nmesiyle \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131n\u0131n kesilmesi gibi onlar\u0131n da iman nurlar\u0131 kesildi, ka\u00adranl\u0131klar i\u00e7erisinde kald\u0131lar ve hakk\u0131 g\u00f6remez oldular.”<\/p>\n Taberi bu izahlardan, Katade ve Dehhaktan nakledilen ve Ali b. Ebi Tal-han\u0131n\u0131, Abdullah b. Abbastan nakletti\u011fi izah\u0131n tercihe \u015fayan oldu\u011funu s\u00f6yle\u00admi\u015ftir. Yani \u00e2yet-i kerime, g\u00f6r\u00fcn\u00fc\u015fte iman ettiklerini s\u00f6yleyip te \u0130slam\u0131n d\u00fcnya\u00addaki nimetlerinden faydalanan ve ger\u00e7ekte iman etmeyerek \u00e2hirette Allah’\u0131n m\u00fcminlere verece\u011fi nimetlerden mahrum edilecek olan m\u00fcnaf\u0131klar\u0131 tasvir et\u00admekte, onlar\u0131, \u00e7evresini ayd\u0131nlatmak i\u00e7in ate\u015f yakan, daha sonra da ate\u015fi s\u00f6ne\u00adrek karanl\u0131klar i\u00e7erisinde kalan kimselere benzetmi\u015ftir.<\/p>\n Taberiye g\u00f6re \u00e2yet-i kerimenin, \u00f6nce hakiki bir \u015fekilde iman edip te daha sonra ink\u00e2ra d\u00fc\u015fenleri tasvir etti\u011fini s\u00f6ylemek do\u011fru de\u011fildir. Zira bu \u00e2yetten \u00f6nceki ve sonraki \u00e2yetler, “\u0130man ettik” diyerek a\u00e7\u0131k\u00e7a Allah\u0131 ve m\u00fcminleri kan\u00add\u0131rmaya \u00e7al\u0131\u015fan m\u00fcnaf\u0131klar\u0131 anlatmaktad\u0131r.<\/p>\n Taberi (\u00f6zetle) diyor ki: “Tercih edilen bu g\u00f6r\u00fc\u015fe g\u00f6re \u00e2yetin m\u00e2n\u00e2s\u0131 \u015f\u00f6y\u00adledir: “M\u00fcnaf\u0131klar, dilleriyle Rasulullahi kabul ediklerini s\u00f6yleyerek m\u00fc\u00adminlere: “Biz, Allah’a, kitaplar\u0131na, Peygamberlerine ve \u00e2hiret g\u00fcn\u00fcne iman ettik” diyerek ge\u00e7ici d\u00fcnyada mallar\u0131n\u0131 ve canlar\u0131n\u0131 koruma y\u00f6n\u00fcnden, g\u00fcven i\u00e7inde ya\u015fama, m\u00fcminlere miras\u00e7\u0131 olma ve onlarla evlenme bak\u0131m\u0131ndan, haklar\u0131nda \u0130slam\u0131n h\u00fck\u00fcmlerinin tatbik edilmesini sa\u011flamalar\u0131 ve \u0130slamdan isti\u00adfade etmeleri, \u00d6yle bir kimsenin haline benzetilmi\u015ftir ki o ki\u015fi, \u00e7evresindeki k\u00f6\u00adt\u00fc \u015feylerden korunmak i\u00e7in ate\u015f yak\u0131p onunla etraf\u0131n\u0131 ayd\u0131nlat\u0131r. Fakat ate\u015f de\u00advam etmez s\u00f6ner. B\u00f6ylece tekrar karanl\u0131\u011fa d\u00fc\u015fer. M\u00fcnaf\u0131k ta \u00f6l\u00fcnce d\u00fcnyada istifade etti\u011fi \u0130slami nimetler sona erer. \u00c2hirette de m\u00fcminlerin istifade edece\u011fi nimetlerden mahrum kal\u0131r. Halbuki o, \u00e2hirette de, di\u011fer m\u00fcminler gibi ilahi ni\u00admetlerden istifade edece\u011fini sanard\u0131. D\u00fcnyadaki aldatmas\u0131n\u0131n \u00e2hirette de ge\u00e7erli olaca\u011f\u0131n\u0131 zannederdi. Bu husus \u015fu \u00e2yette de beyan edilmektedir: “Allah onla\u00adr\u0131n hepsini diriltti\u011fi g\u00fcn d\u00fcnyada size yemin ettikleri gibi ona da yemin edecekler ve kendilerine bir fayda getirece\u011fini sanacaklard\u0131r. \u0130yi bilinmeli\u00addir ki onlar, yalanc\u0131lar\u0131n ta kendileridir.”M\u00fcnaf\u0131klar, d\u00fcnyada iken m\u00fc\u00admin okluklar\u0131n\u0131 s\u00f6yleyerek canlar\u0131n\u0131 mallar\u0131n\u0131 kurtard\u0131klar\u0131 gibi \u00e2hirette de ayn\u0131 \u015feyi s\u00f6yleyerek kendilerini ilahi azaptan kurtaracaklar\u0131n\u0131 san\u0131rlar. Fakat bu tahminlerinin bo\u015f oldu\u011fu ortaya \u00e7\u0131kacak, Allah onlar\u0131n nurlar\u0131n\u0131 s\u00f6nd\u00fcrecek karan\u00adl\u0131klar i\u00e7inde kalacaklar, m\u00fcminlerden, kendilerini ayd\u0131nlatmalar\u0131n\u0131 isteyecekler fakat hi\u00e7bir fayda elde edemeyeceklerdir. Bu hususta di\u011fer \u00e2yet-i kerimelerde de \u015f\u00f6yle buyurulmaktad\u0131r: “O g\u00fcn m\u00fcnaf\u0131k erkek ve kad\u0131nlar, m\u00fcminlere: “Bize bak\u0131n da nurunuzdan istifade edelim.” derler. Onlara: “Arkan\u0131za d\u00f6\u00adn\u00fcn de nur isteyin.” denilir. M\u00fcminlerle m\u00fcnaf\u0131klar aras\u0131na, kap\u0131s\u0131 olan bir sur \u00e7ekilir. Onun i\u00e7inde rahmet, d\u0131\u015f taraf\u0131nda da azap vard\u0131r.” M\u00fcnaf\u0131klar m\u00fcminle\u00adre: “D\u00fcnyada biz sizinle beraber de\u011fil miydik?” diye \u00e7a\u011f\u0131r\u0131rlar. M\u00fcminler de: “Evet fakat siz kendinizi fitneye kapt\u0131rd\u0131n\u0131z, m\u00fcminlerin bir belaya u\u011framas\u0131n\u0131 beklediniz. Din hususunda \u015f\u00fcpheye d\u00fc\u015ft\u00fcn\u00fcz. Allah’\u0131n emri gelinceye kadar bo\u015f emeller sizi aldatt\u0131. Sizi, Allah’a kar\u015f\u0131, aldat\u0131c\u0131 \u015feytan aldatt\u0131.” derler. “Bu-,g\u00fcn ne sizden ne de k\u00e2firlerden, kurtulman\u0131z i\u00e7in hi\u00e7bir fidye kabul edilmeye\u00adcektir. Yeriniz cehennemdir. Dostunuz da o’dur. O ne k\u00f6t\u00fc bir yerdir.<\/p>\n
