B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n

Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n

2- \u0130\u015fte(4) yetimi itip-kakan,(5)<\/strong>
\n3- Yoksulu doyurmay\u0131(6) te\u015fvik etmeyen odur.(7)<\/strong>
\n4- \u0130\u015fte (\u015fu) namaz k\u0131lanlar\u0131n vay haline,(8)<\/strong>
\n5- Ki onlar, namazlar\u0131nda yan\u0131lg\u0131dad\u0131rlar,(9)<\/strong>
\n6- Onlar g\u00f6steri\u015f yapmaktad\u0131rlar,(10)<\/strong>
\n7- Ve ‘ufac\u0131k bir yard\u0131m\u0131 (veya zek\u00e2t\u0131) da’ engellemektedirler.(11)<\/strong><\/p>\n

A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n

4. Burada “fe z\u00e2like’llez\u00ee” buyurulmu\u015ftur. Bu c\u00fcmledeki “fe” bir c\u00fcmle yerine ge\u00e7mektedir. Yani, “sen bilmiyorsun, bilmelisin ki odur” anlam\u0131ndad\u0131r. Ya da \u015fu manadad\u0131r: “ahireti ink\u00e2r etti\u011fi i\u00e7in o \u015fah\u0131s b\u00f6yledir ki…”<\/p>\n

5. “Yedi’ul yetim” kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Bunun birka\u00e7 manas\u0131 vard\u0131r. Birincisi, yetimin hakk\u0131n\u0131 yer ve babas\u0131n\u0131n b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 mirasa el koyarak yetimi kovar, \u015feklindedir. \u0130kincisi, yetim ona yard\u0131m i\u00e7in gelirse merhamet etmez, hatta yan\u0131ndan kovar. Yetim \u00e7aresizlik dolay\u0131s\u0131yla gitmez ve beklemeye devam ederse iterek kovar, \u015feklindedir. \u00dc\u00e7\u00fcnc\u00fcs\u00fc, o yetime zulmeder. Mesela yetimi evine akraba olarak ald\u0131ysa b\u00fct\u00fcn ev halk\u0131na hizmet ettirir. Yetim evde herkesin kahr\u0131n\u0131 \u00e7ekmek zorunda kal\u0131r, \u015feklindedir. Bunun yan\u0131s\u0131ra bu kelimeden, o \u015fahs\u0131n bu tip davran\u0131\u015flar\u0131 aras\u0131ra yapmad\u0131\u011f\u0131, tamamen \u00e2det haline getirdi\u011fi de \u00e7\u0131kar. Yapt\u0131\u011f\u0131 i\u015fin k\u00f6t\u00fc oldu\u011funu da d\u00fc\u015f\u00fcnmez. Hi\u00e7bir \u015fey hissetmeden bu tavr\u0131na devam eder ve yetimin yaln\u0131z oldu\u011funu, yard\u0131m edeninin olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 zanneder. Onun i\u00e7in yetimin hakk\u0131n\u0131 yemekte bir sak\u0131nca g\u00f6rmez. Ya elinden tutar ama zulmeder, ya da yard\u0131m i\u00e7in geldi\u011finde kovar.
\nBu konudaki ilgi \u00e7ekici bir olay\u0131 Kad\u0131 Ebu’l Hasan el-Maverd\u00ee, A’lamun N\u00fcb\u00fcvve isimli eserinde yazar. Ebu Cehil bir yetimin varisiydi. Bu \u00e7ocuk bir g\u00fcn \u00e7\u0131plak halde Ebu Cehil’in yan\u0131na gitti. Babas\u0131n\u0131n b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 maldan kendisine yard\u0131m etmesi i\u00e7in ona rica etti.
\nAma zalim Ebu Cehil \u00e7ocu\u011fa ald\u0131rmad\u0131 bile. Yetim, \u00fczg\u00fcn olarak geri d\u00f6nd\u00fc. Kurey\u015f’in baz\u0131 ileri gelenleri k\u00f6t\u00fcl\u00fck olsun diye \u00e7ocu\u011fa Hz. Muhammed (s.a) ‘e gidip \u015fikayet etmesini tenbihlediler. Ayr\u0131ca, mal\u0131n\u0131 vermesi gerekti\u011fini Ebu Cehil’e s\u00f6ylemesini Hz. Muhammed’e (s.a) rica etmesini de tenbihlediler. \u00c7ocuk \u00e7aresizdi ve Ebu Cehil ile Hz. Muhammed (s.a) aras\u0131ndaki ili\u015fkiyi bilmiyordu. Ayr\u0131ca Kurey\u015f’in bedbaht ileri gelenlerinin de kendisine bunu ni\u00e7in tavsiye ettiklerini bilmiyordu. Onun i\u00e7in \u00e7ocuk Resulullah’a giderek durumu anlatt\u0131. Rasulullah hemen aya\u011fa kalkt\u0131. \u00c7ocu\u011fu yan\u0131na alarak en b\u00fcy\u00fck d\u00fc\u015fman\u0131 olan Ebu Cehil’in yan\u0131na gitti. Ebu Cehil Rasulullah’\u0131 kar\u015f\u0131lad\u0131. Rasulullah, “bu \u00e7ocu\u011fun hakk\u0131n\u0131 ver” dedi. Ebu Cehil kabul ederek hemen \u00e7ocu\u011fun mal\u0131n\u0131 teslim etti. Kurey\u015f’in ileri gelenleri Rasulullah ile Ebu Cehil aras\u0131nda neler ge\u00e7ece\u011fini g\u00f6rmek i\u00e7in bu olay\u0131 izliyorlard\u0131. \u0130kisinin aras\u0131nda tart\u0131\u015fma \u00e7\u0131kaca\u011f\u0131n\u0131 zannediyorlard\u0131. Ama Ebu Cehil’in uysal davrand\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcnce hayretler i\u00e7inde kald\u0131lar. Ebu Cehil’e gelerek “Sen de mi atalar\u0131n\u0131n dininden d\u00f6nd\u00fcn?” dediler. O, “Allah’a yemin ederim ki dinimi terketmedim. Ama ben Muhammed’in sa\u011f ve solunda birer m\u0131zrak g\u00f6rd\u00fcm. Hareket edersem bana saplan\u0131r zannettim” dedi. Bu olay Araplar\u0131n ileri gelen ve \u015ferefli kabile reislerinin bile yetimlere, zay\u0131flara nas\u0131l davrand\u0131klar\u0131n\u0131 g\u00f6stermekle kalmaz, ayr\u0131ca Rasulullah’\u0131n ne kadar y\u00fcksek ahl\u00e2k sahibi oldu\u011funun da delilidir. Onun bu ahl\u00e2k\u0131 kar\u015f\u0131s\u0131nda en k\u00f6t\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcnceli bir kimse bile etkisi alt\u0131nda kal\u0131r. Buna benzer bir olay\u0131 daha \u00f6nce de bir yerde naklettik. Rasulullah, bu muhte\u015fem ahl\u00e2k\u00ee etkisi dolay\u0131s\u0131yla Kurey\u015f’teki kafirler taraf\u0131ndan sihirbaz olarak isimlendirilmi\u015ftir.<\/p>\n

6. “\u0130t’amu’l miskin” de\u011fil, “ta’amu’l miskin” kelimesi kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. E\u011fer “\u0130t’amu’l miskin” denilseydi, “miskinlere yemek yedirmeye te\u015fvik etmez” olurdu. “Ta’amu’l miskin” denilmesi \u015fu anlam\u0131 ta\u015f\u0131r: “Miskinin kendi yeme\u011fini vermez.” Di\u011fer bir ifadeyle, o yemek miskine aittir, yeme\u011fi verenlere de\u011fil. Bu yemek, verenlerin \u00fczerine vacip olan yetimin hakk\u0131d\u0131r. Veren, onu bir bah\u015fi\u015f olarak vermemekte, tersine, yetimin hakk\u0131 oldu\u011fu i\u00e7in zorunlu olarak vermektedir. Ayn\u0131 konu Zariyat suresi 19. ayette de belirtilmi\u015ftir: “Onlar\u0131n mallar\u0131nda s\u00e2il ve mahrumlar\u0131n hakk\u0131 vard\u0131r.”<\/p>\n

7. “La yehuddu”nun anlam\u0131, o \u015fahs\u0131n kendisi bu i\u015fi yapmad\u0131\u011f\u0131 gibi, evdekileri de miskinlere yemek yedirmek i\u00e7in te\u015fvik etmemesidir. Ayr\u0131ca di\u011fer insanlar\u0131, toplumdaki fakir ve muhta\u00e7lara yemek yedirmek i\u00e7in te\u015fvik etmemesi de bunun i\u00e7ine girer. B\u00f6ylece toplumda fakir ve muhta\u00e7lar\u0131n hakk\u0131n\u0131 vererek a\u00e7l\u0131\u011f\u0131 gidermek i\u00e7in insanlar\u0131 te\u015fvik etmez.
\nAllah’\u0131n burada iki bariz misalle anlatt\u0131\u011f\u0131 konu, ahireti inkar edenlerin ne k\u00f6t\u00fc meziyet sahibi olduklar\u0131n\u0131 g\u00f6stermektedir. Burada as\u0131l maksat, ahireti yalanlayanlarda bulunan yetimi itip kakmak ve miskinlere yemek yedirmemek k\u00f6t\u00fcl\u00fckleri \u00fczerinde durmak de\u011fildir; asl\u0131nda burada dikkat \u00e7ekilen nokta, say\u0131s\u0131z k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn ahireti yalanlaman\u0131n sonucu olarak meydana geldi\u011fidir. Ama ayette, her \u015ferefli insan\u0131n ve selim f\u0131trat sahibinin en k\u00f6t\u00fc ahl\u00e2k\u00ee tutum olarak kabul edebilece\u011fi sadece iki k\u00f6t\u00fcl\u00fck \u00f6rnek g\u00f6sterilmi\u015ftir. Ayr\u0131ca \u015funa da i\u015faret edilmi\u015ftir: Ayn\u0131 \u015fah\u0131s Allah (c.c.) huzurunda hesap vermeye inansayd\u0131, yetimin hakk\u0131n\u0131 yemek, ona zulmetmek, onu kovmak, miskinlere yemek yedirmemek ve ba\u015fkalar\u0131n\u0131 ona yedirmekten al\u0131koymak gibi rezil hareketlerde bulunmazd\u0131. Ahirete inananlar\u0131n \u00f6zellikleri Asr ve Beled surelerinde a\u00e7\u0131klanm\u0131\u015ft\u0131: Onlar insanlara rahmet beslerler ve birbirlerine hakk\u0131 yerine getirmeyi tavsiye ederler.<\/p>\n

8. “Fe veyl\u00fcn lil musall\u00een” ifadesi kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Burada “fe”nin anlam\u0131, ahireti a\u00e7\u0131k\u00e7a inkar edenlerin, az \u00f6nce zikredildi\u011fi \u00fczere halini g\u00f6rd\u00fcn demektir. \u015eimdi namaz k\u0131lan m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n hali a\u00e7\u0131klanacakt\u0131r. Yani m\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n saflar\u0131na kat\u0131l\u0131rlar. Zahiren m\u00fcsl\u00fcman g\u00f6r\u00fcnmelerine ra\u011fmen ahireti yalanlarlar. Onun halini g\u00f6r\u00fcn ki, kendine ne gibi bir felaket haz\u0131rlamaktad\u0131r.
\n“Musall\u00een”in manas\u0131, “namaz k\u0131lanlar”d\u0131r. Siyak ve Sibaka g\u00f6re “musall\u00een”in anlam\u0131, ileride \u00f6zellikleri a\u00e7\u0131kland\u0131\u011f\u0131nda da g\u00f6r\u00fclece\u011fi gibi, asl\u0131nda “namaz k\u0131lan” de\u011fil, “ehl-i salat” yani m\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n toplulu\u011funa dahil oland\u0131r.<\/p>\n

9. “F\u00ee sal\u00e2tihim sahun” denmemi\u015ftir. “An sal\u00e2tihim sahun” buyurulmu\u015ftur. E\u011fer “f\u00ee sal\u00e2tihim sahun” kullan\u0131lsayd\u0131 ayetin anlam\u0131, “namazlar\u0131nda gafildirler” olurdu. Oysa namaz k\u0131larken bir \u015feyi unutmak \u015feriatte nifak de\u011fil, hatta g\u00fcnah bile de\u011fildir. Asl\u0131nda bu tip gaflet, hakk\u0131nda korkutma yap\u0131lacak bir eksiklik de\u011fildir. Rasulullah da namazda unutmu\u015f ve telafi etmek i\u00e7in sehiv secdesi yapm\u0131\u015ft\u0131r. “An salatihim sahun”un manas\u0131, “onlar namazlar\u0131ndan gafildirler” \u015feklindedir. Namaz k\u0131l\u0131p k\u0131lmamas\u0131 farketmez. Bazen k\u0131lar bazen k\u0131lmazlar. K\u0131larken de tam son vakitte k\u0131larlar. Vakit bitmek \u00fczereyken formalite gere\u011fi namaz\u0131 \u00e7abucak yerine getirirler. Namaza isteksiz kalkarlar. Namaz\u0131 k\u0131lmalar\u0131, bir musibeti ba\u015flar\u0131ndan atmak ister gibidir. Namazda elbiseleri ile oynar ve esnerler. Namazlar\u0131n\u0131n Allah’\u0131 anmakla en ufak ilgisi yoktur. Namaz boyunca ne okuduklar\u0131n\u0131 hissetmezler. Okurken de kalpleri ba\u015fka yerdedir. Namaz\u0131 \u00e7abuk \u00e7abuk k\u0131lar, r\u00fcku ve s\u00fccudu do\u011fru d\u00fcr\u00fcst yapmazlar. Namaz\u0131 sadece bir \u015fekil olarak eda eder ve kurtulurlar.
\nPek \u00e7oklar\u0131 da, bir yerde namaz k\u0131lan varsa k\u0131lar, yoksa namaza ald\u0131rmazlar. Namaz vaktinin gelip ge\u00e7ti\u011fini bile hissetmezler. Ezan sesinin neye davet etmekte ve kimi davet etmekte oldu\u011funa ald\u0131rmazlar. B\u00fct\u00fcn bunlar ahirete iman etmediklerine i\u015farettir. \u00c7\u00fcnk\u00fc m\u00fcsl\u00fcman olduklar\u0131n\u0131 s\u00f6yleyenlerin bu amelleri, asl\u0131nda namaz k\u0131l\u0131p k\u0131lmaman\u0131n ceza ve m\u00fckafat ile kar\u015f\u0131lanaca\u011f\u0131na inanmad\u0131klar\u0131n\u0131 g\u00f6sterir. Namaz k\u0131lmazlarsa onlara bir ceza verilece\u011fine, k\u0131larlarsa da m\u00fckafat verilece\u011fine inanmazlar. Onun i\u00e7in Enes b. Malik ve Ata b. Dinar diyorlar ki, “Allah’a \u015f\u00fckrederim ki O -fi salatihim sahun- de\u011fil de, -an salatihim sahun- buyurdu.” Yani biz namazlarda unuturuz, ama namazlar\u0131m\u0131zdan gafil de\u011filiz. Onun i\u00e7in m\u00fcnaf\u0131klardan say\u0131lmayaca\u011f\u0131z….
\nKur’an-\u0131 Kerim’de m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n durumu ba\u015fka yerlerde \u015fu \u015fekilde a\u00e7\u0131klanm\u0131\u015ft\u0131r. “Namaza \u00fc\u015fene \u00fc\u015fene kalkarlar.” (Tevbe 54) Rasulullah, bunun m\u00fcnaf\u0131\u011f\u0131n namaz\u0131 oldu\u011funu bildirmi\u015ftir. Rasulullah bu s\u00f6z\u00fcn\u00fc \u00fc\u00e7 kere tekrarlam\u0131\u015ft\u0131r. S\u00f6z\u00fcne devam eden Rasulullah \u015f\u00f6yle demi\u015ftir: “Asr vaktinde oturarak g\u00fcne\u015fin bat\u0131\u015f\u0131n\u0131 seyreder. G\u00fcne\u015f \u015feytan\u0131n iki boynuzu aras\u0131na girene kadar seyretmeyi s\u00fcrd\u00fcr\u00fcr. (Yani gurup vaktine yak\u0131n bir zamana kadar oturur.) Bu vakitten sonra kalkar, horozun yerden yem toplamas\u0131 gibi d\u00f6rt defa e\u011filir kalkar. Allah’\u0131 da \u00e7ok az zikreder” (Buhar\u00ee, M\u00fcslim ve M\u00fcsned-i Ahmed) Sa’d b. Ebi Vakkas’tan, o\u011flu Mus’ab \u015f\u00f6yle rivayet etmi\u015ftir: “Ben Rasulullah’a namazdan gafil olanlar hakk\u0131nda sordum. Rasulullah, onlar\u0131n namaz vaktini geciktirdiklerini s\u00f6yledi” (\u0130bn Cerir, Ebu Ya’la, \u0130bn M\u00fcnzir, \u0130bn Ebi Hatim, Taberan\u00ee Evsat’ta, \u0130bn Merduye, Beyhaki es-S\u00fcnen’de bu rivayet Sa’d’\u0131n kendi s\u00f6z\u00fc olarak da nakledilmi\u015ftir. Bu naklin senedi daha kuvvetlidir. Bu kavlin, Rasulullah’tan hadis olarak merfuen rivayet edilmesini Beyhak\u00ee ve Hak\u00eem zay\u0131f kabul etmi\u015ftir.)
\nMus’ab’\u0131n di\u011fer bir rivayeti de \u015f\u00f6yledir: Babas\u0131na bu ayet \u00fczerinde d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcp d\u00fc\u015f\u00fcnmedi\u011fini sormu\u015f ve “Bunun anlam\u0131 namaz\u0131 terketmek mi? Yoksa murad namaz k\u0131lan ki\u015finin ba\u015fka \u015feye dalmas\u0131 m\u0131? Bundan murad namaz\u0131 ziyan etmektir. Namaz\u0131 gecikerek k\u0131lmakt\u0131r.” (\u0130bn Cerir, \u0130bn Ebi \u015eeybe, Ebu Ya’la, \u0130bn M\u00fcnzir, \u0130bn Merduye, Beyhak\u00ee S\u00fcnen’de.)
\nBurada \u015fu iyice anla\u015f\u0131lmal\u0131d\u0131r ki, namaz s\u0131ras\u0131nda ba\u015fka d\u00fc\u015f\u00fcncelere dalmak ayr\u0131 \u015feydir, namaza hi\u00e7 dikkat etmemek ve namazda her zaman ba\u015fka \u015feyler d\u00fc\u015f\u00fcnmek ayr\u0131 \u015feydir. Birinci \u00f6zellik insan\u0131n zaaf\u0131ndand\u0131r. \u0130rade d\u0131\u015f\u0131 olarak insan\u0131n akl\u0131na baz\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnceler gelebilir. Bir m\u00fc’min dikkatinin namazdan kayd\u0131\u011f\u0131n\u0131 hissetti\u011fi anda yeniden dikkatini toplamaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131r. \u0130kinci \u00f6zellik ise, namazdan gafil olma tarifine girer. \u00c7\u00fcnk\u00fc onun namaz\u0131 bir egzersiz gibidir.
\nKalbinde Allah’\u0131 zikretme \u015feklinde bir niyet yoktur. Namaz\u0131n ba\u015f\u0131ndan sonuna kadar, kalbi hi\u00e7bir an Allah’a y\u00f6nelmez. Hangi d\u00fc\u015f\u00fcnceyle namaza ba\u015flam\u0131\u015fsa o d\u00fc\u015f\u00fcnceyle namazdan \u00e7\u0131kar.<\/p>\n

10. Bu c\u00fcmle m\u00fcstakil bir c\u00fcmle de olabilir, \u00f6nceki c\u00fcmle ile ilgili de olabilir. E\u011fer m\u00fcstakil bir c\u00fcmle olarak anlarsak anlam\u0131 \u015f\u00f6yle olur: Hi\u00e7bir iyi i\u015fi Allah (c.c.) i\u00e7in halis niyetle yapmaz. Onun her yapt\u0131\u011f\u0131 ba\u015fkalar\u0131na g\u00f6steri\u015f i\u00e7indir. Ba\u015fkalar\u0131 onu medhetsin ve onu d\u00fcnyada hay\u0131r sahibi olarak me\u015fhur etsin diyedir. Yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131n kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 bu d\u00fcnyada g\u00f6rmekten ba\u015fka bir \u015fey d\u00fc\u015f\u00fcnmez. E\u011fer \u00f6nceki c\u00fcmleyle birlikte d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrsek anlam\u0131 \u015f\u00f6yle olur: Namaz\u0131 g\u00f6steri\u015f i\u00e7in k\u0131lar. M\u00fcfessirler genellikle ikinci manay\u0131 tercih etmi\u015flerdir. \u00c7\u00fcnk\u00fc ilk bak\u0131t\u015fa bu c\u00fcmlenin, \u00f6nceki c\u00fcmleyle birlikte oldu\u011fu anla\u015f\u0131l\u0131yor. \u0130bn Abbas, bundan murad\u0131n g\u00f6steri\u015f i\u00e7in namaz k\u0131lan m\u00fcnaf\u0131k oldu\u011funu s\u00f6ylemi\u015ftir. \u00c7\u00fcnk\u00fc o tip insanlar, ba\u015fka kimse varsa namaz k\u0131larlar, kimse g\u00f6rm\u00fcyorsa namaz k\u0131lmazlar. \u0130kinci bir rivayette c\u00fcmle \u015f\u00f6yledir: Yaln\u0131zken namaz k\u0131lmazlar ba\u015fkas\u0131 oldu\u011funda k\u0131larlar. (\u0130bn Cerir, \u0130bn M\u00fcnzir, \u0130bn Ebi Hatim, \u0130bn Merduye, Beyhak\u00ee) Kur’an’da m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n bu hali a\u00e7\u0131klanarak, “namaza kalkt\u0131klar\u0131nda \u00fc\u015fenerek kalkar ve g\u00f6steri\u015f i\u00e7in namaz k\u0131larlar. Allah’\u0131 da \u00e7ok az zikrederler” buyurulmu\u015ftur. (Nisa, 142)
\n11. Burada “maun” kelimesi kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Hz. Ali, \u0130bn \u00d6mer, Said b. C\u00fcbeyr, Katade, Hasan Basr\u00ee, Muhammed b. Hanefiyye, Dahhak, \u0130bn Zeyd, M\u00fccahid, Ata ve Z\u00fchr\u00ee’ye g\u00f6re bundan kas\u0131t zekatt\u0131r. \u0130bn Abbas, \u0130bn Mesud, \u0130brahim Neha\u00ee, Ebu Malik ve pek \u00e7oklar\u0131na g\u00f6re de bundan kas\u0131t, g\u00fcnl\u00fck ihtiya\u00e7 olan e\u015fyad\u0131r. Mesela tencere, kova, balta, terazi, tuz, su, ate\u015f vs. \u0130nsanlar bunlar\u0131 kullanmak i\u00e7in birbirlerine \u00f6d\u00fcn\u00e7 verirler. Said b. C\u00fcbeyr ve M\u00fccahid’den bir kavil de bunu teyid etmektedir. Hz. Ali’nin bir kavline g\u00f6re de bundan kas\u0131t hem zekat hem de zarur\u00ee e\u015fyalard\u0131r. \u0130bn Ebi Hatim, \u0130krime’den nakletmi\u015ftir ki, “Maun’un en \u00fcst\u00fc zekat, en a\u015fa\u011f\u0131s\u0131 da insan\u0131n \u00f6d\u00fcn\u00e7 olarak verdi\u011fi elek, kova veya i\u011fnedir.” Abdullah b. Mesud \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: Biz Rasulullah’\u0131n ashab\u0131 olarak \u015f\u00f6yle diyoruz. (Baz\u0131 rivayetlerde Rasulullah d\u00f6neminde b\u00f6yle denmi\u015ftir.) “Maun’dan kas\u0131t tencere, balta, kova ve \u00f6d\u00fcn\u00e7 verilen bu gibi e\u015fyalard\u0131r.” (\u0130bn Cerir, \u0130bn Ebi \u015eeybe, Ebu Davud, Nese\u00ee, Bezzar, \u0130bni M\u00fcnzir, \u0130bn Ebi Hatim, Taberan\u00ee, \u0130bn Merduye, Beyhak\u00ee) Sad b. Iyaz, isimlerini a\u00e7\u0131klamadan Rasulullah’\u0131n ashab\u0131ndan hemen hemen ayn\u0131 kavli nakletmi\u015ftir. Yani O, bunu m\u00fcteaddit sahabeden duymu\u015ftur. (\u0130bn Cerir, \u0130bn Ebi \u015eeybe) Deylem\u00ee, \u0130bn Asakir ve Ebu Nuaym, Ebu Hureyre’den Rasulullah’\u0131n bu ayeti \u015f\u00f6yle tefsir etti\u011fini rivayet etmi\u015flerdir: “Bundan kas\u0131t balta, kova ve bu gibi di\u011fer e\u015fyalard\u0131r.”
\nE\u011fer bu rivayet do\u011fruysa, galiba bundan di\u011fer ashab\u0131n haberi yoktu. Yoksa onlar\u0131n bu ayeti ba\u015fka t\u00fcrl\u00fc tefsir etmeleri m\u00fcmk\u00fcn de\u011fildir.
\nAsl\u0131nda “maun”, kendisinde insanlar i\u00e7in fayda bulunan k\u00fc\u00e7\u00fck ve az bir \u015feye denir. Bu anlamda zekat da maun’dur. \u00c7\u00fcnk\u00fc o da pek \u00e7ok maldan, yoksullara verilen k\u00fc\u00e7\u00fck bir payd\u0131r. Di\u011fer taraftan genel ihtiya\u00e7 e\u015fyalar\u0131 da maundur. Nitekim \u0130bn Mesud bu g\u00f6r\u00fc\u015fte olanlardand\u0131r. M\u00fcfessirlerin \u00e7o\u011funa g\u00f6re “maun”, kom\u015fular\u0131n birbirlerine \u00f6d\u00fcn\u00e7 verdi\u011fi ufak tefek e\u015fyalara \u015famildir. Bunlar\u0131 almakta bir mahzur olmayan ve zengin olsa da fakir olsa da insan\u0131n ihtiya\u00e7 duydu\u011fu e\u015fyalard\u0131r. Bu t\u00fcr \u015feyleri vermekte cimrilik g\u00f6steren, ahl\u00e2ken \u00e7ok zelil bir hareket yapm\u0131\u015f olur. \u00c7\u00fcnk\u00fc bu gibi \u015feyler \u00f6d\u00fcn\u00e7 verildi\u011finde onda hi\u00e7 bir eksiklik meydana gelmez. “Maun”un tarifi \u015f\u00f6yle de olabilir: Evine misafir gelen bir ki\u015finin, kom\u015fusundan \u00f6d\u00fcn\u00e7 yatak almas\u0131, kom\u015fusunun tand\u0131r\u0131nda ekmek pi\u015firmek istemesi veya bir ka\u00e7 g\u00fcn i\u00e7in misafirlik nedeniyle ayr\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda k\u0131ymetli e\u015fyalar\u0131n\u0131 kom\u015fusuna emanet olarak b\u0131rakmas\u0131d\u0131r. Hulasa olarak maksat, ahireti inkar eden bir kimsenin ba\u015fkalar\u0131na b\u00f6yle k\u00fc\u00e7\u00fck fedak\u00e2rl\u0131klar\u0131 bile g\u00f6stermeyecek kadar k\u00fc\u00e7\u00fck kalpli oldu\u011funu vurgulamakt\u0131r.
\nMAUN SURES\u0130N\u0130N SONU<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 2- \u0130\u015fte(4) yetimi itip-kakan,(5) 3- Yoksulu doyurmay\u0131(6) te\u015fvik etmeyen odur.(7) 4- \u0130\u015fte (\u015fu) namaz k\u0131lanlar\u0131n vay haline,(8) 5- Ki onlar, namazlar\u0131nda yan\u0131lg\u0131dad\u0131rlar,(9) 6- Onlar g\u00f6steri\u015f yapmaktad\u0131rlar,(10) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":31915,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n