B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n Rahman Rahim olan Allah\u2019\u0131n ad\u0131yla<\/strong><\/p>\n 1- Biz, senin g\u00f6\u011fs\u00fcn\u00fc yar\u0131p-geni\u015fletmedik mi?(1)<\/strong> A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n 1. Bu, soru ile ba\u015flar. Sonraki muhtevadan, \u0130slam davetinin ba\u015flang\u0131\u00e7 d\u00f6neminde Rasulullah’\u0131n pek \u00e7ok soruyla kar\u015f\u0131 kar\u015f\u0131ya geldi\u011fi ve \u00e7ok peri\u015fan duruma d\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fc anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. Bu \u015fartlarda Allah, Rasulullah’a \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: Ey Nebi! Biz size filan filan l\u00fctufta bulunmad\u0131k m\u0131? Buna ra\u011fmen, ba\u015flang\u0131\u00e7taki zorluk dolay\u0131s\u0131yla ni\u00e7in peri\u015fan olmaktas\u0131n\u0131z? 2. M\u00fcfessirlerden baz\u0131lar\u0131 bundan \u015funu anlam\u0131\u015flard\u0131r: Cahiliyye d\u00f6neminde, n\u00fcb\u00fcvvetten \u00f6nce baz\u0131 kusurlar olmu\u015ftu. Rasulullah (s.a) bunun i\u00e7in \u00fcz\u00fcl\u00fcyordu. Onun \u00fczerine bu ayet nazil olmu\u015ftur. Allah (c.c.) onu teselli etmi\u015f ve \u00f6nceki kusurlar\u0131n\u0131n affedildi\u011fini bildirmi\u015ftir. Ama bize g\u00f6re bu \u00e7ok yanl\u0131\u015ft\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc “vizr” kelimesinin manas\u0131, mutlaka “g\u00fcnah” anlam\u0131na gelmez. Bu kelime a\u011f\u0131r y\u00fck anlam\u0131nda da kullan\u0131l\u0131r. Bu nedenle, hi\u00e7bir sebep yokken bu kelimeyi k\u00f6t\u00fc manada alamay\u0131z. \u0130kincisi, Rasulullah’\u0131n (s.a) hayat\u0131 n\u00fcb\u00fcvvetten \u00f6nce de o kadar temizdi ki Kur’an onun hayat\u0131n\u0131 \u00f6rnek vererek muhaliflerine meydan okuyordu. Rasulullah’\u0131n a\u011fz\u0131ndan kafirleri muhatab alarak \u015f\u00f6yle s\u00f6yl\u00fcyordu. “Daha \u00f6nce y\u0131llarca aran\u0131zda bulundum, hi\u00e7 d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fcyor musunuz?” (Yunus 16) . Rasulullah gizli g\u00fcnah i\u015fleyecek yap\u0131da de\u011fildi. E\u011fer o b\u00f6yle yapsayd\u0131, bu Allah’tan gizli kalmazd\u0131. E\u011fer b\u00f6yle olsayd\u0131 Allah (c.c.) bu \u015fahs\u0131, meydan okumak i\u00e7in \u00f6rnek g\u00f6stermezdi. Ger\u00e7ek \u015fudur: Bu ayetteki “vizr”in manas\u0131, “a\u011f\u0131r y\u00fck”t\u00fcr. Bundan kas\u0131t da, \u00fcz\u00fcnt\u00fc ve peri\u015fanl\u0131k gibi y\u00fckt\u00fcr ki Rasulullah, kavmini cahiliyette g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fc i\u00e7in hassas tabiat\u0131 gere\u011fi onun \u00fcz\u00fcnt\u00fcs\u00fcn\u00fc i\u00e7inde hissediyordu. \u00c7\u00fcnk\u00fc Rasulullah, putlara tap\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcyordu. \u015eirk ve hurafe her tarafa yay\u0131lm\u0131\u015ft\u0131. Ahlaks\u0131zl\u0131k ve fuhu\u015f yayg\u0131nl\u0131k kazanm\u0131\u015ft\u0131. Toplumda zul\u00fcm, fesat ve haks\u0131zl\u0131k h\u00fck\u00fcm s\u00fcrmekte, kuvvetliler zay\u0131flar\u0131 ezmekteydi. K\u0131zlar diri diri g\u00f6m\u00fcl\u00fcyordu. Kabileler birbirine sald\u0131r\u0131yordu. Kan davas\u0131 as\u0131rlard\u0131r devam edegeliyordu. Kimsenin can, mal ve iffeti koruma alt\u0131nda de\u011fildi. Bu durumu g\u00f6ren Rasulullah \u00e7ok \u00fcz\u00fcl\u00fcyordu. Fesad\u0131 gidermek i\u00e7in hi\u00e7bir \u00e7are bulam\u0131yordu. Bu d\u00fc\u015f\u00fcncede onun belini b\u00fckmekteydi. Allah (c.c.) ona peygamberlik vererek ve yol g\u00f6stererek y\u00fck\u00fcn\u00fc hafifletti. Rasulullah, n\u00fcb\u00fcvvet verildikten hemen sonra ancak tevhid, ahiret ve risalete iman\u0131n insan\u0131n b\u00fct\u00fcn fesatlar\u0131n\u0131 giderebilecek ve hayatta, her y\u00f6n\u00fcyle \u0131slah i\u00e7in yol a\u00e7abilecek tek anahtar oldu\u011funu anlam\u0131\u015ft\u0131. Bu hidayetle Allah, Rasulullah’\u0131n zihnindeki y\u00fck\u00fc hafifletti. Rasulullah, Araplar d\u0131\u015f\u0131ndaki d\u00fcnyan\u0131n da k\u00f6t\u00fcl\u00fck i\u00e7inde oldu\u011fu o zamanlarda sadece Araplar\u0131n de\u011fil, b\u00fct\u00fcn insanl\u0131\u011f\u0131n bu vas\u0131tayla k\u00f6t\u00fcl\u00fckten kurtulaca\u011f\u0131na kesinlikle mutmain olmu\u015ftu.<\/p>\n 3. Hi\u00e7 kimsenin d\u00fc\u015f\u00fcnmedi\u011fi bir zamanda, etki alan\u0131 Mekke kadar olan bir avu\u00e7 insan\u0131n seslerinin b\u00fct\u00fcn d\u00fcnyaya nas\u0131l yay\u0131laca\u011f\u0131 sorulmu\u015ftur. Ama Allah (c.c.) bu \u015fartlar alt\u0131nda Rasulullah’a m\u00fcjde vermi\u015ftir. Akl\u0131n almayaca\u011f\u0131 bir yol ile Allah (c.c.) bu vaadini yerine getirmi\u015ftir. “Refea ez-zikr” ilk olarak Rasulullah’\u0131n d\u00fc\u015fmanlar\u0131n\u0131n eliyle ger\u00e7ekle\u015ftirilmi\u015ftir. 4. Rasulullah’\u0131n zor \u015fartlar i\u00e7indeki durumunun pek fazla s\u00fcrmeyece\u011fi ve yak\u0131nda \u015fartlar\u0131n de\u011fi\u015fece\u011fi tekrarlanm\u0131\u015ft\u0131r. Darl\u0131kla ferahl\u0131\u011f\u0131n birarada bulunmas\u0131 zahiren tenakuzdur. \u00c7\u00fcnk\u00fc iki z\u0131t \u015fey birarada bulunmaz. Ama darl\u0131ktan sonra ferahl\u0131k olabilir. Darl\u0131k ile ferahl\u0131k kelimeleri bu anlamda kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Darl\u0131ktan sonra ferahl\u0131k o kadar yak\u0131nd\u0131r ki birbirine birle\u015fik gibidir.<\/p>\n 5. “F\u0131rsat bulmak”tan kas\u0131t, i\u015fleri bittikten sonra davet ve tebli\u011f \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131, \u0130slam’\u0131 kabul edenlerin terbiyesi, kendi ailesinin d\u00fcnyevi i\u015fleri olabilir. Yani bunlarla me\u015fgul olman bittikten sonra kendini ibadet me\u015fakkatine ver ve her tarafla ilgini keserek Allah’a y\u00f6nel.<\/p>\n \u0130N\u015e\u0130RAH SURES\u0130N\u0130N SONU<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. Rahman Rahim olan Allah\u2019\u0131n ad\u0131yla 1- Biz, senin g\u00f6\u011fs\u00fcn\u00fc yar\u0131p-geni\u015fletmedik mi?(1) 2- Ve y\u00fck\u00fcn\u00fc indirip-atmad\u0131k m\u0131? 3- Ki o, senin belini b\u00fckm\u00fc\u015ft\u00fc;(2) 4- Senin zikrini (\u015fan\u0131n\u0131) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":31214,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n
\n2- Ve y\u00fck\u00fcn\u00fc indirip-atmad\u0131k m\u0131?<\/strong>
\n3- Ki o, senin belini b\u00fckm\u00fc\u015ft\u00fc;(2)<\/strong>
\n4- Senin zikrini (\u015fan\u0131n\u0131) y\u00fcceltmedik mi?(3)<\/strong>
\n5- Demek ki, ger\u00e7ekten zorlukla beraber kolayl\u0131k da vard\u0131r,<\/strong>
\n6- Ger\u00e7ekten g\u00fc\u00e7l\u00fckle beraber kolayl\u0131k da vard\u0131r.(4)<\/strong>
\n7- \u015eu halde bo\u015f kald\u0131\u011f\u0131n zaman, durmaks\u0131z\u0131n (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.<\/strong>
\n8- Ve yaln\u0131zca Rabbine ra\u011fbet et.(5)<\/strong><\/p>\n
\n“G\u00f6\u011fs\u00fc a\u00e7mak” kelimesi Kur’an-\u0131 Kerim’in neresinde kullan\u0131lm\u0131\u015fsa orada kelimenin iki anlam\u0131 s\u00f6z konusudur. Birincisi En’am suresi 125. ayette oldu\u011fu gibidir. “Allah kimi do\u011fru yola iletmek isterse onun g\u00f6\u011fs\u00fcn\u00fc \u0130slam’a a\u00e7ar.” Z\u00fcmer Suresi 22. ayette de \u015f\u00f6yledir: “Allah’\u0131n, g\u00f6\u011fs\u00fcn\u00fc \u0130slam’a a\u00e7t\u0131\u011f\u0131 kimse Rabbinden bir nur \u00fczerinde de\u011fil mi?” Bu iki yerdeki “\u015eerh-i Sadr”dan kas\u0131t, her \u00e7e\u015fit zihin kar\u0131\u015f\u0131kl\u0131\u011f\u0131ndan ve teredd\u00fctten temiz olarak, yaln\u0131z \u0130slam’\u0131n hak yol oldu\u011funa ve \u0130slami akide, ahl\u00e2k, k\u00fclt\u00fcr, medeniyet b\u00fct\u00fcn ameller ve hidayetlerin kesinlikle hak oldu\u011funa mutmain olmakt\u0131r.
\n\u0130kincisi, \u015euara Suresi 12-13. ayetlerde ge\u00e7ti\u011fi \u015fekildedir. Hz. Musa’ya n\u00fcb\u00fcvvet verildi\u011fi ve Firavun’un saltanat\u0131na gitmesi bildirdi\u011fi zaman Hz. Musa \u015f\u00f6yle demi\u015ftir: “Rabb’im! Ben onlar\u0131n beni yalanlayacaklar\u0131ndan korkuyorum. G\u00f6\u011fs\u00fcm daral\u0131yor.” Taha suresi 25-26. ayetlerde Hz. Musa \u015f\u00f6yle yalvarm\u0131\u015ft\u0131r: “Rabbim! G\u00f6\u011fs\u00fcm\u00fc a\u00e7. Bana i\u015fimi kolayla\u015ft\u0131r.” Burada “g\u00f6\u011f\u00fcs a\u00e7mak”tan kas\u0131t, n\u00fcb\u00fcvvet gibi b\u00fcy\u00fck bir g\u00f6revi yerine getirmek ve k\u00fcf\u00fcr g\u00fc\u00e7lerine yapayaln\u0131z kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131kabilmek i\u00e7in insanda cesaret bulunmad\u0131\u011f\u0131nda, ona cesaret verilmesidir. Bu \u00f6yle bir cesarettir ki, insan\u0131n zor i\u015fe bile ne kadar zor olursa olsun tahamm\u00fcl edebilmesi ve N\u00fcb\u00fcvvet g\u00f6revini yerine getirebilmesi i\u00e7in ona kuvvet verilmesidir.
\nD\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcnce, bu ayetteki “Rasulullah’\u0131n g\u00f6\u011fs\u00fcn\u00fc a\u00e7mak”ta iki anlam oldu\u011fu anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. Birinci anlam \u015f\u00f6yledir: Rasulullah n\u00fcb\u00fcvvetten \u00f6nce de, Arap m\u00fc\u015friklerin, Hristiyanlar\u0131n, Yahudilerin ve Mecusilerin dinlerinin yanl\u0131\u015f oldu\u011funa inan\u0131yordu. Ayn\u0131 zamanda, Araplar aras\u0131ndaki Haniflikten de mutmain de\u011fildi. \u00c7\u00fcnk\u00fc bunlar\u0131n akidesi de m\u00fcphemdi. (Secde Suresi an: 5’te a\u00e7\u0131klad\u0131k.) Rasulullah, do\u011fru yolun hangisi oldu\u011funu bilmiyordu. Bu nedenle o, zihni bak\u0131mdan teredd\u00fct i\u00e7indeydi. Allah (c.c.) n\u00fcb\u00fcvvet vererek Rasulullah’\u0131n teredd\u00fctlerini gidermi\u015f ve apa\u00e7\u0131k do\u011fru yolu g\u00f6stererek ona k\u00e2mil itminan-\u0131 kalp vermi\u015ftir. “G\u00f6\u011f\u00fcs a\u00e7mak”\u0131n di\u011fer anlam\u0131 da \u015f\u00f6yledir: Allah, Rasulullah’a n\u00fcb\u00fcvvet ile birlikte, cesaret, himmet, y\u00fcksek irade ve kalp ferahl\u0131\u011f\u0131 vermi\u015fti. Rasulullah risaletin sorumlulu\u011funu yerine getirebilmesi i\u00e7in gerekli olan ilme de o kadar geni\u015f sahip olmu\u015ftu ki ba\u015fkas\u0131n\u0131n zihni bunu alamazd\u0131. Rasulullah’a, en b\u00fcy\u00fck fesatlar\u0131 gidermek, onu d\u00fczeltmek ehliyeti bir hikmet olarak verilmi\u015fti. Bu hikmet ona, cahiliyeye batm\u0131\u015f ve her y\u00f6n\u00fcyle a\u015f\u0131r\u0131 kaba bir toplumda zahirde elinde hi\u00e7bir imkan, arkas\u0131nda da hi\u00e7bir kuvvet olmadan \u0130slam’\u0131n bayra\u011f\u0131n\u0131 y\u00fcceltmesi i\u00e7in verilmi\u015fti. Ayr\u0131ca bu hikmet, muhaliflerinin ve d\u00fc\u015fmanlar\u0131n\u0131n en b\u00fcy\u00fck sald\u0131r\u0131lar\u0131na kar\u015f\u0131 koymaktan hi\u00e7 \u00e7ekinmemesi, bu yolda b\u00fct\u00fcn zorluklara ve musibetlere sabretmesi, tahamm\u00fcl etmesi, hi\u00e7bir g\u00fcc\u00fcn onu davas\u0131ndan cayd\u0131ramamas\u0131 i\u00e7in de verilmi\u015fti. Allah, Rasulullah’a b\u00fcy\u00fck bir nimet olarak “g\u00f6\u011f\u00fcs a\u00e7mak”\u0131 verdikten sonra, bunu hat\u0131rlatarak, “ba\u015flang\u0131\u00e7taki zorluklar i\u00e7in niye \u00fcz\u00fcl\u00fcyorsun?” buyurulmu\u015ftur. Baz\u0131 m\u00fcfessirler “\u015eerh-i Sadr” kelimesini, “\u015eakk-ul Sadr” manas\u0131na alm\u0131\u015flard\u0131r. Bu ayetin, “\u015eakk-ul Sadr” (g\u00f6\u011f\u00fcs yar\u0131lmas\u0131) mucizesini isbat etti\u011fini s\u00f6ylemi\u015flerdir. Ancak do\u011fru olan, bu mucizenin ispat\u0131n\u0131n sadece Hadis’lere dayand\u0131\u011f\u0131d\u0131r. Bu mucizenin Kur’an’da ispat edildi\u011fi tefsiri do\u011fru de\u011fildir.
\nArap\u00e7a’da “\u015eerh-\u0131 Sadr” kelimesine, “\u015eakk-ul Sadr” manas\u0131 vermek uygun de\u011fildir. Allame Al\u00fbsi, Ruhu’l Meani’de diyor ki, “ara\u015ft\u0131rmac\u0131lara g\u00f6re, bu ayetteki “\u015eerh-\u0131 Sadr”\u0131, “\u015eakk-ul Sadr” kabul etmek \u00e7ok zay\u0131f bir delildir.”<\/p>\n
\nMekke’deki kafirlerin Rasulullah’\u0131 k\u00f6t\u00fclemek i\u00e7in ba\u015fvurduklar\u0131 metodlardan biri de \u015fuydu: Hac s\u0131ras\u0131nda b\u00fct\u00fcn Arabistan’da insanlar Mekke \u015fehrine dolar ta\u015farlard\u0131. O zaman kafirler heyet halinde hac\u0131lar\u0131n kald\u0131\u011f\u0131 yeri ziyaret ederek onlara, “Burada Muhammed isminde tehlikeli bir adam vard\u0131r. O’nun sihri o kadar kuvvetlidir ki babay\u0131 o\u011fuldan, kocay\u0131 kar\u0131dan, karde\u015fi karde\u015ften ay\u0131rmaktad\u0131r. Bu nedenle ona dikkat edin” diye haber veriyorlard\u0131. Ayn\u0131 \u015fey Hac mevsimi d\u0131\u015f\u0131nda Mekke’ye gelenlere de s\u00f6yleniyordu. B\u00f6ylece onlar Rasulullah’a kar\u015f\u0131 bir propaganda ba\u015flatm\u0131\u015flard\u0131. Ama bunun sonucunda Arabistan’\u0131n her yerinden gelenler aras\u0131nda Rasulullah’\u0131n ismi yay\u0131lm\u0131\u015ft\u0131. Rasulullah’\u0131n ismi Mekke’deki d\u00fc\u015fmanlar\u0131 vas\u0131tas\u0131yla Araplar\u0131n b\u00fct\u00fcn kabilelerine yay\u0131lm\u0131\u015ft\u0131. Bu nedenle do\u011fald\u0131 ki insanlar bu \u015fahs\u0131n kim oldu\u011funu \u00f6\u011frenmek istiyorlard\u0131. Davas\u0131n\u0131n ne oldu\u011funu, sihrinin etkisi alt\u0131nda bulunanlar\u0131n kimler oldu\u011funu, onun sihrinden nas\u0131l etkilendiklerini merak ediyorlard\u0131. Mekke’deki kafirlerin propagandas\u0131 yay\u0131ld\u0131k\u00e7a insanlar\u0131n merak\u0131 da o kadar art\u0131yordu. Bu merak sonucunda onlar Rasulullah’\u0131n ahl\u00e2k, ya\u015fay\u0131\u015f ve karakterini ara\u015ft\u0131r\u0131yorlar; Rasulullah’\u0131n yaymak istedi\u011fi Kur’an’\u0131 duyunca da talimatlar\u0131ndan haberdar oluyorlard\u0131. B\u00f6ylece sihir denen \u015feyi, onun etkisi alt\u0131nda oldu\u011fu s\u00f6ylenenlerin ya\u015fay\u0131\u015flar\u0131n\u0131 ve bunlar\u0131n di\u011fer Araplardan farkl\u0131la\u015farak b\u00fcy\u00fck de\u011fi\u015fikli\u011fe u\u011fram\u0131\u015f olduklar\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcyorlard\u0131. O zaman kafirlerin kar\u015f\u0131 propaganda zannettikleri k\u00f6t\u00fc propagandalar \u0130slam’\u0131n lehine oluyordu. Hatta hicretin yak\u0131n zaman\u0131na kadar, Araplar\u0131n yak\u0131n ve uzak kabileleri aras\u0131nda i\u00e7inde m\u00fcsl\u00fcman olmayan kabile Rasulullah’a ve onun davetine sempati duymayan kimse kalmam\u0131\u015ft\u0131. Bu Rasulullah’\u0131n “refea ez-zikr”inin birinci safhas\u0131yd\u0131. Bundan sonra hicret ile ikinci safha ba\u015flad\u0131. Bir tarafta m\u00fcnaf\u0131klar, di\u011fer tarafta Yahudiler ve Araplar\u0131n ileri gelen m\u00fc\u015frikleri Rasulullah’a kar\u015f\u0131 propaganda faaliyetine giri\u015fmi\u015flerdi. Di\u011fer yandan Medine’deki \u0130slami davette takva, temiz ahl\u00e2k, g\u00fczel mua\u015feret, adalet, insani karde\u015flik zenginlerin c\u00f6mertli\u011fi, yoksullar\u0131 g\u00f6zetmek, vaadleri yerine getirme, al\u0131\u015fveri\u015fte do\u011fruluk gibi davran\u0131\u015flar bir \u00f6rnek te\u015fkil etmekteydi. Bu davran\u0131\u015flar insanlar\u0131n kalplerini fethediyordu. D\u00fc\u015fmanlar\u0131, her vas\u0131tayla Rasulullah’\u0131n bu artan etkinli\u011fini yok etmek istediler. Ancak Rasulullah’\u0131n \u00f6nderli\u011finde ehl-i imandan \u00f6yle bir cemaat meydana gelmi\u015ftir ki, nizam ve disiplin itibariyle, \u015fecaat ve \u00f6l\u00fcmden korkusuzluk bak\u0131m\u0131ndan, her an\u0131nda ahl\u00e2ki s\u0131n\u0131rlar i\u00e7inde kalmak suretiyle kendi \u00fcst\u00fcnl\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc b\u00fct\u00fcn Araplar \u00fczerinde kabul ettirmi\u015fti. B\u00f6ylece on y\u0131l i\u00e7inde Rasulullah’\u0131n “refea ez-zikri”i ger\u00e7ekle\u015fiyor ve isminin her yerde k\u00f6t\u00fclenmesi i\u00e7in muhaliflerin yo\u011fun \u00e7aba harcad\u0131\u011f\u0131 o \u00fclkede, \u015fimdi “E\u015fhedu enne Muhammeden Rasulullah” s\u00f6z\u00fc yank\u0131lan\u0131yordu.
\nBundan sonra \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc merhale Ra\u015fid Halifeler d\u00f6neminde ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Onlar\u0131n d\u00f6neminde Rasulullah’\u0131n ismi b\u00fct\u00fcn d\u00fcnyada yay\u0131lmaya ba\u015flad\u0131.
\nBu safha h\u00e2l\u00e2 caridir ve in\u015faallah k\u0131yamete kadar devam edecektir. D\u00fcnya’da hi\u00e7 bir yer yoktur ki orada M\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n yerle\u015fim yeri olmas\u0131n ve orada ezan okuyarak Rasulullah’\u0131n risaleti ilan edilmesin. Namazda da Rasulullah’a salavat getirilir. Cuma hutbelerinde Rasulullah zikredilir. Senenin on iki ay\u0131n\u0131n hi\u00e7bir g\u00fcn\u00fc ve g\u00fcn\u00fcn 24 saat\u0131n\u0131n hi\u00e7 bir an\u0131 yoktur ki yery\u00fcz\u00fcnde bir yerde Rasulullah zikredilmesin. Bu, Kur-‘an-\u0131 Kerim’in do\u011frulu\u011funun a\u00e7\u0131k ispat\u0131d\u0131r. Nitekim n\u00fcb\u00fcvvetin ba\u015flang\u0131c\u0131nda Allah (c.c.) \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftu: “ve refe’n\u00e2 leke zikrek.” O g\u00fcnlerde hi\u00e7 kimse “refea ez-zikr”in bu kadar \u015fanl\u0131 ve b\u00fcy\u00fck \u00e7apta olaca\u011f\u0131n\u0131 tahmin edemezdi. Ebu Said Hudri rivayet ediyor ki “Rasulullah \u015f\u00f6yle buyurdu: “Cebrail bana geldi ve sordu, Rabbim ve Rabb\u0131n\u0131z olan Allah, senin refea ez-zikr’ini nas\u0131l yapt\u0131m? diye soruyor. Ben, Allah (c.c.) en iyi bilir dedim. Cebrail \u015f\u00f6yle dedi, Allah (c.c.) buyurdu ki, beni zikrettikleri zaman onun yan\u0131nda seni de zikredecekler” (\u0130bni Cerir, \u0130bni Ebi Hatim, Ebu Nuaym) . Sonraki tarihler \u015fahittir ki bu s\u00f6z harfiyyen yerine gelmi\u015ftir.<\/p>\n