B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n

Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n

7- Ey k\u00fcfretmekte olanlar, bug\u00fcn \u00f6z\u00fcr beyan etmeyin. Siz ancak yapmakta olduklar\u0131n\u0131zla cezaland\u0131r\u0131l\u0131yorsunuz.(18)<\/strong>
\n8- Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. (19) Olabilir ki, Allah, sizin k\u00f6t\u00fcl\u00fcklerinizi \u00f6rter ve alt\u0131ndan \u0131rmaklar akan cennetlere sokar.(20) O g\u00fcn Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanlar\u0131 k\u00fc\u00e7\u00fck d\u00fc\u015f\u00fcrmeyecektir.(21) Nurlar\u0131, \u00f6nlerinde ve sa\u011f yanlar\u0131nda ko\u015fup-par\u0131ldar. Derler ki: “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi ba\u011f\u0131\u015fla. \u015e\u00fcphesiz sen, her \u015feye g\u00fc\u00e7 yetirensin.”(22)<\/strong><\/p>\n

A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n

18. \u0130ki ayetin \u00fcslubunda da, M\u00fcsl\u00fcmanlara \u015fiddetli bir ikaz sakl\u0131d\u0131r. Birincisinde, M\u00fcsl\u00fcmanlara “Ailenizi bu korkun\u00e7 azaptan kurtar\u0131n” diye seslenilirken, ikincisinde ise Cehennem azab\u0131na \u00e7arpt\u0131r\u0131lacak olan grup kafir \u015feklinde nitelenmi\u015ftir. Bu \u00fcslupla, M\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n \u00f6b\u00fcr d\u00fcnyada sonlar\u0131n\u0131n kafirler gibi olmamas\u0131 i\u00e7in, bu d\u00fcnyada onlar gibi tutum ve davran\u0131\u015flar i\u00e7erisinde olmaktan sak\u0131nmalar\u0131 gerekti\u011fi anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r.<\/p>\n

19. “Tevbeten nas\u00fbha”; Nasuh, lugatte, ihlas ve iyilik kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131nda kullan\u0131l\u0131r. Kendisinde mum vs. bulunmayan, saf ve halis bal, “asl\u0131 nasih” denilir.
\nS\u00f6k\u00fclm\u00fc\u015f bir elbise, dikildikten sonra, “nasahat’us-Sevb” ifadesi kullan\u0131l\u0131r. Bu bak\u0131mdan, “nasuh bir tevbe” dendi\u011finde lugav\u00ee olarak kendisinde riya ve nifaktan bir\u015fey bulundurmayan bir tevbe anla\u015f\u0131l\u0131r. Yahut g\u00fcnahlardan tevbe edip, insan\u0131n kendi nefsini k\u00f6t\u00fc bir sondan kurtarmas\u0131 veya ki\u015finin i\u015fledi\u011fi bir g\u00fcnahtan t\u00f6vbe edip, \u0131slah olarak dinindeki bir a\u00e7\u0131\u011f\u0131 kapatmas\u0131 ya da ba\u015fkalar\u0131na \u00f6rnek ve onlar\u0131n selametlerine vesile olacak derecede tevbe ederek, hayat\u0131n\u0131 d\u00fczeltmesi de anla\u015f\u0131labilir. T\u00fcm bunlar ifadenin l\u00fcgav\u00ee kar\u015f\u0131l\u0131klar\u0131d\u0131r. \u0130st\u0131lah\u00ee anlam\u0131 ise hadisler vas\u0131tas\u0131yla elde edilmektedir. \u00d6rne\u011fin \u0130bn Ebi Hatim’in Zirr bin Hubey\u015f’ten nakletti\u011fine g\u00f6re, o \u015f\u00f6yle demi\u015ftir: “Ben Ubey bin Kab’e” Tevbeten Nasuha”n\u0131n anlam\u0131n\u0131 sordu\u011fumda, O bana \u015fu \u015fekilde cevap verdi. “Bu soruyu ben de Rasul\u00fcllah’a (s.a) sordum ve O bana: “Bir g\u00fcnah i\u015fledi\u011finde, g\u00fcnah\u0131ndan pi\u015fmanl\u0131k duyup, Allah’tan af dilemen ve bir daha o g\u00fcnah\u0131 i\u015flememendir.” Ayn\u0131 anlamda bir s\u00f6z \u0130bn Mes’ud, Hz. \u00d6mer, \u0130bn Abbas’tan nakledilmi\u015ftir. Ba\u015fka bir rivayette Hz. \u00d6mer nasuh tevbesini \u015f\u00f6yle tarif etmi\u015ftir: “Ki\u015finin bir g\u00fcnah\u0131 tekrar i\u015flemekten sak\u0131nmas\u0131 ve bir daha b\u00f6yle bir g\u00fcnah\u0131 akl\u0131na bile getirmemesidir.” (\u0130bn Cerir) Hz. Ali, bir defas\u0131nda bir bedevinin tevbe ve isti\u011ffar kelimelerini aceleyle tekrarlad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcr ve “Bu sahte bir tevbedir”der. Bedevi “O halde sahih tevbe nas\u0131l olur?” diye sordu\u011funda, Hz. Ali \u015f\u00f6yle cevap verir: “Tevbenin sahih olabilmesi i\u00e7in 6 \u015fart gerekir. 1) Yapt\u0131\u011f\u0131na pi\u015fman olman, 2) Gaflet etti\u011fin farzlar\u0131 yerine getirmen, 3) Gasbetti\u011fin hakk\u0131 geri vermen, 4) Eziyet etti\u011fin kimseden \u00f6z\u00fcr dilemen, 5) \u0130\u015fledi\u011fin g\u00fcnah\u0131 tekrarlamamaya azmetmen, 6) Nefsini Allah’a itaatle e\u011fitip, g\u00fcnah i\u015flerken zevk ald\u0131\u011f\u0131n gibi, Allah’a itaat ederken de s\u0131k\u0131nt\u0131 \u00e7ekmen. (Ke\u015f\u015faf) Tevbe ile ilgili di\u011fer bir tak\u0131m hususlar\u0131nda anla\u015f\u0131lmas\u0131 gerekmektedir. Birincisi, Tevbe, ki\u015finin Allah’a yapt\u0131\u011f\u0131 itaatsizlikten pi\u015fman olmas\u0131d\u0131r. Yoksa bir g\u00fcnahtan uzak durabilmek i\u00e7in, ki\u015finin kendi kendisine s\u00f6z vermesi yahut s\u0131hhat, k\u00f6t\u00fc \u015f\u00f6hret ve mal kayb\u0131 gibi nedenler dolay\u0131s\u0131yla \u015farap i\u00e7mekten vazge\u00e7mek tevbe tan\u0131m\u0131na girmez. \u0130kincisi, Allah’a itaatsizlik yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 hisseden kimse, hemen oyalanmadan tevbe edip, g\u00fcnah\u0131n\u0131 telafi yoluna gitmelidir. \u00dc\u00e7\u00fcnc\u00fcs\u00fc, Tevbe ettikten sonra g\u00fcnah i\u015fleyen kimse, tekrar tekrar tevbe edip g\u00fcnah i\u015flememelidir. Bu \u015fekilde davranan bir kimsenin bu davran\u0131\u015f\u0131, onun tevbesinin sahte oldu\u011funa bir delildir. \u00c7\u00fcnk\u00fc tevbenin as\u0131l ruhu, insan\u0131n i\u015fledi\u011fi g\u00fcnah sonras\u0131nda pi\u015fman olmas\u0131d\u0131r. Fakat s\u00fcrekli ayn\u0131 g\u00fcnah\u0131 i\u015fleyen kimse, ger\u00e7ekte pi\u015fman olmam\u0131\u015f demektir. D\u00f6rd\u00fcnc\u00fcs\u00fc, samimiyetle tevbe edip, bir daha o g\u00fcnah\u0131 i\u015flememeye azmeden kimse, yine de be\u015fer\u00ee zaaf dolay\u0131s\u0131yla ayn\u0131 g\u00fcnah\u0131 i\u015fledi\u011finde, tevbe etti\u011fi g\u00fcnah tazelenmi\u015f olmaz. Lakin o kimse sonra i\u015fledi\u011fi ganah\u0131ndan tevbe edip, bu g\u00fcnah\u0131 tekrarlamayaca\u011f\u0131na daha bir kuvvetle azmetmelidir.
\nBe\u015fincisi, ki\u015finin, i\u015fledi\u011fi g\u00fcnah\u0131 her hat\u0131rlay\u0131\u015f\u0131nda tevbe etmesi gerekmez. Ancak o ki\u015finin nefsi, daha \u00f6nce i\u015fledi\u011fi g\u00fcnahtan h\u00e2l\u00e2 haz al\u0131yorsa, o takdirde tekrar tekrar tevbe etmelidir. Ta ki o g\u00fcnah\u0131n\u0131 hat\u0131rlad\u0131\u011f\u0131nda pi\u015fmanl\u0131k duyana kadar… Bu bak\u0131mdan ger\u00e7ekten Allah korkusuyla, i\u015fledi\u011fi g\u00fcnahtan tevbe eden kimse, art\u0131k o g\u00fcnah\u0131ndan haz almaz. \u00c7\u00fcnk\u00fc o Allah’a itaatsizlik yapm\u0131\u015ft\u0131r. Ve buna ra\u011fmen i\u015fledi\u011fi g\u00fcnahtan haz almaya devam ediyorsa, bu onun kalbinde, Allah korkusunun hen\u00fcz k\u00f6k salmad\u0131\u011f\u0131n\u0131n i\u015faretidir.<\/p>\n

20. Ayetin lafz\u0131 iyice d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcnde, “Tevbe ederseniz, sizi muhakkak affedece\u011fim ve cennete koyaca\u011f\u0131m” denilmedi\u011fi farkedilecektir. Sadece “samimiyetle tevbe ederseniz, ola ki Allah sizi affeder ve cennetine koyar” \u015feklinde \u00fcmit verilmektedir. Bunun anlam\u0131 \u015fudur: G\u00fcnah i\u015fleyen bir kimseye ceza verilmeyip, onu affettikten sonra Allah’\u0131n cennete sokmas\u0131 vacip de\u011fildir. Ancak onun g\u00fcnah\u0131n\u0131 affedip, onu m\u00fckafatland\u0131rmak Allah’\u0131n bir l\u00fctfu olur. Dolay\u0131s\u0131yla bir kul Allah’tan ma\u011ffiret \u00fcmit etmeli ama tevbe ettikten sonra affedilirim diye g\u00fcnah i\u015flememelidir.<\/p>\n

21. Yani, bir m\u00fcminin yapt\u0131\u011f\u0131 iyi ameller ve onlar\u0131n m\u00fckafat\u0131 zail olmaz. Yani kafir ve m\u00fcnaf\u0131klar, m\u00fcminler hakk\u0131nda “inand\u0131lar da ne oldu?” diyebilme f\u0131rsat\u0131n\u0131 asla elde edemeyeceklerdir. Sonu\u00e7ta zelil ve rezil olacak olanlar Allah’a isyan edenlerdir, itaat edenler de\u011fil.<\/p>\n

22. Bu ayetle Hadid Suresi’nin 12-13. ayetlerini birlikte m\u00fcteala etti\u011fimizde, mminlerin \u00f6nlerindeki nurun, ha\u015fr meydan\u0131ndan cennete kadar beraberlerinde gelece\u011fi anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. Ha\u015fr meydan\u0131nda cehennem ehli karanl\u0131klar i\u00e7erisinde \u00e7\u0131rp\u0131n\u0131p dururlarken, m\u00fcminler bu nur ile yollar\u0131nda y\u00fcr\u00fcyeceklerdir. Herkesin karanl\u0131klar i\u00e7erisinde ahu figan eyledi\u011fi b\u00f6ylesine nazik bir atmosferde, m\u00fcminler de kendi i\u015fledikleri g\u00fcnah ve hatalar\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcp, “Sak\u0131n biz de bu nurdan mahrum olup, o bedbahtlar\u0131n haline d\u00fc\u015fmeyelim!” diye bu nurun kendilerine yetip yetmeyece\u011fi endi\u015fesi i\u00e7erisinde olacaklar ve \u015f\u00f6yle dua edeceklerdir: “Rabbimiz! nurumuzu tamamla, bize ma\u011ffiret et, bu nur bize cennete kadar yetsin.” \u0130bn Cerir, \u0130bn Abbas’tan \u015f\u00f6yle bir g\u00f6r\u00fc\u015f nakletmi\u015ftir: “Rabbena etmim lena nurena” onlar “Ey Allah’\u0131m bu nuru s\u0131rat k\u00f6pr\u00fcs\u00fcnden ge\u00e7ene kadar bize nasip eyle!” diye dua edeceklerdir. Hasan Basri, M\u00fccahid ve Dahhak’\u0131n yorumlar\u0131 da hemen hemen bu \u015fekildedir. \u0130bn Kesir, onlara ait \u015f\u00f6yle bir g\u00f6r\u00fc\u015f nakleder: “M\u00fcminler, m\u00fcnaf\u0131klar\u0131n nurdan mahrum kald\u0131klar\u0131n\u0131 (onlara yetmedi\u011fini) g\u00f6r\u00fcnce, Allah’tan bu nurun devam\u0131n\u0131 dileyeceklerdir. (\u0130zah i\u00e7in bkz. Hadid an: 17)<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 7- Ey k\u00fcfretmekte olanlar, bug\u00fcn \u00f6z\u00fcr beyan etmeyin. Siz ancak yapmakta olduklar\u0131n\u0131zla cezaland\u0131r\u0131l\u0131yorsunuz.(18) 8- Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. (19) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":28227,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n