B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n 3- Hani Peygamber, e\u015flerinden baz\u0131lar\u0131na gizli bir s\u00f6z s\u00f6ylemi\u015fti. Derken o (e\u015flerinden biri) , bunu haber verip Allah da ona bunu a\u00e7\u0131\u011fa vurunca, o da (Peygamber) bir k\u0131sm\u0131n\u0131 a\u00e7\u0131klam\u0131\u015f bir k\u0131sm\u0131n\u0131 (s\u00f6ylemekten) vazge\u00e7mi\u015fti. Sonunda ona kendisi haberi verince (e\u015fi) demi\u015fti ki “Bunu sana kim haber verdi?” O da “Bana bilen, (her\u015feyden) haberdar olan (Allah) haber verdi” demi\u015fti.”(6)<\/strong> A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n 6. Muhtelif rivayetlerde, Hz. Peygamber’in (s.a) han\u0131m\u0131na haber verip, O’nun bir di\u011fer han\u0131m\u0131na a\u00e7\u0131klad\u0131\u011f\u0131 s\u0131r ile ilgili olarak bir\u00e7ok \u015feyler s\u00f6ylenmi\u015ftir. Oysa bizim g\u00f6revimiz \u00f6ncelikle bu s\u0131rr\u0131n ne oldu\u011funu ara\u015ft\u0131rmak de\u011fildir. \u00c7\u00fcnk\u00fc Allah Te\u00e2l\u00e2, Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131m\u0131n\u0131, zaten bu s\u0131rr\u0131 if\u015fa etti\u011fi i\u00e7in tenkid etmi\u015ftir. O halde bu s\u0131rr\u0131n ne oldu\u011funu ara\u015ft\u0131r\u0131p, if\u015fa etmek bizler i\u00e7in nas\u0131l do\u011fru olabilir? Ayr\u0131ca bu ayet, s\u00f6zkonusu s\u0131rr\u0131 a\u00e7\u0131klamak i\u00e7in nazil olmam\u0131\u015ft\u0131r. Bu bak\u0131mdan, bu s\u0131rr\u0131n bilinmesinin bizim i\u00e7in hi\u00e7bir \u00f6nemi yoktur. \u00c7\u00fcnk\u00fc bu s\u0131rr\u0131n bilinmesi bizler i\u00e7in \u00f6nemli ve gerekli olsayd\u0131 Allah Te\u00e2l\u00e2 onu zaten beyan ederdi. 7. “Fekad sa\u011fat kul\u00fbbukuma”; “Sa\u011fu” kelimesi, l\u00fcgatte d\u00f6nmek, e\u011frilmek ve y\u00f6nelmek anlamlar\u0131na gelir. \u015eah Veliyyullah Dihlev\u00ee, bu c\u00fcmleyi, “Kalbinizin t\u00fcm aynalar\u0131 e\u011frilmi\u015fti” \u015feklinde, \u015eah Ref\u00eeuddin ise, “Sizin kalbiniz e\u011frilmi\u015fti” \u015feklinde terc\u00fcme etmi\u015flerdir. \u0130bn Mes’ud, \u0130bn Abbas, S\u00fcfyan Sevr\u00ee ve Dahhak; bu c\u00fcmleye “Kalpleriniz do\u011fru yoldan uzakla\u015fm\u0131\u015ft\u0131” diye, \u0130mam Razi ise “Kalpleriniz haktan uzakla\u015fm\u0131\u015ft\u0131” diye anlam verir. 8. “Ve in tezahera aleyhi”; “Tezah\u00fcr”, bir kimseye kar\u015f\u0131 birlik olmak anlam\u0131na gelir. \u015eah Veliyyullah Dihlev\u00ee bu c\u00fcmleyi, “Ve e\u011fer Peygamberi incitmek i\u00e7in birlik olursan\u0131z (…) ” \u015eah Abd\u00fclkadir, “Ve e\u011fer ikiniz birden O’na kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131karsan\u0131z”, Mevlana \u015eebbir Ahmet Osman\u00ee, “Ve e\u011fer sizler bu tutum ve davran\u0131\u015f\u0131 s\u00fcrd\u00fcr\u00fcrseniz (…) ” \u015feklinde terc\u00fcme etmi\u015ftir. 9. Yani, Rasul\u00fcllah’a (s.a) kar\u015f\u0131 birlik olup cephe kurmak sadece kendilerine zarar verir. \u00c7\u00fcnk\u00fc Mevla’s\u0131 Allah, Cibril ve melekler de dostu olan kimseye, hi\u00e7bir ittifak kar\u015f\u0131 koyamaz.<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 3- Hani Peygamber, e\u015flerinden baz\u0131lar\u0131na gizli bir s\u00f6z s\u00f6ylemi\u015fti. Derken o (e\u015flerinden biri) , bunu haber verip Allah da ona bunu a\u00e7\u0131\u011fa vurunca, o da (Peygamber) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":28183,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n
\n4- E\u011fer sizler (Peygamberin iki e\u015fi) Allah’a tevbe ederseniz (ne g\u00fczel) ; \u00e7\u00fcnk\u00fc kalbleriniz e\u011frilik g\u00f6sterdi.(7) Yok e\u011fer ona kar\u015f\u0131 birbirinize destek\u00e7i olma\u011fa kalk\u0131\u015f\u0131rsan\u0131z,(8) art\u0131k Allah, Onun mevl\u00e2s\u0131d\u0131r; Cibril de ve m\u00fc’minlerin salih olan(lar) \u0131 da. Bunlar\u0131n arkas\u0131ndan melekler de onun destek\u00e7isidirler.(9)<\/strong><\/p>\n
\nAs\u0131l maksat, Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131mlar\u0131n\u0131 yap\u0131lan bir hata dolay\u0131s\u0131yla uyarmak ve kendilerine \u00f6nemli bir \u015fahsiyetin han\u0131mlar\u0131 olduklar\u0131n\u0131 hat\u0131rlatmakt\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc Hz. Peygamber’in (s.a.) , han\u0131mlar\u0131ndan birine verdi\u011fi s\u0131r a\u00e7\u0131klanarak sakl\u0131 tutulmam\u0131\u015ft\u0131r. Bu, s\u0131radan bir kar\u0131 koca aras\u0131nda olan, normal bir mesele de\u011fildi. \u00d6yle olsayd\u0131 e\u011fer, Allah Te\u00e2l\u00e2, Hz. Peygamber’e (s.a) do\u011frudan haber vermezdi elbette. Allah Te\u00e2l\u00e2, sadece vahyetmekle kalmam\u0131\u015f, yan\u0131s\u0131ra k\u0131yamete kadar okunacak olan Kur’an’da kayda dahi ge\u00e7irmi\u015ftir. Bu hadisenin \u00f6nemi, o kad\u0131n\u0131n s\u0131radan bir insan\u0131n han\u0131m\u0131 olmay\u0131p, kendisinin hassas bir konumda oldu\u011fu y\u00fcce bir zat\u0131n han\u0131m\u0131 olmas\u0131 nedeniyledir. O kimse ki, bir yandan kafir, m\u00fc\u015frik ve m\u00fcnaf\u0131klara kar\u015f\u0131 s\u00fcrekli m\u00fccadele verirken, di\u011fer yandan k\u00fcf\u00fcr d\u00fczeninin yerine, \u0130sl\u00e2m d\u00fczenini ikama etmek i\u00e7in \u00e7etin bir sava\u015f i\u00e7indeydi. B\u00f6ylesine \u00f6nemli bir \u015fahsiyetin evinde, bir\u00e7ok \u00f6nemli s\u0131rlar tart\u0131\u015f\u0131labilir. \u015eayet bu s\u0131rlar, vaktinden \u00f6nce d\u0131\u015far\u0131ya s\u0131zarsa, o \u015fahsiyetin m\u00fccadelesini verdi\u011fi dava pekala zarar g\u00f6rebilirdi. Bu bak\u0131mdan o evdeki han\u0131mlardan birisinin, s\u0131rr\u0131 ba\u015fkas\u0131na s\u00f6yleme \u015feklindeki bir zaaf\u0131 ortaya \u00e7\u0131k\u0131nca, (ger\u00e7i s\u0131rr\u0131n kendisine a\u00e7\u0131kland\u0131\u011f\u0131 kimse de ev halk\u0131ndand\u0131 ama buna ra\u011fmen) o \u015fah\u0131s hemen uyar\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. \u00dcstelik bu uyar\u0131 gizlice de\u011fil, a\u00e7\u0131k\u00e7a Kur’an’da yap\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Bu, sadece Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131mlar\u0131na de\u011fil, \u0130sl\u00e2m toplumunda g\u00f6revli ve sorumlu olan her M\u00fcsl\u00fcman\u0131n han\u0131m\u0131na bir dersti. Ayette s\u0131rr\u0131n ne oldu\u011fundan hi\u00e7bir \u015fekilde bahsedilmedi\u011fi gibi, ne t\u00fcr tehlikelerin do\u011fabilece\u011fine de de\u011finilmemi\u015ftir. Zaten burada s\u0131rr\u0131n bir ba\u015fkas\u0131na aktar\u0131lmas\u0131 tenkit konusu olmu\u015ftur. \u00c7\u00fcnk\u00fc b\u00f6ylesine \u00f6nemli sorumluluklar ta\u015f\u0131yan bir kimsenin evindeki han\u0131mlar\u0131n\u0131n bu t\u00fcr bir zaaf\u0131 y\u00fcz\u00fcnden s\u0131rlar saklanam\u0131yorsa e\u011fer, belki bug\u00fcn \u00f6nemsiz bir s\u0131rr\u0131n if\u015fas\u0131ndan bir zarar gelmeyebilir ama, yar\u0131n bu daha \u00f6nemli bir s\u0131r olabilir ve if\u015fa edilmesi halinde s\u00f6zkonusu kimsenin hakk\u0131nda m\u00fccadele etti\u011fi davan\u0131n b\u00fcy\u00fck yaralar almas\u0131 ihtimal dahiline girer. Bir toplumda \u00f6nemli bir konumda olan kimsenin evinde, elbette o derece \u00f6nemli ve nazik meseleler, s\u0131rlar bahis konusu olacakt\u0131r.<\/p>\n
\nHak’tan maksat da, Rasulullah’\u0131n getirdi\u011fi hakt\u0131r. Alleme Alus\u00ee de bu ayeti \u015fu \u015fekilde anlamland\u0131r\u0131r: “Rasul\u00fcllah’\u0131n be\u011fendi\u011fini be\u011fenip, be\u011fenmedi\u011fini be\u011fenmemek suretiyle, O’na uyman\u0131z gerekti\u011finden, kalpleriniz O’na uymam\u0131\u015f ve aksine kar\u015f\u0131 gelmi\u015fti.”<\/p>\n
\nAyetin lafz\u0131ndan iki kad\u0131na hitap edildi\u011fi bellidir. Ayr\u0131ca siyak ve sibaktan bu iki kad\u0131n\u0131n Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131mlar\u0131 oldu\u011fu da anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc surenin ilk be\u015f ayeti onlarla ilgilidir. Nitekim bu, Kur’an’\u0131n uslubundan da anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. Ancak buradaki sorun, bu iki han\u0131m\u0131n kimler oldu\u011fudur ve hangi zaaflar\u0131 dolay\u0131s\u0131yla uyar\u0131lm\u0131\u015flard\u0131r? Bu olay\u0131 ayr\u0131nt\u0131lar\u0131yla birlikte hadislerden \u00f6\u011frenebiliyoruz. Bu hadisler M\u00fcsned-i Ahmed, Buhari, Tirmizi ve Nese\u00ee’de \u0130bn Abbas’tan mervi olmak \u00fczere nakledilmi\u015flerdir ve baz\u0131 kelime farkl\u0131l\u0131klar\u0131 ile birlikte \u015fu \u015fekilde \u00f6zetlemek m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr: Ben bir s\u00fcredir Hz. \u00d6mer’e, haklar\u0131nda ayet nazil olan Hz. Peygamber’in (s.a) han\u0131mlar\u0131n\u0131n kim oldu\u011funu sormay\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyor ama heybetinden \u00f6t\u00fcr\u00fc O’na bunu sormaya cesaret edemiyordum. Hacc i\u00e7in yola \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131nda ben de O’nunla birlikteydim. Hac d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fc bir yerde konaklad\u0131k ve abdest al\u0131rken ben O’na bu soruyu sordum. O da “Ai\u015fe ile Hafsa” cevab\u0131n\u0131 verdi. Ve daha sonra \u015f\u00f6yle anlatmaya ba\u015flad\u0131: “Biz Kurey\u015f erkekleri kendi han\u0131mlar\u0131m\u0131za hakim kimselerdik. Ama Medine’ye gitti\u011fimizde, orada kad\u0131nlar\u0131n kocalar\u0131na hakim oldu\u011funu g\u00f6rd\u00fck. Bizim han\u0131mlar da onlardan etkilendiler. Bir g\u00fcn han\u0131m\u0131ma k\u0131zd\u0131m, o bana kar\u015f\u0131l\u0131k verdi. (Buradaki laf\u0131z aynen \u015fu \u015fekildedir: “Fe iza hiye turaciun\u00ee”) O’nun bana bu \u015fekilde kar\u015f\u0131l\u0131k vermesi hi\u00e7 ho\u015fuma gitmemi\u015fti. Bunun \u00fczerine o bana \u015f\u00f6yle dedi: “Ben ni\u00e7in sana bu \u015fekilde kar\u015f\u0131l\u0131k vermiyeyim. Allah’a yemin ederim ki, Rasul\u00fcllah’\u0131n (s.a) han\u0131mlar\u0131 da O’na b\u00f6yle kar\u015f\u0131l\u0131k veriyorlar. (Buradaki laf\u0131z aynen \u015f\u00f6yledir: “Li yuraci\u00fbneh\u00fb”) ve Rasul\u00fcllah’a g\u00fcnlerce darg\u0131n kalabiliyorlar.” (Buhari’nin rivayetinde, “Rasul\u00fcllah (s.a) onlara g\u00fcnlerce darg\u0131n kal\u0131yor” \u015feklindedir.)
\nBunun \u00fczerine Hafsa’ya (Rasul\u00fcllah’\u0131n han\u0131m\u0131 Hz. \u00d6mer’in k\u0131z\u0131yd\u0131) gittim ve O’na “Sen Rasulallah’a (s.a) kar\u015f\u0131l\u0131k m\u0131 veriyorsun?” diye sordum. O da “evet” diye cevap verdi. Ben yine, “Baz\u0131lar\u0131n\u0131z g\u00fcnlerce Ras\u00fclullah’a darg\u0131n m\u0131 kal\u0131yor?” (Buhar\u00ee’nin rivayetinde “Ras\u00fclullah (s.a.) sizlere g\u00fcnlerce darg\u0131nm\u0131 kal\u0131yor” diye sordum. O yine “evet” diye cevap verdi. Ben de, “Kim b\u00f6yle yaparsa o helak olmu\u015ftur ve h\u00fcsrandad\u0131r. Sizler Allah’\u0131n Rasul\u00fc’nden hi\u00e7 korkmuyor musunuz? Allah Rasul\u00fc kime gazap ederse Allah’da ona gazap verir ve onu helak eder. Sak\u0131n sen Rasul\u00fcllah’a kar\u015f\u0131l\u0131k verme! (La t\u00fcr\u00e2 ci’\u00ee) O’ndan bir\u015fey isteme, ne ihtiyac\u0131n varsa gel, benim mal\u0131mdan al. Sen o kom\u015funa \u00f6zenme. \u00c7\u00fcnk\u00fc O (Hz. Ai\u015fe) senden g\u00fczeldir ve Rasul\u00fcllah’\u0131n (s.a) yan\u0131nda daha makbuld\u00fcr” dedim, oradan \u00e7\u0131karak ayn\u0131 zamanda akrabam da olan \u00dcmm\u00fc Seleme’ye gittim ve bu mesele hakk\u0131ndaki d\u00fc\u015f\u00fcncelerini sordum. O da bana, “Ya \u0130bn Hattab! Sen tuhaf bir adams\u0131n. Her\u015feye kar\u0131\u015f\u0131yorsun. \u015eimdi Rasul\u00fcllah’\u0131n han\u0131mlar\u0131na da m\u0131 kar\u0131\u015fmaya ba\u015flad\u0131n?” diye cevap verdi. Do\u011frusu onun bu s\u00f6zleri cesaretimi k\u0131rm\u0131\u015ft\u0131. Daha sonra Ensar’dan olan kom\u015fum bana geldi ve seslendi. Biz onunla s\u0131rayla Rasul\u00fcllah’\u0131n (s.a) meclisine gidiyor, bir g\u00fcn o, birg\u00fcn ben mecliste olanlardan birbirimizi haberdar ediyorduk. O g\u00fcnlerde Gassan Meliki’nin sald\u0131r\u0131 tehlikesi i\u00e7inde ya\u015f\u0131yorduk. Bu y\u00fczden O bana seslendi\u011finde, “Ne oldu, Gassanl\u0131lar m\u0131 sald\u0131rd\u0131?” dedim. O “Hay\u0131r, bundan daha \u00f6nemli bir mesele oldu?” Rasul\u00fcllah han\u0131mlar\u0131n\u0131 bo\u015fad\u0131” deyince, ben de “Hafsa helak oldu” (Buhari’nin rivayetinde “Hafsa ve Ai\u015fe helak oldu”) dedim ve zaten bu korku i\u00e7indeydim.”
\nHz. \u00d6mer’in Rasul\u00fcllah’\u0131 (s.a) yat\u0131\u015ft\u0131rmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131n\u0131 anlatan olay\u0131n bundan sonraki b\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u00fc zikretmeye gerek duymad\u0131m. Bu olay\u0131n s\u0131ralamas\u0131n\u0131, M\u00fcsned-i Ahmed ile Buhari’nin rivayetlerini bir araya getirmek suretiyle yapt\u0131m. Metinde ge\u00e7en ‘m\u00fcracaat” kelimesi, l\u00fc\u011fav\u00ee anlam\u0131yla kullan\u0131lmam\u0131\u015ft\u0131r. Ancak ifadenin siyak ve sibak\u0131ndan, bu kelimenin mukabele etmek, kar\u015f\u0131l\u0131k vermek anlam\u0131nda kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131 belli olmaktad\u0131r. Hz. \u00d6mer’in, k\u0131z\u0131na, “La t\u00fcr\u00e2c\u0131’\u00ee Rasulullah” derken asl\u0131nda k\u0131z\u0131na “Rasulullah’a k\u00fcstahl\u0131k yapma” demek istedi\u011fi ortadad\u0131r. Baz\u0131 kimseler bu terc\u00fcmenin hatal\u0131 oldu\u011funu s\u00f6yleyerek, “M\u00fcracaat kelimesinin kar\u015f\u0131l\u0131k vermek, y\u00fcz\u00fcne kar\u015f\u0131 s\u00f6z s\u00f6ylemek \u015feklinde terc\u00fcme edilmesi do\u011frudur ama k\u00fcstahl\u0131k \u015feklinde bir anlam vermek hatal\u0131d\u0131r” diye itirazda bulunmu\u015flard\u0131r. Oysa bu kimseler bir t\u00fcrl\u00fc, memurun amirine kar\u015f\u0131l\u0131k vermesinin k\u00fcstahl\u0131k say\u0131laca\u011f\u0131n\u0131 anlam\u0131yorlar.
\nS\u00f6z gelimi bir baba o\u011fluna \u00f6fkeyle ba\u011f\u0131rd\u0131\u011f\u0131nda, o\u011flu edebi dolay\u0131s\u0131yla susar yahut \u00f6z\u00fcr dileme yerine kar\u015f\u0131l\u0131k verirse, onun bu davran\u0131\u015f\u0131 k\u00fcstahl\u0131ktan ba\u015fka bir \u015fekilde anla\u015f\u0131lamaz. S\u00f6zkonusu olayda ise bir tarafta baba, bir tarafta o\u011ful de\u011fil, bir tarafta Allah’\u0131n Rasul\u00fc, di\u011fer tarafta \u00fcmmetin bir ferdi bulunmaktad\u0131r. Bu davran\u0131\u015f\u0131n bir k\u00fcstahl\u0131k oldu\u011funu h\u00e2l\u00e2 kavrayamayan kimse, herhalde \u00e7ok kal\u0131n kafal\u0131 biri olmal\u0131d\u0131r!..
\nBaz\u0131 kimseler, bizim bu terc\u00fcmemizi, sahabeye kar\u015f\u0131 sayg\u0131s\u0131zl\u0131k olarak nitelemi\u015flerdir. Oysa bu bir sayg\u0131s\u0131zl\u0131k de\u011fildir. Ben kendili\u011fimden bu kelimeyi Hz. Hafsa’ya kar\u015f\u0131 kullansayd\u0131m, o zaman ger\u00e7ekten sayg\u0131s\u0131zl\u0131k yapm\u0131\u015f olurdum. Ama ben Hz. \u00d6mer’in kulland\u0131\u011f\u0131 ifadenin anlam\u0131n\u0131 vermekten \u00f6te bir \u015fey yapmad\u0131m. O da bu ifadeyi k\u0131z\u0131n\u0131n yanl\u0131\u015f bir davran\u0131\u015f\u0131 \u00fczerine serzeni\u015fte bulunurken kullanm\u0131\u015ft\u0131r. Bunun \u015fimdi sayg\u0131s\u0131zl\u0131k ile ne al\u00e2kas\u0131 var? Bir baba k\u0131z\u0131na serzeni\u015fte bulunurken, edebe riayet etme zorunlulu\u011funda m\u0131d\u0131r? Bu serzeni\u015fi terc\u00fcme edip, kendi diline \u00e7evirirken, m\u00fctercim elbette kelimeyi tahrif ederek edepli bir \u015fekle sokamaz!
\n\u015eayet bu hadise, Hz. Peygamber’in (s.a) han\u0131mlar\u0131na bir\u015feyler s\u00f6ylemesi ve onlar\u0131n da kendisine kar\u015f\u0131l\u0131k vermesi kadar \u00f6nemsizse, Allah Te\u00e2l\u00e2, ni\u00e7in Kur’an’da Peygamber’in han\u0131mlar\u0131n\u0131 \u015fiddetle ikaz etmi\u015ftir? Hz. \u00d6mer bu hadise ile ilgili olarak, neden bu derece \u015fiddetli bir \u015fekilde k\u0131z\u0131na serzeni\u015fte bulunmu\u015ftur? Ve yine O ni\u00e7in Peygamber’in han\u0131mlar\u0131na gidip, onlar\u0131 Allah’\u0131n azab\u0131 ile korkutmu\u015ftur? Ayr\u0131ca Hz. Peygamber (s.a) k\u00fc\u00e7\u00fck meseleler y\u00fcz\u00fcnden han\u0131mlar\u0131na dar\u0131lacak kadar al\u0131ngan m\u0131yd\u0131? Yine Hz. Peygamber (s.a) basit bir sebepten dar\u0131l\u0131r dar\u0131lmaz, han\u0131mlar\u0131 ile ili\u015fkisini kesip, odas\u0131na kapanacak kadar aceleci bir mizaca m\u0131 sahiptir? T\u00fcm bu sorular \u00fczerinde d\u00fc\u015f\u00fcnen bir kimse, sonu\u00e7ta \u015fu iki yoldan birini se\u00e7ecektir. Ya Allah’a ve Rasul\u00fc’ne s\u00f6z s\u00f6ylenmesine ald\u0131rmayacak kadar Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131mlar\u0131na h\u00fcrmet g\u00f6sterecek, ya da Hz. Peygamber’in (s.a.) han\u0131mlar\u0131n\u0131n yapt\u0131\u011f\u0131 davran\u0131\u015f\u0131n, O’nun kendilerine \u00f6fkelenmesini gerektirecek derecede a\u011f\u0131r oldu\u011funu kabul edecektir. \u0130\u015fte bu ikinci \u015f\u0131kk\u0131n do\u011fru olmas\u0131 nedeniyle Allah, Rasul\u00fc’ne (s.a) hak verip, onlar\u0131n s\u00f6zkonusu tutumunu \u015fiddetle yermi\u015ftir.<\/p>\n