B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n

Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n

26- Andolsun, biz(48) Nuh’u ve \u0130brahim’i (el\u00e7i olarak) g\u00f6nderdik, peygamberli\u011fi ve kitab\u0131 onlar\u0131n soylar\u0131nda k\u0131ld\u0131k.(49) \u00d6yle iken, i\u00e7lerinde hidayeti kabul edenler vard\u0131r, onlardan bir\u00e7o\u011fu da fas\u0131k olanlard\u0131r.(50)<\/strong>
\n27- Sonra onlar\u0131n izleri \u00fczerinde peygamberlerimizi birbiri ard\u0131nca g\u00f6nderdik. Meryem o\u011flu \u0130sa’y\u0131 da arkalar\u0131ndan g\u00f6nderdik; ona \u0130ncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir \u015fefkat ve merhamet k\u0131ld\u0131k.(51) (Bir bid’at olarak) T\u00fcrettikleri ruhbanl\u0131\u011f\u0131(52) ise, biz onlara (uyulmas\u0131 gerekli bir ya\u015fama bi\u00e7imi) yazmad\u0131k. Ancak Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131n\u0131 aramak i\u00e7in (t\u00fcrettiler) (53) ama buna da gerekti\u011fi gibi uymad\u0131lar.(54) Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan bir\u00e7o\u011fu da fas\u0131k olanlard\u0131r.<\/strong><\/p>\n

A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n

48. Burada, daha \u00f6nce kendilerine beyyinat, kitap ve mizan verilen peygamberlerin g\u00f6nderildikleri toplumlarda yay\u0131lm\u0131\u015f bulunan k\u00f6t\u00fcl\u00fckler a\u00e7\u0131klanmaktad\u0131r.<\/p>\n

49. Yani, kendilerine kitap verilen peygamberlerin t\u00fcm\u00fc Hz. Nuh’un ve Hz. \u0130brahim’in z\u00fcrriyetindendir.<\/p>\n

50. Yani, isyan ederek, Allah’a itaat edenlerden ayr\u0131ld\u0131lar.<\/p>\n

51. “” kelimelerinin her ikisi de hemen hemen ayn\u0131 anlamlara gelmektedir. Ancak bu iki kelime birlikte kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda, “rafeten”; insan\u0131, s\u0131k\u0131nt\u0131 i\u00e7inde olana yard\u0131m etmeye zorlayan \u015fefkat ve merhamet hissidir. Nitekim Hz. \u0130sa (a.s) \u00e7ok yumu\u015fak kalpli ve merhametli oldu\u011fu ve mahlukata kar\u015f\u0131 \u00e7ok \u015fefkatli davrand\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in, onun takip\u00e7ileri de ayn\u0131 \u015fekilde Allah’\u0131n yaratt\u0131klar\u0131na kar\u015f\u0131 yumu\u015fak ve merhametli davran\u0131yorlard\u0131.<\/p>\n

52. “Ruhbaniyet” korku anlam\u0131ndad\u0131r ve R-H-B’den t\u00fcremedir. Ayr\u0131ca “Rahbaniyet” de deriz. Rahip ise, “korkan kimse” demektir. Dolay\u0131s\u0131yla “Ruhbaniyet”, “korkan kimselerin yolu” anlam\u0131nda kullan\u0131l\u0131r. Ist\u0131lah\u00ee anlam\u0131yla; korku dolay\u0131s\u0131yla d\u00fcnyaya s\u0131rt \u00e7evirmek, nefsin zaaflar\u0131ndan dolay\u0131 ormanlara, da\u011flara \u00e7ekilebilme vs. olabilir.<\/p>\n

53. ” “, iki anlama da gelebilir. Birincisi, “Biz onlara ruhbanl\u0131\u011f\u0131 farz k\u0131lmam\u0131\u015ft\u0131k. Fakat Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131n\u0131 aramak onlara farzd\u0131.” \u0130kincisi, “Biz onlara ruhbanl\u0131\u011f\u0131 farz k\u0131lmam\u0131\u015ft\u0131k Fakat onlar Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131n\u0131 kazanmak amac\u0131yla, bunu kendilerine farz k\u0131ld\u0131lar” A\u00e7\u0131k\u00e7a g\u00f6r\u00fclmektedir ki, her iki anlam da, ruhbanl\u0131\u011f\u0131n gayri \u0130sl\u00e2m\u00ee bir davran\u0131\u015f oldu\u011funa ve hak dinlere nisbet edilemeyece\u011fine delalet etmektedir. Nitekim Rasul\u00fcllah (s.a) “\u0130sl\u00e2m’da ruhbanl\u0131k yoktur” (M\u00fcsned-i Ahmed) , “Bu \u00fcmmetin ruhbanl\u0131\u011f\u0131 Allah yolunda cihad etmektir” diye buyurmu\u015ftur. (M\u00fcsned-i Ahmed, M\u00fcsned-i Ebu Y\u00e2l\u00e2) . Yani bu \u00fcmmetin ruhani geli\u015fimi d\u00fcnyay\u0131 terketmekle de\u011fil, Allah yolunda cihad etmekle m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Dolay\u0131s\u0131yla \u0130slam \u00fcmmetinin fertleri fitnelerden korkmak orman ve da\u011flara \u00e7ekilmek yerine fitne ve fesada kar\u015f\u0131 Allah yolunda m\u00fccahede ederek, fitne ve fesad\u0131 ortadan kald\u0131rmak durumundad\u0131r. Nitekim bir sahabi “Ben t\u00fcm gece boyunca namaz k\u0131laca\u011f\u0131m” derken, ba\u015fka bir sahabi “Ben herg\u00fcn oru\u00e7 tutaca\u011f\u0131m”, ba\u015fka biri, “Ben hi\u00e7 evlenmeyece\u011fim ve kad\u0131nlara yakla\u015fmayaca\u011f\u0131m” dedi\u011finde, bu s\u00f6zleri duyan Hz. Peygamber (s.a) \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: “Allah’a yemin ederim ki, ben i\u00e7inizde Allah’tan en \u00e7ok sak\u0131nan\u0131z\u0131m. Ancak ben oru\u00e7 tutar, yemek de yerim, geceleri namaz k\u0131lar, uyurum da. Ben kad\u0131nlarla da evlerinim. Bu benim yolumdur ve benim yoluma uymayanlar bizden de\u011fildir.” (Buhari, M\u00fcslim) . Ayr\u0131ca Hz. Enes’in rivayet etti\u011fine g\u00f6re Rasul\u00fcllah \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: “Nefislerinize zulmetmeyin. \u00d6yle ki bir grup nefislerini zorlam\u0131\u015f ve Allah da bunu onlara zorla\u015ft\u0131rm\u0131\u015ft\u0131r. Onlar\u0131n kal\u0131nt\u0131lar\u0131n\u0131 kilise ve manast\u0131rlarda g\u00f6r\u00fcrs\u00fcn\u00fcz” (Ebu Davud)<\/p>\n

54. Yani, iki kez yanl\u0131\u015fl\u0131k yapm\u0131\u015flard\u0131r. Birincisi; Allah’\u0131n emretmedi\u011fi bir \u015feyi nefislerine vacip k\u0131lm\u0131\u015flar, ikincisi; Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131n\u0131 kazanmak u\u011fruna nefislerine vacip k\u0131ld\u0131klar\u0131 \u015feyin hakk\u0131n\u0131 da verememi\u015flerdir.
\nB\u00f6ylece \u00f6yle bir dal\u00e2lete d\u00fc\u015fm\u00fc\u015flerdir ki, Allah’\u0131n azab\u0131n\u0131 hak etmi\u015flerdir. Bu noktada, izah etti\u011fimiz hususun iyice kavranmas\u0131 bak\u0131m\u0131ndan, H\u0131ristiyanlar\u0131n ruhbanl\u0131k ile ilgili tarihsel geli\u015fimlerine de\u011finmek yararl\u0131 olacakt\u0131r.
\nHz. \u0130sa’dan (a.s) 200 y\u0131l sonras\u0131na kadar H\u0131ristiyanlarda ruhbanl\u0131k yoktur. Ancak ba\u015flang\u0131c\u0131ndan beri H\u0131ristiyanl\u0131k, b\u00fcnyesinde ruhbanl\u0131k gibi bir sapman\u0131n do\u011fmas\u0131na m\u00fcsait bir tak\u0131m \u00f6zellikler ta\u015f\u0131yordu. \u0130nzivaya \u00e7ekilmek, d\u00fcnyaya s\u0131rt\u0131n\u0131 \u00e7evirerek dervi\u015fler gibi ya\u015famak, hi\u00e7 evlenmemek, aile hayat\u0131 kurmamak, ahl\u00e2ken m\u00fckemmel olmak i\u00e7in \u00e7al\u0131\u015fmak \u015feklindeki ruhbanl\u0131\u011f\u0131n temel \u00f6zellikleri ve bu t\u00fcr e\u011filimleri, daha H\u0131ristiyanl\u0131\u011f\u0131n ba\u015flang\u0131c\u0131nda mevcuttu. Bilhassa, bek\u00e2r kalmak, H\u0131ristiyanl\u0131kta bir kutsall\u0131k kazanm\u0131\u015ft\u0131. Evlenmek ve \u00e7oluk \u00e7ocuk sahibi olmak her ne kadar kiliseye hizmet edenler i\u00e7in uygun g\u00f6r\u00fclm\u00fc\u015fse de, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc asra girerken, bu t\u00fcr e\u011filimler bir fitne \u015feklinde geli\u015fmi\u015f ve ruhbanl\u0131k adeta salg\u0131n bir hastal\u0131k gibi, yay\u0131lmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Bunun \u00fc\u00e7 tarihsel nedeni bulunmaktad\u0131r.
\na) Kadim m\u00fc\u015frik toplumlarda, \u015fehvet, \u00e7irkin ahl\u00e2k ve d\u00fcnyaya a\u015f\u0131r\u0131 derecede meyletmek o derece yay\u0131lm\u0131\u015f bulunuyordu ki, H\u0131ristiyan alimler bu zaaflara itidal ile kar\u015f\u0131 koyacaklar\u0131na, ayn\u0131 \u015fekilde a\u015f\u0131r\u0131 bir tepki g\u00f6stermi\u015flerdir. S\u00f6zgelimi bu a\u015f\u0131r\u0131l\u0131k kad\u0131n\u0131n iffeti konusunda, kad\u0131n-erkek aras\u0131ndaki m\u00fcnasebeti nikah olsa dahi k\u00f6t\u00fc (necis) telakki edecek kadar ilerdeydi. Yine d\u00fcnyaperestli\u011fe o kadar \u015fiddetle kar\u015f\u0131l\u0131k vermi\u015flerdir ki, d\u00fcnyada bir \u015feye sahip olmak, ah-l\u00e2ktan yoksun olmak gibi g\u00fcnah kabul edildi. Yoksulluk ve d\u00fcnyay\u0131 terketmeye e\u011filim g\u00f6stermek, onlar nezdinde yeg\u00e2ne \u00f6l\u00e7\u00fc addedildi. Ayr\u0131ca, m\u00fc\u015frik toplumlardaki \u015fehvet ve lezzet d\u00fc\u015fk\u00fcnl\u00fc\u011f\u00fcne kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131kmak, d\u00fcnya nimetlerinden nefsini faydaland\u0131rmamak, nefsi \u00f6ld\u00fcrmek ahl\u00e2ken \u00fcst\u00fcn bulunurken, ki\u015finin kendi nefsine her t\u00fcrl\u00fc eziyeti yapmas\u0131, ruhsal y\u00fcceli\u015fin ispat\u0131 say\u0131ld\u0131.
\nb) H\u0131ristiyanlar g\u00fc\u00e7l\u00fc olduklar\u0131 d\u00fczenlerde, dinlerini yaymak hevesiyle, bu dini kabul eden toplumlar\u0131n reva\u00e7 bulmu\u015f inan\u00e7lar\u0131n\u0131 H\u0131ristiyanl\u0131\u011fa sokmaktan \u00e7ekinmemi\u015flerdir. Evliya olarak kabul edilen kimselere tapmak, eski tanr\u0131lara tap\u0131nman\u0131n yerini al\u0131rken, Horus ve \u0130sis putlar\u0131n\u0131n yerine, \u0130sa ve Meryem Ana putlar\u0131, Romal\u0131lar\u0131n ekin tanr\u0131s\u0131n\u0131n (Saturnaia) yerine “Noel Baba” konulmu\u015ftur. Ayr\u0131ca \u00f6nceki putperest dinlerde ilgi bulan \u00fcf\u00fcr\u00fck\u00e7\u00fcl\u00fck, muskac\u0131l\u0131k vs. gibi hurafeler, H\u0131ristiyan din adamlar\u0131 taraf\u0131ndan deruhte edilmeye ba\u015flanm\u0131\u015ft\u0131r. B\u00f6ylece d\u00fcnyadan elini ete\u011fini \u00e7ekip sefil, \u00e7\u0131plak bir \u015fekilde kuyu i\u00e7lerinde ya\u015fayan, da\u011flar aras\u0131nda dola\u015fan dervi\u015f kimseler, halk nezdinde kutsal, ermi\u015f, evliya imaj\u0131 al\u0131rken, H\u0131ristiyanl\u0131kta ideal prototip olmu\u015flard\u0131r.
\nBu kimselerin hikaye ve menk\u0131beleri, ola\u011fan\u00fcst\u00fc marifet ve kerametleri H\u0131ristiyanlar aras\u0131nda, bizdeki “Tezkiretul-Evliya” t\u00fcr\u00fc kitaplar\u0131 meydana getirmi\u015ftir.
\nc) H\u0131ristiyanl\u0131kta \u015feriat\u0131n belirli s\u0131n\u0131rlar\u0131 olmad\u0131\u011f\u0131 gibi, tutarl\u0131 bir yolu da yoktur. Musev\u00ee \u015feriat terkedildi\u011finden ve Kitab-\u0131 Mukaddes kamil bir yol g\u00f6stericilik yapamad\u0131\u011f\u0131ndan, H\u0131ristiyan alimler, filozoflardan ve di\u011fer milletlerin inan\u00e7lar\u0131ndan etkilenerek dinlerine her t\u00fcrl\u00fc bid’at\u0131 sokmu\u015flard\u0131r. \u0130\u015fte ruhbanl\u0131k da bu bid’atlerden birisidir. H\u0131ristiyan alim ve din adamlar\u0131, bu d\u00fc\u015f\u00fcnceyi kendi dinlerinin rahiplerinden, Hint Yogi ve dervi\u015flerinden, kadim M\u0131s\u0131r fakihlerinden, \u0130ran’daki Maniheistlerden ve Yunan filozoflar\u0131ndan etkilenerek ortaya koymu\u015flard\u0131r. B\u00f6ylece nefsi tezkiye etmeyi ve ruhsal ilerlemeyi, Allah’a yak\u0131nla\u015fmaya vesile olarak kabul etmi\u015flerdir. Bu dalalete d\u00fc\u015fen kimseler s\u0131radan kimseler olmay\u0131p, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc as\u0131rdan, yedinci asra kadar (ki Kur’an bu as\u0131rda nazil olmu\u015ftur) bat\u0131 ve do\u011fuda \u00f6nde gelen H\u0131ristiyan din adamlar\u0131, \u00f6nder kabul edilmi\u015f kimselerdi. (Saint Atanasius, Saint Bastil, Saint Gragory, Saint Nazianazin, Saint Craysistum, Saint Embroz, Saint Jerom, Saint Agustain, Saint Benedik, B\u00fcy\u00fck Gregory) . Bu kimselerin t\u00fcm\u00fc rahiptir ve H\u0131ristiyanl\u0131\u011fa ruhbanl\u0131\u011f\u0131 sokup onu yayanlar da bunlard\u0131r.
\nTarihi bilgiler, H\u0131ristiyanl\u0131kta ruhbanl\u0131\u011f\u0131n \u00f6nc\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc yapan\u0131n Sn. Antony (MS. 250-350) oldu\u011funu bildirmektedir. Kendisi ilk H\u0131ristiyan rahiptir ve Kayyum b\u00f6lgesinde, bug\u00fcn Darul-Meymun olarak bilinen Pespir’de ilk manast\u0131r\u0131 kurmu\u015ftur. \u0130kinci manast\u0131r ise K\u0131z\u0131ldeniz sahilinde Mar Antonius’ta kurulmu\u015ftur. H\u0131ristiyan ruhbanl\u0131\u011f\u0131n\u0131n ilke ve esaslar\u0131, Sn. Antony’nin ortaya koydu\u011fu \u00f6\u011fretiye dayan\u0131r. Onun \u00f6nc\u00fcl\u00fck etmesiyle M\u0131s\u0131r’da ruhbanl\u0131k adeta bir \u00e7\u0131\u011f gibi b\u00fcy\u00fcy\u00fcp, yay\u0131lmaya ba\u015flam\u0131\u015f ve pe\u015fis\u0131ra rahip ve rahibelere her yerde manast\u0131r kurulmu\u015ftur. Bu manast\u0131rlar yakla\u015f\u0131k 3000 rahibi bar\u0131nd\u0131rabilecek kapasitededir. M.S. 325’te M\u0131s\u0131r’da ba\u015fka bir Aziz “Pahumius”, rahib ve rahibelere 10 adet manast\u0131r yapt\u0131rm\u0131\u015ft\u0131. Daha sonra \u015eam, Filistin, Afrika, Avrupa ve di\u011fer b\u00f6lgelere kadar yay\u0131lm\u0131\u015flard\u0131r. Kilise, bu olay\u0131 \u00f6nce \u015fa\u015fk\u0131nl\u0131k i\u00e7inde izlemi\u015fti. \u00c7\u00fcnk\u00fc Kilise’ye g\u00f6re, d\u00fcnyaya s\u0131rt \u00e7evirmek, evlenmemek, mal sahibi olmamak ruhani ideal olarak tasvip g\u00f6r\u00fcyor ise de, rahiplerin d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fc gibi t\u00fcm bunlar g\u00fcnah say\u0131lm\u0131yordu. Ancak sonu\u00e7ta, Sn. Atanasius (\u00f6l. 373) , Sn. Bastil (\u00f6l. 379) , Sn. Agustain (\u00f6l. 430) ve B\u00fcy\u00fck Gregory (\u00f6l. 609) gibi kimselerin gayretleriyle bu d\u00fc\u015f\u00fcnceler me\u015fruiyet ve resmilik kazanm\u0131\u015ft\u0131r.
\nRuhbanl\u0131k bid’ati ile ilgili bir tak\u0131m hususlara de\u011finmek istiyorum.
\na) Ki\u015finin bedenine eziyet etmesi, takva \u00f6l\u00e7\u00fcs\u00fc olarak kabul edildi\u011finden, rahipler kendilerine eziyet etmede adeta yar\u0131\u015f\u0131yorlard\u0131. H\u0131ristiyanlar\u0131n, azizlerin hayat\u0131n\u0131 konu alan menak\u0131b kitaplar\u0131nda bu olaylar \u015f\u00f6yle nakledilmi\u015ftir: \u0130skenderiyeli Sn. Makarios, s\u00fcrekli \u00fczerinde 20 kiloluk y\u00fck ta\u015f\u0131rd\u0131. 6 ay batakl\u0131kta ya\u015fad\u0131, \u00f6yle ki zehirli sinekler, onun \u00e7\u0131plak v\u00fccudunda \u0131s\u0131rmad\u0131k yer b\u0131rakmam\u0131\u015flard\u0131. Halefi (takip\u00e7isi) Sn. Yusavius \u015feyhinden de ileri giderek \u00fczerinde devaml\u0131 75 kiloluk y\u00fck ta\u015f\u0131m\u0131\u015f ve 3 y\u0131l kurumu\u015f bir kuyu i\u00e7inde ya\u015fam\u0131\u015ft\u0131r. Bu s\u00fcre i\u00e7inde ise, sadece kokmu\u015f m\u0131s\u0131r yemi\u015fti. Sn. Besarius 40 g\u00fcn dikenler \u00fczerinde yatm\u0131\u015f ve 40 sene s\u0131rt\u0131n\u0131 yere koymazken, Sn. Pahamius ise, 15 sene (ba\u015fka bir kayna\u011fa g\u00f6re 50 sene) s\u0131rt\u0131n\u0131 yere koymam\u0131\u015ft\u0131r. Sn. John 3 sene ayakta durmak suretiyle ibadet etmi\u015f ve bu 3 sene i\u00e7inde hi\u00e7 oturmam\u0131\u015ft\u0131r. Yaln\u0131z baz\u0131 zaman dinlenmek i\u00e7in duvara dayand\u0131\u011f\u0131 olurdu. Ayr\u0131ca sadece pazar g\u00fcnleri kendisine sadaka verilen yiyece\u011fi yerdi. Sn. Samius Astalit (390-449) H\u0131ristiyanlar\u0131n b\u00fcy\u00fck azizlerinden kabul edilirdi. O her paskalyan\u0131n 40 g\u00fcn \u00f6ncesinden ba\u015flayarak a\u011fz\u0131na hi\u00e7 bir \u015fey koymazd\u0131. Bir defas\u0131nda tam bir sene tek aya\u011f\u0131 \u00fczerinde dikildi. Zaman zaman manast\u0131r\u0131ndan ayr\u0131larak kuyu i\u00e7inde ya\u015fard\u0131. En sonunda \u015eam’da Siman kalesinin yan\u0131nda 60 fitlik bir s\u00fctun yapt\u0131rm\u0131\u015f ve onun \u00fcst\u00fcndeki sadece 3 fit’lik a\u00e7\u0131k bir alan \u00fczerinde ya\u011fmur, g\u00fcne\u015f, so\u011fuk, s\u0131cak alt\u0131nda 30 sene hi\u00e7 a\u015fa\u011f\u0131ya inmeden ya\u015fam\u0131\u015ft\u0131r. Yeme\u011fini, m\u00fcridleri s\u00fctunun tepesine merdiven ile \u00e7\u0131karak ona verirler pisliklerini temizlerlermi\u015f. Daha sonra kendisini bir iple bu s\u00fctuna ba\u011flam\u0131\u015f ve kurt\u00e7uklar etini yemeye ba\u015flam\u0131\u015f. \u015eayet bir kurt\u00e7uk onun yaras\u0131n\u0131n \u00fcst\u00fcnden d\u00fc\u015ferse, onu yerden al\u0131r ve yeniden yaras\u0131n\u0131n \u00fcst\u00fcne koyarak, “Allah’\u0131n verdi\u011fi r\u0131zk\u0131 yiyin” dermi\u015f. Olduk\u00e7a uzak b\u00f6lgelerden gelerek bu \u015fahs\u0131 ziyaret eden H\u0131ristiyanlar, \u00f6l\u00fcm\u00fcnden sonra onu, H\u0131ristiyanl\u0131\u011f\u0131n en b\u00fcy\u00fck ve kutsal azizi olarak kabul etmi\u015fler ve di\u011fer aziz adaylar\u0131na bir \u00f6rnek olarak g\u00f6stermi\u015flerdir.
\nO d\u00f6nemde ya\u015fayan azizler hakk\u0131nda bu t\u00fcrden bir\u00e7ok menk\u0131beler anlat\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Baz\u0131lar\u0131n\u0131n 30 sene hi\u00e7 konu\u015fmad\u0131klar\u0131, ormanlarda ot, yaprak vs. yiyerek ya\u015fad\u0131klar\u0131, \u00fczerinde s\u00fcrekli y\u00fck ta\u015f\u0131d\u0131klar\u0131, hatta kendi bedenlerine uzuvlar\u0131n\u0131 ba\u011fl\u0131yarak i\u015fkence ettikleri, baz\u0131lar\u0131n\u0131n hayvanlar\u0131n bar\u0131nd\u0131\u011f\u0131 yerlerde, kurumu\u015f kuyularda, eski mezarlarda ya\u015fad\u0131klar\u0131, yine baz\u0131lar\u0131n\u0131n s\u00fcrekli \u00e7\u0131plak dola\u015f\u0131p, v\u00fccutlar\u0131n\u0131 sa\u00e7lar\u0131yla \u00f6rtt\u00fckleri, y\u00fcr\u00fcyeceklerine, yerde yuvarland\u0131klar\u0131 vs. nakledilmi\u015ftir. Ben \u015fahsen, Sn. Katrin manast\u0131r\u0131nda kemiklerle dolu bir k\u00fct\u00fcphane g\u00f6rd\u00fcm. Orada azizlerin kafataslar\u0131, el, ayak kemikleri ve hatta cam muhafazalar i\u00e7inde iskeletleri te\u015fhir ediliyordu.
\nb) Bu kimselerin bir di\u011fer \u00f6zelli\u011fi, s\u00fcrekli pislik i\u00e7inde ya\u015famak ve temizlenmekten \u015fiddetle ka\u00e7\u0131nmakt\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc y\u0131kanmay\u0131 ve suyun bedene dokunmas\u0131n\u0131 takva ile ba\u011fda\u015ft\u0131ram\u0131yorlar, bedenin temizlenmesinin, ruhun pislenmesi demek oldu\u011funa inan\u0131yorlard\u0131. Sn. Atannasius, Sn. Atony’nin \u00f6mr\u00fc boyunca ayaklar\u0131n\u0131 y\u0131kamad\u0131\u011f\u0131n\u0131 \u00f6\u011f\u00fcnerek yazar. Sn. Abraham H\u0131ristiyanl\u0131\u011f\u0131 kabul ettikten sonra, 50 sene ayaklar\u0131n\u0131 ve y\u00fcz\u00fcn\u00fc y\u0131kamam\u0131\u015ft\u0131r. Yine me\u015fhur rahibe Bakire Silviya, t\u00fcm hayat\u0131 boyunca parmaklar\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda hi\u00e7 bir yerine su dokundurmam\u0131\u015ft\u0131r. Bir manast\u0131rdaki 130 rahibenin, hi\u00e7 bir zaman ayaklar\u0131n\u0131 y\u0131kamad\u0131klar\u0131 ve banyo ad\u0131n\u0131 duysalar \u00fcrperdikleri \u00f6v\u00fcn\u00e7le kaydedilmi\u015ftir.
\nc) H\u0131ristiyan ruhbanl\u0131\u011f\u0131, evlili\u011fi ve aile hayat\u0131n\u0131 fiilen haram k\u0131larak, ac\u0131mas\u0131zca nikah ba\u011flar\u0131n\u0131 koparm\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6yle ki 4. ve 5. as\u0131rlarda “bek\u00e2r kalmak” en y\u00fcce ahl\u00e2k\u00ee erdemlerden biri olarak kabul ediliyordu. Onlara g\u00f6re iffetli olman\u0131n anlam\u0131, cinsel ili\u015fkiden ka\u00e7\u0131nmak ve evlenmemekti. Hatta nikahl\u0131 olsalar bile kad\u0131n-erkek ili\u015fkisi onlar\u0131n iffet telakkilerine tersti. \u00c7\u00fcnk\u00fc p\u00e2k ve temiz bir ruhsal terakki, nefsi \u00f6ld\u00fcrmeyi gerekli k\u0131ld\u0131\u011f\u0131ndan, lezzet ve zevklerden uzak kal\u0131nmal\u0131yd\u0131. onlara g\u00f6re, maddi istekleri yok etmek, insan\u0131n hayvan\u00ee arzular\u0131n\u0131 \u00f6ld\u00fcrmek demekti. Dolay\u0131s\u0131yla lezzet ve g\u00fcnah ayn\u0131 \u015feylerdi. \u00d6yle ki, bir \u015feyden memnuniyet duymak, ho\u015flanmak, Allah’\u0131 unutmak anlam\u0131na geliyordu. Bu y\u00fczden Sn. Bastil, g\u00fclmeyi ve tebess\u00fcm etmeyi daha yasaklam\u0131\u015ft\u0131r. Yine ayn\u0131 nedenler dolay\u0131s\u0131yla bir erkek ile kad\u0131n\u0131n evlenmesi k\u00f6t\u00fc bir fiil olarak kabul g\u00f6r\u00fcyordu. Rahipler i\u00e7in de\u011fil evlenmek, bir kad\u0131n\u0131n y\u00fcz\u00fcne bakmak bile g\u00fcnaht\u0131. Nitekim bir kimse evliya veya rahip olmak istiyorsa han\u0131m\u0131n\u0131 terketmek zorundayd\u0131. Ayn\u0131 husus erkekler gibi kad\u0131nlar\u0131n zihinlerine de yerle\u015ftirildi. Yani, \u015fayet onlar da semavi saltanat\u0131n i\u00e7ine girmek istiyorlarsa, hi\u00e7 evlenmemelidirler veya evli iseler kocalar\u0131ndan ayr\u0131lmal\u0131d\u0131rlar. Sn. Jerom gibi \u00fcnl\u00fc H\u0131ristiyan bir alim \u015f\u00f6yle diyor: “\u015eayet bir kad\u0131n \u0130sa u\u011fruna bakire kal\u0131r ve \u00f6mr\u00fc boyunca evlenmezse, o art\u0131k \u0130sa’n\u0131n gelini olur. O kad\u0131n\u0131n annesi de Tanr\u0131’n\u0131n yani \u0130sa’n\u0131n kay\u0131nvalidesi olma \u015ferefine erer.” Yine Sn. Jerom bir ba\u015fka yerde, “\u0130ffetin k\u0131l\u0131c\u0131yla evlili\u011fin ipini kesmek, bu yolun yolcusu i\u00e7in ilk \u015fartt\u0131r” demektedir. B\u00f6yle bir talimat\u0131n evli bir kad\u0131n ile erkek \u00fczerindeki ilk etkisi, onlar\u0131n mutlu evliliklerinin son bulmas\u0131 \u015feklinde tezah\u00fcr etmekteydi. \u00c7\u00fcnk\u00fc H\u0131ristiyanl\u0131kta bo\u015fanmak s\u00f6zkonusu olmad\u0131\u011f\u0131ndan, kad\u0131n ve erkek ayr\u0131 kalmak zorundalard\u0131. \u00d6rne\u011fin iki \u00e7ocuk babas\u0131 olan Sn. Nilus, ruhbanl\u0131\u011f\u0131n etkisi alt\u0131na girdi\u011finde, kar\u0131s\u0131n\u0131 a\u011flar bir halde b\u0131rakarak ondan ayr\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Sn. Amman zifaf gecesinde, kar\u0131s\u0131na iffet \u00fczerine va’zetmi\u015f ve sonunda her ikisi de hayatlar\u0131 boyunca ayr\u0131 ya\u015famak konusunda anla\u015fm\u0131\u015flard\u0131. Sn. Abraham ise, daha ilk gece kar\u0131s\u0131n\u0131 b\u0131rakarak ka\u00e7m\u0131\u015ft\u0131r. Ayn\u0131 davran\u0131\u015f\u0131 Sn. Alex’de yapm\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6yle ki H\u0131ristiyanlar\u0131n Aziz menk\u0131belerini anlatan kitaplar\u0131, bu t\u00fcr \u00f6rneklerle doludur.
\nKilise, ilk \u00fc\u00e7 as\u0131r s\u00fcresince bu \u015fiddetli ve a\u015f\u0131r\u0131 tutumun kar\u015f\u0131s\u0131nda olmu\u015ftur. Nitekim bu zaman boyunca bir kimsenin papaz olabilmesi i\u00e7in, bekarl\u0131k \u015fart\u0131 aranm\u0131yordu. Yahut papaz olmadan \u00f6nce evli olan bir kimsenin, han\u0131m\u0131 ile birlikte hayat\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrmesinde bir mahzur g\u00f6r\u00fclmemi\u015fti. Ancak papaz olduktan sonra evlenmeye izin yoktu. Ayr\u0131ca dul bir kad\u0131nla evlenen, iki kar\u0131s\u0131 veya cariyesi olan bir kimse de papaz olamazd\u0131. Bu d\u00fc\u015f\u00fcnceler 4. asra kadar yava\u015f yava\u015f o derece k\u00f6k salm\u0131\u015ft\u0131r ki, kiliseye hizmet edenlerin evlenmeleri \u00e7ok k\u00f6t\u00fc bir davran\u0131\u015f olarak g\u00f6r\u00fclmeye ba\u015flanm\u0131\u015ft\u0131r. M.S. 362’de, Gingira kons\u00fcl\u00fcn\u00fcn son meclisinde bu t\u00fcr d\u00fc\u015f\u00fcnceler (ruhbanl\u0131k) dine ayk\u0131r\u0131 kabul edilirken, \u00e7ok k\u0131sa bir zaman sonra, M.S. 386’da Roma kons\u00fcl\u00fcnde t\u00fcm papazlara evlilik hayat\u0131ndan uzak kalmalar\u0131 tavsiye edilmi\u015ftir. Bir sene sonra Papa Serikius, papazlar\u0131n evlendikleri ya da evli olup han\u0131mlar\u0131yla ili\u015fkilerini s\u00fcrd\u00fcrd\u00fckleri takdirde azledilmelerini bildiren bir emirname \u00e7\u0131karm\u0131\u015ft\u0131r. Sn. Jerom, Sn. Embruz, Sn. A\u011fustiun gibi ileri gelen H\u0131ristiyan alimler de bu emirnameyi kesinlikle onaylam\u0131\u015flard\u0131r. Az \u00e7ok muhalefetin sonunda ise, Bat\u0131 kiliselerinde titizlikle uygulanmaya ge\u00e7ilmi\u015ftir. Bu d\u00f6nemde, papazlar\u0131n e\u015fleriyle ili\u015fkilerini s\u00fcrd\u00fcrmeleri ile ilgili \u015fikayetlerin dinlenmesi i\u00e7in meclisler tertiplenmi\u015ftir. Zira yeni \u00e7\u0131kan kanuna g\u00f6re, papazlar\u0131n bu davran\u0131\u015f\u0131 art\u0131k gayrime\u015fru idi. Bu t\u00fcr yeni \u00e7\u0131kan problemleri \u00e7\u00f6z\u00fcme kavu\u015fturmak ve \u0131slah etmek amac\u0131yla, evli olan papazlar\u0131n a\u00e7\u0131k yerlerde yatmalar\u0131n\u0131 \u00f6ng\u00f6ren ve kar\u0131lar\u0131yla yaln\u0131z kalmalar\u0131n\u0131 engelleyen yasalar \u00e7\u0131karm\u0131\u015ft\u0131r. Hatta bir papaz\u0131n han\u0131m\u0131yla g\u00f6r\u00fc\u015febilmesi i\u00e7in, onlarla beraber en az iki ki\u015finin daha bulunmas\u0131 \u015fart ko\u015fulmu\u015ftur. Sn. Gregory, bir papaz\u0131n han\u0131m\u0131ndan 40 y\u0131l ayr\u0131 ya\u015fad\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve \u00f6yle ki han\u0131m\u0131, \u00f6l\u00fcm\u00fc an\u0131nda yan\u0131na geldi\u011finde, ona “benden uzak dur” dedi\u011fini \u00f6v\u00fcn\u00e7le nakleder.
\nd) Ruhbanl\u0131\u011f\u0131n en korkun\u00e7 y\u00f6n\u00fc s\u0131la-i rahmin k\u00f6k\u00fcn\u00fc kaz\u0131mak istemi\u015f olmas\u0131d\u0131r, onlar insanlardaki, anne, baba, karde\u015f ve evlat sevgisini yok etmeye \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015flard\u0131r. Bu H\u0131ristiyan azizler, \u00e7ocuklar\u0131n anne, baba ve karde\u015flerine, anne ve babas\u0131n\u0131n \u00e7ocuklar\u0131na sevgi duymas\u0131n\u0131 g\u00fcnah saym\u0131\u015flard\u0131r. Onlara g\u00f6re, ruhsal y\u00fcceli\u015f i\u00e7in bu duygu ve ili\u015fkilerin ortadan kald\u0131r\u0131lmas\u0131 gerekir. Nitekim H\u0131ristiyanlar\u0131n kendi azizleriyle ilgili menk\u0131belerinde, bu mukaddes ili\u015fkilerin nas\u0131l par\u00e7aland\u0131\u011f\u0131na, insanlara din ad\u0131na nas\u0131l zulmedildi\u011fine dair korkun\u00e7 hadiseler anlat\u0131l\u0131r. \u00d6rne\u011fin rahip Evagirius, anne ve babas\u0131n\u0131 terkedip, y\u0131llarca \u00e7\u00f6llerde dola\u015fm\u0131\u015f ve anne babas\u0131 onun hasreti i\u00e7inde \u00e7\u0131rp\u0131n\u0131p durmu\u015ftur. Y\u0131llar sonra anne ve babas\u0131ndan gelen mektuplar kendisine ula\u015ft\u0131\u011f\u0131nda, “onlar\u0131 okuduktan sonra insan\u00ee duygular\u0131 uyan\u0131r korkusuyla” daha mektuplar\u0131 a\u00e7madan ate\u015fe atm\u0131\u015ft\u0131r. Sn. Thedoros’un annesi ile k\u0131zkarde\u015fi, pek\u00e7ok papazdan ald\u0131klar\u0131 referans mektuplar\u0131yla, Sn. Thedoros’un kald\u0131\u011f\u0131 manast\u0131ra gitmi\u015f, o\u011ful ve karde\u015flerini bir kez olsun g\u00f6rmek \u00fczere m\u00fcracaatta bulunmu\u015flard\u0131r. fakat Sn. Thedoros onlarla g\u00f6r\u00fc\u015fmeyi reddetmi\u015ftir.
\nSn. Markus’un annesi ise, o\u011flunun k\u0131ld\u0131\u011f\u0131 manast\u0131ra giderek, oradaki piskopostan binbir rica ile o\u011flunu g\u00f6rmek i\u00e7in izin alm\u0131\u015f, ayr\u0131ca piskoposa, kendisiyle g\u00f6r\u00fc\u015fmesi i\u00e7in, onu ikna etmesini istemi\u015ftir. Sn. Markus ise annesi ile g\u00f6r\u00fc\u015fmeyi reddetmi\u015f, ama piskoposun emrini yerine getirmek amac\u0131yla, k\u0131yafetini de\u011fi\u015ftirip, g\u00f6zlerini kapatarak annesinin kar\u015f\u0131s\u0131na \u00e7\u0131km\u0131\u015ft\u0131r. B\u00f6ylece annesi o\u011flunu tan\u0131mad\u0131\u011f\u0131 gibi o\u011flu da annesini g\u00f6rmemi\u015ftir. Bir ba\u015fka aziz Sn. Poemin ve alt\u0131 karde\u015fi, M\u0131s\u0131r’da bir manast\u0131rda kal\u0131rlarken, y\u0131llar sonra anneleri o\u011fullar\u0131n\u0131n adresini bulur ve onlar\u0131 g\u00f6rmek i\u00e7in manast\u0131ra gelir. \u00c7ocuklar ise annelerini uzaktan g\u00f6r\u00fcnce ka\u00e7arlar ve h\u00fccrelerine girerler. Kad\u0131nca\u011f\u0131z ise yere oturarak a\u011flar ve \u015f\u00f6yle der: “Ben sadece sizlerin y\u00fcz\u00fcn\u00fc bir kez olsun g\u00f6rmekten ba\u015fka bir \u015fey istemiyorum. Bu iste\u011fimin size ne zarar\u0131 var? Ben sizlerin annesi de\u011fil miyim?” Ancak bu sayg\u0131de\u011fer azizler (!) yine de kap\u0131y\u0131 a\u00e7may\u0131p, kap\u0131lar\u0131n ard\u0131ndan \u015f\u00f6yle ba\u011f\u0131r\u0131rlar: “Biz seni Allah huzurunda g\u00f6rece\u011fiz.” Bundan daha korkun\u00e7 bir olay da \u015fudur. Sn. Simeon Stylites, anne ve babas\u0131n\u0131 terkederek, 27 y\u0131l ortadan kaybolur. Babas\u0131 \u00fcz\u00fcnt\u00fcs\u00fcnden vefat eder, ama annesi hayattad\u0131r. Bu azizin \u015f\u00f6hreti dolay\u0131s\u0131yla, annesi onun nerede oldu\u011funu duyar. O\u011flunu g\u00f6rmek i\u00e7in ta uzaklardan kalkarak manast\u0131ra gelen bu zavall\u0131 kad\u0131nca\u011f\u0131z, orada manast\u0131ra kad\u0131n aya\u011f\u0131n\u0131n basamayaca\u011f\u0131n\u0131 \u00f6\u011frenir. Piskoposa, i\u00e7eri girmese bile, hi\u00e7 olmazsa o\u011flunu d\u0131\u015far\u0131 \u00e7\u0131karmas\u0131 ve bir kez olsun y\u00fcz\u00fcn\u00fc g\u00f6rmesine izin vermesi i\u00e7in yalvar\u0131r. Ancak Allah’\u0131n o aziz kulu (!) annesini g\u00f6rmeyi kesinlikle reddeder. 3 g\u00fcn 3 gece kap\u0131n\u0131n \u00f6n\u00fcnde bekleyen zavall\u0131 kad\u0131nca\u011f\u0131z ise, orada vefat eder. Daha sonra Aziz hazretleri (!) manast\u0131rdan d\u0131\u015far\u0131 \u00e7\u0131karak, annesi i\u00e7in a\u011flar ve onun affedilmesi i\u00e7in dua eder.
\nH\u0131ristiyan azizleri (rahipleri) , k\u0131zkarde\u015flerine ve hatta \u00e7ocuklar\u0131na da ayn\u0131 \u015fekilde davranm\u0131\u015flard\u0131r. Nitekim zengin bir kimse olan Mathius, H\u0131ristiyan ruhbanl\u0131\u011f\u0131n\u0131n etkisi alt\u0131na girdikten sonra, 8 ya\u015f\u0131ndaki biricik o\u011flunu da alarak, manast\u0131rda inzivaya \u00e7ekilir. Manast\u0131rda, onun ruhsal bak\u0131mdan terakki edebilmesi i\u00e7in evlat sevgisini kalbinden atmas\u0131 gerekli g\u00f6r\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcnden dolay\u0131, ilk olarak onu o\u011flundan ay\u0131r\u0131rlar. Daha sonra o masum \u00e7ocu\u011fa t\u00fcrl\u00fc t\u00fcrl\u00fc eziyetler ederek, babas\u0131na \u00e7ocu\u011funun \u00e7ekti\u011fi eziyetleri seyrettirirler. En sonunda manast\u0131r\u0131n piskoposu ona o\u011flunu g\u00f6t\u00fcr\u00fcp nehre atmas\u0131 i\u00e7in emir verir ve o da bu emri kabul edip, o\u011flunu nehre atacak iken, rahipler \u00e7ocu\u011fu elinden al\u0131rlar. B\u00f6ylece onun art\u0131k Allah’\u0131n dostu (velisi) oldu\u011fu anla\u015f\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r.
\nH\u0131ristiyan ruhbanl\u0131\u011f\u0131na g\u00f6re \u015fayet bir kimse, ger\u00e7ekten Allah’\u0131n sevgisine mazhar olmak istiyorsa, o d\u00fcnya ile ilgili t\u00fcm ba\u011flar\u0131n\u0131 (anne, baba, \u00e7ocuk, karde\u015f, vs.) koparmak zorundad\u0131r. Nitekim Sn. Jerom, “ye\u011fenin boynuna sar\u0131lsa, annen “s\u00fct\u00fcm\u00fc helal etmem” dese, baban sana mani olmak i\u00e7in kendini yolun \u00fcst\u00fcne atsa, onu ezmek pahas\u0131na Ha\u00e7 sanca\u011f\u0131na do\u011fru y\u00fcr\u00fcmekte teredd\u00fct etme” demektedir.
\nYani ona g\u00f6re merhametsizlik takva demektir. Yine Sn. Gregory \u015f\u00f6yle yazar: “Bir gen\u00e7 rahip kalbindeki, anne-baba sevgisini yok edemedi\u011fi i\u00e7in, bir gece manast\u0131rdan ayr\u0131l\u0131p anne ve babas\u0131 ile g\u00f6r\u00fc\u015fm\u00fc\u015ft\u00fcr. Bunun \u00fczerine Allah, kendisini \u00f6yle bir cezaland\u0131rm\u0131\u015ft\u0131r ki, o, manast\u0131ra d\u00f6ner d\u00f6nmez vefat etmi\u015ftir. Hatta g\u00f6mmek istediklerinde toprak onu kabul etmemi\u015ftir. Ne zaman kabre koysalar, kabri onu d\u0131\u015far\u0131 f\u0131rlatm\u0131\u015ft\u0131r. Sonunda ise, Sn. Benedit onun g\u00f6\u011fs\u00fcne bir \u015fey yerle\u015ftirdikten sonrad\u0131r ki, kabri onu kabul etmi\u015ftir.” Yine ayn\u0131 kimse, annesine olan sevgisini kalbinden atamad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in, bir rahibenin \u00f6l\u00fcm\u00fcnden sonra \u00fc\u00e7 g\u00fcn azap \u00e7ekti\u011fini ve bir azizin akrabalar\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda hi\u00e7 kimseye ac\u0131mas\u0131z davranmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 yazmaktad\u0131r.
\ne) H\u0131ristiyan ruhbanl\u0131\u011f\u0131, ki\u015finin en yak\u0131n akrabalar\u0131na ac\u0131mas\u0131zca davranmay\u0131, merhametsiz ve kat\u0131 kalpli olmay\u0131 bir ibadet haline getirmi\u015ftir. Bu t\u00fcr davran\u0131\u015flar\u0131 ibadet olarak kabul etmelerinden \u00f6t\u00fcr\u00fc, insani duygular\u0131, merhamet hisleri k\u00f6relmi\u015ftir adeta. \u00d6yle ki, aralar\u0131ndaki mezhep ihtilaflar\u0131 dolay\u0131s\u0131yla, birbirlerine i\u015fkence etmi\u015fler ve muhaliflerine ac\u0131mas\u0131zca davranm\u0131\u015flard\u0131r. 4. asra gelene kadar H\u0131ristiyanlar o kadar \u00e7ok par\u00e7aya ayr\u0131lm\u0131\u015flard\u0131r ki, Sn. Agustos, kendi d\u00f6neminde 88 f\u0131rka oldu\u011funu ve bunlar\u0131n birbirlerinden \u015fiddetle nefret ettiklerini kaydetmi\u015ftir. Bu \u015fiddetli nefreti rahipler yaymaktayd\u0131 ve birbirlerine kar\u015f\u0131 nefret ate\u015fini k\u00f6r\u00fckleyen bu kimseler H\u0131ristiyanl\u0131\u011f\u0131 mahvedenlerin \u00f6nc\u00fcs\u00fcyd\u00fcler. \u0130skenderiye, bu H\u0131ristiyan f\u0131rkalar\u0131n, \u00e7e\u015fitli gruplar\u0131n merkeziydi ve \u00e7ok \u015fiddetli mezhep \u00e7at\u0131\u015fmalar\u0131na sahne olmu\u015ftu. \u00d6rne\u011fin Arian f\u0131rkas\u0131, papaz Atanasius’un f\u0131rkas\u0131 \u00fczerine sald\u0131rm\u0131\u015f ve onlar\u0131n manast\u0131r\u0131ndaki rahibeleri d\u0131\u015far\u0131 \u00e7\u0131kararak, \u00e7\u0131r\u0131l\u00e7\u0131plak soymu\u015flar, dikenli \u00e7al\u0131larla onlar\u0131 d\u00f6vm\u00fc\u015flerdir. Daha sonra da bedenlerini ate\u015fle k\u00f6zleyerek onlar\u0131 inan\u00e7lar\u0131ndan vazge\u00e7irmeye zorlam\u0131\u015flard\u0131r. Katolikler M\u0131s\u0131r’a hakim olduklar\u0131nda ise, ayn\u0131 muameleyi onlar da Arian f\u0131rkas\u0131 mensuplar\u0131na yapm\u0131\u015flard\u0131r. Hatta kuvvetli bir ihtimale g\u00f6re Arian f\u0131rkas\u0131 lideri Arius’u da onlar zehirlemi\u015flerdir. Ayr\u0131ca \u0130skenderiyye’de bir defas\u0131nda Sn. Ciyrl’in m\u00fcridleri ayaklanarak, muhalif f\u0131rkaya mensup bir rahibeyi yakalam\u0131\u015flar, kendi manast\u0131rlar\u0131na g\u00f6t\u00fcr\u00fcp, onu katlettikten sonra v\u00fccudunu par\u00e7alam\u0131\u015flar, ve par\u00e7alar\u0131n\u0131 da ate\u015fe atm\u0131\u015flard\u0131r. Roma’daki durum da, bundan farkl\u0131 de\u011fildi. M.S. 366’da papaz Liberius’un vefat\u0131 \u00fczerine, iki ayr\u0131 grup, onun yerine kendi aralar\u0131nda aday g\u00f6stermi\u015fler ve bu y\u00fczden ki grup aras\u0131nda \u00e7ok \u015fiddetli \u00e7at\u0131\u015fmalar meydana gelmi\u015ftir. \u00d6yle ki sadece bir kiliseden bir g\u00fcnde 137 cesed ta\u015f\u0131nm\u0131\u015ft\u0131r.
\nf) D\u00fcnyaya s\u0131rt \u00e7evirmek, dervi\u015f olmak vs. gibi iddialar\u0131na ra\u011fmen kilise, servet, mal ve m\u00fclk elde etmeden de geri kalmam\u0131\u015ft\u0131r. 5. asr\u0131n ba\u015f\u0131nda bile, Roma’da, Papa, krallar gibi sarayda oturuyordu. \u015eehirde dola\u015fmaya \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131 zamanlar, bir kraldan daha az debdebe ve \u015fatafatl\u0131 de\u011fildi. Sn. Jerom kendi d\u00f6neminde (4. asr\u0131n son zamanlar\u0131nda) papa ve papazlar\u0131n verdikleri davetlerin valilerin verdi\u011fi davetlerin yan\u0131nda bir hi\u00e7 mesabesinde oldu\u011fundan \u015fikayet eder.
\nNitekim 7. asra gelindi\u011finde (Kur’an’\u0131n nazil oldu\u011fu as\u0131r) manast\u0131r ve kiliselerde servet bir sel gibi ak\u0131t\u0131lmaktayd\u0131. Halk\u0131n zihnine, bir kimse en b\u00fcy\u00fck g\u00fcnah\u0131 i\u015flemi\u015f olsa bile, azizlerin kabirlerinde, manast\u0131rlarda veya kiliselerde bir kurban adarsa g\u00fcnah\u0131n\u0131n affedilece\u011fi d\u00fc\u015f\u00fcncesi yerle\u015ftirilmi\u015ftir. Tabii ki b\u00f6ylece ruhbanlar\u0131n kendisinden ka\u00e7t\u0131klar\u0131 d\u00fcnya, onlar\u0131n aya\u011f\u0131na gelmi\u015f oldu. Ancak meselenin en k\u00f6t\u00fc yan\u0131, ruhbanl\u0131\u011f\u0131n halk nezdindeki kutsall\u0131\u011f\u0131n\u0131 bilen bir\u00e7ok kurnaz ki\u015finin dervi\u015f k\u0131l\u0131\u011f\u0131na girerek, rahipler s\u0131n\u0131f\u0131na dahil olmas\u0131d\u0131r. Bu kurnaz ki\u015filer, d\u00fcnyay\u0131 terketmek bahanesiyle \u00f6yle bir servet elde etmi\u015flerdir ki, d\u00fcnyaperestleri dahi geride b\u0131rakm\u0131\u015flard\u0131r.
\ng) \u0130ffet hususunda ruhbanl\u0131k, f\u0131trata kar\u015f\u0131 sava\u015f a\u00e7t\u0131\u011f\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc \u00e7ok b\u00fcy\u00fck bir hezimete u\u011fram\u0131\u015ft\u0131r. Nefislerini \u00f6ld\u00fcrmek ad\u0131na, baz\u0131 riyazet ve \u00e7ileler i\u00e7in rahip ve rahibeler manast\u0131rlarda bir yerde kal\u0131rlar ve bazen -riyazet heyecan\u0131ndan (!) olsa gerek- kendilerini ispat i\u00e7in birlikte ayn\u0131 yata\u011fa girerlerdi. Me\u015fhur rahip Sn. Evagrius, Filistin rahipleri hakk\u0131nda \u00f6v\u00fcn\u00e7le \u015funlar\u0131 yazmaktad\u0131r: “Onlar nefisleri \u00fczerinde \u00f6yle bir kontrol sahibidirler ki, rahip ve rahibeler birlikte y\u0131kan\u0131rlar. Rahipler, rahibeleri \u00e7\u0131plak olarak g\u00f6rmekten, onlara dokunmak hatta onlar\u0131 kucaklamaktan bile etkilenmezler. \u00c7\u00fcnk\u00fc f\u0131tratlar\u0131 onlar\u0131n iradelerini yenemez. Ger\u00e7i y\u0131kanmak onlara g\u00f6re k\u00f6t\u00fc bir \u015feydi ama onlar nefislerini \u00f6ld\u00fcrmek ve ibadet kast\u0131yla y\u0131kan\u0131yorlard\u0131.” Filistin manast\u0131rlar\u0131n\u0131n sonu hakk\u0131nda ise, Nyssa’l\u0131 Sn. Gregory (\u00f6l. M.S. 326) manast\u0131rlar\u0131n genelevi haline geldi\u011fini yazmaktad\u0131r. G\u00f6r\u00fcld\u00fc\u011f\u00fc gibi, f\u0131trata kar\u015f\u0131 sava\u015f a\u00e7anlardan, f\u0131trat muhakkak intikam\u0131n\u0131 almaktad\u0131r. Ruhbanlar da f\u0131trata kar\u015f\u0131 sava\u015f a\u00e7t\u0131lar ve 8. as\u0131rdan 11. asra kadar H\u0131ristiyanl\u0131k Tarihi, kendilerinin kara bir lekesi olacak \u00f6l\u00e7\u00fcde ahl\u00e2k\u00ee batakl\u0131\u011fa d\u00fc\u015ft\u00fcler. 10. as\u0131rda \u0130talyan bir papaz, \u015f\u00f6yle yazmaktad\u0131r: “\u015eayet kilise ve manast\u0131rlardaki din adamlar\u0131n\u0131 k\u00f6t\u00fc ahl\u00e2ktan yarg\u0131layacak olsak, gen\u00e7lerin d\u0131\u015f\u0131nda hi\u00e7 bir din adam\u0131 ceza almaktan kurtulamaz. Yine gayri me\u015fru \u00e7ocuklar\u0131 kilise hizmetinden men etsek, kilisede hizmet edecek gen\u00e7 kalmaz.” Orta\u00e7a\u011f yazarlar\u0131n\u0131n eserleri, rahibe manast\u0131rlar\u0131n\u0131n genelev haline gelmesiyle ilgili \u015fikayetlerle doludur. \u00d6yle ki, gayri me\u015fru do\u011fmu\u015f \u00e7ocuklar y\u00fcz\u00fcnden cinayetler i\u015fleniyor, kilisenin din adamlar\u0131 ve papazlar kendilerine haram olan kimselerle bile cinsel ili\u015fkilerde bulunuyorlard\u0131. F\u0131trata ayk\u0131r\u0131 su\u00e7lar olduk\u00e7a yayg\u0131nla\u015fm\u0131\u015f, kilisede g\u00fcnah \u00e7\u0131karmak adeti ahl\u00e2ks\u0131zl\u0131\u011fa yol a\u00e7m\u0131\u015ft\u0131.
\nAncak t\u00fcm bu bilgiler g\u00f6z\u00f6n\u00fcne al\u0131nd\u0131\u011f\u0131nda, Kur’an’\u0131n, “Ruhbanl\u0131\u011f\u0131 kendileri uydurdular ama ona gere\u011fi gibi de uymad\u0131lar” \u015feklindeki ayetinin do\u011fru anlam\u0131 kavranabilir.<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 26- Andolsun, biz(48) Nuh’u ve \u0130brahim’i (el\u00e7i olarak) g\u00f6nderdik, peygamberli\u011fi ve kitab\u0131 onlar\u0131n soylar\u0131nda k\u0131ld\u0131k.(49) \u00d6yle iken, i\u00e7lerinde hidayeti kabul edenler vard\u0131r, onlardan bir\u00e7o\u011fu da fas\u0131k olanlard\u0131r.(50) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":26964,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n