B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/h3>\n

Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/h4>\n

17- S\u00fcleyman’a cinlerden, insanlardan ve ku\u015flardan(23) ordular\u0131 topland\u0131 ve bunlar b\u00f6l\u00fckler halinde da\u011f\u0131t\u0131ld\u0131.<\/strong>
\n18- Nihayet kar\u0131nca vadisine geldiklerinde, bir di\u015fi kar\u0131nca dedi ki: “Ey kar\u0131nca toplulu\u011fu, kendi yuvalar\u0131n\u0131za girin, S\u00fcleyman ve ordular\u0131, fark\u0131nda olmaks\u0131z\u0131n(24) sizi k\u0131r\u0131p-ge\u00e7mesin.”<\/strong>
\n19- (S\u00fcleyman) Onun bu s\u00f6z\u00fc \u00fczerine g\u00fclerek tebess\u00fcm etti ve dedi ki: “Rabbim, bana, anne ve babama verdi\u011fin nimete \u015f\u00fckretmemi ve ho\u015fnut olaca\u011f\u0131n salih bir amelde bulunmam\u0131 ilham et(25) ve beni rahmetinle salih kullar\u0131n\u0131n(26) aras\u0131na kat.”<\/strong><\/p>\n

A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n

23. Tevrat olsun \u0130ncil olsun, hi\u00e7biri Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) ordular\u0131nda cinlerin oldu\u011funa ve Peygamber’in onlar\u0131 istihdam etti\u011fine dair hi\u00e7bir at\u0131fta bulunmazlar. Fakat Talmud ve hahamlara ait rivayetlerde, bu hususta ayr\u0131nt\u0131l\u0131 bilgiler vard\u0131r. (Yahudi (Jewish) Ansiklopedisi: Cild:11, sh: 440) .G\u00fcn\u00fcm\u00fcz yazarlar\u0131ndan baz\u0131lar\u0131, ayetteki ‘cin’ ve ‘tair’ kelimelerinin, bildi\u011fimiz cin ve ku\u015flar\u0131 ifade etmedi\u011fini; aksine, Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) ordusunda \u00e7ok \u00e7e\u015fitli vazifeler icra eden insanlara i\u015faret etti\u011fini ispat etmek \u00fczere \u00e7ok \u00e7aba g\u00f6stermi\u015flerdir: ‘Cin’ kelimesinin, Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) idaresi alt\u0131na ald\u0131\u011f\u0131 ve onun emri alt\u0131nda g\u00fc\u00e7 ve kaabiliyet gerektiren ola\u011fan\u00fcst\u00fc i\u015fler yapan da\u011f kabileleri, ‘tair’ kelimesinin de, piyade askerden \u00e7ok daha s\u00fcratli haraket edebilen s\u00fcvarileri ifade etti\u011fini s\u00f6ylerler.<\/p>\n

Ne var ki bunlar, Kur’an-\u0131 yanl\u0131\u015f tefsir etmenin en k\u00f6t\u00fc \u00f6rnekleridir. Kur’an-\u0131 Kerim burada, insanlardan, cinlerden ve ku\u015flardan meydana gelen birbirinden farkl\u0131 \u00fc\u00e7 ayr\u0131 ordu zikreder. Ayr\u0131 birer asker\u00ee s\u0131n\u0131f\u0131 ifade etmeleri i\u00e7in de her \u00fc\u00e7 kelimede belirlilik (harf-i tarif) \u00f6n eki kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Binaenaleyh “el-cin” ve “et-tair” kelimeleri ve m\u00e2n\u00e2lar\u0131 “el-ins” kelimesinin i\u00e7ine dahil edilemez. Aksine her ikisinin de, insano\u011flundan ayr\u0131 ve farkl\u0131 iki s\u0131n\u0131f olmas\u0131 m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Ayr\u0131ca Arap\u00e7a ile biraz me\u015fgul olan herhangi bir \u015fah\u0131s tek “el-cin” kelimesinin bir grup insan\u0131 veya “et-tair”in atl\u0131 asker\u00ee birlikleri ima etti\u011fini akl\u0131ndan ge\u00e7irmeyece\u011fi gibi bir Arapda bu kelimelerden bu m\u00e2n\u00e2lar\u0131 \u00e7\u0131karmaz. Ola\u011fan\u00fcst\u00fc bir maharetinden dolay\u0131 bir adama cin, g\u00fczelli\u011fi sesebiyle bir kad\u0131na peri, ya da \u00e7ok h\u0131zl\u0131 hareket etmesi nedeniyle bir kimseye ku\u015f denmesi, sadece mecazi olarak m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Yoksa cin, peri ve ku\u015f kelimelerinin s\u0131ras\u0131yla g\u00fc\u00e7l\u00fc bir adam, g\u00fczel bir kad\u0131n ve h\u0131zl\u0131 hareket eden bir ki\u015fi m\u00e2n\u00e2s\u0131na gelmez. B\u00fct\u00fcn bunlar bu kelimelerin ger\u00e7ek de\u011fil mecaz\u00ee m\u00e2n\u00e2lar\u0131d\u0131r. Bir konu\u015fmada bir kelime l\u00fcgat m\u00e2n\u00e2s\u0131 yerine mecazi anlamda kullan\u0131labilir. Fakat metinde onun mecaz oldu\u011funa dair bir karine varsa, ancak o zaman onu muhatap orada kullan\u0131lan mecaz m\u00e2n\u00e2s\u0131yla anlar. Netice olarak burada “cin” ve “tair” kelimelerin ger\u00e7ek ve l\u00fcgat m\u00e2n\u00e2lar\u0131nda de\u011fil de mecaz anlamlar\u0131nda kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 biz bu metinde hangi karineden anlayabiliriz ? Oysa bunun aksine, takip eden ayetlerden zikredilen iki gruptan her bir ferdin i\u015fi ve durumu b\u00f6yle bir tefsirden \u00e7\u0131kacak anlama b\u00fct\u00fcn\u00fcyle z\u0131tt\u0131r. \u015eayet bir kimse Kur’an’da anlat\u0131lan bir \u015feye inanmak istemiyorsa ona inanmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 a\u00e7\u0131k\u00e7a (dobra dobra) s\u00f6ylemesi gerekir. Fakat biri kalkar, Kur’an-\u0131 Kerim’deki a\u00e7\u0131k ve net kelimeleri zorlayarak istedi\u011fi m\u00e2n\u00e2y\u0131 y\u00fckler ve ayn\u0131 zamanda Kur’an’\u0131n dedi\u011fine inand\u0131\u011f\u0131n\u0131da d\u00fcnyaya ilan ederse, asl\u0131nda bu kimse, Kur’an’a de\u011fil, kendi kafas\u0131ndaki \u00e7arp\u0131k m\u00e2n\u00e2ya inan\u0131yor demektir. B\u00f6yle bir davran\u0131\u015f da asl\u0131nda, ahl\u00e2k\u00ee korkakl\u0131k ve entellekt\u00fcel namus yoksunlu\u011fundan ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir.<\/p>\n

24. G\u00fcn\u00fcm\u00fcz m\u00fcfessirlerinden bir k\u0131sm\u0131, bu ayete \u00e7ok ters bir m\u00e2n\u00e2 vermi\u015flerdir. Bunlar, “vadi’n-neml” terkibinin “kar\u0131ncalar vadisi” anlam\u0131n\u0131 ifade etmedi\u011fini, aksine, Suriye’de bu isimde bir vadinin bulundu\u011funu, “nemle”nin de, kar\u0131nca de\u011fil, bu vadide ya\u015fam\u0131\u015f olan bir kabilenin ismi oldu\u011funu s\u00f6ylerler. Dolay\u0131s\u0131yla bunlara g\u00f6re ayet \u015f\u00f6yle bir anlama gelir: “Hz. S\u00fcleyman (a.s) , bu kar\u0131nca vadisine vard\u0131\u011f\u0131 zaman, Nemle kabilesine mensup biri: ‘Ey Nemle kabilesi halk\u0131….’ diye ba\u015flayan ayette i\u015faret edilen konu\u015fmas\u0131n\u0131 yapt\u0131.” Ancak bu da, Kur’an ayetlerinin desteklemedi\u011fi bir tefsirdir. “Vadi’n-neml” terkibinin, bir vadinin ismi oldu\u011funu kabul etsek ve Beni Nemle ad\u0131nda da bir kabile ile de mesk\u00fbn oldu\u011funu farzetsek bile, b\u00f6yle bir kabileye mensup birinden ‘Nemle’ diye bahsetmemiz Arap\u00e7a ifade tarz\u0131na ve kullan\u0131m\u0131na ayk\u0131r\u0131d\u0131r.<\/p>\n

Hayvan isimleri ile an\u0131lan bir\u00e7ok Arap kabilesi – mesela, Esed (aslan) , Kelb (k\u00f6pek) gibi- bulunmas\u0131na ra\u011fmen hi\u00e7bir Arap, Kelb veya Esed kabilesinin mens\u00fbbundan; ” Bir k\u00f6pek dedi” veya ” Bir aslan dedi” diye bahsetmez. Binaenaleyh “Nemle” kabilesine mensup birisinden; ” Bunu bir kar\u0131nca dedi” diye s\u00f6zetmek Arap\u00e7a ifade tarz\u0131na ayk\u0131r\u0131 olur. Sonra, Nemle kabilesinden bir ferdin; “Ey kar\u0131ncalar ! Yuvalar\u0131n\u0131za girin ki, S\u00fcleyman (a.s) ve ordular\u0131, fark\u0131nda olmayarak sizi ezmesinler.” diyerek konu\u015fmas\u0131 anlams\u0131z olur. \u0130nsanlardan olu\u015fmu\u015f bir ordunun, bir grup insan\u0131 fark\u0131nda olmayarak ezdi\u011fi (tarihte) hi\u00e7 vaki de\u011fildir. E\u011fer bir ordu bir yere h\u00fccum niyeti ile gelmi\u015fse, bask\u0131na u\u011frayan taraf\u0131n evlerine s\u0131\u011f\u0131nmalar\u0131 zaten bir fayda vermez. \u00c7\u00fcnk\u00fc i\u015fgalciler onlar\u0131 evlerine kadar takip eder ve daha ac\u0131mas\u0131z bir \u015fekilde ezerdi. Fakat ordu sadece sefer y\u00fcr\u00fcy\u00fc\u015f\u00fc halinde ise ona, yaln\u0131zca yolu a\u00e7mak yeterli olur. Ordular\u0131n sefer y\u00fcr\u00fcy\u00fc\u015flerinden insanlar zarar g\u00f6rebilir, ancak fark\u0131nda olmayarak insanlar\u0131 ezmeleri hi\u00e7 de olacak \u015fey de\u011fildir. Binaenaleyh, \u015fayet Beni Nemle insanlardan meydana gelen bir kabile ve b\u00f6yle bir huc\u00fcm an\u0131nda, fertlerden biri kendi kabilesini uyarmak zorunda kalm\u0131\u015f olsayd\u0131, o \u015f\u00f6yle demi\u015f olurdu: “Ey Nemleliler! Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) ordular\u0131n\u0131n sizi ezip imha etmemeleri i\u00e7in, evlerinizi terkedip da\u011flara s\u0131\u011f\u0131n\u0131n.” Dahas\u0131, bir h\u00fcc\u00fbm tehlikesinin s\u00f6zkonusu olmad\u0131\u011f\u0131 bir durumda o \u015f\u00f6yle demi\u015f olurdu: “Ey Nemleliler! Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) ordular\u0131n\u0131n sizi ezip imha etmemesi i\u00e7in, evlerinizi terkedip da\u011flara s\u0131\u011f\u0131n\u0131n. ”<\/p>\n

Dahas\u0131, bir huc\u00fcm tehlikesinin s\u00f6z konusu olmad\u0131\u011f\u0131 bir durumda o \u015f\u00f6yle demi\u015f olacakt\u0131: “Ey Nemleliler! Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) ordular\u0131n\u0131n ge\u00e7i\u015finin size zarar vermemesi i\u00e7in yollar\u0131 a\u00e7\u0131n\u0131z.”
\nAyetin yorumundaki bu hata, Arap\u00e7a ifade tarz\u0131 ve konunun yanl\u0131\u015f anla\u015f\u0131lmas\u0131ndan ileri geliyor.Terkibin v\u00e2di ismi ve orada oturan Beni Nemle kabilesinin ismi olmas\u0131na gelince bu, bilimsel hi\u00e7bir dayana\u011f\u0131 olmayan s\u0131rf bir varsay\u0131mdan ibarettir. “Vadi’n-neml”in bir vadi ismi oldu\u011funu kabul edenler,i\u00e7inde \u00e7ok miktarda kar\u0131nca bulunmas\u0131 nedeniyle b\u00f6yle bir isim alm\u0131\u015f oldu\u011funa bizzat i\u015faret etmi\u015f bulunmaktad\u0131rlar. Nitekim Katede ve Mukatil, “Bu b\u00f6lge, kar\u0131ncas\u0131 bol bir vadidir. ” derler. Hi\u00e7bir tarih ve co\u011frafya kitab\u0131 ile hi\u00e7bir arkeolojik kaz\u0131, bir \u00f6nceki g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fcn aksine orada, Beni Nemle ad\u0131nda bir kabilenin ya\u015fam\u0131\u015f odu\u011funu zikretmez. \u00d6yleyse bundan b\u00f6yle bir m\u00e2n\u00e2 \u00e7\u0131karmak, ki\u015finin kendi ki\u015fisel yorumunu desteklemek i\u00e7in ortaya att\u0131\u011f\u0131, tam bir hezeyan\u0131d\u0131r.<\/p>\n

B\u00f6yle bir k\u0131ssa \u0130srail rivayetlerinde vard\u0131r. Ancak oradaki hikayenin son b\u00f6l\u00fcm\u00fc, Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) vakar\u0131na oldu\u011fu kadar Kur’an’a da terstir. Bu a\u00e7\u0131klamaya g\u00f6re Hz. S\u00fcleyman (a.s) kar\u0131ncas\u0131 bol vadiden ge\u00e7erken kar\u0131ncalardan birinin di\u011ferine \u015f\u00f6yle seslendi\u011fini i\u015fitti: “Yuvalar\u0131n\u0131za giriniz! Yoksa Hz. S\u00fcleyman’\u0131n ordular\u0131 sizi \u00e7i\u011fneyecektir.” Bu anda Hz. S\u00fcleyman (a.s) kar\u0131ncan\u0131n \u00f6n\u00fcnde b\u00fcy\u00fckl\u00fck taslad\u0131. Bunun \u00fczerine kar\u0131nca, “Siz de kim oluyorsunuz, siz kimsiniz ? Bir damla sudan meydana gelmi\u015f mahl\u00fbk! ” diye sert bir kar\u015f\u0131l\u0131k verdi. Bunu duyan Hz. S\u00fcleyman (a.s) , bu durum kar\u015f\u0131s\u0131nda \u00e7ok utand\u0131 ve mahc\u00fbp oldu. (Yahudi Ansiklopedisi, Cild 11, sh: 440) .<\/p>\n

Bu husus Kur’an-\u0131 Kerim’in \u0130srailo\u011fullar\u0131’n\u0131n \u00e7arp\u0131tm\u0131\u015f olduklar\u0131 rivayetleri nas\u0131l d\u00fczeltti\u011fini ve peygamberlerinin temiz \u015fahsiyetlerini,bizzat \u0130sraillilerin bula\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131 \u00e7irkinlik ve ay\u0131plardan nas\u0131l temizledi\u011fini g\u00f6sterir. \u0130srailo\u011fullar\u0131na g\u00f6nderilen peygamberler hakk\u0131ndaki Kur’an’\u0131n bu a\u00e7\u0131klamalar\u0131n\u0131 ele alan bat\u0131l\u0131 m\u00fcste\u015frikler, Kur’an’\u0131n bu k\u0131s\u0131mlar\u0131, \u0130srailiyyattan a\u015f\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131 hayas\u0131zca iddia ederler.<\/p>\n

Bir kar\u0131ncan\u0131n kendi t\u00fcr\u00fcn\u00fcn fertlerini, vukubulacak bir tehlike kar\u015f\u0131s\u0131nda uyarmas\u0131 ve yuvalar\u0131na girmelerini s\u00f6ylemesi aklen hi\u00e7 de hayret verici de\u011fildir. Hz S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) bunu nas\u0131l i\u015fitti\u011fi sorusuna gelince, bunun cevab\u0131 \u015fudur: Vahiy Kelam’\u0131 gibi \u00e7ok hafif bir \u00e7a\u011fr\u0131y\u0131 kavray\u0131p anlayabilen duyular sahibi bir \u015fah\u0131s i\u00e7in, kar\u0131ncan\u0131n sesli konu\u015fmas\u0131n\u0131 anlamak hi\u00e7 de zor de\u011fildir.<\/p>\n

25.” Rabbim ! Beni nefsimle ba\u015fba\u015fa b\u0131rakma ! (g\u00fcnah i\u015flemekten beni koru) , (….) l\u00fctfetti\u011fin nimetlerinden dolay\u0131 sana \u015f\u00fckretmemi ve senin be\u011fenece\u011fin faydal\u0131 i\u015f yapmam\u0131 g\u00f6nl\u00fcme ilham et !” c\u00fcmlesi \u015funu demek ister: “Ey Rabbim ! Sen bana fevkalade \u00fcst\u00fcn yetenekler bah\u015fettin. Ancak, en ufak bir gaflet ve dikkatsizlik g\u00f6stersem kulluk hududlar\u0131n\u0131 a\u015fabilir ve kibirlenip neticede do\u011fru yoldan sapabilirim. Bundan dolay\u0131, ey Rabbim, k\u00f6t\u00fcl\u00fcklerden beni al\u0131koy ki, t\u00fcm nimetlerinden dolay\u0131 nank\u00f6rl\u00fck etmeyeyim ve sana kar\u015f\u0131 minnettarl\u0131\u011f\u0131m devam etsin.”<\/p>\n

26. Ayetin “Beni salih kullar\u0131n\u0131n aras\u0131na al.” k\u0131sm\u0131 muhtelemen \u015funa i\u015faret eder: ” Ben ahirette iyi kullar\u0131n\u0131n aras\u0131na al\u0131nay\u0131m ve onlarla beraber cennetine girenlerden olay\u0131m. ” \u00c7\u00fcnk\u00fc salih amel i\u015fleyen kimse kendili\u011finden salihlerden olur. Gene de insan\u0131n, sadece iyi amellerinin sonucu cennete girmesi m\u00fcmk\u00fcn de\u011fildir. Bu husus ancak Allah’\u0131n rahmetine ba\u011fl\u0131d\u0131r. Hadis-i \u015eerife g\u00f6re Hz. Peygamber (s.a) bir g\u00fcn \u015f\u00f6yle buyurdular: “Sizden birisinin sadece amelleri, o ki\u015fiyi cennete sokamaz.” “Durum sizin i\u00e7in de ayn\u0131 m\u0131, ya Ras\u00fblellah?” diye soruldu\u011funda da: “Evet, y\u00fcce Allah’\u0131n beni kaplayan rahmeti olmad\u0131k\u00e7a, ben dahi, sadece amellerimin deste\u011fi ile cennete giremeyece\u011fim” diye cevap verdiler.<\/p>\n

“En-neml” insanlardan m\u00fcte\u015fekkil bir kabile, ‘nemle’de bu kabileye mensup bir fert m\u00e2n\u00e2s\u0131na al\u0131n\u0131rsa, Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) bu m\u00fcnasebetle yapm\u0131\u015f oldu\u011fu duas\u0131 yersiz ve m\u00e2n\u00e2s\u0131z olur. Netice itibariyle bir kimsenin kabilesini g\u00fc\u00e7l\u00fc bir h\u00fck\u00fcmdar\u0131n ordular\u0131n\u0131n yakla\u015fmakta oldu\u011fu hususunda uyarmas\u0131nda, o h\u00fck\u00fcmdar\u0131, Allah’a b\u00f6yle bir dua yapmaya zorlayacak ola\u011fan\u00fcst\u00fc hi\u00e7bir durum olmamas\u0131 gerekirdi. Maamafih b\u00f6yle muhte\u015fem ve anlaml\u0131 bir g\u00fcce sahip birisinin, kar\u0131ncan\u0131n konu\u015fmas\u0131n\u0131 uzaktan duyabilmesi ve anlamas\u0131nda \u015f\u00fcphesiz o kimseyi gurur ve kibire sevkedecek baz\u0131 ola\u011fan\u00fcst\u00fcl\u00fckler vard\u0131r. Bu da insan\u0131 gurur ve kibire sevkeder. Ancak b\u00f6yle bir durumda, Hz. S\u00fcleyman’\u0131n (a.s) yapt\u0131\u011f\u0131 duan\u0131n bir anlam\u0131 olabilir.<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 17- S\u00fcleyman’a cinlerden, insanlardan ve ku\u015flardan(23) ordular\u0131 topland\u0131 ve bunlar b\u00f6l\u00fckler halinde da\u011f\u0131t\u0131ld\u0131. 18- Nihayet kar\u0131nca vadisine geldiklerinde, bir di\u015fi kar\u0131nca dedi ki: “Ey kar\u0131nca toplulu\u011fu, kendi […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":17891,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"yoast_head":"\n