TESLİMİYETİN GÖSTERGESİ

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a(Celle Celaluhu)mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

ALLAH(Celle Celaluhu)’a kulluk görevinin yerine getirilmesi ancak ve ancak tam bir teslimiyetle ALLAH(Celle Celaluhu)’ ın hakimiyetine boyun eğmekle olur. Aksi takdirde ne İslam’dan ne imandan söz edemeyiz. Kısmi itaat kısmi teslimiyet yok hükmündedir. Bu durumu Kur’an’da şöyle bahsediliyor;

“…Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.” (BAKARA 85)

“İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır.” (HAC 11)

Ayetler bize gösteriyor ki tam bir teslimiyetin dışındaki inaç ve yaşantılarda kurtuluş yoktur.

Bu vasıf peygamberlerin ve müminlerin vasfıdır;

“Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: “Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin” (diye benzer bir vasiyette bulundu.)” (BAKARA 131)

“Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.” (AHZAB 36)

O halde (Celle Celaluhu)’a teslim olmanın göstergesi hayat içerisinde kararlar alırken, tercihleri yaparken, aldığın kararlar ve yaptığın tercihler ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmünü müsavi olmasıdır. Teslimiyetin olmadığının da göstergesi aldığın kararlar, yaptığın tercihlerin ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmüne muhalif olmasıdır. Kur’an’dan örnek verecek olursak;

“Yahudi ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azaplandırıyor? Hayır, siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır.” (MAİDE 18)

Yahudi ve Hristiyanların aldığı karar, düşünceleri ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmü ve kararına muhalif olduğunu görülüyor. Buna örnek verelim;

“Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi Kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (TEVBE 28)

Müşrikler alakalı ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmü bu iken;

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, tağuta ve cibt’e inanıyorlar ve diğer inkar edenler için: “Bunlar, iman edenlerden daha doğru bir yoldadır” diyorlar.(NİSA 51)

Yahudiler, ALLAH(Celle Celaluhu)’ın necis dediğine Müslümanlardan daha üstün olduğunu söylüyorlar.

İşte bu benzeri davranışlar kararlar ve tercihlerin ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmüne müsavi olması gerekirken, muhalif olması o kişileri İslam ve İmandan fersah fersah uzaklaştırmıştır. Hâlbuki Müslümanların tercih ve kararları ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmüne müsavi olmak zorundadır.

“Ki onlar, Allah’ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katında da, iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler.” (MÜMİN 35)

Ayet-i Kerime’de ALLAH(Celle Celaluhu)’ın hükmü neyse müminlerinde aynı olduğunu görüyoruz. Şimdi günün başlangıcından sonuna kadar tercihlerle ve olaylara karşı kararlarla karşı karşıya kalıyoruz. Peki “BİZİM TERCİHLERİMİZ NE?”

TEVFİK ALLAH(Celle Celaluhu)’tandır.

ELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN

SELAMUN ALEYKUM