TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 31. VE 35. AYETLER

31- Eğer Kur’an ile dağlar yürütülse veya yeryüzü parçalansa yahut ölüler konuşturulsaydı, yine kâfirler iman etmezlerdi. Oysa bütün işler Allaha aittir. İman edenler bilmezler mi ki, eğer AHah dikseydi, bütün insanların cüz’î iradelerini ellerinden alır, doğru yola sevkederdi. Allanın vaadi gelinceye kadar, kötü amellerinin cezası olarak, kâfilerin, ya devamlı olarak başlarına bir bela gelecek vaya evlerinin yakınına isabet edecektir. Elbette Allah vaadinden dönmez.
Ayet-i Kerimenin ilk cümlesinin meali: “Eğer Kur’an ile dağlar yürütülse veya yeryüzü parçalansa yahut ölüler konuştunılsaydı yine kâfirler iman etmezlerdi.” şeklinde verilmiştir. Bu meal, müfessirlerin çeşitli görüşlerinden tercih edilen bir tanedisidir. Ayetin bu cümlesi şu şekilde de izah edilmiştir.
“Şayet müşriklerin teklif ettikleri gibi bu Kur’an vasıtasıyla dağlar giderilip ovalar haline .getirilse, yerler yarılıp ırmaklar fışkırsa, ölüler kabirlerinden çıkarılıp konuşturalacak olsalar dahi yine o müşrikler, rahman olan AUahı inkâr etmeye devam ederler.” Bu görüşe göre âyet-i Kerime, müşriklerin tekliflerine cevap vermektedir.
Diğer bir görüşe göre âyetin bu cümlesi şöyle izah edilmiştir. “Geçmiş kitaplardan herhangibiri, dağları yürütmüş, yeryüzünü yarmış yahut ölüleri konuşturmuş olsaydı, Kur’an da bunları yapardı. Bu tür şeyleri yapmak kitapların işi değil, Peygamberlere verilen mucizelerdir. O halde müşriklerin veya ehl-i Kitabın, Kur’anin böyle şeyleri yapmasını istemeleri yersizdir, manasızdır.”
Taberi bu ikinci görüşü zikretmiştir. İbn-i Kesir ise bu âyeti şöyle izah etmektedir: “Herhangi bir ilahi kitap, dağlan yerinden yürütecek veya yerleri yaracak yahut ölüleri kabirlerinden çıkartıp konuşturacak olsaydı bu kitap Kur’an olurdu. Zira Kuran, insanların ve cinlerin, belagatı önünde âciz kaldıkları bir kitaptır.
Ayet-i Kerimenin devamında: “Oysa bütün işler Aİlaha aittir.” ifadesi zikredilmiştir. Burada Peygamber (s.a.v.)in asıl söz sahibi olmadığı, gerçek söz sahibinin, Allah teala olduğu, onun dilemesiyle herşeyi yapacağı beyan edilmiş ve dikkatler tevhid inancına çekilmiştir.
Ayette devamla şöyle buyuruluyon “İman edenler bilmezler mi ki, eğer Allah dileseydi, bütün insanların cüz’î iradelerini ellerinden alır, onları doğru yola sevkederdi.” Taberi, âyet-i Kerimenin, mealde verildiği gibi bu şekilde izah edildiğini nakletmiş ve bu izah şeklini tercih etmiştir.
Bir başka izaha göre, âyetin bu bölümünün mânâsı şöyledir: “Müminler, kâfirlerin iman etmelerinden hâlâ ümitlerini kesmediler mi? Hidayetin ve doğru yoldan saptırmanın sadece Allahm elinde olduğunu bitmediler mi?”
Ayet-i Kerimenin son bölümü ise, kâfirleri tehdit etmekte ve akıbetlerinin felaket olacağını ve daha dünyada iken bile birçok musibetlere uğradıklarım beyan etmektedir. [1][40]
32- Şüphesiz senden önce gönderilen Peygamberlerle de alay edildi. Ben, inkâr edenlere mühlet verdim. Sonra onlari asabımla yakalayıverdim. Onları cezalandırmam naşı İmi 5 bir bak.
Ey Muhammed, kavminin müşrikleri seni yalanladığı gibi, senden önceki Peygamberleri de kavimleri yalanlamışlar ve onları alaya aymtşlardır. Ben, o Peygamberlerimi alaya alan kâfirlere mühlet verdim. Onlar, azgınlıklarına devam edip durdular. Sonra da onlan azabımla-yakalayıverdim. Onları cezalandırmam nasılmış bir bak da gör ve onlardan ibret al.
Bu âyet-i Kerime, Resulullah (s.a.v.)i kavminin inkâr ve alayalanna karşı sabırlı olmaya davet etmekte, kâfirlerin âdetlerinin böyle olduğunu bildirerek onu teselli etmekte ve usanmadan tebliğ vazifesine devam etmesinin gerektiğini beyan etmektedir. [2][41]
33- Herkesin yaptığını murakabe eden Allah, herşeyden âciz olan putlara hiç benzer mi? buna rağmen müşrikler Aİlaha ortaklar koştular. Ey Peygamber de ki: “Siz onları, layık oldukîarıyla adlandırın. Yeryüzünde Allanın bilmediği şeyler var da onlan mı Aİlaha haber veriyorsunuz? Yoksa kuru iddialarda mı .bulunuyorsun uz? Daha doğrusu, hiylcleri, kâfirlere yaldızlı gösterildi de, doğru yoldan altkonuldular. Allah, kimi saptırırsa, artık onu doğru yola sevkedecek, hiçbir kimse bulunamaz.
Hiç, herkesin yaptığını denetleyen, bütün yaratıkların rızkını veren, ebedi olarak baki kalan Allah ile, görüp işitmeyen, kendine veya başkasına herhangi bir fayda sağlamayan, kendisinden veya herhangi birisinden bir zararı uzaklaştıramayan ve sonunda helak olmaya mahkum olan putlar bir olur mu? Bunu hiç düşünmezler de mi Allaha ortaklar koşarlar?
Ey Muhammed, sen, o Allaha ortak koşan o müşriklere de ki: “O ortak koştuğunuz şeylerin’adlarını söyleyin bakalım, onlar naşı! varlıklardır?,Allaha nasıl ortak olabilirler? Yoksa sizler, yeryüzünde, Allaha, bilmediğiniz bir hususu mu haber vermeye kalkıyorsunuz ve onun dışında ilahlar bulunduğunu iddia ediyorsunuz? Yahut ta birtakım kuru ve tutarsız iddialarda mı bulunuyorsunuz? Doğrusu kâfirlere yalan uydurarak insanlara tuzak kurup onları haktan saptırmaları süslü gösterildi. Böylece kendileri de doğru yoldan sapmış oldular. Allah, kimi saptınrsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. [3][42]
34- Bu müşriklere dünya hayatında azap vardır. Ahlret azabı ise daha çetindir, On’an, Allahın azabından koruyacak hiç kimse de yoktur.
Allaha ortak koşan bu müşriklere, daha dünya hayatmdayken, müminlerin elleriyle Öldürülme ve esir alınma gibi a: ap vardır. Ertelenmiş olan âhiret azabı ise daha çetindir. Zira p, hiç bitmeyen cehennem azabıdır. Onlan, Allahm azabından koruyacak herhangibir kimse de yoktur.
Ayet-i Kerimede zikredildiği gibi, cehennem azabı, dünyadaki hiçbir azapla kıyaslanamayacak kadar şiddetlidir. Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyuruluyor: “İşte bunlar, rableri hakkında münakaşa eden mümin ve kâfir iki hasım zümredir. İnkâr edenlere ateşten elbiseler biçilir, başlarının üstünden kaynar sular dökülür.” “Onunla kannlanndakiler ve derileri eritilir.” “Aynca onlar için demirden topuzlar vardır.” “Onlar ne zarftan, cehennem azabının sıkıntısından çıkmak isteseler, her defasında oldukları yere döndürülürler. Onlara: “İnkârınızın cezası olarak yakıcı azabı tadın.” denilir. [4][43]
35- AlIahtan korkanlara vaadedilen cennet, altından ırmaklar akan, yiyecekleri ve gölgeleri devamlı olan bir cennettir. İşte AİIahtan korkanların akıbeti bu, inkarcıların akıbeti ise ateştir.
Bu âyet-i’Kerimede ise, AİIahtan korkanlara vaadedilen cennet zikredilmektedir. Cennetin üstünlüğünü tam olarak anlatabilmek mümkün değildir. Bu hususta diğer bir âyette de şöyle buyurulmaktadır: “Hiç kimse onlar için, dünyada yaptıklarının karşılığı olarak saklanmış, memnun edici nimetlerin ne olduğunu bilemez. [5][44]
Peygamber efendimiz (s.a.v.) cenneti vasıflandıran bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:
“Allah “Ben, salih kullanma, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatırına gelmeyen nimetler hazırladım.” buyurdu. Dilerseniz: “Hiçbir kimse onlar için, dünyada yaptıklarının karşılığı olarak saklanmış, memnun edici nimetlerin ne olduğunu bilemez. [6][45] âyetini okuyun. [7][46]dedi. [8][47]