TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 66. VE 70. AYETLER

66- Sizler için hayvanlarda da ibret vardır. İşkembelerindcki yem artıklarıyla, kan’dan meydana gelen, saf, içenlerin boğazından kolaylıkla geçen bir süt içiririz,
Allah teala bu âyet-i Kerimede de, gökten indirdiği yağmurlar vasıtasıyla, yeryüzünde biten çeşitli bitkilerle beslenen hayvanlardan, insanoğlu için nasıl lezzetli bir içecek yarattığını beyan ediyor ve bunun, tesadüfen meydana gelmediğini, kendisinin kudret ve takdiriyle meydana geldiğini, kulların, bunlan düşünerek, şükretmeleri gerektiğini açıklıyor,
Adıgeçen içilecek şey, süt’tür. Yüce mevlanın da ifade buyurduğu gibi bu içecek, hayvanın vücudunda bulunan, kan, pislik ve benzeri şeylerin arasından çıktığı hade bunlardan hiçbir şey ona karışmamaktadır. Ve saf, tertemiz bir şekilde hayvanın memesinden çıkmakta ve içenlerin boğazından kolaylıkla kayıp geçmektedir. [1][73]
67- Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden, sarhoş edici içkiler ve güzel rizıklar edinirsiniz. Şüphesiz ki bunda, aklını kullanan bir millet içir büyük ibret vardır.
Ayet-i Kerimede zikredilen “Sarhoş edici içkiler” diye tercüme edilen “Sekr” kelimesinin ne mânâya geldiği hakkında müfessirler farklı görüşler zikretmişlerdir.
Bazılarına göre bunun mânâsı, mealde zikredildiği gibi “Sarhoş edici içkidir” Bunlara’göre bu âyet-i Celile, Mâide Suresinin doksan ve doksan bir’inci âyetleriyle neshedilmiştir. Zira o âyetlerde içki tamamen yasak edilmiştir.
Diğer bir kısım âlimler ise “Sekr” kelimesinin, “Sarhoş etmeyen meşrubat” mânâsına ge’diğini söylemişler ve âyeti şöyle izah etmişlerdir. “Hurma ağaçlarının rıeyveîerinden ve üzü.nlerden şerbet, şıra ve güzel nzık elde edersiniz. Şüphesiz ki bunda, aklını kullanan bir millet için büyük ibret vardır.”
Bu görüşte olanlara göre âyet-i Kerime mensuh değildir. Taberi de bu şekilde izahta bulunmakta ve bu görüşü benimsemektedir.
Görüldüğü gibi âyet-i Kerimede, çeşitli meyvelerden elde edilen suîann bize nzık olarak verildiği ifade edilmekte ve aklını kullanan insanlar için bunda, Allahın varlığını, birliğini, kudret ve kuvvetini gösteren deliller bulunduğu beyan edilmektedir. [2][74]
68-69- Ey Peygamber rabbin, arıya, “Dağlarda, ağaçlarda ve yapıian kovanlarda yuva edin. Sonra her çeşit mahsulden ye. Rabbinin sana kolaylaştırmış olduğu yollardan git,” diye ilham etti. Arıların karınlarından, içinde insanlar için şifa bulunan, çeşitli renklerde şerbet çıkar. Şüphesiz ki bunda düşünen bir millet için büyük ibret vardır.
Ey Muhammed, bil ki, rabbin, an’ya şöyle ilham etmiş ve ilhamını yerine getirecek kabiliyette yaratmıştır. “Ey an, sen, dağların bir kısmında, ağaçların bazılarında ve insanların yaptıkları asmalarda kendine yuva edin. Onlarda kendine kovan yap. Bütün meyvelerden ye. Rabbinin sana boyun eğdirdiği dağlardan, taşlardan, nehirlerden, vadilerden geç git.”
Arının karnından beyaz, san, kırmızımsı renklerde bal çıkar. Bu balda, insanların hastalıkları için şifa vardır. Şüphesiz ki arının davranışlarında düşünen bir topluluk için Allahın yüceliğini gösteren deliller vardır.
Ayet-i Kerimede, arının yapmış olduğu balda şifa bulunduğu zikredilmektedir. Bu hususta Peygamber efendimizden de şu Hadis-i Şerif rivayet edilmektedir: “Ebu Said el-Hudrî diyor
“Bir adam Resululaha gelip “Ey Allahın Resulü, kardeşim ishal oldu.” dedi. Resulullah: “Ona bal içir,” dedi. Adam gitti ve tekrar gelip “Ona bal içirdim fakat ishal biraz daha arttı.” dedi. Adam üç defa gidip geldi. Her defasında Resulullah aynı şeyi emretti. Dördüncü defa geldiğinde Resulullah “Ona bal içir.” dedi. Adam: “Ben yine bal içirdim fakat bu onun ishalini artırmaktan başka bir şey yapmadı.” dedi. Bunun üzerine Resululiah (Bu âyet-i Celileye işaretle) “Allah doğru söyledi. Senin kardeşinin karnı ise yalancıdır.” dedi. Adam gidip tekrar hastaya bal içirdi bu defa hasta iyileşti[3][75]
70- Allah, sizi yarattı, sonra öldürecektir. İçinizden bir kısmınız, eşyayı önceki bildiği gibi bilmesin diye, ömrü kemaline erdirilip acizlik devresine girdirilir. Şüphesiz ki Allah, herşeyi çok iyi bilen ve herşeye kadir olandır.
Allah teala bu âyet-i Kerimede, biz kullan hakkında, dilediği şekilde nasıl tasarrufta bulunduğunu, bizleri yoktan var ettikten sonra bir kısmımızı ihtiyarlıktan önce vefat ettirdiğini, diğer bir kısmımızı ise, daha önce bildiklerimizi bilmeyecek derecede ileri bir yaşa vardırdığını ve bundan sonra vefat ettirdiğini beyan etmektedir.
Peygamber efendimiz bir Hadis-i Şerifinde, çeşitli şeylerden Allaha sığınmış, bunlardan birisinin de, ömrün acizlik devresi olduğunu zikretmiştir. Sa’d b. Ebi Vakkas diyor ki:
“Resulullah, namazın arkasından dua ederek şu şeylerden Allaha sığınır ve şöyle derdi: “Ey Allahın, ben, korkaklıktan sana sığınırım. Ömrün ilerlediği acizlik devresinden sana sığınırım. Dünyanın fitnesinden sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. [4][76]
Enes b. Mâlik diyor ki:
“Resulullah (s.a.v.) Allaha sığınarak şöyle dua ederdi: “Ey Allahım, tembellikten sana sığınm. Korkaklıktan sana sığınırım. Çok yaşlanmaktan sana sığınırım. Cimrilikten sana sığınırım. [5][77]