sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 41. VE 44. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 41. VE 44. AYETLER
14.08.2025
3
A+
A-

41- ZuImc uğradıktan sonra, Allahın rızası için hicret eden müminleri, dünyada güzel bir yere yerleştireceğiz. Ahiretin mükâfaatı ise daha büyüktür. Bir bilseler.

Müfessirler, âyette zikredilen “Hicret eden müminlerin kimler olduğu hususunda çeşitli açıklamalar yapmışlardır.

Bazılarına göre bunlar, Hz. Osman ve Cafer b. Ebi Talibin de içlerinde bulundukları, Mekkeden Habeşistana hicret eden, daha sonra ise dönüp Mediye yerleşen Müslümanlardır.

Bazılarına göre ise bu âyet-i Kerime, Süheyl oğlu Ebu Cendel hakkında nazil olmuştur. Ebu Cehdel Mekkede Müslüman olmuş, Medineye hiceret etmemesi için babası tarafından hapsedilmiş ve çeşitli işkencelere maruz kalmıştır. Resulullah (s.a.v.) Umre yapmak için Hudeybiyeye kadar gittiğinde Ebu Cendel hapsedildiği yerden kaçmayı başarmış ve yakalanmamak için normal yollan kullanmayıp dağlardan giderek, Resulullah (s.a.v.) ile Ebu Cendelin babası” Süheyl arasında tam Hudeybiye musalahasi yapılırken Müslümanlara katılmıştır. Fakat musalaha yapan babası, oğlu Ebu Cendelin kendisine iade edilmemesi halinde musalahayı bozacağım söylemiş, bunun Üzerine Müslümanlar Ebu Cendeli babasına iade etmek zoranda kalmışlardır. Ebu-Cendel bu sefer de babasının elinden kaçıp, Mekke ile Medine arasında bir yerde yaşayan Ebu Basîr ve arkadaşlarına katılmış ve orada Mekkelilerin ticaret kervanlarına baskınlar düzenlemeye başlamışlardır. Böylece Mekkeliler, Hudeybiye musalahasının “Müşrikler tarafında bulunduğu halde Müslüman olarak Medineye gidenlerin müşriklere geri iade edilmelerini” hükme bağlayan maddesinin Resulullah tarafından iptal edilmesini istemişler ve artık ondan sonra Müslüman olarak Medineye gitmek isteyenler, serbestçe gidebilmişlerdir. İşte âyet-i Kerimede zikredilen müminler bunlardır. [1][50]

 

42- Bunlar, sabredenler ve yalnız rabierin güvenenlerdir.

Kendilerini dünyada güzel yerlere yerleştireceğimiz ve âhirette de büyük mükâfaat vereceğimiz bu insanlar, hak yolda çektikleri çeşitli çile ve sıkıntılara karşı sabredenler ve bütün işlerinde bize güvenenlerdir. [2][51]

 

43- Ey Peygamber, biz senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erkekleri Peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız kitap ehline sorun.

Dehhak, Abdullah b. Abbastan şöyle rivayet etmektedir: “Allah teala, Muhammed (s.a.v.) i Peygamber olarak gönderince onu kabul etmeyenler: “Allah, bir insanı Peygamber gönderecek dereceye düşmez, o bundan münezzehtir.” dediler. Bunun üzerine Allah teala bu ve benzeri âyet-i Kerimeleri indirdi.

Ayet-i Kerimede “Kitap ehli” diye tercüme edilen “Ehl-i Zikr” ifadesinden neyin kastedildiği hususunda müfessirler değişik görüşler ileri sürmüşlerdir.

Mücahid, A’meş, İbn-i Abbas, “Ehl-i Zikr” den maksadın, daha önce kendilerine kitap verilen ümmetler olduğunu söylemişlerdir. Meal bu görüşe göre hazırlanmıştır. Bu görüşe göre âyetin izahı şöyledir: “Ey Muhammed, senin bir beşer olarak Peygamber olamayacağım iddia eden müşriklere de ki: “Benden önce gönderilen bütün Peygamberler de ancak kendilerine vahyedilen bir kısım erkeklerdi. Şayet bu hususta bana inanmıyorsanız daha önce kendilerine kitap verilen ümmetlere sorun. Onlara gönderilen Peygamberler de benim gibi erkek kişiler miydi yoksa Melekler miydi?”

Diğer bir kısım müfessirler ise, âyetteki “Ehl-i Zikr” den maksadın, Kur’an ehli kimseler olduklarını söylemişler, buna delil olarak ta, Kur’an-ı Kerimin başka yerlerinde “zzzikir” kelimesinin “Kur’an” mânâsına geldiğini gösteren misalleri vermişlerdir. Bu görüşe göre de âyetin izahı şöyledir: “Ey müşrikler, daha önce gönderilen Peygamberlerin de bir kısım erkek kişiler olduklarını bilmiyorsanız, Kur’ana iman eden Kur’an ehline sorunuz. Kendi mantığınızla karar vermeyiniz.”

Ebu Cafer el-Bâkır ise: Buradaki “Ehl-i Zikr” den maksat biziz. Yani, ümmet-i Muhammeddir.” demiştir.

Bununla beraber, âyet-i Kerimenin mânâsı geneldir. Bu sebeple “Ehl-i Zikr”i belli bir takım insanlara sıfat yapmaktansa, genel anlamda bırakıp “İşi bilenler” şeklinde izah etmenin daha uygun olacağı söylenebilir. Ancak âyetin baş tarafı “Ehl-i Zikr” den maksadın, “Ehl-i Kitap” olduğu görüşüne daha yakındır. [3][52]

 

44– Onları mucizelerle ve kitaplarla gönderdikten sonra da Kur’anı indirdik ki, insanlara gönderilenleri kendilerine açıklayasm. Ve onlar da düşünsünler.

Allah teala bundan önceki âyette, insanlara, kendi cinslerinden olan erkek kişileri Peygamber gönderdiğini beyan etmiş, bu âyet-i Kerimede de, gönderdiği peygamberleri mucizelerle ve kitaplar vererek gönderdiğini, bu itibarla selim akıl sahibi olanların, düşünerek, Peygamber olanları Peygamber olmayanlardan ayırdedebileceklerini açıklamıştır ki, “İnsandan Peygamber olmaz” iddiasında bulunanlar, sapıklıklarından vaz geçip hakka teslim olsunlar. [4][53]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.