sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 1. VE 5. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 1. VE 5. AYETLER
06.08.2025
5
A+
A-

NAHL SURESİ

 

Nah! Suresi Yüz yirmi sekiz âyettir. 126, 127 ve 128. âyetleri Medinede, diğerleri Mekkede nazil olmuştur.

Bu Sure -i Celile, kâfirleri tehdit ile başlıyor. Müşriklerin, inkarcıların, Resulullah (s.a.v.) e karşı “Söylediklerin doğruysa, bizi korkuttuğun azap gelsin de görelim.” demelerine karşılık buyunıluyor ki: “Allanın emri geldi.” Yani, âhiret gününün ve orada hesap sorulmasının tahakkuk edeceği o kadar kesindir ki bundan hiç kimse şüphe etmemelidir. O gün, mutlaka gelecek ve hak edenler cezalarını bulacaklardır.

Allah teala, Peygamberler göndermesinin sebebini de bu Surede bir kere daha açıklıyor ve buyuruyor ki: “Allah, Meleklerini, kalbleri ihya eden vahyi ile, kullarından dilediğine göndererek “Benden başka ilah olmadığını bildirin. Ancak benden korkun” der. [1][1]

Sure-i Celilede, göklerin ve yerin Allah tarafından yaratıldığı, insanın da bir damla sudan yani meniden yaratıldığı, bu halini ve kul olduğunu unutan insanın, yaratanına karşı âdeta bir hasım kesildiği ve böylece isyan içinde olduğu ifade ediliyor.

Yaratılan hayvanların, etlerinden, sütlerinden, yünlerinden istifade ettiğimiz, yüklerimizi de onlara taşıttığımız beyan ediliyor. Bu nimetler hatırlatıldıktan sonra “…Henüz bilmediğiniz daha nicelerini yaratacaktır[2][2] buyunıluyor. Bu ifade, kullanılan nakil vasıtalarının sadece bu hayvanlardan ibaret olmadığını anlatmakta, insaoğlunun kafasını ve gönlünü her türlü yeniliğe ve gelişmeye açık tutmaktadır. İnsanların kullandığı taşıt araçlarının, günümüzde fevkalade gelişmiş ve süratlerinin artmış olması, bu âyeti daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Ayrıca bu taşıt araçlarının çok daha fazla gelişebileceğini göstermektedir bize.

Allah tealanın, dilediği takdirde bütün insanları doğru yola iletebileceği, fakat insanalan kendi iradeleri dışında hidayate sevketmediği, kulu kendi iradesine bıraktığı ifade edilmektedir.

Allah tealanın, insanlara, yeryüzünde yaşamalarım kolaylaştırıcı nimet olarak yağmuru indirdiği, o yağmurun sularından insanların kendilerinin içtiği, hayvanlarını suladıkları, her çeşit canimin ve bitkilerin de bu sularla hayat bulduğu ifade edilmektedir.

Sure-i Celilede güneşin ve ay’m, insanların emrine ve hizmetine verildiği, yıldızların da emre hazır hale getirildiği açıklanmaktadır.

Rabbimizin, sayılamayacak kadar çok nimetlerinden olan denizin de bize hizmet eder bir şekilde yaratıldığı, ondan çıkardığımız etleri yani balıklan yediğimiz, içinden süs eşyası elde ettiğimiz ve üzerinde ağır yük gemileri yüzdürdüğümüz hatırlatılmakta, bütün bunların, şükrünü eda etmemiz gereken nimetlerden oldukları beyan edilmektedir.

Yeryüzünün sarsılmaması için dağların yaratıldığı, orada ırmakların, insanlara yollarım göstererek işaretlerin var edildiği beyan edilmektedir. Yine, Allah tealanın, kullarına olan nimetleri kısaca hatırlatıldıktan sonra, bütün bu nimetleri var eden Allanın bu nimetlerinden ve yaratıklarından ibret alınması ve herşeyin tek yaratıcısı olan Allaha şükredilmesinin gerektiği ifade edilmektedir.

Bir’den çok ilah kabul eden müşriklerin, kâfirlerin bu bâtıl iddiaları karşısında büyük gerçek bu Sure-i Celilede bir kere daha tekrarlanıyor: “Sizin ilahmız tek bir ilahtır. [3][3] Buna rağmen kalblerinde inkâr hastalığı bulunanlar, kibirlerinden dolayı inkârlarına devam ediyorlar. Onların bu ahmakça davranışlarının sonunda, Allahın kendilerim rahmet ve merhametinden ve rızasından uzaklaştırdığını beyan eden âyette de Duyuruluyor ki: “… Ve o, büyüklük taslayanlan  sevmez. [4][4]

Allahın indirdiği âyetlere “Geçmişlerin masalları” diyenlerin, kıyamet gününde kendi günahlarına ilaveten, hak yoldan saptırdıktan insanların bir kısım günahlarını da yüklenecekleri beyan edilmektedir. Daha önce geçmiş ümmetlerin de, kendilerini hak yola davet eden Peygamberlere tuzaklar kurdukları, kimsenin bozamayacağını zannettikleri tuzaklarının, başlarına geçirildiği ifade edilmekte ve onlara felaketin hiç ummadıkları bir taraftan geldiği beyan edilmektedir. Allahın emirlerine uyup yasaklarından kaçınan muttaki kullarına ise, âhirette güzel mükâfaatlar ve Adn cennetlerinin verileceği ifade edilmektedir.

Sure-i Celilede, müşriklerin, hâlâ iman etmeyip neyi bekledikleri soruluyor ve daha Öncek inkarcıların başlarına gelen felakketlerin onların da başlarına geleceği ve bunun da sırf kendi işledikleri günahları ve inkârları sebebiyle olacağı beyan ediliyor.

Sure-i Celiîe, müşriklerin, “Allah dileseydi biz de babalarımız da ondan başka bir şeye tapmazdık.” şeklindeki ahmakça iddialarına da işaret etmekte ve onlara şu cevabı vermektedir. “Andolsun ki her ümmete “Allah ibadet edin ve putlardan kaçının” diye Peygamberler göndermişizdir. [5][5]

Yine Sure-i Celilede, ölümden sonra dirilişi inkâr eden müşriklere cevaben, dirilişin gerçekleşeceği ve inkarcıların yalancı olduklarının ortaya çıkacağı, diriltmenin ise Allah için çok kolay bir hadise olduğu beyan ediliyor.

Allah yolunda zulme uğradıkları için hicret edenlere verilen nimetler zikredilmekte, âhirette ise daha büyük mükâfaatlar verileceği açıklanmaktadır.

Sure-i Celilede, daha Önce de kitaplar gönderildiği gibi şimdi de Kur’anın gönderildiği, kötü amel işleyenlerin, kendilerine cezanm gelmeyeceğinden emin olmamaları, her an bir cezaya çarptırılabilecekleri ve bunu yapmaktan da Allahı kimsenin âciz bırakamayacağı, bütün yaratıkların, onların gölgelerinin ve göklerde ve yerde olan her şeyin Allaha secde ettiği beyan ediliyor.

Allahtan başka bir ilah kabul edilmemesi, herşeyin Allaha ait olduğu, her nimeti Allahın verdiği, insanoğlunun, sıkışınca Allahı hatırladığı, sıkıntısı gidince de isyana başladığı ifada ediliyor.

Sure-i Celilede, insanların çirkin bir davranışına da işaret edilmektedir. Onlar kazandıkları mallardan, taptıkları tanrılarına da pay ayırıyorlar, kız çocuklarını da bir şerefsizlik vesileri addediyorlardı.

Allah tealanın, insanları, yaptıkları zulümler sebebiyle hemen cezalandırmayıp belli bir müddete kadar cezalarını ertelediği de beyan ediliyor. Ve devamla, Şeytanın, insana, yaptıklarını güzel gösterdiği, Kur’anın ise insanlara bir hidayet ve rahmet olarak gönderildiği, gökten yağmurun indirilşinde ve hertürîü ihtiyacımız için kullandığımız hayvanlarda da bizim için birçok ibretler bulunduğu beyan ediliyor.

Sure-i Celilede îbretâmiz bir olaya dikkatler çekiliyor. Allah tealanın, Nahl’e yani bal ansma, dağlarda, ağaçlarda kovanlar edinmesini ilham ettiği, çeşitli yollardan giderek insanlar için şifa olan bal’ı yapmasını ona Öğrettiği beyan ediliyor. O küçücük hayvanın, hiçbir kimya laboratuvarının yapamayacağı özellikte ve güzellikte bal’ı nasıl yaptığına dikkatler çekiliyor.

Sure-i Celile “Nahl” ismini de buradan alıyor.

Sure-i Celilede;. insanların nzık bakımından farklı yaratıldıkları, fakat herkesin rızkını ancak Allanın verdiği ve bu bakımdan da insanların eşit olduğu, insanların eşlerinin de kendi cinslerinde yaratıldığı, her türlü nimeti veren Allahi bırakıp ta, insanlara böyle nimetler veremeyen şeylere tapmanın ne kadar çirkin bir davranış olduğu beyan ediliyor.

Sure-i Celilenin devamında, Özetle zikredeceğimiz şu hususlar beyan ediliyor: Göklerin ve yerin gaybını ancak Allah bilir. Kıyamet ansızın geliverecektir. Varlıkları analarının karnından doğum yoluyla çıkaran Allahtır. Göğün boşluğunda kuşları uçuran da o’dur. Birer huzur yeri olarak evler edinmenizi sağlayan da Allahtır. Eşyanın kendisini de gölgesini de var eden Allahtır.

Ahirette her ümmetten bir şahit getirilecektir. Zalimlerin azabı hafifletilmez. Ahirette, bu dünyadayken putlara vb. şeylere tapanlarla taptıkları şeyler birbirlerini suçlayacaklardır. Onların azapları kat kat olacaktır.

Allah teala, adaleti ve iyiliği emreder. Fenalığı yasaklar. Ahitleştiğiniz zaman Allahm ahdini yerine getirin. Her kime söz vermişseniz o sözünüzden dönmeyin ve ipliğini iyice büktükten sonra onu açmaya çalışan kadın gibi olmayın. Ahdinize vefa gösterin. Birbirinizi aldatmak için yemin etmeyin. İnanan ve iyi amel işleyen erkek ve kadınlar bu yaptıklarının mükâfaatını göreceklerdir.

Kur’an okumaya başlarken Euzü Besmele çekin, Şeytandan Allaha sığının. Allaha ve âhirete inanmayanlar, uydurulan bir yalanın peşindedirler. Allahi inkâr edenlere büyük bir azap vardır.

Kendilerine Peygamber geldiği halde onu yalanlayanlar, kendi kendilerine zulmetmişlerdir ve azap kendilerini y akalayı vermiştir.

Allah teala, ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allahtan başkası adına kesilen hayvanların etlerini yemeyi haram kılmıştır. Allanın haram kıldıklarının dışındaki şeyleri kendiliğinizden helal ve haram saymayın,

İbrahim, tek basma bir ümmetti ve Allahi birleyen bir.muvahhitti. O, rabbinin nimetlerine çokça şükrederdi. İbrahim hiçbir zaman müşriklerden olmamıştır.

Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. İnanmayanlarla güzel bir şekilde mücadele et. Sabredin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.

İşte Sure-i Celile çok ana hatlanya zikredilen bu konulara temas ediyor. Şimdi gelelim âyetlerin teker teker izahına:[6][6]

 

Rahman ve Rahim Olan Allanın adıyla.

 

1- Ey müşrikler, şüphesiz ki Allanın emri gelmektedir. Onun acele gelmesini istemeyin. Allah, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.

Taberinin de katıldığı müfessirlerin çoğunluğu bu âyet-i Celilenin izahında şunları söylemişlerdir.

Resulullah (s.a.v.) e kâfirleri azapla tehdit eden âyetler gelince, kâfirler onunla alay ederek: “Hadi bize geleceğini söylediğin azabı getir de görelim.” demişler, bunun üzerine, Allanın azabının mutlaka geleceğini, bu hususta acele etmelerine gerek olmadığını beyan eden âyet-i Kerimeler nazil olmuştur. Bu âyet-i Kerime de onlardan biridir.

Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyuruluyor: “Onlar senden azabın hemen indirilmesini isterler. Allah, vaadinden asla caymaz. Şüphesiz rabbinm nezdindeki bir gün, sizin hesabınızdaki bin yıl gibidir. [7][7] “Onlar senden azabın acele indirilmesini istiyorlar. Eğer tayin edilen bir müddet olmasaydı, azap onlara gelmişti. Şüphesiz ki azap, onlara, hiç haberleri olmadan ansızın geliverecektir.” “Senden, azabın bir an önce inmesini istiyorlar. Halbuki cehennem, kâfirleri çepeçevre kuş atacaktır. [8][8]

Dehhak ise bu âyet-i Kerimeyi şöyle izah etmiştir: “AHahin farzları, cezalan ve diğer hükümleri geldi. Bunları Allahtan acele istemeyin. Allah, müşriklerin ortak koştukları sıfatlardan münezzehtir.”

İbn-i Kesir de Taberinin görüşüne katılmakta Dehhakın görüşüni ise yadırgamaktadır. [9][9]

 

2- Allah, Meleklerini, kalblcri ihya eden vahyi ile, kullarından dilediğine gönderir ve “Benden başka ilah olmadığını bildirin. Ancak benden korkun.” der,

Müfessirler bu âyet-i Kerimeyi şöyle izah etmişlerdir. “Allah, Melekleri ve onlarla birlikte Cebraili, emirleriyle, kullarından dilediğine gönderir. Nitekim Bedir ve Hunyn savaşlarında, Cebrail iîe birlikte diğer Melekler, müminlere yardım etmek üzere Allah tarafından gönderilmişlerdir.

Bazıları da bu âyetin izahında şunları söylemişlerdir: “Allah, Cebraili, emirlerinin ruhu mahiyetinde olan Kur’anla, kullarının içinden seçmiş olduğu Hz.Muhammed (s.a.v.) e gönderir.”

Taberi ve îbn-i Kesir bu âyet-i Kerimenin, mealde verilen şekilde izah edildiğini rivayet etmişlerdir. [10][10]

 

3- Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden yücedir.

Allah teala, Peygamberlerine, insanları, kendisinden başka hiçbir ilah olmadığı hususunda uyarmalannı emrettikten sonra buna deliller göstererek, gökleri ve yeri yaratanın ancak kendisi olduğunu, bunları boşuboşuna değil, uygun bir şekilde yarattığını, bu sebeple müşriklerin, bazı şeyleri kendisine eş koşmalarından beri olduğunu beyan etmektedir. [11][11]

 

4- Allah, inşam meniden yarattı. Bir de ne bakarsın o insan, açıkça bir hasım oldu.

Müfessirler, insanın kime karşı hasım olduğu hususunda iki şekilde izahta bulunmuşlardır.

Taberi ve îbn-i Kesir’e göre bu âyette insanın, rabbine karşı hasım kesildiği ifade edilmektedir. Buna göre âyetin izahı şöyledir: “Allah insanı, pis bir su olan meniden yarattı. Onu, anne rahminde çeşitli safhalardan geçirdi. Sonra ne görürsün, insan, kendi mantığı ile rabbine karşı çıkıyor. Diliyle mücadele ediyor ve rabbinin nimetlerine karşı şükretme yerine nankörlük yapıyor.

Bu hususta başka bir âyette de şöyle buyurûluyor: “İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir. Yaratışımızı unutarak bize misal getirir ve: “Çürümüş kemikleri kim diriltecekmiş?” der[12][12]

Diğer bir kısım müfessirlere göre ise” O insan açıkça hasım oldu” ifadesi şöyle açıklanır: insan Allah teala tarafından, basit bir sudan yaratılıp, doğduğu sırada âciz bir varlık olduğu halde, daha sonra, kendisini, herşeye karşı savunabilecek bir güce eriştirilir.” Bu izah şekline göre âyetin mânâsı şöyle olur: “Allah insanı, hiçbir gücü olmayan bir damlacık sudan, yani meniden yarattı. O insan annesinin rahminde iken ve doğumundan sonra herhangi bîr zaran kendisinden uzaklaştırmaktan âcizdi. Öyle ki, diğer canlılar kadar dahi kendisini müdafaa edecek güçte değildi. Sonra Allah ona güç ve kuvvet verdi. Artık insan, kendisini herşeye karşı savunabilir bir güce sahiboldu. insan, bunları kendisine veren rabbini bırakıp ta başka şeyleri nasıl ilah edinebilir? Veya âciz birtakım varlıkları ona ortak koşabilir? [13][13]

 

5- Allah, hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için ısıtacak şeyler ve pek çok faydalar vardır. Bir kısmının etlerini yersiniz.

Allah, Deve, Koyun, Sığır gibi hayvanları da yarattı. Onların yün ve tüylerinden elbise, yatak gibi ısıtacak şeyler yaparsınız. Aynca onların, sütlerinin yenilmesi, yük taşımaları ve binilmeleri gibi birçok faydalan vardır. Sizler onların bazılarının etlerini de yersiniz. Veya, onlar vasıtasıyla yiyeceklerinizi de temin edersiniz. Bütün bunları yaratana karşı şükretmek insanın vazifesi değil midir? [14][14]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.