TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 21. VE 25. AYETLER

21- İnsanlardan bir kısmım diğerlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak. Şüphesiz ki âhirette daha büyük dereceler ve daha yüce üstünlükler vardır.
Ey Muhammed, dünyada insanların bir kısmını fakir, diğerlerini zengin, bazılarını zayıf diğerlerini güçlü kuvvetli, bir kısmını uzun diğerlerini kısa Ömürlü olarak yaratmakla birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak. İnsanların âhirette birbirlerinden farklı oluşları ise dünyadakinden daha büyüktür. Orada bazıları cehennemin en alt katında zincirlere vurulmuş bir şekilde yanarken, diğerleri, cennetin en yüce makamlarında, arzuladıkları nimetler içinde yaşayacaklardır. Ayrıca cehennemlikler de cennetlikler de bulundukları yerde kendi aralarında farklı derecelere sahibolacaklardır.
Taberi bu âyet-i Kerimeyi şöyle izah etmektedir: “Ey Muhammed, sadece bu geçici dünyayı arzulayanlarla, ebedi olan âhireti isteyenleri birbirlerinden nasıl farklı kıldık bir bak. Bunların âhiretteki derece ve üstünlükleri, dünyadakinden çok daha farklıdır.”
Ayet-i Kerimeden anlaşıldığı gibi insanlar, yaratılış özellikleri ve yaşadıkları yer ve toplumlar itibariyle birbirlerinden farklıdırlar. Bunları her yönleriyle eşit yapmak mümkün değildir. Zira böyle bir istek ve düşünce, yaratılışa aykırıdır. Bu itibarla bazı beşeri sistemlerin, bütün insanları eşit hale getireceklerini iddia etmeleri, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldir. Ancak, bir sınıf insanın diğer bir sınıfı ezmesi, haklarını ellerinden alması ve bir sınıf farkı meydana getirmesi de “İnsanları eşit yapacağız.” iddiası da bir zulümdür ve insanın yaratılışına aykırıdır. Bu sebepledir ki yüce dinimiz İslamiyet, orta yolu emretmiş, özel kabiliyetlerin önündeki engelleri kaldırmış, zayıfların ezilmesine de asla müsaade etmemiştir. [1][26]
22- Ey insanoğlu, sakın Allah ile beraber başka ilah edinme. Aksi takdirde kınanmış ve yalnız başına bırakılmış olarak oturup kalırsın.
Ayet-i Kerimede, akıl sahibi bütün varlıklara, Allahtan başka hiçbirşeyi ilah olarak kabul etmemeleri emrediliyor. Böylece tevhid inancı dışında her türlü düşünce reddediliyor. Ve bu inancın dışına çıkanların, sonunda mutlaka kınanacakları ve rezil olacakları, Allaha ortak koştukları için putlanyla başbaşa bırakılacakları beyan ediliyor. [2][27]
23-24- Rabbin, kesinlikle emretti ki, ancak kendisine ibadet edin. Anne ve babaya iyilik’edin. Anne ve babadan biri veya her ikisi, yanında yaşlanır ve düşkünlesirse (Bezginliğini hissettirir bir şekilde) onlara “Ör* bile deme. Onları azarlama. Onlara güzel ve tatlı sözler söyle. Onlara, merhametle tevazu kanatlarını indir. Onlar için “Rabbim, onlar beni küçüklüğümde yetiştirirken nasıl merhametli davrandılarsa, sen de onlara öylece merhamet eyle.” diye dua et.
Allah teala bu âyet-i Kerimelerde, sadece kendisine ibadet edilmesini emrettikten sonra hemen arkasından anneye babaya iyilikte bulunulmasını emrediyor. Anne babanın, çocuklarının yanında ihtiyarlamaları halinde, çocuklarının onları söz ile dahi incitmemelerini ve onlara tatlı sözler söylemelerini emrediyor. Bu da anne babaya itaatin İslamda ne kadar Önem taşıdığını gösteriyor.
Bu hususta birçok Hadis-i Şerif zikredilmiştir. Resulullah (s.a.v.) bu Hadis-i Şeriflerinin birisinde buyuruyor kî:
“Burnu yere sürülsün. Tekrar burnu yere sürülsün. Tekrara burnu yere sürülsün.” “Ey Allahın Resulü, kimin burnu yere sürülsün?” diye sorulduğunda “Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlı oldukları halde kavuşup ta kendisini cennete koy duramayanın.” buyurdu. [3][28]
Abdullah b. Mes’ud diyor ki:
“Ben, Resulullaha Allah katında “amellerin hangisi daha sevimlidir? diye sordum. “Vaktinde kılman namazdır.” dedi. “Sonra hangisidir?” dedim. “Anneye babaya iyilikte bulunmaktır.” buyurdu. “Ondan sonra hangisi daha sevimlidir?” diye sordum “Allah yolunda cihad etmektir.” buyurdu. Sonra sustum. Eğer ben, sormaya devam edecek olsaydım Resulullah da devam edecekti. [4][29]
Peygamber efendimiz, annenin hakkının daha çok olduğunu başka bir Hadis-i Şerifinde şöyle beyan ediyor:
“Bir adam Resulullaha gelip “Kendisine güzel davranmama en layık olan insan kimdir?” diye sordu. Resulullah da “Annendir.” buyurdu. Adam “Ondan sonra kimdir?” dedi. Resulullah yine “Annendir.” buyurdu. Adam “Ondan sonra kimdir?” dedi. Resulullah “Babandır.” Buyurdu. [5][30]
25- Rabbiniz, içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer salih kimseler olursanız, şüphesiz Allah, tevbe edenleri affedicidir.
Ayet-i Kerimede geçen “Tevbe edenler” ifadesinden kimlerin kastedildiği hususunda farklı görüşler zikredilmiştir. Bu görüşler şunlardır:
Burada “Tevbe edenler”den maksat, Allahi teşbih edenlerdir. Veya bunlar, Allaha itaat eden ve iyilikte bulunanlardır. Yahut bunlar, akşam ile yatsı arasında nafile namazı kılanlardır. Yahut da bunlar, kuşluk namazı kılanlardır.
Veya bunlar, günah işleyip te tevbe eden, tekrar günah işleyip tekrar tevbe edenlerdir. Ya da bunlar, yalnız başlarına kaldıklarında günahlarını hatırlayıp Allahtan af dileyenlerdir.
Taberi, “Tevbe edenler”den maksadın, genel anlamda tevbe edenler olduğunu, bu ifadenin, günahlarından vazgeçip Allaha itaat eden herkesi kapsadığını söylemektedir. [6][31]