TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 26. VE 30. AYETLER

26- Çirkin söz ise, topraktan sökülüp atılmış, kararsız, kötü bir ağaca benzer.
Allah teala bu âyet-i Kerimede de kâfirlerin kalblerindeki inkârı, yerinden sökülmüş l?ir ağaca benzetiyor. Nasıl ki yerinden sökülmüş köksüz kötü bir ağaç hiçbir kimseye fayda vermez, sadece zaran dokunur, AHaha ortak koşanın kalbindeki inkâr da kâfiri imanından koparır. Hem kendisi için hem de diğer insanlar için zararlı hale getirir. [1][38]
27- Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve âhirette hak ve hakikatte sabit kılar. Allah, zalimleri ise saptırır. Allah, dİlcdiğiNİ yapar.
Allah, mümin kullarını dünya hayatında da imanlarında kararlı kılar. Kabirlerinde hesaba çekildiklerinde de Kelime-i Tevhidde ve imanlannda kararlı kılar. Zalim olan kâfir ve münafıkları ise, kabirde hesaba çekildikleri zaman hak’ta muvaffak kılmaz. Allah, dilediğini yapar.
Ayet-i Kerimede, Allah tealanın, iman edenleri dünya hayatında hak ve hakikat üzere sabit kılacağı beyan edilmektedir. Müfessirler buradaki “Hak ve Hakikat” diye tercüme edilen “Kavl-i Sabif’ten maksadın, iman ve salih amel. olduğunu söylemişlerdir. Böylece âyetin mânâsı: “Allah, müminleri dünya hayatında, imanlarında ve salih amellerinde kararlı kılar.” anlamına gelmektedir.
Ayetin devamında Allah tealanın, iman edenleri âhirtte de hak ve hakikatte kararlı kılacağı zikredilmektedir. Buradaki âhiretten maksadın da kabir hayatı olduğu, müminin orada hesaba çekilirken, imanında ve Kelime-i Tevhidde kararlı kılınacağı beyan edilmektedir.
Bu hususta Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Mümin, kabirde hasaba çekilince “Lailahe İHaLlah Muhammedrresulul-lan” diyerek şahadet getirecektir. İşte Allah tealanın: “Allaha iman edenleri dünya hayatında ve âhlmte hak ve hakikatte sabit kılar.” Ayetinden maksat budur. [2][39]
Hz.Osman (r.a.) diyor ki:
“Resulullah, cenaze defnini bitirdikten sonra kabrin başında durur ve şöyle derdi: “Kardeşiniz için af dileyin. Onun, imanda kararlı kılınmasını isteyin. Zira o şimdi sorgu suale tâbi tutulmaktadır. [3][40]
28- Kâfirlerin, AHahm nimetlerine şükredecekleri yerde Allahi inkâr ettiklerini, kavimlerini helak yurduna sürüklediklerini görmez misin?
Ey Muhammed, Kureyş kâfirlerinin, Allahm, kendilerine göndermiş olduğu Peygamberi inkâr ederek, Allahın bu nimetini nasıl inkâr ile değiştirdiklerini görmez misin? [4][41]
29- Helak yurdu cehennemdir. Onlar oraya gireceklerdir. O, ne kotu bir yerdir.
Ayet-i Kerimede, Kureyş kâfirleri gibi inkarcıların, (s.a.v.)i yalanlayarak büyük bir nimete karşı nankörlük ettikleri, kendilerini ve kavimlerini, içine düşenleri helak eden cehenneme sürükledikleri beyan edilmektedir. [5][42]
30- Müşrikler, insanları, Allahın yolundan saptırmak için, Allaha ortaklar koştular. Ey Peygamber, onlara şöyle de: “Yaşayın bakalım, en son varacağınız yer ateştir.
Allah teala bu âyet-i Celilede, müşriklerin, insanları, Allahın yolundan saptırmak için Allaha ortak koştuklarını beyan ettikten sonra onları tehdit ederek buyuruyor ki: “De ki: “Yaşayın bakalım. Şüphesiz ki, döneceğiniz yer, Cehennem ateşidir.”
Bu hususta diğer âyetlerde de şöyîe buyuruluyor: “Biz onları az bir zaman, nimetler içerisinde yaşatırız. Sonra da ağır bir azaba sürükleriz. [6][43]“Onlar için dünyada geçici bir hayat vardır. Sonra dönüşleri yine bizedir. Biz onlara, inkârları sebebiyle şiddetli azabı tattıracağız. [7][44]