TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 86. VE 90. AYETLER

86- Eğer iman ediyorsanız, Ali alı in geriye bıraktığı şey sizini çin daha hayırlıdır. Ben, sizin üzerinize bir bekçi değilim”.
Ayet-i Kerimede geçen “Allahin geriye bıraktığı şey”den neyin kastedildiği hususunda farkh görüşler zikredilmiştir.
Taberi bu şeyin, ölçü ve tartıların tam olarak yapılmasından sonra elde edilen kâr olduğunu ve buna göre de âyetin mânâsının: “Ölçü ve tartılarınızı tam olarak yaptıktan sonra geriye kalan kâr’iniz sizin için, insanların malını almaktan daha hayırlıdır” demek olduğunu söylemiştir.
Abdullah b. Abbas ve Hasan-ı Basrî’ye göre ise “Allanın geriye bıraktığı şey”den maksat, Allahm verdiği nziktır. Buna göre de âyetin mânâsı: “Eğer iman ediyorsanız, Allanın size vermiş olduğu rızık, insanların malını eksiltmekten, sizin için daha hayırlıdır” demektir.
Mücahide göre ise: “Allahm geriye bıraktığı şeyden” maksat, AUaha itaattir. Buna göre de âyetin mânâsı: “Eğer iman ediyorsanız, Allaha itaat etmeniz sizin için daha hayırlıdır” şeklindedir.
Katadeye göre ise: “Allanın geriye bıraktığı şeyden” maksat, Allah tarafından kullarına verilen nasiptir. Buna göre de mânâ şöyledir: “Eğer iman ediyorsanız, Allanın, sizin için verdiği nasibiniz sizin için daha hayırlıdır”.
Abdurrahman b. Zeyd’e göre ise, “Allanın geriye bıraktığı şey”den maksat, Allanın rahmetidir. Buna göre de âyetin mânâsı: “Eğer Allaha iman ediyorsanız onun rahmeti sizin için daha hayırlıdır” anlamındadır.
Bütün bu görüşleri birarada ifade etmek gerekirse, âyeti şöyle izah etmek mümkündür: “Eğer Allaha iman ediyorsanız, Allahm size verdiği rızık, veya ölçü ve tartıları tam olarak yaptıktan sonra elde ettiğiniz kâr, veya Allaha itaatiniz veya Allah tarafından size verilen nasibiniz veya Allahm rahmeti sizin için daha hayırlıdır”[1][97]
- Medyen kavmi şöyle dedi: “Ey Şuayb, atalarımızın taptığını bırakmamızı veya mallarınızda dilediğimizi yapmamayı sana namazın mı emrediyor? Şüphesiz kî sen halim selim, aklı başında bir adamsın.
Şuaybin kavmi, onunla alay ederek demişlerdir ki: “Ey Şuayb, senin dininin temeli olan namazın mı bizim, putlara tapmamızı veya mallarımızda dilediğimiz gibi tasarrufta bulunarak onları eksik ölçüp tartmayı bırakmamızı emrediyor? “Herhalde sen, halim selim, aklı başında, olgun bir kimsesin ha? [2][98]
88- Şuayb da şöyle dedi: “Ey kavmim, söyleyin bana, rabbim tarafından apaçık bir delilim varsa ve benî, güzel bir rızikla katından rızıklandırıyorsa, ona nasıl karşı gelebilirim? Ben, sizlere yasak ettiğim şeyleri kendim yapmak istemem. Sadece gücümün yettiği kadar, ıslah etmeyi isterim. Muvaffakiyetim ancak Allahtandır, Sadece ona güvendim ve ona yönelirim.
Şuayb onlara şöyle dedi: “Şayet benim, sizleri davet ettiğim ve sizlere yasakladığım şeyler hakkında, apaçık bir delilim varsa ve rabbim beni katından helal ve temiz bir nzıkla nziklandırmışsa, siz bana ne diyebilirsiniz? Ben sizlere bir şeyi yasaklayıp da kendim onu yapacak değilim. Ben, gücümün yettiği ölçüde sizi sadece düzeltmek istiyorum, ki, Allahın azabına uğramayasınız. Benim başarılı olmam, ancak Allahın yardı mı yi ad ir. Ben ona güvendim ve tevbe ederek ona yöneldim”[3][99]
89- Ey kavmim, bana karşı gelmeniz, Nuh veya Hud veya Salih kavimlerinin başlarına gelenlerin aynısını başınıza getirmesin. Lût kavmi de sizden uzak değildir.
Şuayb devamla dedi ki: “Ey kavmim, bana karşı olan düşmanlığınız ve ayrılığınız, sizleri inkarcılıkta diretmeye sürüklemesin. Aksi takdirde sizin de başınıza, Nuh veya Hud yahut Salih Peygamberlerin kavimlerinin başlarına gelen felaketler gelir. Lût Peygamberin kavminin nasıl helak olduğu sizden uzak bir mesele değildir. Onu biliyorsunuz. O halde niçin öğüt ve ibret almıyorsunuz?
isyancıların, Halife Hz. Osman (r.a.)in evini kuşattıkları zaman Hz. Osman onlara işte bu âyeti okumuştur. [4][100]
90- Rabbinizden affınızi isteyin. Sonra ona tevbe edin. Şüphesiz ki rabbim, çok merhametlidir ve çok sevendir.
Şuayb yine şöyle dedi: “Ey kavmim, putlara tapmanız ve Ölçü ve tartıyı eksik yaparak insanların hakkını yemenizden doğan günahlarınrızdan dolayı, rabbinizden affınızi dileyin. Sonra yaptıklarınızdan vazgeçip ona itaate yönelin. Rabbim, yaptıklarından vazgeçip kendisine yönelenlere karşı, çokça merhametlidir ve kendisine yönelenleri de çokça sevendir. [5][101]