TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 11. VE 15. AYETLER

11- Ancak sabredenler ve iyi amel işleyenler bundan müstesnadır. İşte onlara, günahlarından bağışlanma ve büyük mükâfaat vardır.
Ancak, bela ve sıkıntılara karşı sabredenler, geniş zamanlarında da saîih amel işleyenler müstesnadır. İşte bunların günahlarının bağışlanması ve salih amellerinin karşılığı olarak büyük mükâfaatları vardır.
Evet, hakkıyla iman eden teslimiyetçi kul, hem sıkıntılı halinde hem de geniş zamanında rabbine şükreder ve başına gelenlere sabreder, bu husuta bir Hadis-i Şerifte şöyle Duyuruluyor:
“Şaşılır müminin işine ki, onun her işi hayırdır. Bu hal, müminden başka hiçbir kimsede yoktur. Şayet ona sevindirci bir hal isabet ederse şükreder ve bu onun için hayırlıdır. Eğer ona bir zarar dokunacak olursa sabreder bu da onun için hayırlıdır. [1][14]
12- Ey Peygamber, sana vahycdilenlcrin bir kısmını, belki hirakabil-risin. Onların: “Onun üzerine bir hazine indirilsin veya kendisiyle birlikte bir Melek gelsin.” demelerine üzülebilirsin. Sen ancak bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.
Ey Muhammed, onların sana, “Ona bir hazine indirilse ya.” veya “Onun, Allahın Peygamberi olduğunu doğrulayan bir Melek kendisiyle beraber gelse ya.” diyeceklerinden korkarak Allahın sona vahyetti ki erinin bir bölümünü belki tebliğ etmeyeceksin. Sakın bunların sözüne aldırma ve tebliğ vazifenden geri durma. Zira sen ancak bir uyarıcısın. Sana düşen ancak tebliğ etmektir. Herşeyi sevk ve idare eden Alİahtır. [2][15]
13- Yoksa onlar “Kur’am Muhammed uydurdu” mu diyorlar? ey Muhammed de ki: “Siz de Kur’anın benzeri on uydurma Sure meydana getirin bakalım. Eğer iddianızda doğruysanız, Allahtan başka yardımını isteyebileceklerinizi de çağırın.”
Yoksa müşrikler: “Muhammed bu Kur’anı uydurdu da onu Allaha isnad ediyor” mu diyorlar? De ki: “Şayet bana gelen Kur’anı ben uydurmuşsam siz de bu Kur’anın Surelerine benzer on Sure uydurup getirin. Bu iddianızda samimi iseniz Allahtan başka bütün varlıkları da yardımınıza çağırın.
*Kur’an-i Kerimde bulunan bu gibi âyetler “Tehaddî” yani, “meydan okuma” âyetleri denir. Bu âyetlerde, bozan Kur’anın tamamının benzeri bazen on suresinin benzeri bazan da tek bir suresinin benzerinin meydana getirilmesi içydan tadır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın hak peygamber olduğuna delil olarak insanları âciz bırakan bu Kur’an kâfidir. Zira Resulullah, zamanında yaşadığı toplumun fertlerinden biridir. Fakat ona gelen Kur’anın bir Suresinin dahi benzeri meydana getirilememiştir. Halbuki o tarihte Araplar edebiyetın zirvesinde bulunuyorlardı. Tüm belagat ve fesahatlanna rağmen Kur’an ifadeleri karşısında âciz kalmışlar onun bir Suresinenin dahi benzerini meydana getirememişlerdir. İşte bu haliyle Kur’an-ı Kerim, Resulullahın Hak Peygamber olduğuna en büyük delildir. [3][16]
14- Eğer onlar size cevap vermezlerse, bilin ki bu Kur’an, ancak Allanı ilmi ile indirilmiştir. Ondan başka ilah yoktur. Artık siz, Müslüman mısınız?
Ey Muhammed, o müşriklere de ki: “Şayet bu Surelerin benzeri olan on sure meydana getirebilmek için Allahtan büşkü bütün yardımcılarınızı çağırdığınızda eğer onlar size cevap vermiyorlarsa, siz de bunu yapmaktan âciz iseniz şunu iyi bilin ki Kur’an, Allahın bilgisi ve izniyle gökten Muhammede indirilmiş bir kitaptır. Muhammed bunu uydurmamıştir ve uydurmaya da kadir değildir.”
Yine şunu iyi bilin ki, Allahtan başka hakkıyla ibadete layık olan hiçbir ilah yoktur. Artık ona teslim olup itaat eden ve samimiyetle ona kulluk eden Müslümanlar olmaktan başka çareniz kalmış mıdır?
Bazı müfessirler buradaki hitabın Resulullaha ve Müminlere olduğunu beyan ederek âyeti şöyle izah etmişlerdir: “Ey Muhammed, şayet o müşrikler size cevap vermezlerse, Kur’anm Allah tarafından ve onun bilgisi dahilinde indirildiği inancınızda ve Allahtan başka hiçbir ilah olmadığı itikadınızda kararlı olun. “Artık sizler, Allaha hakkıyla boyun eğiyor musunuz? Artık imanınız arttığı gibi amel ve İhlasınız da artsın. [4][17]
15- Kim dünya hayatını ve onun ziynetlerini isterse biz onlara, dünyada yaptıklarının tam karşılığını veririz. Onların orada bir şeyleri de eksiltilmez.
Kim yaptığı amellerle sadece dünya nimetlerini ister âhiret nimetlerine ait inancı bulunmazsa biz ona dünyadayken yaptıklarının karşılığını tam olarak verir hiçbirşeyi eksiltmeyiz.
Abdullah b.Abbas bu âyetin izahında diyor ki: “Mallarını gösteriş için harcayanlar bunun karşılığını dünyadayken alır, asla zulme uğratılmazlar.” [5][18