TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HİCR SURESİ 16. VE 20. AYETLER

16- Şüphesiz biz, semada burçlar yarattık. Bakıp ibret alanlar için onu süsledik.
Ayet-i Kerimede zikredilen “Burçlar”dan maksat, göklerdeki gezegenler veya bu gezegenlerin takip ettikleri yörüngelerdir. Yahut da bu gezegenlerin, yörüngelerinde hareketlerine devam ettikleri sırada, belli yer ve zamanlarda almış oldukları konum ve durumlardır. [1][23]
17-18- Gökleri, Allahın rahmetinden kovulan bütün Şeytanlardan koruduk. Ancak semadan kulak hırsızlığı yapanı apaçık bir ateş kovalar.
Bu âyet-i Kerimelerin tefsirinde şu Hadis-i Şerifler zikredilmiştir: Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah teala gökte bir emrin yerine getirilmesine hükmettiği zaman Melekler, Allahın emirlerine boyun eğdiklerini göstererek kanatlarını çırparlar. Allah, düz kayalar üzerinde hareket eden zincirlerin çıkardığı ses “gibi heybetli bir ses çıkaran emri Meleklere uygulatır. Meleklerin kalbinden (Bu ilahi emrin dehşetiyle meydana gelen) korku gidince melekler, (mertebeleri daha yüce olan diğer meleklere) derler ki: “Rabbiniz ne emretti?” Onlar da cevaben derler ki: “Hakkı emretti. O, yücedir, büyüktür. “Bu sırada kulak hırsızı Şeytanlar, yerden göğe kadar birbirlerinin üstünde zincirleme dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunurlar. Şeytanlar bu vaziyette iken bazı kere, Meleklerin konuşmasını işiten en üstteki Şeytana bir ateş parçası yetişip, altındaki Şeytana o haberi ulaştıramadan o Şeytanı yakar. Bazı kere de ateş o Şeytanı yakalamadan, haberi bir sonraki Şeytana ulaştırır, o da altındakine ulaştırır… böylece haber yeryüzüne ulaşır, sihirbazların ve kâhinlerin ağzına düşer. Onlar da bu haberin yanına yüz yalan katarak insanlara söylerler. Nihayet o ilahi emir yeryüzünde maydana gelir ve böylece de b sihirbaz veya kâhinin söylediği doğru çıkmış olur. Onlardan bu haberi işiten taraftarları da derler ki: “Nasıl, bunlar vaktiyle şöyle şöyle olacak diye bize haber vermemişler miydi? Gördünüz ya, sihirbazın, gökten işitildiğini söylediği sözün gerçek olduğu ortaya çıktı.” [2][24]
Abdullah b.Abbas diyor ki:
“Birgün Resulullah, sahabileriyle beraber otururken bir yıldız aktı ve ışığı göründü. Resuluîlah: “Cahiliye döneminde bunu gördüğünüz zaman ne diyordunuz?” diye sordu. Sahabiler dediler ki: “Biz, “Büyük bir şahsiyet öldü veya büyük bir şahsiyet doğdu.” derdik.” Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “Yıldız, kimsenin ölümü veya doğumu üzerine akıtılmaz. Fakat güçlü ve yüce olan rabbimiz birşeyin olmasına hükmettiği zaman, arşı sırtında taşıyan melekler onu teşbih ederler. Sonra onlann altında bulunan gök sakinleri teşbih ederler. Sonra, onlardan daha aşağıda bulunan varlıklar teşbih ederler. Teşbih etme nihayet bu semada (Dünya semasında bulunanlara) kadar ulaşır. Sonra altıncı semada bulunanlar Yedinci semada bulunanlara “Rabbimiz ne dedi?” diye sorarlar. Yedinci semada bulunanlar onlara rablerinin ne dediğini haber verirler. Ondan sonra her semadakiler bir üstte bulunandan haber alır. Böylece o haber dünya semasındakilere kadar ulaşmış olur. Şeytanlar da kulak hırsızlığı yaparak bu haberlerden bir kısmını kaparlar. Onu dostlarına ulaştırırlar. O getirdikleri haber aslında doğrudur. Fakat onlar o haberi değiştirir ve ona başka şeyler katarlar. [3][25]
Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “Biz, dünya semasını, lamba gibi parlayan yıldızlarla donattık. Onlarla Şeytanların taşlanmasını sağladık. Ahirette de biz, Şeytanlara, alev alev yanan bir azap “Biz dünyadaki göğü, bir zinet olan yıldızlarla süsledik.” “Biz, o göğü her isyankâr Şeytandan koruduk.” [4][26]“Böylece onlar, o yüca topluluğu dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan kendilerine ateş atılır. Kıyamet gününde de onlar için devamlı bir azap vardır.” “Ancak o yüce topluluktan bir söz kapanların da, peşine, herşeyi delip geçen bir alev takılır.’[5][27]
19- Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık. Oraya sabit dağlar yerletirdik. Orada herşeyden belli bir ölçüde bitkiler bitirdik.
Yeryüzünü düzgün bir şekilde yaydık. Oraya, sarsılmasını önlemek için, dağlar yerleştirdik. Yeryüzünde çeşitli meyve ve sebze gibi bitkileri, ihtiyaca göre belli bir miktarda ve ölçülü bir şekilde bitirdik. Öyle ki, birinin bitip ortaya çıkması, diğerinin bitmesine engel olmadığı gibi, bunların herbirini, kendilerinden en güzel şekilde faydalanılacak biçimde yarattık. [6][28]
20- Yeryüzünde sizlere ve rızıklarını veremediklerinize geçim yolları yarattık.
Biz, sizler için, o yeryüzünde, hayatınızı devam ettirecek çeşitli geçimlikler yarattık. Sizlerin, faydalandığınız ve fakat kendilerini zıklandıramadiğınız, kölelerin, hizmetçilerin ve diğer çeşitli canlı varlıkların da geçimliklerini orada yarattık
Bu âyet-i Kerime, Allah tealanın, insanoğluna bahşettiği çeşitli nimetleri ona hatırlatmakta ve onu, o nimetleri kendisine veren rabbini tanımaya ve ona boyun eğmeye davet etmektedir. Zira Allah teala insanın kendisini rızıklandırdığı gibi onun, çeşitli hedeflere varmak için kullandığı vasıtaları da o nzıklandırmaktadır. İnsan en basit bir’binek hayvanına dahi yem yaratmaktan âcizdir. O halde nasıl olur da rabbinin nimetlerine nankörlük edebilir? [7][29]