TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HİCR SURESİ 1. VE 5. AYETLER

HICR SURESİ
Hicr Suresi Doksandokuz âyettir. 87.Ayeti Medinede diğerleri Mekkede nazil olmuştur.
Hicr, Medine ile Şam arasında bulunan kayalık bir arazinin adıdır. Salih Aleyhisselam, burada yaşayan bir kavme Peygamber olarak gönderilmiştir. Bu kavim, kayaları oymak suretiyle sağlm evler yapıyor ve kendilerini bu evlerde daha emniyette hissediyorlardı.
Fakat Salih aleyhisselamın getirdiği, Kayadan çıkan “Deve” mucizesine inanmadılar, Ona dokunmaları ve rahatsız etmeleri bile yasaklandığı halde Deveyi kestiler ve sonunda Allah tealanın gönderdiği korkunç bir çığlıkla yok olup gittiler.
İşte bu Surede bu kavim ve onların başına gelen bu korkunç olay da kısaca anlatılmakta ve Sure adını buradan almaktadır.
Sure-i Celile, kâfirlere ihtar ile başlıyor. “Kâfirler kıyamet günü “Keşke Müslüman olsaydık” temennisinde bulunurlar[1][1] “Ey Peygamber, onları kendi hallerine bırak. Yesinler, eğlensinler, boş umutlan onları oyalayıp dursun. Onlar yakında bileceklerdir. [2][2] Duyuruluyor. Surede, kâfirlerin, bu dünyada yeyip içip eğlenmelerinin, sonunda kendilerine pişmanlıktan başka birşey getirmeyeceği beyan edildikten sonra, her ümmetin bir ecelinin bulunduğu ve bu ecel sonunda yok olup gidecekleri şöyle anlatılıyor: “Biz, hiçbir ülkeyi helak etmedik ki, onun, takdir edilen belirli bir zamanı olmasın. [3][3]Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir ne de erteleyebilir. [4][4]
Sure-i Celilede daha sonra, müşriklerin, Peygamber efendimize inanmayıp ona sataşmaları, onunla alay ederek ona: “Ey kendisine Öğüt verici bir kitap indirilen, şüphesiz ki sen delisin. [5][5] demeleri üzerine Allah teala o öğüdü yani Kur’ara, kendisinin indirdiğini açıklayarak “Kur’anı biz indirdik biz. Onun koruyucusu da şüphesiz ki biziz. [6][6] buyuruyor. Ve daha önce gelmiş olan Peygamberlerin de ümmetleri tarafından yalanlandıklarını beyan ile Peygamber efendimizi teselli ediyor.
Sure-i Celilede, yeryüzünün, Allah teala tarafından bir nimet olmak üzere, insanların yaşamasına elverişli bir biçimde yaratıldığı, rüzgâr, yağmur, bulutlar ve benzeri tabiat olaylarının, insanların menfaatleri için takdir ve tayin edildiği açıklanıyor.
Hz.Ademin topraktan, Cinlerin ise ateşten yaratıldıkları açıklanıyor. Allah tealanın emri üzerine Meleklerin Ademe secde ettikleri, İblisin ise,. kendisini Ademden üstün görüp secde emrine uymayarak. Allaha âsi olduğu beyan ediliyor.
Sure-i Celile, daha sonra, Lût kavmini helak etmeye gelen Meleklerin, Hz.İbrahime misafir oluşlarını ve bu arada, karısının ve kendisinin yaşlılığına rağmen, onlara, Allah tealanın, Salih bir evlat vereceğini müjdelediklerini beyan ediyor.
Bundan sonra Lût aleyhisselama gelen Meleklerin, ona, kavmini helak etmeye geldiklerini söyledikleri, kendisini ve ailesini alarak arkasına bakmadan ,orayı terketmesini istedikleri açıklanıyor.
Daha sonra, Lût kavminin bir şafak vakti, korkunç bir çığlık ile yok , edilişi, memleketlerinin üstünün altına gelişi beyan ediliyor ve bütün bu olaylardan ibret alınması gerektiğine dikkat çekiliyor.[7][7]
Rahman ve Rahim olan Allanın adıyla.
1- Elif, Lâm, Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık Kur’amn âyetleridir.
Taberiye göre bu âyetin izahı şöyledir: “Bu âyetler, Kur’andan önceki Tevrat ve İncil gibi kitapların ve apaçık Kur’anm âyetleridir.” Katade ve Mücahid de bu izah şeklini benimsemektedirler.
Diğer bir kısım Müfessirler ise bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: “Ey Muhammed, bu âyetler, sana indirmeyi vaadettiğimiz kitabın, yani Kur’amn apaçık âyetleridir.” [8][8]
2- KafirIer,kıyamet günü:”Keşke Müslüman olsaydik.”temennisinde bulunurlar.
Abdullah b.Abbas ,bu âyetin izahında diyor ki:”KafirIer.kıyamet günün-de.AHahi birleyip Müslüman olan kimselerden olmayı temenni edeceklerdir. Zira Müslümanlardan bazı günahkârlar.günahlan yüzünden cehenneme girecek-ler.Müşrikler onlara:” Ali ahtan başka ilah yoktur.”demenizin ne faydası oldu ki? İşte siz de bizimle birlikte cehennemdesiniz.”diyeceklerdir. Fakat Allah teala onların bu sözlerine gazaplanarak,günahkâr müminleri cehennemden çıkaracak ve işte o zaman kâfırler:”keşke biz de dünyadayken Müslüman olsaydık.”teme-nisinde bulunucakl ardır. [9][9]
3- Ey Peygamber, onları kendi hallerine bırak. Yesinler, eğlensinler. Boş umutları onları oyalayıp dursun. Onlar, yakında bileceklerdir.
Ey Muhammed, bırak o kâfirleri, dünyada yeyip içsinler Zevk ve arzularıyla eğlenip dursunlar. Boş ümitler onları oyalasın da, fbedı hayatıan için hiçbir hazırlık yapmasınlar. Yakında onlar, dünyada şeheVı juzulannm ve maddî lezzetlerin mahkumu olmanın neticesinin ne olduğunu çok ıyı anlayacaklardır.
Allah teala bu âyette, kâfirleri tehdit etmektedir. Kur’an-ı Kerimde bu hususta başka âyetler de” bulunmakta ve onlarda da şöyle buyurulmaktadır: “Müşrikler, insanları Allanın yolundan saptırmak için, Allaha ortaklar koştular. Ey Peygamber, onlara şöyle de: “Yaşayın bakalım. En son varacağınız yer, ateştir. [10][10] “Ey kâfirler, dünyada az bir zaman, yeyin ve eğlenin bakalım. Şüphesiz siz, suçlularsınız.” “O gün, yalanlayanların vay haline[11][11]
4- Biz, hiçbir ülkeyi helak etmedik ki, onun, takdir edilen belirli bir zamanı olmasın.
Allah teala bu âyet-i Kerimede, helak ettiği ülkelerin halkı için, tayin ettiği bir süre bulunduğunu, bu süre dolmadan önce onlan helak etmeyeceğini, bu sebeple kâfirlerin, kendilerine mühlet verilmesine aldanarak şımarmamalan gerektiğini beyan etmektedir. [12][12]
5- Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir ne de erteleyebilir.
Allah teala bu âyet-i Kerimede, hiçbir ümmetin, helak edilme zamanı gelmeden önce helak edilmeyeceğini, helak edilme vakti gelince de asla ertelenmeyeceğini beyan etmektedir.
Bu husuta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “De ki: “Allahm dilediğinin dışında, benim, kendime ne bir zarar ne de bir fayda sağlamaya gücüm yeter. Her Ümmetin bir eceli vardı. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an geciktirebilirler, ne de öne alabilirler. [13][13]
“Eğer Allah, insanları, zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah onlan, belli bir vakte kadar erteler. Vâdeleri geldiğinde, onu ne bir an erteleyebilirler ne de bir an öne alabilirler[14][14]