BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd görüleni görülmeyeni emsalsiz bir şekilde yaratan bizlere sayısız nimetler bahşeden Allaha mahsustur. Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen önderimiz ve örneğimiz yaşayan Kuran kendisine tabi olunmadıkça, izinden gidilmedikçe kurtuluşun mümkün olamayacağı Hz. Muhammed’e âline ashabına ve onları takip eden tüm müminlerin üzerine olsun.

“Şükür; yapılan iyiliği bilmek ve onu yaymak, iyilik edeni iyiliğiyle övmek, minnettarlık anlamındaki şükür, terim olarak Allah’tan veya insanlardan gelen nimet ve iyilikten dolayı minnettarlığını ifade etme, nimete söz ve fiille mukabelede bulunma, Allah’a itaat edip günah işlemekten uzak durmak suretiyle nimetin gereğini yapma” şeklinde tanımlanmıştır.

Şükür; nimetin sahibini hatırlamaktır. Elimizde avucumuzda ne varsa hepsi âlemlerin Rabbi olan Allah’ın bize sunduğu imkânlardır. İnsan kendisine ve çevresine baktığında, kendisinin hiçbir katkısının olmadığı pek çok nimeti görebilir. Yeryüzünde verilen imkânlar; mal, mevki, anne, baba, eş evlat, akraba bunlardandır. Güneş, ay, yıldızlar, rüzgârlar, geçim vasıtaları ulaşım araçları, evler, bahçeler, denizler, nehirler, dağlar, taşlar, bulutlar, yağmurlar, bitkiler, sebzeler, meyveler, türlü türlü hayvanlar ve onlardan yararlanma yolları gibi saymakla bitiremeyeceğimiz nimetlerin hepsi Allahın lutfundandır. Ve insan her daim Allah (c.c)’nun mülkünde fakirliğini unutmamalıdır. ‘’Şehirde bahçeli bir villada yaşayan zengin bir adam, çocuğunu bu zenginliğin kıymetini anlaması için köyüne götürür. Çocuk akşam eve dönerken; “Babacığım çok teşekkür ederim,  ne kadar fakir olduğumuzu anladım.” deyince babası şaşırır “Nasıl yani?” deyince oğlu der ki: “babacığım, bizim bahçemizde birkaç ağaç varken köydekilerin ormanı var. Bizim birkaç sokak lambamız varken, onların sayısız yıldızı ve dolunayı var. Bizim birkaç metre havuzumuz varken onların upuzun dereleri var. Bizim bir bekçi köpeğimiz varken onların onlarca köpekleri var. Fakirliğimizi ve dünyadaki zenginlikleri gösterdiğin için teşekkürler. “ Bunlar, sürekli gördüğümüz için körleştiğimiz ya da gözümüzde sıradanlaşan nimetlerdir. İnsanın yaratılışı, el, ayak, göz gibi sahip olduğu mükemmel organlar; Nefes, görme, duyma, koklama, tatma, dokunma, irade, idrak, zekâ, nefis, akıl, kalp ve ruh bize emanet edilen büyük nimetlerdir. İnsanların bu nimetlerin farkına varması ve şükretmesi gerekir. Allah insanlardan bunu istiyor. Kısacası sahibi olduğumuzu zannettiğimiz uğruna savaşlar verdiğimiz, rekabete tutuştuğumuz, her türlü riski göze aldığımız her şey aslında bize ait olan şeyler değildir. Kuran-ı Kerimde “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız.” (Nahl 18) buyrulmaktadır, O’nun sayısız nimetlerinin hadde hesaba gelmediği hatırlatılmaktadır. Ebu Bekir eş-Şibli, şükrü; ’’ Nimeti değil nimeti vereni görmektir’’şeklinde özetlemiştir. (Kuşeyri 11-492)  Ayetlerde Allah’ın insanlara bahşettiği maddi ve manevi nimetler arasında, çeşitli kusurlarına rağmen onları bağışlaması (Sonra bunun ardından belki şükredersiniz diye sizi affettik. Bakara 52) onlara yardım etmesi, onlara kurtarıcı ayetler göndermesi, duyu ve idrak yeteneği vermesi gibi nimetler sayıldıktan sonra,’’Belki şükredersiniz’’ ifadesiyle nimetin verilişinin insanlar için şükür konusunda bir sınama olduğuna vurgu yapılmaktadır.Fakat Allah (cc.) insanların yeterince şükretmediğinden sitem ederek ‘’    Ne kadar az şükrediyorsunuz!..  Fakat insanların çoğu şükretmez; Halen şükretmeyecekler mi?’’ gibi ifadelerde bulunmaktadır.

Şükretmek müminlerin en önemli özelliklerinden biridir. ALLAH cc müminlere verilenleri zaman  zaman hatırlatarak bu hatırlatmanın da onları şükretmeye teşvik olduğunu hissettiriyor. Bu şükrün meydana gelmesi nimeti verene kalbin sevgiyle, organların itaatle, dilin O’nun zikri ile ve O’nu övmekle meşgul olmasıyla mümkün olacaktır.

Müminin hayatı sabır ile şükür anlayışı arasında geçmelidir. Bu konuda Rasulullah (sav.):’’Müminin durumu hayret vericidir.Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız müminlere mahsustur.Başına güzel bir iş geldiğinde; şükreder kazanır, başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder kazanır.’’(Müslim Zühd) buyurmaktadır.Öyleyse her halimizin kazanç olmasını istiyorsak; bize verilen sınırsız nimetin sahibine yönelmeli, şükrümüzü hakkıyla eda etmeliyiz.

RABBİM bizleri kendisini tanıyan ve hakkıyla şükreden kullarından eylesin.

(Bir daha ki yazımızda şükrü farklı açılardan ele almaya çalışacağız inşaAllah.)

           VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.