SADÂKATİN ZİRVESİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِۚ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضٰى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُۘ وَمَا بَدَّلُوا تَبْد۪يلًاۙ
Kur’an-ı Kerim’in en güçlü hitaplarından biri olan Ahzâb Suresi 23. ayet, Allah yolunda verilen sözün sadakatle yerine getirilmesinin önemini, İslâm davasına adanmışlığın ne anlama geldiğini ve şehitliğin zirve noktasını bizlere hatırlatır:
“Müminlerden öyle erler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde sadık kaldılar. Onlardan kimi adağını yerine getirdi (şehit oldu), kimi de beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.”
(Ahzâb 33:23)
Bu ayet, müminin imanı uğruna canını bile feda edebilecek bir kararlılıkla yaşaması gerektiğini hatırlatır. Ayetin indiği bağlam, onun mesajını daha da güçlü kılar: Hendek Gazvesi.
Ahzâb Suresi, Medine döneminde inmiş ve özellikle Hendek Gazvesi sırasında Müslümanların karşı karşıya kaldığı büyük tehlikeleri ve onların gösterdiği sabrı anlatmaktadır. Ayetin özellikle Enes bin Nadr, Hanzala bin Ebi Amir, Sa’d bin Muaz ve Abdullah bin Cahş gibi sahabeler hakkında indiği rivayet edilmiştir.
İbn Kesîr bu ayetle ilgili şöyle der:
“Bu ayet, Allah’a verdikleri bey‘at sözünde sadık kalan, gerekirse canlarını feda eden müminlerden bahseder. Bu, sahabenin sadakatini ve İslâm uğrunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceklerini gösterir.”
(Tefsîru’l-Kur’ân il-Azîm)
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbını sözlerine sadık, kararlı, teslimiyet sahibi bireyler olarak yetiştirdi. O, sahabeye sadece savaş meydanlarında değil, hayatın her alanında Allah’a verdikleri sözde sadık kalmayı öğretti.
Uhud Savaşı’na katılan Enes bin Nadr, Bedir Savaşı’na katılamamış ve çok üzülmüştü. “Allah bana bir daha savaş fırsatı verirse, Allah yolunda ne yapacağımı göstereceğim” demişti. Uhud’da şehit oldu. Cesedini tanımak dahi zor oldu. Onun hakkında bu ayetin indiği rivayet edilir.
(Buhârî, Cihad, 12)
Hanzala, evlendiği gece Uhud Savaşı’na katılmış, gusül abdesti alamadan şehit düşmüştü. Resûlullah onun hakkında:
“Melekler onu yıkıyor” buyurdu.
(İbn Hibbân, Sahîh, 6905)
Bu örnekler, ayette bahsedilen sadakat timsali şahsiyetlerin canlı tefsiri gibidir.
Taberî, bu ayeti şöyle tefsir eder:
“Onlar Allah’a canlarını ve mallarını feda edeceklerine dair söz verdiler. Bir kısmı bu sözlerini hayatlarıyla yerine getirdiler; bir kısmı da bu yolda sebat etmeye devam ediyor.”
(Câmi‘u’l-Beyân, Ahzâb 23)
“Bu ayet, gerçek iman sahiplerinin teslimiyetini ve samimiyetini gösterir. Müminin imanı, sözünde sadık olmasıyla ölçülür.”
(Hak Dini Kur’an Dili, Ahzâb 23)
Hz. Hamza (r.a.)
“Şehitlerin Efendisi” olarak anılan Hz. Hamza, Bedir ve Uhud’da cesaretin ve sadakatin sembolüydü. O, Allah yolunda verdiği sözü sonuna kadar tuttu.
Sa’d bin Muâz (r.a.)
Hendek Gazvesi’nde yaralanan Sa’d bin Muaz, ölüm döşeğinde dua etti:
“Ya Rabbi! Eğer bu savaşta bana şehadet nasip edeceksen, beni yaşat. Ama eğer bu kavimle (Benî Kurayza) işimiz bitmediyse, ölmemi geciktir.”
Bu dua kabul oldu ve Benî Kurayza hükmü verildikten sonra vefat etti.
Bugün Müslüman bireyler olarak, sadakati sadece savaşta değil; eğitimde, iş hayatında, aile ilişkilerinde ve toplumsal görevlerde de göstermeliyiz. “Allah’a söz vermek” yalnızca cephede değil, her anı Allah’ın rızasına uygun yaşamakla ve islamın yeryüzünde hakim olmasını dert edinme bilinciyle hareket etmektir.
Ahzâb Suresi 23. ayet, bir müminin hayatında sadakatin, kararlılığın, adanmışlığın ve sözünde durmanın ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyar. Bu ayetle Kur’an, bizlere iman iddiasının yalnızca sözle değil; eylemle, duruşla, fedakârlıkla ve gerektiğinde canla ispatlanacağını öğretir.