RAZI MISIN?

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Alemlerin Rabbine hamd olsun. Salat ve selam peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’e, ailesine, ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun.

Hz. Ali (ra) Rasulullah(sav)’in şöyle dua ettiğini rivayet ediyor; “ Allah’ım, Senin gazabından rızana sığınırım, cezandan affına sığınırım. Seni, sana layık olduğu şekliyle övmeye gücüm yetmez. Sen kendini methettiğin gibisin.” Ebu Davud

Hadiste Allah’ın razı olmasının önemine değindiği gibi Kuran-ı Kerimde de Allah’ın rızasını kazanmak için çalışmayı tavsiye eden ayetler vardır. Şu ayet bunlardan biridir:

“İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah’ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder. Allah da kullarına şefkatlidir.” Bakara suresi/207

İnsanlardan bazıları, Allah’ın kendi  yolunda mücadele edenlere vaat ettiği nimetleri elde etmek için kendi nefislerini feda ederler. Bir başka ayet de:  “Allah, cennet karşılığında (müminlerden) mallarını satın almıştır” Tevbe suresi/111 ayetidir. Ayrıca “Allah’ın rızasını almak için…” Bu satıcı, eğer Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek istiyorsa her şeyini satar.

O’nun hoşnutluğu kazanmak için iyilik yapanlarla ilgili olarak Allahu Teala şöyle buyuruyor:

“Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik ya da insanların arasını düzeltmeyi isteyen(in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah’ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz.” Nisa suresi/114

Allah’ın hoşnutluğu kulun Allah’a yönelmesiyle elde edilir. Yani O’na övgüde bulunarak O’na yaklaşmasıyla elde edilir. Aynı şekilde Allah da ondan razı olur. O’nun rızası, kulun övgüde bulunmasını gerekli kılmaktadır.

Aynı zamanda itaat ve kulluk, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olduğu gibi kulun, Rabbinden razı olmasına vesile olur.

“(Rasulüm) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından öncede batmasından öncede Rabbini övgü ile teşbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında(iki ucunda) da teşbih et ki, sen Allah’tan hoşnut olasın,(Allah da senden!).”Taha suresi/130

Kulun görevi, Allah’ın kendisine uygun gördüğü şeyi kendisine uygun bulmasıdır. Bu rızanın gereğidir. Allah’a Rasulüne, dine şeri hükümlere rızası olmayan (onları kabul etmeyen) kimse, gayrimüslim olarak değerlendirilir. O halde rıza asıl itibariyle vaciptir. Çünkü Allah Rasulü (sav) “Rab olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, peygamber olarak Muhammed’i kabul eden kimse imanın tadına varmıştır” buyuruyor.

Kul, rızayı elde etmek üzere sebeplere sarılırsa ve rıza fidanını kalbine ekerse, bu fidan bir zaman sonra meyve verecektir. Çünkü rıza tevekkülün nihayeti ve sonudur. Yani tevekkül hasıl olduktan sonra rıza gerçekleşir. Tevekkül konusunda vukuf sahibi olan kimse rızayı elde edebilir.

Rıza, tevekkül, teslim ve işlerin akıbetini Allah’a havale ettikten sonra hasıl olur. Bunlar gerçekleşmeden rıza hasıl olmaz. İnsan başına bir şey gelse, başına gelen şeyin hem öncesine hem de sonrasına rıza göstermelidir.

Allah’ın kuldan razı olması, kulun Allah’tan razı olmasının semeresidir. Eğer Allah’tan razı olursan yani O’nu Rab olarak benimsersen, O da senden razı olur. Allah’tan razı olmak, dünya cennetinin en büyük kapısı, Allah aşıklarının hayat kaynağı, manevi amellerin en büyüğüdür. Yahya bin Muaz, kendisine “Kul rıza makamına ne zaman erişir?” diye sorulunca şöyle cevap vermiştir: “Rabbiyle ilişkilerinde şu dört temel noktaya dayanır ve şöyle derse: Eğer bana verirsen kabul ederim. Beni men edersen razı olurum. Beni terk edersen yine ibadet ederim. Beni çağırırsan icabet ederim.”

Kul Rabbinin kendisi için takdir ettiği şeylerin en iyi ve en uygun şeyler olduğunun farkına varırsa işte o zaman rızayı elde etmiş olur. Ömer bin Hattab(ra)’nın dediğini unutmayalım; “ Hayrın tümü Allah rızasındadır. Rızayı elde edebilirsen ne ala; yoksa sabret.”

Rabbim bizlere kendinden razı olmayı ve kendisinden razı olunan olmayı nasip etsin inşaAllah amin.

Kıpırdama bizden, Tevfik Allah’tan.

Velhamdulillahi Rabbilalemin.