Plâna Bağlı Kalın

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ                 

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir.

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı mücahid müminlere selam olsun.

Allah (cc)  bir çok Ayeti Kerime’de ve Resulullah(Sas) bir çok  Hadis-i Şeriflerinde Ölüm ve ölümden sonraki ebedi hayata yapılacak hazırlığın mahiyeti hakkında deliller sunmuştur. Bu delillere vukufiyeti oranınca akıl sahiplerinin gayretleri farklılık gösterebilmektedir. Ölüm, müşahede ve tecrübeyle bilinebilirse de Ölüme hazırlık ancak vahiyle bilinebilir. Baki olan Allah’tır. O’nun dışında her şey ve herkes ölümlü yani, fanidir. Bu sorunun “Ölüme nasıl hazırlanmalıyız” cevabını bulmak için Kur’an’a yöneldiğimizde mealen buyruluyor ki; “Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorlar da önlerinde bulunan ağır bir günü bırakmaktadırlar.” (İnsan 27)

Dünya ve ahiret arasında ince bir çizginin üzerinde yolculuk yapan Ey hesap gününü hesap etmeyenler, bu hayatın bir sonu, bu nimetlerin bir sınırı, verilen iradenin alınacağı bir vakti, bu sayısını sayamadığımız imkânların bizden uzaklaşacağı bir zamanı vardır. SUBHANALLAH. Gerçeği fark ettiniz mi? Çarçabuk geçene çarçabuk hazırlık, hiç bitmeyecek olana hazırlığa hazırlıksızlık. Ertelemek, ötelemek, ağır bir günü arkaya atmak demektir. İbn-i Kayyım(Rah) der ki; Haramların lezzeti gider hesabı kalır, İbadetlerin meşakkati gider sevabı kalır. Anlık lezzetleri sevmek ve bağlanmak kişiyi hedefinden uzaklaştırır.
‘
Dolayısıyla her Müslüman geçici olanı bırakıp ebedi olana talip olandır. Hiç kimse dünyadaki son halinin ne olacağını biliyor mu? Kesinlikle hayır. İşte bu şuur kişiyi daha isabetli ve doğru davranan, aslında vahye daha bağlı bir fert haline getirir ki isabetli ve doğru davranış ancak bu bağla sağlanabilir.

Bir hadiste Resulullah(Sas)’in şöyle buyurduğu rivayet ediliyor: Kişi öldüğü hal üzere diriltilir.[1]

Acaba ölüm anında ne düşünüyordun, aslında bu soru şuan ne düşünmeliyim sorusunun da cevabını bulmamıza yardımcı olacaktır.

Yıllar önce yaşamış bir Âlimin hayatından kısa bir kesitle meselemizi anlamaya çalışalım. Bu Âlimin yaşadığı bölgede eski bir ev ve bu evin sağa doğru yatmış bir duvarı vardı. Ara sıra bu duvarla karşılaştığında bir süre bekler duvara bakar kendi durumunu tefekkür ederdi. O duvarında ilk imar edildiği dönemde dik ve sağlam olduğunu, daha sonra gün geçtikçe çürümeye ve belinin bükülmeye başladığını gördükçe, kendisinin de böyle olduğunu, artık yaşlanıp çöktüğünü anlardı. Yine bir gün bu düşüncelerle kendisini muhasebe ederken duvar birden çöküverdi. Bu olaydan sonra yüzünü bir sevinç kapladı. Olayı gören eşraf olayın aslını idrak edemedikleri için bu duruma şaşırıyorlar ve duvar çöktü sen gülümsüyorsun dediklerinde, duvar meylettiği yöne doğru düştü görmediniz mi? der. Ahali; Bunda ne var deyince: Âlim; Dünyada bile kim nereye meylediyorsa o tarafa doğru düşüyor. Dolayısıyla ben Allah (cc)’ ya yöneldim ölüm geldiğinde de o yöne doğru düşeceğim demektir. Ey ahali; Secde ve rükûlarınızla Allah’a yönelin ki o tarafa düşesiniz der.

Allah (cc) neyi emretmiş neyi yasaklamış, bunu ilmi olarak öğrenmek ne tarafa meyledebilirsin bunu öğrenmekle eşdeğerdir. Yeryüzünde yaşarken imtihan sebebiyle verilen iradenin Kur’an ve Sünnetin çizdiği plana bağlı kalmasıyla hidayette oluş ve kalış mümkün olur. Güzel dirilmek isteyen güzel ölsün, güzel ölmek isteyen güzel yaşasın. Rabbim ayaklarımızı istikamet üzere sabit kılsın.

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

[1] Sahih-i Müslim