ÖMER BİN ABDULAZİZ(RH.A)-3

Hamd alemleri isteğine göre emsalsiz yaratan hiç bir varlığa ihtiyaç duymayan Allah(Celle Celaluhu)’a, salat ve selam son resul ve insanlığın kurtuluş reçetesi olan Hz. Muhammed (sav)’e ve O’nun aline, ashabına ve bu İslami hayatı dert edinen tüm Müslümanlara olsun.

Kuşkusuz, insanların oluşumunda ve kişiliklerinin inşa edilmesinde toplumsal ortamın çok etkin ve önemli rolü vardır. Ömer b. Abdülaziz’in yaşadığı dönemde toplumda takva, iyilik, ilim öğrenmeye yöneliş, Kur’an ve Sünnet ile amel etme arzusu hakim durumdaydı. Çok sayıda sahabe henüz Medine’de yaşamaktaydı. Abdullah b. Cafer b. Ebi Talib, Said b. Zeyd ve Sehl b. Sa’d’dan hadisler rivayet etmiştir. Sehl b. Sa’d, Allah Resulü (s.a.v)’nün kullandığı bir kadehi kendisine hediye etmiştir. Enes b. Malik’e (r.a) imamlık yapmıştır. Enes b. Malik (r.a.) onun için şöyle demiştir: Namaz kılarken bu genç kadar Allah Resulüne benzeyen başka kimse görmedim. Medine’de ikamet etmiş olması kendisine imanla ilgili ve ruhi etkiler, derinlikler kazandırmıştır. Medine toplumu Ömer b. Abdülaziz’in ilmi kişiliğinin oluşumunda ve terbiyesinde çok güçlü bir iz bırakmıştır.

Ömer’in babası olan Abdülaziz Salih Keysan’ı Ömer’in eğitimi için görevlendirmişti. O da bunu üstlenmişti. Ömer farz namazları camide cemaatle kılardı. Bir defasında cemaate yetişemeyince Salih b. Keysan dedi ki: “Seni mesgul eden nedir?” Cevaben dedi ki: “Tarağım saçlarımı düzeltiyordu.” Dedi ki: “Saçlarını tarama sevgisi namazını etkileyecek duruma mı geldi?” Durumu Abdülaziz’e bir mektupla yazdı. Babası da ona bir elçi gönderdi ve saçlarını tıraş edinceye kadar onunla konuşmadı.” Allah’ın Resûlü gibi namaz kılmaya azami derecede dikkat ederdi. Rüku ve secdeleri uzatır, kıyam ve kadeleri de kısa tutardı. Sahih bir rivayete göre o rüku ve secdelerde onar kez tespih okurdu.” Babası haccını tamamlayıp Medine’ye gelince Salih b. Keysan’a oğlunun durumunu sordu, o da şöyle dedi: Bu çocuk kadar kalbinde Allah’ı yücelten kimse görmedim

Ömer b. Abdülaziz’in hayatını yazanların ortak görüşüne göre o kendi döneminin “imam”ıdır. İmamlardan olan Malik ve Süfyan ona imam sıfatını layık görmüşlerdir.

Mücahit onunla ilgili der ki: Önce biz ona öğretmek için gelirdik, ancak daha sonra biz ondan öğrenmeye başladık.” Meymun b. Mehran der ki: Ömer b. Abdülaziz alimlerin hocası idi. Zehebi onun için der ki: O bir imam, fakih ve Müctehit biri idi, sünneti iyi bilirdi, şanı yüce idi, hafızdı, Allah çok ibadet ederdi, çokça dua eder, yakarırdı. Güzel yaşantıda ve adaleti ikame etmede anne tarafından dedesi olan Ömer’e zühtte Hasani Basri’ye, ilimde de Zühri’ye eş tutulurdu.”

Fakihler ve alimler onun söz ve fiillerini delil olarak kabul etmişlerdir. İmam Leys b. Sa’d, imam Malik b. Enes’e yazdığı kısa risalede defalarca kendi görüşlerinin doğruluğuna delil olarak Ömer b. Abdülaziz’in Malik’e karşı olan görüşlerini getirmiştir.

Dört mezhebin makbul fıkıh kitaplarında Ömer b. Abdülaziz, mezhebi bir kaynak olarak kabul edilen zat olarak geçmektedir. Hanefi alimleri birçok meselede kendi görüşlerini ona dayandırmışlar ve anne tarafından dedesi olan Ömer b. Hattab (r.a.)’tan dolayı bu özelliği ile temayüz ettiğini belirtmişlerdir. Karaşi, el-Cevahir adlı eserinde der ki: Dostlarımız eserlerinde ihtilaflı meselelerde şöyle derler: Bu da küçük Ömer’in görüşüdür. Küçük Ömer’den kasıtları meşhur imam ve halife Ömer b. Abdülaziz’dir. Şafii alimleri de eserlerinde onu sıkça zikretmişlerdir. İmam Nevevi, Tehzibü’l-Esma’ ve ‘l-Lügat adlı eserinde onun hayatını kapsamlı bir şekilde anlatmış ve başında da el-Muhtasar ve ‘l-Mühezzeb kitabında sıkça tekrarlandığını belirtmiştir. Maliki alimler ise eserlerinde herkesten fazla ona yer vermişlerdir. Maliki mezhebinin imamı Imam Malik, Muvatta adlı eserinde defalarca onun görüş ve sözlerini delil olarak nakletmiştir. Hanbelilere gelince, onlar da aynı şekilde ondan sıkça söz etmişlerdir. İmam Ahmet, Ömer ile ilgili şöyle demiştir: Tabiinlerden, Ömer b. Abdülaziz dışında sözü hüccet olan başka kimse bilmem, bu da ona yeter.” İmam Ahmet’in onunla ilgili söylediği şu sözü bu konuda yeterlidir: Ömer b. Abdülaziz’i seven, onun iyiliklerini zikredip yayan birini görürseniz bilin ki bunun arkasında Allah’ın izniyle hayır vardır.

Kaçınılmaz olan toplumsal realite, insan üzerindeki inanılmaz etkisini Ömer b. Abdülaziz’de belirgin bir biçim de görmekteyiz ve şuan sizlerin de şunu düşündüğünü hisseder gibiyim İslam’ın hakim olduğu, emniyetlerin sağlandığı bir toplum süratli bir şekilde inşa edilmelidir, başta evlatlarımız olmakla birlikte bütün insanlık ve Müslümanlar hayallerin ötesinde olan bir zulmün ve toplumsal inanç katliamının tam da ortasındadır. Bu rezaletlerin ve fahşanın hoş görüldüğü toplumlar içerisinde Ömer b. Abdülaziz gibi mübarek şahsiyetlerin yetişmesi her geçen gün daha da zorlaşmakta ve bu şahsiyetlerin ihtiyacını bütün dünya Müslümanları sabırsızlıkla beklemektedir. Bizde yaşamış olduğumuz gayri İslami nizamların hakim olduğu coğrafyalarda şer güçlerin plan ve programları sebebiyle bu olmazsa olmaz olan İslami nizamın süratle hakim olması ihtiyacını bizlerin gündemlerinden uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar fakat ne istediğini bilen ve Allah cc verdiği gözün farkında olan Müslümanlar İslam’ın hakimiyeti için var gücüyle ve elimizdeki  tüm imkanlarla mücadele etmek zorundadır, bakın davası batıl olan şu güruhlar dahi gerektiğinde inandıkları değerler uğruna her türlü bedeli öderken, her türlü bedeli ödemeye layık olan İslam davası için neden geri duralım ve tekrardan temiz, takva dolu, adaletli ortamlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu hatırlayalım ve hiç bir zaman gündemimizden de düşürmeyelim.

Allah(C.C) hakkı hak bilip hakka sarılan, batılı batıl bilip batıldan içtinap eden kullarından eylesin.