NEFSİN İSTEKLERİNİ DİZGİNLEMEK

Hamd Alemleri yoktan var eden ve idare eden kayıtsız şartsız hakimiyet sahibi olan Allah c.c.’a aittir. Salat ve Selam alemlere Rahmet olarak gönderilen mahlukatın ekmeli ve önderi yeryüzün yegane inkılapçısı Hz. Muhammed s.a.v onun aline ashabına gayesi  Allah’ın Rızası derdi Allah’ın davası olan bütün Müminlerin üzerine olsun İnşallah.

Ey insan şunu iyi bilki kötülüğü emreden nefis sana iblisten daha düşmandır Şeytan ancak nefsin hevası ve azgın istekleri ile senin üzerine baskı kurabilir nefsin seni aşırı emellerle ve dayanıksız kuruntularla aldatmasın zira vurdum duymazlık gaflet rahata düşkünlük tembellik ve miskinlik nefsin en tipik özelliklerindendir nitekim nefis devamlı boş şeyler ister onun herşeyi mesnetsiz ve batıldır. Şayet ondan razı olur ve emrine uyarsan mahvolursun onu hesaba katmadan hareket edersen helak olursun eğer onun emirlerine muhalefet etmeyip ona tabi olursan o seni cehenneme sürükler. Nefsin hayra götüren bir yolu yoktur. Nefis belalarin başı ve rezaletin kaynağıdır. Şeytanın hazinesi ve bütün kötülüklerin sığınağıdır. O’nu ancak yaratan bilir. Allah c.c Haşr Suresi 18. Ayette şöyle buyuruyor; ‘’Herkes yarın ne gönderdiğine baksın, Allah’tan korkun şüphesiz Allah yapmakta olduğunuz şeylerden haberdardır. Kul ömrünü nasıl geçirdiği ahiret için neler yaptığı noktasında düşünüp muhasabe yaptığında bu durum onun kalbi için bir temizlik ve arınma vesilesi olur.

Nitekim Rasulullah s.a.v şöyle buyuruyor: ‘’Bir saatlik tefekkür bin yıllık ibadetten daha hayırlıdır.’’ Akıllı insanlar geçmiş günahlarından dolayı Tevbe eder ve kendisini ahirette ateşte kurtaracak ve kendisini Allah’a yaklaştıracak amelleri düşünür. Dünyaya ait istek ve arzularını azaltır ve tevbeye koşar. Allah c.c. çokça zikreder. Yasakları terkeder, nefsin isteklerine sabreder ve onun heva ve arzularına uymaz. Zira her kim nefsine taparsa puta, çünkü nefis bir puttur. Her kimde Allah c.c. ihlasla kulluk ederse, nefsinin hakimi olur.

Rivayet edilirki Malik Bin. Dinar r.a. birgün basra pazarında gezerken gözüne incir ilişir ve canı çeker. Üzerinde para olmadığı için ayakkabısını satıcıya sunar, bunun üzerine satıcı bunun kıymeti yoktur diyince Malik R.a oradan ayrılır. Satıcıya bu Malik B. Dinar r.a derler. Satıcı pişman olur ve hemen bir tabağa incir doldurur ve kölesinin başının üzerine koyar ve ona şöyle der; Şu ileride yürüyen adam şayet senden bu tabağı kabul ederse ben seni azad edeceğim der. Köle Malik R.a peşinden koşar ve ona yetişir. Ona bu inciri kabul et der ancak Malik r.a reddeder.  Köle tekrar kabul et hürriyetim buna bağlı der. Bunun üzerine Malik r.a şu cevabı verir. Senin hürriyetin benimde köleliğim ve azabım ondadır. Kölenin daha fazla ısrar etmesi üzerine ise incir karşılığında dinimi satmamaya ve kıyamet gününe kadar incir yememeye yemin ettim der. Malik bin dinar r.a ölüm yatağında iken canı içine ekmek doğranmış sıcak bir ballı süt ister. Hizmetçisi ona bunu hazırlar ve yanına getirir. Malik r.a bir an ona bakar ve nefsine şöyle der: ‘’Ey Nefis 30 yıl sabrettin, biraz daha sabret der ve bu tası bırakır böylece Mevlasına kavuşur.

Peygamberlerin Sıddıkların ve veli kulların ve zahitlerin durumu işte böyledir.  Hz. Süleyman a.s şöyle demiştir: ‘Nefse hakim olmak bir şehri tek başına fethetmekten daha zordur.’ Bu hususta Hz. Ali r.a şöyle buyurmuştur; ‘’Benle nefsim koyun sürüsüyle çobana benzeriz. Çoban sürüyü bir taraftan toplarsa başka bir taraftan dağılır. Nefsin azgınlıklarına boyun eğmeyen kişi rahmet kefenine sarılır ve keramet yurduna defnedilir. Kimde kalbini öldürürse lanetlenmiş kefene sarılır ve azab yurduna defnedilir. Yahya bin Muaz Errazi r.a derki: ‘Nefsinle Allah’a itaat ve riyazetle mücadele et, riyazet az uyumak, az konuşmak ve yaratılmışlara eziyetten kaçınmak ve az yemektir. Az uyumak irade kararlığı sağlar. Az konuşmak birçok belayı önler. Canlıları incitmemek insanın amacına ulaşmasını kolaylaştırır. Az yemek nefsin azgın duygularını öldürür. Zira çok yemek kalbi katılaştırır ve onun nurunu giderir.

Hikmetin, nuru açlıktadır, tokluk ise insanı ALLAH(cc)tan uzaklaştırır. Nitekim Peygamber(s.a.v)şöyle buyurmaktadır: “ Kalplerinizi açlık ile nurlandırınız, açlık ve susuzluk ile nefsinizin isteklerinize karşı koyunuz, yine açlıkla cennetin kapısını ısrarla çalınız. Zira bu husustaki mükafat ALLAH(cc) yolunda cihadın ecrine eşittir. ALLAH(cc) katında açlık ve susuzluk çekmekten daha sevimli bir ibadet yoktur. Karnını tıka basa doyuran kimse, göklerdeki melekut alemine giremez. İbadetlerinin tadını ve zevkini kaybeder.

Hz. Ebubekir(r.anh) şöyle demiştir: Müslüman olduğumdan beri Rabbime ibadet etmenin zevkine varmak için tam olarak doymadım ve yine Müslüman olduğum günden beri Rabbime kavuşma arzusu ile suyu tam kana kana içmedim. Çünkü çok yemekte az ibadet vardır. İnsan çok yediği zaman bedeni ağırlaşır ve göz kapakları kapanır, azaları gevşer, o kendisini ne kadar zorlarsa zorlasın uyumaktan başka bir şeye güç yettiremez. Adeta atılmış bir leş gibidir.

Lokman Hekim oğluna şöyle demiştir: “Oğlum uykuda ve yemekte ölçüyü kaçırma çünkü çok yiyip çok uyuyanlar kıyamet gününde salih ameller hususunda iflas etmiş olarak geleceklerdir. Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuştur; ‘’Çok yiyip içerek kalpleri öldürmeyin, çünkü çok sulandığı vakit bitkinin öldüğü gibi kalpte çok yiyip içtiği vakit ölür.’’ Salihlerden biri mideyi kalbin altında kaynayan ve buharı kalbi saran bir kazana benzetmiştir. Buharın çokluluğu kalbi karartır, hatta öldürür çok yemek anlayış ve bilgi azalmasına yol açar.

Mide şişkinliği ise zeka keskinliğini giderir. Anlatıldığına göre birgün Hz. Yahya (a.s) İblis ile karşılaşır. İblisin kucağında bir tomar yular vardır. Hz. Yahya o’na bunlar nedir diye sorduğunda; Bunlar insanoğlunu avmalaya yarayan azgın nefsi arzularıdır diye cevap verir. Hz. Yahya aralarında bana ait bir şey varmı diye soruncada Şeytan hayır yok der. Yalnız sen bir gece doyasıya yemiştinde sana namazı ağırlaştırmıştım karşılığını verir. Bunun üzerine Yahya a.s bundan böyle hiçbir zaman doyasıya yemiyeceğim der. Şeytanda bundan sonra kimseye nasihat etmeyeceğim karşılığını verir. Bu durum ömründe bir defa doyanlar içindir. Hayatında hergün tok yatıpta açlığını hissetmeyen sonra da ibadet etmeye heveslenenlere ne demeli! Yine anlatıldığına göre Yahya a.s bir defasında karnını arpa ekmeği ile doyurmuş ve o gece virdini yapamadan uyumuştu. Allah c.c. o’na şöyle vahyetmiştir ‘’Ey Yahya benim evimden hayırlı evmi buldun? Veya benim yakınlığımdan daha iyi bir yakınlıkmı buldun? İzzetim ve celalime and olsunki şayet firdevs ve cehennemi yakından görüp mukayase etsen gözyaşı yerine irin akıtır, dikişli elbise yerine demir elbise giyerdin.’’

VELHAMDULİLLAHİRRABBİLALEMİN