بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir.

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı mücahid müminlere selam olsun.

Allah Azze ve Celle Resulullah (Sas)’in eliyle sahabe-i kiramı eğitmiş, terbiye edip yetiştirmiştir. Bu çalışmada Allah cc’nun resulüne üzerinde yürümesi için emrettiği metot, kıyamete kadar var olacak bütün müminler için bağlayıcıdır. Baktığımızda Allahu Teala Aziz kitabında şöyle buyurmuştur; “…Sapasağlam bir kulpa yapışmıştır ki onun kopması mümkün değildir…”(Bakara 256)
Fahruddin Er- Razi ayeti Kerimenin tefsirinde derki: Buradaki sapasağlam kulptan maksat delillerdir.
İslam’ın delilleri, hakikatin delilleri, Kuran ve Sünnet’in delilleri; bunlar bu kulp kelimesinin manalarıdır. Akıl sahibi bir varlığın kendi adına atacağı en doğru adımlardan bir tanesi hazırlıklı olmasıdır. Her şart ve duruma hazırlıklı olmak, buda İslam’ da Kuvvet ve irade olarak karşılığını bulur. Yani zorlayıcı meşakkatli her şart ve duruma hazırlıklı olanlar iradeleri sağlam ve kuvvetli olan mü’min ve mü’minelerdir. Dolayısıyla Kuran’da, Sünnette ve kâinatta insana sunulan bütün unsurlar ve öğeler bir anlamda delil hükmündedir. Bu itibarla bir insanın bu sayılanlar hususundaki ilim, hikmet ve anlayışı ne kadar kuvvetli ise onun İslami hayatın eğitim ve öğretimine uygun yaşantısı da bu nispette etkin olacaktır. Dikkat edilirse Ayette bu kulpun kopması mümkün değildir buyrulmaktadır. Tevhidi açıklayan deliller, Akıllara Rabbini tanıtan deliller; yanılmaz, unutmaz, hata etmez, zamanın geçmesiyle etkisini ve parlaklığını kaybetmez, aciz bırakır ama aciz bırakılamaz. Bütün bu yönleriyle bu kulpa tutunan bir kimsenin bu kulpu bırakması ancak kendi tercihiyle meydana gelir. Yoksa Allah’tan gelen bu kulp sapasağlamdır. Kuran’ı Kerimde Bu gerçeği açıklayan bir çok olay mevcuttur.

“Andolsun ki (o kadın) Onu arzulamıştı… Rabbinin burhanı olmasaydı (aklı, duygusuna hakim olmasaydı Yusuf da) ona meyletmiş gitmişti! Biz böylece Ondan kötülüğü (nefsani duyguları) ve şehveti uzak tuttuk! Çünkü O, ihlaslı kullarımızdandır.(Yusuf 24)
Dikkat edilirse delil ve burhan ihtiyacı olduğu esnada kendisini meyletme ihtimali olan bir durumdan alıkoydu. Dolayısıyla Mü’minlerin yapabilecekleri delillere tutunmaktır ve Allah’ın yardımına olan ihtiyaç.

Ebu Hureyre (Rah) Resulullah (Sas)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir; Kuvvetli mümin zayıf müminden Allah katında daha hayırlı ve daha sevimlidir. Sana menfaat verecek şeyler hususunda hırs ile çalış Allah’tan yardım iste ve acze düşme.(Müslim- İbn mace)
İşte Allah Resulu sahabesini böyle yetiştirmişti. Aynı medresenin talebeleri olarak bu eğitimden geçmeden Allah’ın Rububiyetinin manalarından olan El –Mürebbi isminin gereği olarak terbiye olamayız. Hadisin işaret ettiği bilhassa teşvik ettiği Kuvvet ve değeri ve bunu elde etme yöntemi hırs ile çalış iyi anlaşılmalıdır. Çünkü ihtiras, hırs duyulan neyse onun  dışındakilere karşı geride durmayı temin eder. Dolayısıyla sana menfaat verecek hususlarda hırs ile çalış iman ehlinin fayda ve zarar hususundaki dayanağı vahiy olduğuna göre kendisini hırsla kuran ve sünnete yöneltmelidir. Rabbim gereğinde amel eden kullarından eğlesin.

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ