KİBİR VE KENDİNİ BEĞENMİŞLİĞİN KÖTÜLÜĞÜ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
KİBİR VE KENDİNİ BEĞENMİŞLİĞİN KÖTÜLÜĞÜ
Hamd âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim, din gününün sahibi ALLAH Azze ve Celle’ye olsun. Salât ve Selam örneğimiz, önderimiz, liderimiz kendisine uyulmadığı ve izinden gidilmediği müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed(sav)’e âline ve ashabına olsun İnşaAllah…
Allah (C.C) beni ve seni dünya ve âhiretin iyiliğine kavuştursun. Bilesin ki. büyüklük taslamak ve kendini beğenmişlik faziletleri siler ve alçaklık kazandırır. Nasihat dinlemeyi ve terbiye edilmeyi engelleyen bir rezalet olmak için sana kâfidir.
Bu yüzdendir ki, mütefekkirler «Ilim haya ile büyüktük taslama arasında barınamaz. Sel yüksek binalara nasıl düşmansa ilim de böbürlenenlere öyle düşmandır» derler.
Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Kalbinde zerre kadar büyüklük duygusu bulunan kimse, cennete giremez.»
Yine Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Büyüktük taslama niyeti ile elbisesini yerde sürükleyenin yüzüne Allah (C.C) bakmaz.»
Ehli hikmet derler ki. «Büyüklük duygusu ile saltanat bir arada devam etmez.»
Ulu Allah (C.C.) kibirle kargaşalık çıkarmayı yan yana zikrederek söyle buyurmuştur:
«— Bu âhiret yurdudur. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamak ve kargaşalık çıkarmak pesinde koşmayanlara nasib ederiz.»
(Kasas Sûresi – 83)
Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Yeryüzünde bosu bosuna büyüklük taslayanların dikkatlerini âyetlerimden alıkoyacağım da onlar bütün âyetlerimi görseler bile inanmayacaklar.»
(Araf Sûresi – 146)
Ehli hikmetten biri der ki. «Bana karşı büyüklük taslayan herkesin durumunun tersine döndüğü ve ondakinin bana geçtiğini yani benim ona karşı büyüklenmeye başladığımı gördüm.»
Ibni Avane en çok büyüklük taslayan kimselerdendi. Rivayete göre bir gün hizmetçisinden su ister, hizmetçi «peki» der; bunun üzerine Ibni Avane ancak «hayır» diyebilecek durumda olanlar «peki» diyebilir, hizmetçiye çıkışır ve tokatlamalarını emrederek dövdürür; Ibni Avane bir çiftçi çağırarak onunla konuşmuş, sözü bitince su istemiş, ve onunla konuştuğu için iğrenerek ağzını çalkalamış.
Bu hususta «falan kimse, kendini öyle yücelere çıkardı ki, düşse paramparça olur» derler.
Meşhur dil âlimi Câhiz der ki; «Kureyş kabilesinden büyüklük taslamada meşhur olanlar Beni Mahzum ve Beni Umeyye oymakları, Araplar arasında ise Beni Cafer Bin Küâb. Beni Zeraret Ibni Adiy oymaklarıdır. Pers hükümdarları (Kisralar) ise kendilerini ilâh, halki da köle olarak görürlerdi.»
Kibirliliği ile meşhur Beni Abduddar oymağından birine. «Halifeyi görmeye niçin gelmiyorsun» diye sorarlar. «Köprünün, şerefimi çekemeyeceğinden korkuyorum» diye böbürlenir.
Haccac Ibni Artat’a «Niçin cemaatle namaz kılmaya gelmiyorsun?» diye sorarlar. «Bakkal takımının beni sıkıştıracağından çekiniyorum» diye cevap verir.
Anlatıldığına göre. Yemen ileri gelenlerinden Vali Ibni Hicr Peygamber (S.A.V)’imize gelir, Peygamber (S.A.V)’imiz de ona bir miktar mirî arazisi tahsis eder. Muaviye’yi de «ayırdığım araziyi kendisine göster ve üzerine yaz» diyerek yanına katar.
Sıcak bir günde yola çıkarlar. Muaviye Valinin devesini arkasından yürüdüğü için güneşten bunalır. «Beni devenin arkasına al» diye teklif eder. Vali «Sen hükümdarın yanına bineceklerden degilsin» diyerek onu reddeder. Bunun üzerine Muaviye «Bari ayakkabılarını bana ver» der. Vâil bu isteğe de, «Ey Ebû Sufyanoglu, senden ayakkabılarımı esirgeyecek kadar cimri degilim, fakat ayakkabılarımı giydiğinin. Yemen kabileleri arasında yayılmasından hoşlanmam. Sen devemin gölgesinden yürü, bu şeref sana yeter» diye cevap verir.
Söylendiğine göre sözü edilen Vâil, Hz. Muaviye’nin halifelik devrine yetişir, bir gün halifeyi ziyaret etmeye varınca Hz. Muaviye onu koltuk üzerine oturtarak kendisiyle konuşur.
Mesrur Ibni Hind, adamın birine «Beni tanıyor musun?» diye sorar, adam «Hayır» diye cevap verir. Adamın cevabi üzerine «Ben Mesrur Ibni Hind’im» diye kendini tanıtır, adam yine «Seni tanımıyorum» deyince ona «Ay’ı tanımayanları Allah (C.C) kahretsin» diye çıkışır
Şair söyle der:
«Kendini beğenmişlik kuruntusuna tutulan aptala deyiniz ki;
Kendini beğenmişliğin zararını bilsen ona kalkışmazdın.
Kendini beğenmişlik dini zedeler, akli zayıflatır.
Şerefi düşürür, hey kendine gel!»
Derler ki: «Ancak düşkün ruhlular büyüklük taslar ve alçak gönüllüler mutlaka yüce ruhlu, kimselerdir.»
Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“Üç şey mahvedicidir: Boyun eğilen pintilik, isteklerine uyulan nefis ve insanin kendini beğenmesi.”
Abdullah Ibni Amr’in rivayet ettigine göre. Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“Hz. Nuh (A.S) ölmek üzere iken iki oğlunu yanına çağırarak onlara şu nasihatte bulunur, «size iki şeyi emreder ve iki şeyden sakınmanızı isterim. Allah (C.C)’a ortak koşmaktan ve büyüklük taslamaktan uzak durunuz. Emrettiğim şeylere gelince birincisi “Lâ ilâhe illallah'”i dilinizden düşürmeyin. Çünkü göklerde ve yerde olen her şey terazinin bir kefesine; “Lâ ilâhe illallah'” cümlesi de öbür kefesine konsa ikincisi ağır basar.
Gökler ile yeryüzü bir araya gelerek bir çember teşkil etse de bu çemberin üzerine “Lâ ilâhe illallah'” cümleleri konsa, çember üzerine binen ağırlığın altında kırılır. Ikinci olarak da sık sık «subhanallahi velhamdülillahi» deyiniz. Çünkü bu cümle canlı – cansız her varlığın duasıdır ve canlıların rızkı bu dua sayesindedir.”
Hz. Isâ (A.S.) der ki. «Allah (C.C)’in Kitabi’ni öğrenen ve zorba olarak ölmeyen kimseye ne mutlu!»
Anlatildigina göre Abdullah Ibni Selâm (R.A.) bir gün odun yüklü alarak çarşıdan geçiyordu. «Niye böyle yapıyorsun, senin buna ihtiyacın yok.» diyenlere «nefsimden kibiri kovmak istedim» diye cevap verir.
Kurtubî tefsirinde:
«Gizlenmesi gereken zinetleri bilinsin dîye ayaklarını yere sert basmasınlar» (Nur Sûresi – 31) mealindeki âyet hakkında denir ki; «kadınlar bu hareketi böbürlenmek erkeklere gösteriş olsun diye yaparlarsa davranışları haramdır.»
Ayni sekilde erkeklerin de çalım satmak gayesi ile yere sert basmaları da haramdır, çünkü büyüklük taslamak büyük günahlardandır.»