Kalbinin Kilidini Açtır!

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam önderimiz ve örneğimiz Rasulullah (SAV)’e ailesine ve kıyamete kadar O’nun metodunu takip edip, izinden gidenlere olsun.

İnsanın idrak eden, bilen ve kavrayan tarafı olduğu için kalp ilahi hitaba muhataptır, yükümlü ve sorumludur. Dini ve insani hayatin merkezinin kalp olduğu Kuran ve hadislerde açıkça ifade edilmiştir. “kalpleri vardır ama onunla bir şey anlamıyorlar(Araf/179), akletmek için onlarda kalp yok mu(Hac/46) , kalbi olanlar için bunda öğütler vardır(Kaf/37)” mealinde ki ayetler kalbin idrak, ilim, marifet ve düşünme aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Bundan dolayı kalp sorumludur, göz gibi kulak gibi…

Kalbin bir özelliği de değişken olması, renkten renge girmesidir. Bu husus duygu, düşünce ve inançların değişmesini beraberinde getirir. Öte yandan kalp olumsuz yönde de değişir ve türlü renklere girer. Kuran’da kalp körlüğünden, kalp kasvetinden ve taşlaşmış yüreklerden bahsedilmiş. Kalbin mühürlenmesi, gerçeği anlamaktan alıkonulması, kilitlenmesi ve üstüne perde çekilmesi üzerinde de durulmuştur. Allah yoldan sapanların kalplerini saptırır, yani insan kendi iradesiyle kötülüğü tercih edip o yönde teşebbüse geçerse Allah da onu kötü yola düşürür.

Kuran’ı gerektiği gibi anlamak için kalbin kilitli olmaması gerekir. Kalbin, görevini yapabilmesi için, selim olması; hastalıklı ve arızalı bulunmaması gerekir. Kalplerin selim olmayıp, marazlı (hastalıklı) olmasını Kur’an, hemen daima nifak illetiyle irtibatlı gösterir.

“Onlar Kuran’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?”(Muhammed/24)

“Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı?” Münafıklar, masiyetlere dalma­mak ve helak edici günahlara düşmemek için, Kur’an’daki öğütleri ve ya­sakları görmek üzere, onu iyice düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? “Yoksa kalpleri mühürlü mü?” Yoksa onların kalplerinde açılmayacak kilitleri mi var ki, o Kur’an’ı anlamıyorlar. Yani bu münafıklar ve başkaları Kuranı anlamaya çalışıp düşünmüyorlar mı, Kur’an’da bulunan engelleyici nasihatler, açık ve kesin delillerle ortaya ko­nan hükümlerle amel etmiyorlar mı? Yoksa kalplerinde birtakım kilitler mi var?

Bir insan, Allah’a karşı sorumluluk ve şükran hissi duymaz, takva özelliklerine sahip olmazsa; kalp, kulak ve gözünde meydana gelen cereyan kesilmesi (mühür ve perde) onun idrak cevherini yok eder. Ona gerçekleri en kesin bir dille anlatsanız da; o, bunu fark edemez. Çünkü Allah’ın yaratış sırrında güzellikler ve ihtişam vardır. Gözü perdeli, kalbi ve kulağı mühürlü olan bunu fark edemez. Dolayısıyla onların uyarılması ve uyarılmaması eşittir; inanmazlar.

İbn kayyım Mukatil’den şöyle aktarır; “Kalp sanki, sallanıp durduğu için üzerine kilit vurulan bir kapı konumundadır. Kilit açılmadıkça, kapıyı açmak, ötesine ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla kalbin üzerindeki mühür çözülmedikçe, kilidi açmadıkça içine iman da girmez, Kuran’da”

Bu kilitli kalbin sahipleri Kuran’ı da dinlerler, öğütleri de. Salihlerle oturup kalkarlar. Onlardan duyduklarını başkalarına anlatırlar, ama kendi realitelerini değiştirme hususunda bunlardan istifade etmezler. Bunun sebebi, kalplerin sözü edildiği şekilde kilitlenmiş olmasıdır. Vahyin mesajı gelip bu kalplere girmek istediğinde, bu kilitler çıkar karşısına. Gerisin geri döner. Bu adamlar geri dönmesiz bir tevbe ile bu kilitleri açmadıkları sürece, hayatlarının sonuna kadar kalpleri hakikatlere karşı kilitli olarak devam ederler.

Bu arada kilitlerin yanı sıra kalplerinin üzerini günah tortuları da kaplar. Kilitler türlü türlüdür. Dünya sevgisi, dünyayı ahiretten üstün tutmak bir kilittir. Ölümü unutmak bir kilittir. Kuran’ı terk etmek bir kilittir. Allah’ı az zikretmek bir kilittir. nefis muhasebesi konusunda zayıf davranmak bir kilittir. Sadaka vermeyi terk etmek bir kilittir. Bildiği ile amel etmemek bir kilittir. Gaflet ehliyle çok oturup kalkmak ir kilittir. Vakti yararsız şeylerle harcamak bir kilittir. Farzları eda etmemek bir kilittir. Başkalarına zulmetmek bir kilittir. Nafile ibadetlerini yerine getirmemiş olmak bir kilittir. Bütün günahlar bir kilittir. Kilitler türlü türlüdür. Şekilleri ve hacimleri farklıdır. Ama hepsi de aynı işlevi görürler;

“KALBİN ALLAH’IN SÖZLERİNİ DÜŞÜNÜP ANLAMASINI ENGELLEMEK.” Bu kilitleri kırmanın, kararlılıkla günahlardan vazgeçmek, geri dönmemiş bir tevbe ile salih amellere başlamaktan başka bir yolu yoktur.

Bu şüphesiz Allah’ın kolaylaştırdıklarına ancak kolay olan bir iştir. Dua ise inanmış bir kalbin huzur kaynağıdır. Dua edelim ki Rabbimiz işimizi kolaylaştırsın.

“ .. Rabbim gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimde ki bağı çöz. Ki sözümü anlasınlar.” (Taha/25-28)

Kıpırdama bizden, Tevfik Allah’tandır.

Velhamdulillahi Rabbil Alemin