İSLAM HUKUK SİSTEMİNDEKİ ÖZELLİKLERİ İFADE EDEN DELİLLER:
İSLAM HUKUK SİSTEMİNDEKİ ÖZELLİKLERİ İFADE EDEN DELİLLER:
Alemlerin Rabbi rahman ve rahim din gününün sahibi bütün noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlarla muttasıf olan yaratan yaşatan yöneten öldürecek diriltecek, hesaba çekecek olan Allah Celle Celaluhu’ya sonsuz, sınırsız hamd ve senalar olsun.
Son Resul yaşayan Kur’an Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem’e onun ev halkına ashabına ve onların izinden giden ihsan üzere onlara tabi olan bütün müminlere salat ve selam olsun.
Biz islam hukuk sisteminin mükemmellik, yücelik ve süreklilik itibariyle, beşeri hukuk sisteminden tersyüz ettiğini ve farklı bir hüviyete sahip bulunduğunu berittik. Öyleyse bu özelliklerin mahiyitini delilleriyle ortay sermemiz gerekir. Okuyucu ilerdeki satırlarda bu özeliklerin islam hukuk sisteminin her nazariyesinde, her prensibinde ve her kaidesinnde fazlasıyla mevcut olduğunu görecektir. Biz ise, burada beşeri hukuk sisteminin ancak son zamanlarda farkına vardığı veya henüz farkına varmadığı birçok teori ve prensiplerden söz edeceğiz. Okuyucu görecektir ki bu özellikler bu kitabda ele aldığımız konuların hepsinde fazlasıyla mevcuttur. Şu halde bu özellikler yalanlanması mümkün olmayan bir gerçek, bir vakıadır. Vakıanın mantığa başka bir delile veya istidlale gerek duyurmaz.
EŞİTLİK PRENSİBİ:
İslam, ilk inmeye başladığı günden beri eşitlik prensibini sarih bir şekilde vazetmekle kalmayıp, aynı zmanda bir farize olarak kabul etmiştir. Şu ayeti kerime ile Kur’an en güzel şekilde eşitlik prensibini koymaktadır:
“Ey insanlar, gerçikten biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi bölük bölük kabile, kabile kıldık ki üstünlüğün takvada olduğunu bilesiniz.” (Hucurat: 49/13)
Peygamberimiz de bir hadisi şeriflerinde aynı mevcuda şöyle buyuruyorlar. “İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittirler. Takvadan başka Arabın Aceme üstünlüğü yaktur.” diğer bir hadisi şerifte ise; “Gerçekten Allah, İslam ile birlikte cehalet devrinden kalma kabile gururunu, atalarla övünmeyi kaldırmıştır. Çünkü bütün insanlar Adem’dendir. Adem ise topraktandır. İnsanlar arasında yücelik takva iledir.” buyurmuştur.
Bu sarih hükümlerden de anlaşılacağı gibi islam; kayıtsız bir eşitlik hakkı tanımıştır. Bu eşitliğin hududu bütün insanları içine alır. Hiç bir ferdin diğer bir ferde, hiç bir cemiyetin diğer bir cemiyete, hiç bir cinsin diğer bir cinse, hiç bir beyazın, siyaha, hiç bir efendinin köleye, hiç bir hakimin mahkuma, -takvadan başka- mutlak şekilde üstünlüğü yoktur. İşte Allahın kitabı, açıkca beyan ediyor ki, insanların aslı birdir. Bir erkekle bir dişiden yaratılmışlardır. Asılları bir olunca, aralarında üstünlük de yoktur. Sadece takva eşitlik vardır.
Eşitlik mefhumunu cihana ilk getiren peygamber, öyle bir cemiyette yaşıyordu ki, o cemiyetin hayatının esasını, ana umdesini üstünlük duygusu, şereflilik, mefhumu teşkil ediyordu. O insanlar mallarıyla, mevkileriyle, renkleriyle, ırklarıyla öğünüyorlardı. Atalarıyla, cedleriyle, kabileleriyle, cinsleriyle üstünlük iddia ediyorlardı. Böyle bir cemiyetin sosyal yaşayışı eşitlik mefhumunu kavrayacak derecede değildi. İslam; cemiyetin seviyesinden üstün bir nizam olup, toplumu terekki etiren bir sistem olduğunu, böyle bir prensibi vaz’etmekle göstermiştir. Şüphesizki zaman ve mekan ne kadar değişirse değişsin, Allahın indirdiği hükümler bütün zaman ve mekanı kaplıyacak umumiyete sahiptir. Allah nizamının bu umumiyete sahip oluşu onun değişiklik kabul etmez bir sistem olmasındandır. İnsanların yaptıkları sistemler islamın ortaya koyduğu eşitlik prensibini ancak onüç asır sonra anlayabilmişlerdir. Onsekizinci asrın sonlarıyla ondokuzuncu asrın başlarında tatbik etmeye başladıkları eşitlik prensini kendileri ortaya çıkarmış değillerdir. aksine şeriatı vaz’etmiştir. İlerde anlatacağımız gibi insanların yaptıkları sistemlerin eşitlik tatbikatı İslama nisbetle gayet dar bir kitleyle tahsis edilmiştir1.
Allah Celle Celaluhu dinlediğini anlayan, anladığını yaşayan kullarından olmayı hepimize nasip etsin. İmanının kendisine hayrı, teslimiyeti emrettiği kullarından olmayı bizlere nasip etsin. Selamun Aleyküm ve Elhamdülillahi Rabbil Alemin. (Amin)