İNANDIKLARI GİBİ YAŞAMAYA ÇALIŞANLAR – 2
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
Hamd alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim ,ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli ,inkarcılara şiddetli ,indirmiş olduğu Kur’an’ ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir
Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz.Muhammed sas’e aline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı müminlere selam olsun
Varlık alemi içerisinde, kendisine sayısızca imkanlar verilen, Allah cc ikramı ile gökte ve yerdeki nice mahlukat kendisine boyun eğdirilen, fitnelerle denenerek kalite kontrole tabi tutulan, İrade’si ile seçebilen İnsan. Evet geçen yazımızda da hatırlayacağımız üzere Alimler peygamberlerin varisleridir[1].Dolayısıyla Alimler Kur’an’i hayatlarıyla eylem ve söylemleriyle de peygamberi en yakın takip eden, ve takip edilen insanlardır. Bu yazımızda da samimi bir şekilde hayatını incelediğimizde Rahman’a cc itaat ve boyun eğişin şahit olunacağı bir Alim;
Seleme Bin Dinar El-Arec, Künyesi Ebu hazim’dir. Medineli alimlerdendir, Aslen fars’lıdır. 757(H,140) yılında vefat etmiştir. Bir çok alim kendisinden hadis rivayet etmiştir.
Konuya İmam’ı gazali (Rha) şu nasihatı ile başlayalım; Eğer bir alim, bir kimseye ; Dünya geçicidir, Ahiret ise ebedidir! Dolayısıyla ebedi olan geçici olandan hayırlıdır dese.O kimsede alim’in nasihatine kulak verip uysa , bu durum o kimse için faydalıdır.Fakat o kimse, bu sonuca(ebedinin geçiciden hayırlı olduğuna) kendi kanaatiyle(kavrayışıyla) varsaydı onun için daha faydalı olurdu, çünkü o tahkik edilen bilgi kalıcı ve eminliğin kuvvetli olmasına sebep olur.Aktarılan meselelere bu açıdan bakmaya çalışalım. Şu’be b. Abdurrahman, Ebu hazim’den naklediyor;
“Az bir dünyalık insanı birçok ahiret işinden alıkoyar. Pek çok uhrevi amel ise, dünyadan ancak çok azını unutturabilir .Eğer ancak sana yetebilecek kadar bir dünyalık istiyorsan bil ki en az bir dünyalık dahi seni sıkıntılı yapmaya yeter.Ve şunu da bil ki; eğer sana yeten rızıkla kendini zengin saymıyorsan, dünyada hiçbir şey seni doyuramaz zenginleştiremez.” Yine Ebu Hazim şöyle dedi;
“İki şey vardırki onları yaptığın zaman dünya ve ahiretin hayrını elde edersin: uzatmayacağım, Onlar nelerdir, Ey Ebu Hazim bize haber ver denildi, Oda şöyle dedi ; Allah’ın sevdiği, fakat senin hoşlanmadığın şeye tahammül etmek, Allah’ın hoşlamadığı, fakat senin sevdiğin şeyi terk etmek.”
Evet, Allah cc razı olduğu neyse, eğer emredilen bir farz yada şer’i bir amel ise nekadar nefse ağır gelirse gelsin ona sabretmek Çünkü herşeyden çok sevilen Zat kendisi için herşeyden vazgeçilmeye layıktır, eğer yasaklanılan herneyse nefse nekadar hoş ve cazip gelirse gelsin onu terketmek, asıl ibadete layık Allah azze ve celle den uzaklaştırıyorsa o mesele o kimşe için şer’dir.İşte bunu anlamak hikmettir.
“Hafs bin meysere’den ,Ebu Hazim dediki: Her gün bir konak uzaklaştıkları bir yurt için çalışan ve hergün bir konak yaklaştıkları bir yurt için çalışmayı bırakan insanlara şaşarım”
Şöyle bir olay başınıza gelse, sahibi bulunduğunuz evin çok kısa zaman diliminde sizin iradeniz dışında bazı kimseler tarafından yıkılacağını bilseniz, yinede o eve ‘tadilat bakım onarım ‘ gibi harcamalarda bulunurmuydunuz? Yani yatırım yaparmıydınız.Hayır yapmazdık.Halbuki Allah cc zaten yıkılacağını haber vermişti.Bazı insanların sözü,Allah cc ‘nın sözünden daha çok bizi harekete geçiriyorsa kendimizi iyice bi sorgulamalıyız.
Bir adam Ebu Hazim’e sen çok sert ve aşırı giden birisin dedi.Ebu Hazim şöyle cevap verdi: ”Beni ondört düşman çepeçevre gözetlerken nasıl sert olmayayım ki? Önce dört tanesini söyleyeyim: Beni tuzağa düşürmeye çalışan Şeytan, bana hased eden Mü’min Beni öldürme savaşı veren kafir ve bana kin bağlayan münafık.Gelelim on tanesine..Bunlar da ;açlık, susuzluk, hararet, soğuk, baldırı çıplaklık, ihtiyarlık, hastalıklar, fakirlik, ölüm ve cehennem.. şimdi ben bunların tümüne ancak yetkin bir silahla göğüs gerebilirim, onlara karşı da ‘Takva’ dan daha etkili ve faziletli bir silahım yoktur” Bu dini yaşamak ciddiyet ister) Laubali ve gevşek davranışlar insanı hataya sürükler,hatalar ise şeytana kapı açar.
Ebu Maşer’den, diyorki: Ebu hazim’i mescidde gördüm, vaaz etmiyordu, ağlıyor ve göz yaşlarını siliyordu.”Ey Ebu Hazim, niçin böyle yapıyorsun?” dedim. O’ da bana ulaştığına göre Allah korkusundan akan gözyaşlarının ulaştığı yere cehennem ateşi ulaşmazmış, dedi. …(Allah’ın) kulları arasında Allah’tan gerçekten korkanlar ancak âlimlerdir…(Fatır 28)
Bir gün Süleyman bin Abdulmelik hac esnasında Medine’ye geldi Orada bulunanlara; Burada bir kaç sahabiye olsun yetişebilen, onlarla görüşebilen var mı? Diye sordu? oradakiler; evet! Ebu hazim böyle biridir dediler. Süleyman B. Abdulmelik Ebu hazim’e haber saldı Ebu hazim biraz sonra Süleyman’ın yanına geldi Süleyman: “Ey Ebu Hazim biz neden ölümü istemiyor ona yüz çeviriyoruz? Diye sordu. Ebu Hazim; “ Siz dünyayı dolu dolu yaşadınız, imar ettiniz ahireti ise hiç önem vermeyip onu harap ettiniz! Bu yüzden bağlık, bahçelik, güzel ve mamur bir hayatı terk edip, harap ettiğiniz bir yere gitmek istemiyorsunuz! diye cevap verdi… Yine devamla; Ey Ebu Hazim! İnsanların en kazançlısı kimdir? Dedi. Ebu Hazim ; Allah’ a boyun eğmeyi başarmış ve insanlara bunun yollarını göstermeye adamış kişi! Dedi.
Allah azze ve celleye boyun eğmek ve insanlarında O cc’ ya boyun eğmelerini sağlamaya çalışmak. Azığın, hedefin, gayen, maksadın bu, insanların en kazançlısı olmanın yolu evet ama ‘en az kazançlı olmanın yolu’ da bu. Dünyanın 3 türlü yüzü vardır; 1.(Allah cc’nun isim ve sıfatlarının tecellilerinin keşfedildiği yönü. 2.(Ahirete tarla olup biçilmek üzere ekilen yönü. 3.(Nefse, şehvete ve şeytana itaate bakan yönü. Öncelikle doğru açıdan bakmalıyız ki her şeyi net görelim.(Eşyayı maddeyi yok oluş kanununa tabi olduğunu bilerek tahlil etmeliyiz ki peşinden gidilenlerin değersiz olduğu o zaman anlaşılır.
Süleyman bin Abdulmelik kendisinden tavsiye istediğinde Ebu Hazim; “Seni yasakladığı yerlerde görmesinden ve emrettiği yerlerde bulamamasından Allah cc dan kork dedi.
Bir müslüman’ın ferdi ve içtimai kulluğunu yerine getirirken kendisine alması gereken en önemli ölçülerden bir tanesi. Düşünelim ki kendi tasarrufunda bulunan herhangi bir cihaz, araba ne olduğu önemli değil sen kendi koyduğun yerde aradığında tekrar bulamazsan kızıyorsun hatta bunu buradan kim aldı! Nasıl böyle bir şeye cüret eder diyor ve bu durumu kabullenemiyorsun. Asılda o maddeyi yaratmadın sana geçici olarak tasarrufu verildi. Peki sen yerinde bulunmadığında yada bulunmaman gereken bir yerde bulunduğunda durum ne olacak ve üzerindeki en büyük hak sahibi Allah cc ve o seni yarattı beni yarattı ve yaşatıyor da.
Allah azze ve celle Hakkı Hak bilip Hakka sarılan, batılı batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin. Amin.
Selam ve dua ile
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ
[1] Buhari,ilm , Ebu Davud ,ilm