HIRSIZ VE HAPİSHANE

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Bir hırsızın bir köye izinsiz girdiğini ve bir köşeye saklandığını, her gece köyün evlerinden birine saldırıp ev halkını tehdit ettiğini ve evdeki şeyleri çaldığını farz et.

Bu hırsızın gelişinden önce güvenli ve huzurlu olan bu köy halkı acaba artık nasıl olacaktır?

Şüphesiz onların güveni korkuya, huzurları endişe ve kaygıya dönüşecektir. Nasıl olmasın ki? Onlardan her biri, her gece hırsızın evine saldırmasını bekler. Gözüne uyku girmez hatta evinin çevresinde garip bir ses işittiğinde korkudan kalbi yerinden çıkar.

Bu trajik durum karşısında, hırsızın yakalanmasına çalışılmaması ve hırsızın cezalandırılmamasının merhamet kapsamında değerlendirilmesi uygun mudur?

Şüphesiz merhamet, insanların huzuru tekrar bulmaları ve güvenli hayatlarına dönmeleri için hırsızı hemen yakalayıp hapsetmeleri gerekir.

Evet, Rabbine karşı kötü bir tutum sergileyen, O’nun emirlerine karşı gelen ve Allah’ın kendisine bol bol verdiği nimetleri O’na isyanda kullanan suçlu kimsenin cezalandırılması gerekir.

O, elini, ayağını, aklını, gözlerini, dilini ve dudaklarını Allah’a meydan okuma, isyan etme ve haramları helal saymada kullanılmıştır. Tüm bunları ve diğerlerini cezaya rağmen kullanmıştır: “O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.”(Nur/24)

Tüm bunlarla birlikte, yüce Allah şefkat sahibidir, merhametlidir; günahkarları ve kafirleri uyarır. Belki fırsat kaçmadan önce kendisine dönerler diye onları cennete teşvik eder, cenneti dilemelerini ister ve cehennemle onları korkutur.

Bu manayı destekleyen şu ayetleri bir düşün;

“Artık ‘kötülüğü örgütleyip düzenleyenler’, Allah’ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?  

Ya da onlar, dönüp-dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah’ı) aciz bırakacak değildirler.  

Veya onları bir korku üzerinde yakalayıvermesinden (mi emindirler)? Öyleyse Rabbin, gerçekten şefkatli ve merhamet sahibidir.”(Nahl/45-47)

Günahkarlara yönelik şiddetli bir uyarı taşıyan bu ayetlerin nasıl sona erdiğini gördün mü? “Gerçekten Rabbin şefkatli ve merhamet sahibidir.”

Gerçekten Rabbimiz, şefkat sahibi ve merhametlidir. Emirlerine ters birçok fiilde bulunması ve bu emirleri küçümsemesi ile cezayı hak etmeye neden olmadıkça hiçbir insanı cezalandırmaz.

Eğer Yüce Allah, her günah işleyen kimseyi günahından dolayı gerçekten cezalandırsa ve adalet terazisini hepimizi korkutan şeyler üzerine kursaydı, günah işleyen kimse için günahından dolayı hesabın olacağını ve cehennemin günahkar kimseyi beklediğini söylemesi bize yeterdi. Fakat, O bunu yapmadı. Aksine, çeşitli üsluplar kullanarak bizi buna karşı uyardı. Bize, kıyamet günü olacak şeyleri anlattı; öyle ki, kıyamet gününü gözümüzle görür gibi olduk:

“Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.  

Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah’ın azabı pek şiddetlidir.” (Hac/1-2)

Tüm bunlar Allah’ın bütün insanlara şefkatini ve merhametini yansıtmaktadır:

“zira allah, insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.”(Bakara/143)