HAKK’I BATILLA KARIŞTIRMA

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd alemleri yoktan var eden ve idare eden kayıtsız şartsız hakimiyet yetkisine sahip olan Allah (c.c.) mahsustur. Salat ve Selam Alemlere Rahmet olarak gönderilen mahlukatın ekmeli ve önderi yeryüzünün yegane inkılapçısı Hz. Muhammed (sav)’me ve O’nun (sav) Aline, Ashabına gayesi Allah’ın (c.c.) rızası derdi Allah’ın (c.c.) davası olan tüm Mü’minlere de salat ve selam olsun inşaAllah.

Allah (c.c.) dünya hayatını Hakk ile batılın varlığı üzerine kurdu batılın var olması plan dışı değildir. Dünya zaten Hakk ve batıl üzerinden akıbet belirleme yeri olması takdir edilmiştir. İnsan sahneye çıkacak ve ona Hakk’tan yada batıldan yana olma seçenekleri sunulacak Hakk’tan yana olursa ebedi cennetleri batıldan yana olursa ebedi cehennemi tercih etmiş olacaktır. İlk insandan son insana kadar herkes için kural budur. Ne Hakk ucuzdur ne de batıl boşunadır.

Allah (c.c.) Rasulu (sav) şöyle buyurdu;

“İnsanlar üzerine öyle zaman gelecek ki o zaman da bedenlerde elbiseler yıprandığı gibi Kur’an kalplerde yıpranacak bütün hallerinde korku olmaksızın bir tamah içerisinde olacaklar iyilik işleyen bu iyilik benden kabul edilir diyecek kötülük işleyen de bu kötülük benden affolunur diyecektir.”

Rasulullah (sav) haber verdiğine göre onlar Kur’an’daki korkutucu ayetleri bilmedikleri için korkmak yerine tamahkar olacaklardır.

Allah (c.c.) Kur’an’ı Kerimde hristiyanlar hakkında şöyle bildiriyor;

“Onlardan sonra gelip kitaba varis olanlar bu alçak dünyanın geçici şeylerini tercih ederek biz affediliriz dediler” (Araf 169)

Kitaba varis olanlardan maksat Alimlerdir. Dünyanın geçici şeylerini tercih ederek ifadesinden maksat ise haram, helal demeden dünyalık olarak azgın istekleri tercih edecek demektir.

Allah (c.c.) Buyuruyor ki;

“Rabbinin huzuruna çıkmaktan korkanlar için iki cennet vardır.” (Rahman 46)

Yine Allah (c.c.) İbrahim Suresi 13-14. Ayeti kerimelerinde şöyle buyuruyor kafirleri Peygamberlerine şöyle dediler. Sizi ya memleketimizden sürgün edeceğiz ya da dinimize tekrar döneceksiniz bunun üzerine Rableri Peygamberleri şöyle vahyetti zalimleri mutlaka helak edeceğiz onları yok ettikten sonra yerlerine sizleri yerleştireceğiz bu da makamından ve azap emrimden korkanlar içindir.

Kur’an’ı Kerimde baştan sona uyarı ve korkutma vardır. Bunları düşünen kişinin hüznü uzar ve korkusu büyür tabi ki şayet içinde yazanlara iman etmiş ise yerlerinden üstün esre ötresine dikkat ederek çıkarırlar sanki arap şiirlerinden bir şiir okuyorlar sanırsın anlamlarını anlamaya ve içindekilerle amel etmeye pek sıcak bakmazlar dünyada bundan daha büyük bir aldanma olabilir mi şu kimseler onlara yakın aldanma içerisindedirler ibadet ve isyanları vardır ne var ki isyanları itaatlerinden fazladır. Buna rağmen bağışlanmayı beklerler ve terazide iyilikler kefesinin ağır basacağını zannederler halbuki kötülükler kefesi ağır gelecektir işte bu cehaletin en koyusudur. Bir diğerini haram helal de sizin birkaç dirhem bağış yaptığını görürsün halbuki Müslümanların mallarından ve şüpheli mallardan eline geçirdiği yaptığı bağışın kat kat fazlasıdır. Belki de yaptığı bağış Müslümanların mallarından ele geçirdiği maldır. Ona güvenip bin dirhemlik haram kazancı on dirhem kadar haram helal bağışın karşılayacağını sanır bu terazinin bir kefesine on dirhem diğer kefesine bin dirhem koymaya benzer bir de tutmuş on dirhemlik kefeyi bin dirhemlik kefe ile dengelemeye kalkışıyor. Bu da hiç şüphesiz adamın son derece bilgisiz olduğunu gösterir yine onlardan biri ibadetinin isyanından daha çok olduğunu zanneder zira kendini hiç hesaba çekmez günahlarını incelemez bir iyilik işlerse onu aklında tutar ve onu sayar diliyle Allah’tan (c.c.) af dileyen ya da günde yüz defa tesbih çekip sonra Müslümanların gıybetini yapan onların şerefiyle oynayan ve gün boyu Allah’ın (c.c.) razı olmayacağı sayısız sınırsız sözler söyleyen kimse de böyledir. Çektiği teşbihlerle kaç defa Subhanallah dediğine gün boyu haykırdığı saçma sözleri unutup gafilane söylediği yüz adet istiğfara bakar halbuki bu saçma sapan sözleri yazılsa çektiği teşbihlerin yüz belki de bin katına ulaşır. Katip Melekler onun çirkin sözlerini yazmışlardır. Allah’ta (c.c.) ağzından bir söz çıkar çıkmaz ona azap tehdidinde bulunmuş ve şöyle buyurmuştur;

“Bir söz söyler söylemez onu için hazır bir gözcü vardır. Ama o yine de o yaptığı tesbih ve zikirleri düşünür dedikodu yapanlar yalancılar söz getirip götürenler içinde gizlediğinden başka konuşan münafıkların ve bunun gibi başka dil afetlerinin sahiplerinin hangi cezalar çarptırılacağını düşünmeye yönelmez işte bu sırf aldanmaktır” (Kaf Suresi 18)

Bir Alim şöyle der;

“Hayatımda yemin ederim ki şayet kiramen katibin melekleri çektiği tesbihleri geçen o hezeyanların yazma parasını isteselerdi dilini işiyle alakalı bir cümle söylemekten bile sakındırdı ne zaman ne konuşmuş onları sayar tesbihleri ile denkleştirirdi ama buna rağmen yazma ücreti daha fazla gelirdi nefsini hesaba çekip de yazı ücreti olarak bir kırat (birim) kaybetmekten korkan kimsenin firdevs cennetini ve nimetlerini kaybetmekten çekinmemesine şaşılır.”

Bu durum bu konuda düşünen için çok ağır bir musibetten başka bir şey değildir. Bu bizi iki ihtimale götürür eğer biz amellerimizin yazıldığından şüpheye düşüyorsak o zaman bile bile inkar eden kafirlerden oluruz yok eğer doğruluyorsan da gereğini yapmıyorsa o zamanda aldanmış aptallar oluruz bu durum Kur’an’ın geldiğini tasdik edenlerin durumu olmadığına göre biz kafirlerden olmaktan Allah’a sığınırız. Bu açık beyana (Kur’an’a) rağmen bizi uyarmaktan ve gerçeği apaçık görmekten uzak tutan Allah (c.c.) eksik sıfatlardan uzaktır. Böyle bir gaflet ve aldanışı kalplere musallat etmeye kadir olan Allah (c.c.) kendisinden korkulmaya ve nefsin asılsız kışkırtmaları ile şeytanın ve arzunun bahanelerine dayanmayarak huzurunda aldanmaya ne kadar layıktır.

Velhamdulillahi Rabbil Alemin