sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

FIKIH USULUNE AİT BAZI TERİMLER (4)

FIKIH USULUNE AİT BAZI TERİMLER (4)
08.02.2022
0
A+
A-

Hamd alemlerin Rabbi, Maliki olan hangimizin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için ölümü ve hayatı yaratan Allah (cc)’ya aittir. Salat ve selam önderimiz ve rehberimiz Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden ashabına ve tüm Müminlerin üzerine olsun.

Geçen yazımızda teklifi hükümleri aktarmıştık. Bu yazımızda vaz’i hükümleri işleyeceğiz. (inşaAllah)

Vaz’ī Hükümler

Kur'an Dinle

Tanım: Vaz’î hükmü şöyle tanımlamak mümkündür: Şâri’in iki şeyden birinin diğeri için sebep, şart, rükün veya mânî teşkil etmesini gerektiren hitabı veya bu hitabın sonucudur. Mesela Şâri’, nisabı zekâtın vacip olması için bir sebep; abdesti, namazın geçerli sayılması için bir şart, varisin mûrisini öldürmesini ise, mirasçılığa mânî kılmıştır.

1- Sebep:

Sebep sözlükte, yol veya ip gibi bir maksada ulaştıran vasıta anlamlarına gelmektedir. Terim olarak sebep, Şâri’in varlığını hükmün varlığına, yokluğunu da hükmün yokluğuna alâmet kıldığı durum demektir. Vaktin girmesi namazın; Ramazan hilalinin görülmesi orucun, hırsızlık suçu, hırsıza hırsızlık cezası verilmesinin; yolculuk, ramazan ayında oruç tutmamanın mubah olmasının sebebi kılınmıştır. Sebepler bulunmadığı zaman onlara bağlanan sonuçlar da bulunmaz. Vakit girmemişse namaz kılmak; Ramazan hilali görülmemişse oruç tutmak, hırsızlık suçu yoksa cezası da söz konusu olamaz. Sebepler mevcut olunca zorunlu olarak onlara bağlanan sonuçlar da (müsebbebler) bulunur.

Sebeplerin kendilerine bağlanan sonuçları doğurması Şâri’in hüküm ve iradesiyle olduğundan mükellefin razı olup olmaması bunda etkili olmaz. Nikâh sırasında eşler erkeğin mehir ve nafaka ödememesi konusunda anlaşmış olsalar bile erkek yine mehir ve nafaka ödemekle yükümlü olur. Çünkü mehir ve nafakanın sebebi olan nikâh akdi mevcuttur. Zorunlu olarak nikâh kendisine Şâri’ tarafından bağlanan sonuçlarını doğuracaktır. Tabiî olarak sebebin sonuç doğurması için gereken şartların gerçekleşmiş olması ve herhangi bir engelin de bulunmaması gerekir.

Sesli Makale

2-Şart:

Şart kelimesi sözlükte, bir şeyden ayrılmayan alâmet anlamındadır. Terim olarak, bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olup onun yapısından bir parça teşkil etmeyen şeydir. Namaz için abdest, zekât için nisap üzerinden bir yıl geçmiş olması, nikâh akdi için iki şahit bulundurma birer şarttır. Çünkü abdest yoksa geçerli bir namazın varlığından, bir yıl geçmemişse zekâtın vacip olmasından, iki şahit yoksa geçerli bir nikâh akdinden söz edilemez.

Sebepten farklı olarak şartın bulunması, varlığı bu şarta bağlı olan şeyin de varlığını gerektirmez. Mesela abdestin bulunması namazın varlığını, iki şahidin bulunması da nikâh akdinin varlığını gerektirmez. Oysa sebebin varlığı, kendisine bağlanan sonucun da varlığını gerekli kılmaktadır. Bu, şart ile sebebi birbirinden ayıran bir özelliktir.

 

 

Şer’î şartlar kendi arasında ikiye ayrılır.

1) Sebebi tamamlayan şart. Zekâtın vacip olması için nisap zenginlik alameti olan bir sebeptir. Nisap miktarı mala sahip olduktan sonar üzerinden bir yılın geçmesi nisabın sebep omasını tamamlayan bir şarttır. O halde nisap miktarı mala sahip olduktan sonra bir yıl geçmedikçe nisap zenginlik alameti sayılmaz.

2) Müsebbebi (sonucu) tamamlayan şart. Akrabalık miras sonucu doğuran bir sebeptir. Mûrisin ölümü sırasında vârisin hayatta olması ise mirasın şartıdır. Mûrisin ölümü sırasında vâris hayatta değilse şartı bulunmadığı için miras söz konusu olamaz.

3-Rükün:

Bir bütünü meydana getiren parça ve unsurlara rükün denir ki, o parça olmayınca bütünün meydana gelmesi mümkün olmaz. Mesela satım, nikâh, icare gibi akitlerin rüknü icab ve kabuldür. İbadetlerden namazda kıyam, kıraat rükû’ ve secde birer rükündür. Rükünlerinden biri bulunmayan akit ve ibadet yok hükmündedir. Bir şeyin şer’î varlığının kendilerine bağlı olması açısından şartla rükün arasında fark yoktur. Her ikisinin de yokluğu ilgili oldukları şeyin yokluğunu gerektirir. Şart ile rükun şu noktada birbirinden ayrılırlar. Şart, ilgili olduğu şeyin yapısı dışında bir unsur olduğu halde, rükun ilgili olduğu şeyin yapısından bir parça teşkil eder. Mesela rükû’ namazın bir rüknü, abdest ise şartıdır. Abdest namazın mahiyetinden bir parça değil fakat rükû’ namaz ibadetine varlık kazandıran parçalardan biridir.

4- Mâni’:

Mâni’, varlığı sebebin geçekleşmesine veya sebebe sonuç bağlanmasına engel olan durum demektir. Bu tanıma göre mâni, sebebe engel olan mâni ve hükme engel olan mâni olmak üzere iki kısma ayrılır.

  1. a) Sebebe engel olan mâni: Varlığı sebebin gerçekleşmesine engel olan mâni çeşididir. Sebep gerçekleşmeyince, bunun sonucundan söz etmek mümkün olmaz. Mesela nisap, zekâtın vâcip olmasını gerektiren bir sebeptir. Borç, nisabın zekât için sebep teşkil etmesine engel olur. Nisap miktarı malı olan kişinin aynı zamanda borcu da varsa, borç miktarı mal gerçekte borçlunun mülkiyetinde sayılmamasından ötürü zekâtın vâcib olma sebebi gerçekleşmiş olmaz. Sebep gerçekleşmediğine göre bunun sonucu olan zekâtın vacip olması hükmü de bulunmaz.
  2. b) Hükme engel olan mâni: Şartları gerçekleştiği halde sebebe hüküm bağlanmasına engel olan mânidir. Namazın vâcip olma sebebi olan vakit girer fakat aynı zamanda kadın hayız veya nifas halinde bulunursa bu haller o kadına namazın vâcip olması hükmüne engel teşkil eder. Dolayısıyla bu halleri devam eden kadınlara namaz kılmak vacip olmaz.

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.