Bismillahirrahmanirrahim

Hamd görüleni ve görülmeyeni emsalsiz bir şekilde yaratan bizlere sayısız nimetler bahşeden Rahman Rahim din gününün sahibi olan Allah(cc) ye mahsustur. Salat ve selam önderimiz ve örneğimiz. Yaşayan Kuran kendisine tabi olunmadıkça izinden gidilmedikçe kurtuluşun mümkün olamayacağı Hz. Muhammed’e aline ashabına ve onu takip eden tüm müminlerin üzerine olsun.

İnsanda iki kuvvet bulunur: İlmi nazari kuvvet ve ameli iradi kuvvet. Eksiksiz mutluluğu ise ilmi ve iradi iki kuvvetin tam olmalarına bağlıdır. İlmi kuvvetin tam olması ise ancak kişinin yaratanını, isim ve sıfatlarını, kendisine ulaşacak yolları ve bu yolları yıkacak afetleri, bizzat kendisini ve kusurlarını bilmesinden geçer. İşte kişi bu bilinmesi gereken temel kurallara vakıf olmasıyla ilmi kuvvetini tam kazanmış demektir. İnsanlar içerisinde en bilgili kimse işte bunları en iyi bilen ve bunları en iyi anlayan kimsedir. Kişinin ilmi iradi kuvvetinin tam olması ancak Allah (cc)’ın haklarına riayet etmesi, ihlas ve doğrulukla yerine getirmesi, istikamette ve ihsanda bulunarak ve nankörlük yapmayarak ve haklarını yerine getirirken O’nun huzurunda aciz olduğunu bilerek yerine getirmeyi asla vaz geçilmez bir ilke olarak görür. Çünkü biliyor ki, Allah’ın hakları, kendi hakları gibi değildir… Söz konusu bu iki kuvvetin tam olması da ancak Allah’ın yardımı ile mümkün olur. Allah’ın bazı veli ve özel kullarına hidayet ettiği gibi, kendisinin de dosdoğru yola iletmesine ve doğru yoldan çıkartmamasına ihtiyacı vardır. İlmi kuvvetin bozulmasıyla sapıklığa kayar; Ameli kuvvetin bozulmasıyla da Allah’ın gazabına dücar olur.

Dolayısıyla insanın ve mutluluğunun eksiksiz oluşu; ancak bunların hepsini bir arada bulundurmakla mümkün olur. Şüphesiz ki Fatiha suresi bunları içerisinde bulundurmuş ve muntazamlığını eksiksiz olarak gözler önüne sermiştir. Nitekim ayeti kerimede: “Hamd alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim din günün maliki Allah’adır” diye buyrulmuştur ki, bu ilk olan aslı içeriyor. Yani Rab Teala’nın varlığını, isimlerini, sıfatlarını ve fiillerini bilmeyi içeriyor.

Bu zikri geçen isimler ise “Esmaü’l Hüsna”nın kökleridir. Bunlarda “Allah”, “Rab” ve “Rahman” isimleridir. Allah ismi; uluhiyetine dair olan sıfatları içerir. Rab ismi rububiyetine dair sıfatları ve rahman ismi de; ihsanına, cömertliğine ve iyiliğine dair sıfatlarını içerir. O’nun isimlerinin anlamları, işte bu minvalde dönüp dolaşır.

“Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isteriz.” Ayetine gelirsek; buda kendisine ulaşılacak yolu bilmeyi içerir. Kuşkusuz Allah’ın istediği ve sevdiği doğrultuda sadece tek O’na kulluk etmek ve O’na ibadet ederken sadece O’ndan yardım istemektir.

“Bizi dosdoğru yola ilet” ayeti ise; kulun ancak bu dost doğru yolda istikamet üzere bulunduğu zaman saadete ulaşacağını ve istikamette de ancak Rabbi onu hidayete ulaştırdığı zaman olacağını beyan etmektedir. Tıpkı Allah yardım etmese Allah’a ibadet edemeyeceği ve O’nu hidayete eriştirmese istikamet bulamayacağı gibi.

“O kendilerine nimet verdiği kimselerin yoluna; gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.” Ayeti ise her iki tarafında dost doğru yoldan saptıklarını ortaya koymaktadır. Bir taraf sapıklığa girmiş, ki bunlar ilmi ve inancı fesada uğratılmışlardır, diğer tarafta gazaba uğramıştır, onlarda gayelerini ve amellerini fesada uğratmışlardır.

Bu surenin başı rahmet, ortası hidayet ve sonu da nimettir. İşte kul nimetten aldığı haz kadar hidayetten de o ölçüde haz alır. Hidayetten aldığı haz kadar da rahmetten haz alır.                                                        Dolayısıyla işlerin hepsi O’nun nimetine ve rahmetine dönmüş oluyor. Nimet de rahmet de onun rububiyetinin gereksinimlerinden sayılır. Dolayısıyla Onun rahmet eden ve nimetler bahşeden olduğunda şüphe yoktur. Bu aynı zamanda onun tek ilah olduğunun da göstergesidir. İnkarcılar O’nu inkâr etseler ve müşriklerde ona ortaklar koşsalar bile O, hak olan tek ilahtır.

Öyleyse her kim Fatiha suresini, anlamlarını gerek ilim ve marifet olarak ve gerekse amel ve hal olarak anlamış ise en şerefli ve yüce nasibin hepsini elde etmiştir. Bununla beraber o kimsenin ibadeti de avamın ibadetinden çok yüksek bir konumdadır.

Selam ve dua ile

Velhamdulillahirabbilalemin