Bismillahirrahmanirrahim

EN GÜÇLÜ SİLAH

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celle’ye mahsustur. Salat ve selam O’nun habibi müminlerin örneği ve önderi, yaşayan Kur’an kendisine uyulmadığı sürece kurtuluşun mümkün olmadığı son Peygamber Hz.Muhammed (s.a.v)’e O’nun ehli beytine, sahabesine ve bütün müminlerin üzerine olsun…

Sabır, müminin kalbinde yeşeren en derin duygulardan biridir. Her nefeste imtihanla sınanan insan, bazen beklediği bir haberle, bazen kaybettiği bir sevdasıyla, bazen de sabırsızca istediği bir şeyle yüzleşir. İşte bu noktada sabır, Allah’a teslimiyetin en sessiz ama en güçlü hâlidir. Kur’an-ı Kerim’de defalarca övülen bu haslet, sadece musibetlere karşı değil, aynı zamanda nefsin isteklerine karşı da bir duruş sergilemektir. Sabreden kul, Rabbine daha yakındır; çünkü sabır, sadece beklemek değil, beklerken kalbi bozmamaktır.

Sabır, Kur’an’da birçok ayette müminlerin temel özelliklerinden biri olarak zikredilmiştir.

قُلْ يَا عِبَادِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَاحَسَنَةٌۜ وَاَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةٌۜ اِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ اَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ

De ki: ‘Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir.'(Zümer 10.Ayet) ,sabrın ne kadar büyük bir ecirle karşılık bulduğunu göstermektedir. Sabır sadece musibet anlarında değil; ibadette devamlılıkta, haramlardan sakınmada ve nefsin arzu ettiği şeylere karşı koymada da gereklidir.

İslam alimleri sabrı üç ana başlıkta inceler:

1. Musibetlere karşı sabır: Hastalık, kayıp, yoksulluk gibi zorluklara karşı sergilenen metanet. Peygamber Efendimiz (s.a.v) sabrın en güzel örneğini hayatında göstermiş, evlat acısından taşlanmaya kadar türlü sıkıntılara sabırla göğüs germiştir.
2. İbadete karşı sabır: Namazı vaktinde kılmak, orucu eksiksiz tutmak, Allah’a kullukta istikrarı sürdürmek de sabır ister.
3. Günahlara karşı sabır: Nefsin arzu ettiği ama haram kılınan şeylerden uzak durmak, sabrın en çetin olanıdır. Hz. Yusuf’un (a.s) iffetini korumak için gösterdiği sabır buna en güzel örnektir.

Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sabır, sıkıntının başa geldiği anda gösterilendir.” (Buhârî, Cenâiz 32). Yani sabır, olaya değil; o olayla kalbin ilk temasıdır. Zaman geçtikçe sakinleşmek değil; ilk anda Allah’a yönelmek gerçek sabırdır.

Hayat, her adımında sabrı sınayan bir yolculuktur. Kimi zaman dilediğimiz şeyler gecikir, kimi zaman hiç gelmez; bazen elimizdekiler bir anda alınır. Fakat mümin bilir ki her şey bir kaderle yazılmış, her gecikme bir hikmete bağlanmıştır. Sabır, bu hikmeti göremesek de Allah’a güvenmeye devam etmektir.

Belki bugün anlaşılmayan bir sessizlik, yarın hikmet dolu bir cevap olur. Belki şimdi dökülen gözyaşları, ahirette gülecek bir yüzün sebebi olur. Çünkü sabreden kaybetmez; sadece daha derin bir kazanç için bekler. Rabbimizin sabredenleri sevdiğini bilmek bile, kalbi teskin etmeye yeter.

Öyleyse sabır, sadece bir bekleyiş değil; kalbi bozmadan, duayı terk etmeden, inancı sarsmadan yürümektir. Ve bu yürüyüşte en güzel yol arkadaşı: Allah’a olan tevekküldür.

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…