EMİN OLMADAN MÜMİN OLUNMAZ

EMİN OLMADAN MÜMİN OLUNMAZ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd sena övgü Alemlerin rabbi olan Allah(c.c)’a mahsustur. Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’e onun ehli beytine ashabının üzerine olsun.

İslam dini, insan hayatının her alanını kuşatan bir hayat nizamıdır. Bu nizamın en temel unsurlarından ikisi ahlak ve güvendir.

İslam’da ahlak, kul ile Allah arasında bir bağdır. Ahlak, imanla beslenen ve Allah korkusuyla şekillenen bir tavırdır. Kur’an’da ahlaki ilkeler sıkça vurgulanır: adalet, doğruluk, sabır, tevazu, affedicilik, yardımseverlik ve haya bunlardan bazılarıdır. İslam ahlakı, toplumsal barışı ve güveni de hedefler. Ahlaklı Müslüman, başkasına zarar vermekten sakınan, hakkı gözeten, sözünde duran, emanete riayet eden güvenilir kimsedir.

İslam’da güven (emanet) son derece önemli bir kavramdır. Emanet, sadece maddi bir eşyanın korunması değil, aynı zamanda sırrın saklanması, verilen söze sadakat, görev bilinci ve sadakatin adıdır.

İmam Malik (rh.a):

İlmin özü, hayâ ve emanet duygusudur. Emaneti olmayanın ilmi fayda vermez.”

İmam Gazali şöyle demiştir;

“Emanet, Allah’ın kullar üzerindeki bir hakkıdır. Onu koruyan, Allah’a sadakat gösterir. İhanet eden, hem Allah’a hem halka zarar verir.”

Ahlak, insanın iç dünyasındaki değerlerin dışa yansımasıdır. Emanet ise o ahlakın sınavıdır. Çünkü gerçek ahlak, yalnız kalındığında da doğru olanı yapabilmektir. Emanete riayet, kişinin içinde taşıdığı Allah korkusunun ve sorumluluk bilincinin bir göstergesidir.

Resûlullah (s.a.v), henüz peygamberlik verilmeden önce bile “el-Emîn” yani güvenilir kişi olarak anılıyordu. Bu da gösteriyor ki, bir insanın Müslümanlığı önce ahlakında, sonra söz ve davranışlarında tezahür eder.

Bir Müslüman için emanet duygusu; ibadet kadar değerli, ahlak kadar vazgeçilmezdir. Çünkü o bilir ki, bu dünya bir emanettir, din emanettir ve her emanetin bir hesabı vardır. Ve mümin, emanetin ağırlığını omzunda değil, vicdanında taşıyandır.

VELHAMDÜLİLLAHİRABBİLALEMİN