DOĞRU BAŞLANGIÇ – 4

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ        

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir.

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı mücahid müminlere selam olsun.

Allahu Teâlâ’nın,  Hz. Muhammed (Sas)’e verdiği kıymet ve değer her akıl sahibinin malumudur. Kuran’ı Kerimde birçok peygamberin ve tabilerinin yaşadığı olaylar, toplumların kendilerine gönderilen peygamberlere takındığı tavır ve verdikleri tepkiler aktarılmıştır. Son Resul hiç şüphesiz Hz. Muhammed (Sas)’dir. Dolayısıyla kıssalardan toplumların doğru ve yanlış eylemleri öğrenilmeli, ders çıkartılarak hata ve yanlışlardan uzaklaşılmalıdır.

Fakat melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vura vura canlarını alırken, halleri nice olur?(Muhammed 27)

Bu böyledir; çünkü onlar, Allah’ın gazabına sebep olan şeylere uydular, O’nu razı edecek şeyden hoşlanmadılar. Allah da onların bütün yaptıklarını boşa çıkarmıştır.(Muhammed 28)

Dikkat edilirse “Allahı gazaplandıran şeye uydular, O’nu rızasından hoşlanmadılar”  denilerek vasıflar bilhassa tanıtılmıştır. Bu iki vasfa sahip fertlerin hem kendilerine hem de topluma verecekleri zararlar çok büyüktür. Bu ayet Hz.Muhammed(Sas) döneminde yaşayan ve bir takım hastalıkları sebebiyle Allah’a ve resulüne itaatten yüz çeviren kimselerden bahsetmektedir. Aşağıda yapacağımız izahlarla meseleyi anlamaya çalışalım.

Dağınıklık, çözümsüzlük, çelişki ve uyumsuzluklar veya kemaliyet, uyum, düzen. Bu kelimeler salt olarak ele alındığında elbette gerekli dersler alınamayacaktır. Şöyle ki; Ruhun ve aklın yeteneklerinin doğru maksat ve gayeler için harekete geçişi düzen uyum, ahenk ve insanın iç aleminde huzur uhrevi olarak ta kurtuluş demektir.

Zıddı ise; kararsızlık, eminsizlik, güvensizlik gibi olumsuz kelimeler ile eş değerdir. Dolayısıyla bu durumlarda kişinin hareket alanı kısıtlanır. Ruh ve azalar görev ve sorumluluklarını ifa edemeyecek kadar dumura uğrar.

İşte saydığımız bu olumlu ve olumsuz kavramlar önce kişinin inşasına veya Allah muhafaza yıkımına sebep olur. İşte bu inşa ve yıkım hareketi önce ferdin kendisini daha sonrasında ise çevresine yansır. İnşa’dan kastımız Allah’ın taktir ettiği kevni ve şeri nizama uyum sağlamak, evrendeki ahengin bir parçası olmaya çalışmak, içi ve dışıyla şeriatın kontrolüne girmektir. Yıkımdan kastımızda bu tarifle ortaya çıkmış oldu. Bu düzene ve ahenge uyum sağlayamamak, kâinat ve evrenin boyun eğdiği mercii’ye muhalefet ederek içi ve dışıyla bozulmaktır.

Yukarıda açıklaya geldiğimiz meselelerin üzerinde biraz tefekkür edilirse hata ve yanlış veya konumuzun gereği olarak doğru dersler anlaşılacaktır. Bu ve buna benzer üzerinde düşünmemiz gereken çokça ayetler vardır.

Öyle ki Allah’ın gazaplandığı, inancı zedeleyen durumlar, sözlerimizde ve davranışlarımızda azabını üzerimize çeken durumlar nelerdir. Bunlar eksik anlaşıldığında bu ayetin kapsamına girmek kaçınılmaz olur. Veya O’nu rızasından hoşlanmadılar. Rızasına götüren ameller ne kadar meşakkatli olsa da ne kadar fedakarlık gerektirse de üşenmeden yapılmalıdır. Sadece şu ayet mü’min’e kendisini yanlışlardan alıkoyma konusunda ciddi bir ihtarda bulunmaktadır.

Bu kimseler ölüm anlarına kadar ertelenmiş olan o azabı tattılar. Ne acı bir durum. Ne kötü bir son değil ne kötü bir başlangıç. Hem unutulmamalıdır ki sadece başlangıcı böyle bir acı, sonrası ise çok daha vahim. Bunun sebebi ise hayatları Allah’ın rızasına uydun değil. Ölçü olarak Resulü ve kendisine nazil olan kitabı kabul etmediler. Bir yada birkaç yönüyle itaatten yüz çevirdiler. Bu acı başlangıç onların bu hayattaki tercihlerinin karşılığıdır…

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ