sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

BİZE BİR TEVBE (DEVRİM) GEREK

BİZE BİR TEVBE (DEVRİM) GEREK
27.08.2022
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd; kullarına doğru yolu ve tutarlı davranışları bulabilmeleri için peygamberler gönderen ve kitaplar indiren engin merhamet sahibi günahları bağışlayan ve kimileri için onları hasenata çeviren kulluk edilmeye yegane layık olan Allah (cc)’ mahsustur.

Salat ve selam; Allah’a kulluk yapmak gibi en önemli ihtiyacı olan insanlara örneklik eden onlara kulluğun gerekliliklerini ve püf noktalarını gösteren, gayreti düşen hastalara reçeteler veren, gevşemek istemeyenlere yol gösteren yegane önderimiz Allah Rasulu (sav)’in üzerine olsun. Ve yine selam O (sav)’nun tertemiz ehl-i beytine sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

Kur'an Dinle

İnsan olumlu ve olumsuz etkilerden etkilenen bir varlıktır. Kırılgandır, meyyaldir, acizdir, gururludur vs. İnsan kendi özelliklerinin ne derece farkında ise dünya hayatında o kadar istikrarlı olacaktır. Çünkü insanın özelliklerini iyi bilmesi halinde başına gelenlerin “neden ve niçinler”ini tespit edebileceği gibi “nasıl”ları da  öngörebilecektir. Tabii ki insanın kendisini tanıması ancak Kur’an ve Sünnet’i öğrenmek ile olacaktır. Çünkü yaratılmışı en iyi yaratıcı bilir ve yüce kitabında bize lazım olacak kadar bizim özelliklerimizden bahsetmiştir. İnsan nelerden etkilenir, neler hoşuna gider, onu neler caydırır, hangi durumlardan olumsuz etkilenir, hangisinden olumlu etkilenir, hayatını karartacak kararları nasıl alır, yine hayatını kurtaracak kararları nasıl alır gibi bir çok konu Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir. Ve onun açıklaması olan Sünnet-i Seniyye’de…

Biz bu ay ki yazımızda insan günah işlerse ne olur bunu inceleceğiz inşaAllah. Günahlar sahibinde ciddi yaralar açan bir kılıçtır. Bunalımdır, soğukluktur, mesafedir, yılgınlıktır. İnsanın dengesini bozan bir zehirdir. Nasıl ki alkol uyuşturucu gibi maddeler insanın dengesini bozuyor, sağlıklı hareketler yapmasına mani oluyorsa günahlar da sahibine en az bu etkileri verir. Bir müminin şiddetle kaçınması ve tiksinmesi gereken bir eylemdir günah. Vücuttaki azaların sultanı olan kalbin en büyük düşmanıdır. Orayı ele geçirmek isteyen bir ajandır. Bugüne kadar ortaya çıkmış virüslerden, hücrelerden, bakterilerden, enfeksiyonlardan, iltihaplardan daha tehlikeli, daha can yakıcı, daha hasar vericidir. Buraya kadar anlattıklarımızı destekler nitelikte bir ayet okuyarak konumuzu genişletelim;

“Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.” (Mutaffifin/14)

“Bu âyet, kâ­firler hakkındadır. Ancak mü’min kişi günah işlemek suretiyle kal­binin kararması ve günah işlemeye devam etmesi yüzünden kalbinin kararmasının fazlalaşması bakımından kâfirlere benzer. îbnu’l -Melik demiş ki: Bu âyet, kâfirler hakkındadır. Fakat Resûl-i Ek­rem (sav) mü’minleri   korkutmak için bunu okumuş ki, mü’minler günahları çoğaltmaktan sakınsınlar ve kâfir­lerin kalbleri karardığı gibi onların kalbleri de kararmasın. Bunun içindir ki: Günahlar küfrün postasıdır, demişler.”[1]

Sesli Makale

El-Hâfız İbn-i Kesir, bu âyetin tefsirinde özetle şöyle der:

“Yâni durum, kâfirlerin sandığı gibi değildir. Onlar Kur’ân’ın ilâ­hi olmayıp daha önce gelip geçmişlerin masalları olduğunu iddia eder­ler. Bu iddia asılsızdır. Kur’ân, Allah’ın kitabıdır, Resulüne vahiy su­retiyle indirdi. Kâfirleri Kur’ân’a inanmaktan alıkoyan şey ise, onla­rın kazandıkları günahlar dolayısıyla kalblerini paslandırıp karartan, körleten ve tamanen kaplayan simsiyah lekelerdir.”

“Yani ceza ve mükâfaat gününü inkâr etmektedirler ve onların bu konuda hiçbir makûl ideali bulunmamaktadır. Ancak günah işlemekten kalpleri öylesine paslanmıştır ki, gâyet makûl ve açık delillere rağmen bile, ceza ve mükâfaat gününü inkar etmektedirler.”[2]

“İsyanları ve günahları kalplerini perdelemiştir. Dünyada Rabblerini hissetmekten perdelemiş ve hayatta kararıp körelinceye kadar üzerlerine çökmüştür. Dolayısıyla onların en uygun cezaları ve doğal sonları Allah’ın yüce yüzüne bakmaktan mahrum olmalarıdır. Onlar ile bu büyük mutluluğun arasına perde gerilmesidir. Zira bu büyük saadete ancak ruhları şeffaflaşmış, incelmiş, arınmış ve kendileri ile Rabbleri arasındaki perdelerin açılmasını hak etmiş erdemli kişiler ulaşabilir. Bunlar hakkında Rabbimiz Kıyamet suresinde buyuruyor ki:

“O gün birtakım yüzler apaydınlıktır. Rabblerine bakmaktadırlar.”

Onların Rabblerinden mahrum bırakılmaları tüm azabların üstünde bir azaptır. Tüm mahrumiyetlerin ötesinde bir mahrumiyettir. İnsan için gerçekten çok kötü bir sondur. Çünkü insan tüm özelliğini tek kaynaktan Alır. Bu da onun yüce Rabbinin ruhu ile irtibata geçmesi O’na bağlanmasıdır. İnsan bu kaynaktan koptuğu zaman onurlu bir insanın özelliklerini yitirir. Cehenneme girmeyi hak eden bir konuma düşer. “Sonra onlar şüphesiz cehenneme sürüleceklerdir.” Bu cehennemle birlikte cehennemden daha acı bir azar da yer almaktadır: “Sonra da onlara yalanlayıp durduğunuz İşte budur.” denecektir.”[3]

Görüldüğü üzere günahın zararı sayılamayacak derecede çok fazladır. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey küfür ve şirktir. Ayetten de anlaşıldığı üzere kendilerini bu hale sokan işlemekte oldukları günahlardır. Günahlar ki Kur’an’ı anlamanın önüne geçiyor, kişiyi din günü hakkında şüphelere götürüyor, salih amellere isteksiz yapıyor, insanı durağanlığa, gevşekliğe itiyor. Tıpkı bir kanser hastası gibi. Her gün o kanserin vücutta daha da ilerlemesine neden olacak gıdalar tüketiyor. Davranışlarıyla o kanser hücresinin vücutta daha da ilerlemesine ve büyümesine neden oluyor ve sonuç acı dolu ıstırap dolu bir hayat ve ağrılar, zorluklar içinde ÖLÜM

Evet günah işlenirken tatlı geliyor insana hoş geliyor. İbn-i Kayyim(rha)’in de dediği gibi günahın lezzeti gider azabı kalır, itaatin zorluğu gider lezzeti kalır. Günah sayesinde basireti ve ferasetini kaybeden kişi başına gelecekleri kestiremez ve işin sonucunun nereye varacağını düşünemez. Cevabını bulamadığımız bir çok soru vardır. Neden böyleyim niye böyle oluyor diye. Tekrar bir düşünmek lazım günahlardan dolayı olabilir mi diye…

Peki bu durumdan bir kurtuluş yok mu? Elbette var… Tevbe etmek. Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor; “Bir kul günah işlediğinde, kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Eğer o kul tevbe ederse, bu siyah leke kaybolur. Şayet tevbe etmez ve günah işlemeye devam ederse, bu leke onun tüm kalbini sarar.” (Müsned-i Ahmet, Tirmizi, İbn Mace(Zühd/29), Neseî, İbn Cerir, Hakim, İbn Ebi Hatim, İbn Hibban)

“Mü’min bir günah işlediği zaman bunun etkisiyle kalbinde mâ­nevi siyah bir leke oluşur. Tuhfe yazarı o lekeyi, ayna ve kılıç üstün­de oluşan kir lekesine benzetir. El-Kari de, beyaz kâğıda dam­latılan siyah mürekkeb damlasına benzetir. Kalbte oluşan siyah iz ve lekenin kapladığı yer, işlenen günahın büyüklük ve ağırlık dere­cesine göredir. Sonra mü’min kul işlediği günahtan tevbe ve dönüş yapıp günahı kesinlikle terkeder ve Allah’tan mağfiret ve bağışlan­masını dilerse, kalbi cilalanır. Yâni kalbinin aynası arınıp temizlenir. Çünkü tevbe ve istiğfar gerçek olduğu zaman kalbin cilâsıdır. Şa­yet kul, günah işlemeye devam ederse, o leke gelişir, büyür ve niha­yet kalbi tamamiyle kaplar, nurunu söndürür ve basireti körletir.”[4]

Tevbeye ne kadar ihtiyacımız var. Kalbimizi temizlemeye berraklaştırmaya. Günah gerçekten pişmanlıktır hem dünya hem ahiret için. En önemlisi kulun Rabbi ile olan bağlantısını zayıflatan sonucunda koparan bir kılıçtır. Kalp yarasıdır. Vicdan rahatsızlığıdır. Kendisinden nefret edeceği durumlara götüren pişmanlıktır. Sırat köprüsünde yüktür. Fazlalıktır. Bunlardan kurtulmadıkça kul rahatlamayacak ve ferahlamayacaktır. Kulun enerjisini sömüren bir emperyaldir. Kulun kul olma özelliklerini zayıflatır ele geçirir. Zenginliklerine sahip olur. Meyve(salih amel) vermesine engel olur. Bu kalbe bir devrim gerek… Bir inkılap gerek… Sömürgecileri bu kalbin tahtından indirmek gerek… Bu da ancak tevbe ile olur. Allah (cc)’a dönmek ile… Bir inkılap gerçekleştiren tevbe ile. Gelin hep beraber tevbe edelim. Bir devrim gerçekleştirelim. Kalbimizde yer eden bütün siyah noktalara savaş açalım. Özgürlüğümüzü ilan edelim. Nefsin esaretinden kurtulalım. Bu tevbeyi zor gösterecek olan şeytana fırsat vermeyelim. Tevbeden başka çaremiz, kurtuluşumuz yok.  BİZE BİR TEVBE (DEVRİM) GEREK…

SELAM VE DUA İLE…

TEVFİK ALLAH(CC)’TANDIR…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…

[1] İbn Mace Zühd/29 4244 nolu hadisin izahı

[2] Tefhimu’l Kur’an

[3] Fi Zilali’l Kur’an

[4] İbn Mace Zühd/29 4244 nolu hadisin izahı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.