بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı, bizler için hayatının her alanında en güzel örnekler bulunan, önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, tevhidi benimsemiş ve her alanda uygulamakta tereddüt etmeyen mücahid müminlere selam olsun…

Arzu ve istekler, ihtiras ve tutkular, heyecan ve hazlar dur durak bilmeyen plan ve programlar. Hayatın anlamı ve gayesi gerçekte bunlar mıdır? Bir takım istekler ve bu isteklerin egemenliğine girmiş enerji ve kabiliyetler. İnsanlığın varlığından bu yana sadece canlı organizmalardan ibaret olmayan bu varlığı süreli ve doyumsuz hevesler nasıl oluyor da aldatıyor. Böylece insanlığın ancak kendisi vasıtası ile ulaşabileceği mükemmel ve eksiksiz olan İslam’ın yüce değerlerinden alıkoyabiliyor.

Allah (cc) iman edenlere birçok Ayeti Kerime’de vaatlerde bulunmuştur. Bunlardan bir kısmı dünyevi, ebedi olan ise ahiret yurduna yönelik olanlardır. Dünyevi olandan kastettiğimiz Rahmet, hidayet ve muvaffakiyet vermesidir. Bu itibarla Allah (cc) vaatleri haktır. Ayeti Kerime’nin mealinde buyruluyor ki; “ Ey iman edenler eğer siz istikamet üzere olursanız batıl yolda olanlar size zarar veremez.”

Dolayısıyla Allah’ın Kelimelerini değiştirebilecek yoktur. İnayet ve tevfik’in engellenmesine de imkan yoktur. Lakin Allah(cc) zarar görmeme ve korunabilmenin yolunu bir takım şartlara bağlamıştır. (Siz istikamet üzere olursanız) gereğince amel etmemek, yeterince samimi olmamak, hükümleri kendi üzerinde ircaa etmeme gibi zafiyetler bu yardım ve rahmetin önüne koyduğumuz ferdi engellerdir. Kalbi, içtimai ve fertsel mükellefiyetlerde bu yardımın görülmesi zafiyetlerin tedavisi ile başlamalıdır. İçsel sebepler değişmeden yaptığımız tercihlerin zararsız oluşu da mümkün değildir. Demek ki ilk engel kişinin kendisidir.  Bir temsille bu meseleye açıklayalım; Bir hasta vücudunda ortaya çıkan bir takım yaralardan dolayı tabibe başvurur, yapılan tetkik ve teşhisten sonra varılan karar; içeriye alınan bir takım besinlerin bu kişi adına zararlı oluşudur. Bu yüzden doktorun o kişiye merhem vermesi tedavi sürecinde şifa sebebi olma adına doğru bir adım değildir. Bu girişim hasta veya doktor tarafından yapılması gerçeği değiştirmez. Sürecin olumlu geçmesi önce zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması ile başlamalıdır. Daha sonra Biiznillah yaralar üremeyeceği için merhem kullanmasına da gerek kalmayacaktır.  Bize düşen kendi içimize zarar verenleri hayatımızdan ekarte etmektir. Allah(cc) yardımı İnşaallah gelecek Din’i, dünyevi ve uhrevi selamet ancak o zaman elde edilebilecektir.  Hareket bizden Tevfik Allah’tandır.

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ