BAKARA SURESİ 21
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd âlemlerin Rabbi, Maliki, ölümü ve hayatı biz kullarının hangisinin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için yaratan, yolundan gidildiği takdirde emniyetin elde edildiği Allah (c.c.)’a aittir.
Salat ve selam rehberimiz ve önderimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden Ashabına, bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan tüm Müslümanların üzerine olsun
İnşaALLAH Bu ayki yazımızda ALLAH’ın kelamı olan Kur’anı Kerimden Bakara suresinin 21 ayeti kerimesini nakletmeye çalışacağız.
Bakara 21: Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.
Şimdi bu ayeti kerimeye gelmeden öncesine bir bakalım ALLAH (cc) Kur’an’ı kerimin girişinde Bakara suresine başlarken ilk beş ayeti kerimede mü’minlerin vasıflarını sayıyor
Bakara 1:Elif, Lam, Mim
2-Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır.
3-Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
4-Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
5-İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.
İşte Mü’minlerin hayatta izledikleri yöntem ve İslâmî hayattaki nitelikleri şunlardır: Kendilerine malum olmayan gaybın bütününe kesin bir iman; Yüce Allah’ın zatı, meleklerin varlığı, ahiret yurdu gibi Kur’an-ı azîm’in haber verdiği şeylere iman. Ayrıca imanın salih amel ile bir arada bulunması lazımdır. Bu salih ameller, namazı dosdoğru kılmak, cihad uğrunda Allah yolunda infak etmek, fakir ve muhtaçlara yardımcı olmak ve nafile sadaka, aileye, çocuğa, akrabalara farz olan nafakayı vermektir. Allah’ın indirdiklerine iman parçalanma kabul etmez.
ALLAH(cc) kendisine iman eden kişilerin üzerinde bulundurduğu vasıflarını bizlere bildiriyor sonra Bakara altı ve yedinci ayeti kerimede kafirlerin vasıflarını bizlere bildiriyor;
Bakara 6-Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar.
7-Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır.
Kalplerin üzerine mühür vurulması, hakkı anlamamak anlamındadır. Kulaklara ve gözlere perde çekilmesi de, kendilerine okunması halinde Kur’an-ı Kerîm’i kavrayamamaları veya Allah’ın mahlukatı üzerinde dikkatle düşünmemeleri ya da yüce Allah’ın vahdaniyetini kabul etmeye çağrıldıkları vakit, iman etmemeleri anlamındadır. Bütün bunlar ise onların küfür ve inkarlarından dolayıdır. Yoksa, Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed veya herhangi bir kimsenin onların hidayeti bulamamasında bir kusuru yoktur. Bütün bunların sebebi bizzat kendileridir. Hakka inanmak ve gereğince amel etmek hususunda sağlıklı bilgi yollarını kullanmaktan yüz çevirenler kendileridir.
ALLAH(cc) kendisine asilik eden kişilerin üzerinde bulundurduğu vasıflarını bizlere bildiriyor sonra Bakara sekiz ve yirminci ayeti kerimede kalplerinde hastalık bulunan münafıkların vasıflarını bizlere bildiriyor;
Bakara 8-İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik” derler; oysa inanmış değillerdir.
9: (Sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar ve şuurunda değiller.
10:Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.
11:Kendilerine: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz” derler.
12: Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.
13: Ve (yine) kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler.
14: İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.”
15: (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır.
16: İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
17: Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
18: Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
19: Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, ‘gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle’; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.
20: Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
İşte bunlar üçüncü sınıf insanlardır. Yüce Allah inkâr edenlerin halini iki ayet-i kerimede münafıkların durumunu da onüç ayet-i kerimede açıklamakta ve bu ayetlerde onların kötülüklerini, hilelerini dile getirmekte, içyüzlerini açıklayarak, yaptıkları işlerin ne kadar gülünç olduğunu dile getirmekte; onları sağır, dilsiz ve kör diye adlandırmakta; onlara dair misaller vermektedir. Çünkü bunlar İslâm için açıktan açığa kâfir olanlardan daha büyük bir tehlikedir.
Burada söz konusu edilen münafıkların özellikleri sadece o dönemin değil her dönemde mevcut olan münafıkların özelliklerindendir.
ALLAH(cc) mü’min, kafir ve münafıklardan ibaret olan insanların üç sınıfını söz konusu ettikten sonra, aralarında Mekke müşriklerinin de bulunduğu bütün insanlara, kendisine ibadet etmeyi, onun emirlerine boyun eğmeyi, itaatle onun önünde eğilmeyi, Rubûbiyeti yalnızca ona tanımayı ve onun vahdaniyetini kabul etmeyi bütün insanlara emretmektedir. Yine tapındıkları put, heykel ve ilâhları bir kenara bırakıp yalnızca kendisine ibadet etmelerini de emretmektedir. Çünkü onları da, onlardan önceki atalarını, dedelerini de, yaratan O’dur.
Bakara 21: Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.
(DEVAMI GELECEK İNŞA ALLAH)