ALLAHIN KININDAN ÇIKMIŞ KILICI HALİD İBNUL VELİD (RA)

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd ‘’ Müminler , müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler , kim böyle yaparsa Allah katında bir değeri yoktur.Diye Buyuran Allah’a (cc) masustur. Salat ve selam başta ‘’ İman kulplarının en sağlamı , Allah için dost edinmek  , Allah için düşmanlık etmek , Allah için sevmek ve Allah azze ve celle için buğzetmektir’’  diye buyuran önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ‘in O’nun temiz ev halkının , O’nun yiğit ashabının ve İlah-i Kelimetullah yolunda mücadele edenlerin üzerine olsun..

Asırlardır süren  Tevhid ve şirk mücadelesi kıyamete kadar devam edicektir. Allah azze ve celle göndermiş olduğu Peygamberler aracılığıyla safları belirginleştirmiş ve kendisine yönelenleri de hidayete ulaştırmıştır. Şu da bir gerçektir ki kişi nasıl hayat yaşarsa yaşasın eğer ki hidayeti üzerine çekecek fiillerde ve amellerde bulunuyorsa Alemlerin Rabbi onun bu yönelişini boşa çıkarmayacaktır. Bu ayki konuğumuz cahiliye hayatında İslam’a karşı , Müslümanlara karşı çekilmiş bir kılıçken iman edip Allah’ın kılıcı olan Halid bin Velid (ra) dır.

Hepimizin bildiği gibi Halid bin Velid (ra) komutanlığıyla , stratejileriyle , savaşmasıyla bu alanda deha olmuş biridir.  Bütün cahiliye savaşlarına katılmış hatta Uhud’da Müslümanların mağlubiyete uğramasını sağlayacak stratejiyi de sunan kendisidir. Onun İslam dan önceki değil de İslam dan sonraki mücadelesini baz alarak aktarımlar yapmaya çalışacağım.

Kardeşi Velid bin Velid Bedirde Müslümanlara esir düşünce Peygamber (s.a.v) adeti gereği esirleri kendi bulunduğu ve Müslümanlarında çoğunluk olduğu bölgelerde tutuyordu. Velid bin Velid Müslümanların birbiriyle olan ilişkilerini , saygılarını , kardeşliklerini ve esirlere olan  davranışlarını görünce içinde İslam’a karşı , Müslümanlara karşı bir sevgi oluşmaya başlamış ve böylece de iman etmişti.  Ne güzel bir sahne değil mi ? Müslüman olan bir topluluğun , Kuran’la ahlaklanmış bir topluluğun  normal davranışlarıyla bir insanın hidayetine nasıl sebeb olduğunu görmekteyiz. Onlarda müşriklerin arasında yaşıyorlardı. Ancak herkezin hakkına riayet ediyorlar ve Allah’ın (cc) onları gördüğü şuuruyla hayatlarını ikame ettikleri için bu insanlar tarafından muazzam şekilde gözüküyor ve karşı tarafı da etkiliyordu. İşte fiili tebliğ örneği !

Velid Bin Velid (ra) İslam saflarında Tevhid mücadelesini sürdürürken bir yandan da  abisine , akrabalarına , eş ve dostuna davet çalışması da yapıyordu. Sürekli Halid bin Velide (ra) mektuplar yazıyor ve onu İslama , tevhide davet ediyordu. Bakın Halid bin Velid (ra) kendisi anlatıyor : Kardeşim Velid sürekli mektup yazıyordu.İslamın güzelliğinden, islamın  hak din olduğundan , islam dışındaki bütün herşeyin batıl olduğunu , başka ideolojilerin, Allah tan  başka sahte ilahların batıl olduğunu bana ispatlamaya çalışıyor ve mektup gönderiyordu. Burdan şunu anlıyoruz ki iman eden Velid (ra) kardeşinin ateşe gitmesini istemiyordu. Allah’tan yardım istiyor ve üzerine düşen davet görevini yerine getiriyordu. Burda bizlere dersler vardır kardeşler. Belki belağatımız düzgün olmayabilir , çok ilimli olmaya biliriz , yan yana geldiğimizde iki cümleyi bir araya getiremeyebiliriz. Ancak onlara duygularımızı dile getirecek onların ateş çukurunun kenarında olduğunu , Alemlerin Rabbinin onlardan bir hayat istediğini bildirecek bir mektup yazarak muhataplarımızı etkileyebiliriz. Velid Bin Velid (ra) in metodu bize bunu öğretiyor.

Halid Bin Velid (ra) anlatmaya devam ediyor : Kardeşim bana mektuplar yazıp ben onları okumaya başladığımda , artık her savaşa girdiğimde , Muhammed’e (sav) karşı her savaştığımda artık içime şunlar doğuyordu. Ey Halid sen yanlış  yoldasın Muhammed (sav) doğru yoldadır.Hatta Uhudda onlara karşı zafer elde ettiğimizde Muhammed (sav) ve ashabını yendiğimizde -Evet bugün biz zafer elde ettik ama ben biliyorumki Halid yenildi . Evet bugün Muhammed (sav) ve ordusu mağlubıyeti tattılar ama ben biliyorumki onlar kazandı diyordum. SubhanAllah. Ne başarılı bir tebliğ ve başarılı bir metod. Halid bin Velid (ra) o zaman Müslümanlara karşı bir harbi konumundaydı. Ancak kardeşinin duaları ve mücadelesi sebebiyle Halid (ra) akletmeye başlamış ve tefekkürleri sonucunda da Alemlerin Rabbi onun kalbinde İslam itikadını oluşturmaya başlamıştı. İslamın parçalandığı , küfür ve şirkin insanların kalbinde hakim olduğu bu çağda  Peygamberimizin (sav) bize bırakmış olduğu bu mirasa (davete)  sıkıca sarılmalıyız. Malımızla ve canımızla bu amele koşup  ‘’ Allah’a sunacağımız bir mazeret ve Belki öğüt alırlar ‘’ metoduyla mücadelemizi sürdürmeliyiz. Allah azze ve cellenin bu asırda tevhidi kalbine nakışladığı sayılı insanlardanız. Hatta bazen eski yaşantımızı aklımıza getirdiğimizde  şöyle deriz : Alemlerin Rabbine Hamdolsun ! Beni o bataklıktan küfrün ve şirkin içinden  kurtardı. O hal üzerine ölseydim halim nice olurdu. Peki kardeşim  şuanda  insanların bize ihtiyacı yok mu ?  Yaşadıkları hayatı , içinde bulundukları durumu doğru sanmıyorlar mı ? Kalbi duran bir insan düşünelim. Ona yapılacak ilk müdahale elektroşoktur. Bugün bizler elektroşok olmak zorundayız. Tevhidle kalpleri canlandırmak zorundayız.

Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir.(En’am 122)

Velid Bin Velid (ra)  Peygamber (s.a.v) ile birlikte umre için mekkeye geldiklerinde  Halid Bin Velid’e (ra) de mektup yazıp söylemişti. Peygamber (s.a.v) ve ashabı mekkeye girdiklerinde Halid (ra) diyorki : Onlar geldiğinde ben  kaçtım  ve saklandım. Çünkü karşılarına çıkmaya utanmıştım. SubhanAllah. Daha iman etmemişti. Velid bin Velid (ra) kardeşini aramıştı ancak bulamamıştı. Peygamber (s.a.v)  dedi ki Halid nerede ?  O utanıp kaçmıştır Ey Allahın Rasulü. Ama Alemlerin Rabbi onu senin yanına getirecektir. Müslümanlar yola çıkmak için hazırlık yaparken Velid bin Velid (ra) bir mektup daha yazıyor ve  oraya bıkarıyor. O mektup Halid Bin Velide Ulaştığında Peygamber (sav) in kendisini sorduğunu ve bir gün yanına gelecek Ey Allah’ın Rasulu dediklerini okuyunca  içinde İslama ve Peygambere (s.a.v) karşı büyük bir sevgi doğuyor.Mektup devam ediyor kardeşi Velid Mektupta : Peygamber (sav) bana dediki Halid gibi bir Adam nasıl İslam olmaz , nasıl islamın safına gelmez halbuki o küfrün safında bütün çabasını ortaya koymuştu. Bu çabayı eğerki islamın safında ortaya koysaydı Vallahi biz onu diğerlerine tercih ederdik. Mektubu okuyunca Halid Bin Velid iman etmek istiyor ve yola koyuluyor.

Yolda Osman Bin Talha ve Amr bin As ile karşılaşıyor ve birlikte Peygamber (s.a.v) e doğru yola çıkıyorlar.Halid diyorki : Ben en güzel elbiselerimi giymiştim . Ve Peygamber (s.a.v) in yanına vardık. Bizi görünce gözlerinin içi gülüyordu. Kalktı birden bana sarıldı ve dediki : Ey Halid ! Şimdi özüne kavuşacakmısın , şimdi özüne dönecekmisin , şimdi Allah’ın razı olacağı amelleri yapacakmısın. Halid  dediki Ya Rasulullah bana öğret ben iman etmek istiyorum ve  Kelimei Şehadet getirdim Peygamber(s.a.v) bana dakikalarca sarıldı onun sıcaklığını , sevgisini hissetim . Sonra Peygamber(s.a.v) ağlamaya başladı Halidde ağlıyordu ve etrafındakilerde ağlıyordu. Sırayla Osman Bin Talha Ve Amr Bin As ‘ da iman etti. Halid Bin Velid (ra) O duygusallığın içinde Ey Allahın Rasulu ! Allah’a dua etsende Allah şu Halidin günahlarını bağışlasa olmaz mı ? Biliyorsun ki çok günaha bulaştım , Müslümanların kanını akıttım , haksız yere çekilmiş bayrakların altında savaştım. Gözü kandan başka bir şey görmeyen bir insandım Allaha dua etsende günahlarımı bağışlasa . SubhanAllah. Diyince Peygamber (s.a.v) Ey halid bilirmisin sen İslam kendisinden önceki bütün günahları silmiştir. Allah azze ve celle onları afettemiştir. Diyince Halid ağlayarak Ey Allahın Rasulu olsun sen yine et korkuyorum dedi . Ve Peygamber (sav) ellerini açtı ve Alemlerin Rabbinden onun için bağışlanma diledi. Allahu Ekber Vallahi yeryüzü böyle olaylarada şahit oldu kardeşler….

Halid Bin Velid(ra) in İman ediş sahnesi böyleydi. Bizlede Bu kıssalardan hayatlarımıza dersler çıkarıp hareket etmeliyiz ki  onların hissettiği gibi hissedelim onların mücadelesi gibi mücadele edelim. Tekrardan söylüyorum bizler Allah azze ve cellenin bu asırda tevhidi gösterdiği sayılı kişilerdeniz . Ancak bu yan gelip yatalım , tamam artık kendimizi kurtardık manasına gelmez . Eğerki biz bunu gereği gibi yapamazsak Vallahi Allah (cc) bizi Alır yerimize layık olanları getirir.

YAĞMUR OLUP YAĞMALI BİR DAVETÇİ BİLEMEZ BELKİ KAYAYA DEĞER ORDAN SEKER , BELKİ TOPRAĞA DEĞER ODA ONU EMER MEYVE VERMEZ AMA OTTA OLSA BİTER O SEBEBDEN DOLAYI SEN BİLEMEZSİN KİM KAYA KİM TOPRAK SEN SADECE YAĞMUR OL YAĞMANA BAK …… !

Devamı gelecek……

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN