ALLAH’I (C.C.) ZİKİR KALPLERİN ŞİFASIDIR

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim Din Gününün sahibi olan bizi ve bizden öncekileri yaratan kulluk yapılmaya tek layık olan tek Mabud Allah (c.c.) mahsustur. Salat ve Selam Alemlere Rahmet olarak gönderilen Mü’minlerin önderi ve örneği başkomutanı olan Hz. Muhammed’e (sav) olsun inşaAllah.

Allah azze ve celle insanoğlunu en güzel surette yaratmıştır. Ona gerekli bütün donanımları da vererek kendisine kulluk edilmesini de emretmiştir. Eğer kişi bu nimetleri Allah azze ve celle’nin yolunda değil de kendi heva ve hevesine uygun yaşarsa Allah (c.c.) zikrinden yoksun bir hayat yaşıyor demektir. Allah (c.c.) hidayetine tabi olanlarına vaad de bulununca bunun peşinde hidayetinden yüz çevirenler hakkında da vaadini ve tehdidini getirerek şöyle demektir.

“Kim benim zikrimden yüz çevirirse artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak hasredeceğiz buyurmaktadır.” (Taha 124-125)

Bu ayetin tefsirinde kim ki benim zikrimden yüz çevirirse yani emrime Rasullerime indirdiklerime aykırı hareket ederse beni hatırlamaz ve hidayetini başka kaynaktan almaya çalışırsa bilsin ki onun dar bir geçimi olur diye bildirmektedir.

İbni Kesir (Rh.A.) der ki;

“Onun ne rahat ve huzuru olur ne kalbinde genişlik ve ferahlık olur. Aksine kalbi daralır sıkıntı çeker bunun sebebi ise dalalette olmasıdır. Zahiren bakıldığında nimetler içinde görünse de dilediğini giyinse de dilendiğini yese içse de istediği meskende de bulunsa onun bir huzuru yoktur aslında onun kalbinde hidayet yakınlık bulunmadığı sürece geçimin darlığın sıkıntının içerisindedir.”

Zikir kavramına baktığımızda Arapça bir kelime olup hatırlamak, anmak, düşünmek ve hatırlayıp gereğinin yapmak gibi manalara gelir. Unutmanın ve gafletin zıddı olarak kullanılır. Asıl manası budur.

Allah (c.c.) kitabına ve Rasulullah’ın (sav) sünnetine uygun bir hayat yaşayabilmek için kalbini gafletten kurtarması zaruridir. Gafletin zıddı olan zikir bunu gerçekleştirebilmek için bir vesileden ibarettir.

Evet Allah’ın zikrinden (Kru’an’dan) gafil olmak dünya lezzetlerine dalmak bağlanmak şeytanla arkadaşlık yapmaktır. Tıpkı şeytanın kişinin boynuna bir halat bağlayarak onu canının istediği yere sürüklemesi gibidir.

Nesefi Şöyle demekte;

“Ahiretteki bedbahlık dünya hayatında dinin gösterdiği yoldan sapmanın karşılaşacağı cezadır. Allah’ın kitabına uyup emirlerine riayet eden yasaklarından kaçınan kimse sapmaktan ve bu sapıklığın cezasından kurtarmış olur.”

Bugün Allah azze ve celle’nin zikrinden yani Kur’an’la arasında mesafe koyup gafil olanlara ayetler okuduğunda nasihatler edildiğinde şöyle derler. Ben kendimce bir şeyler yapıyorum, namaz kılıyorum kitap okuyorum Kur’an okuyorum ama anlamıyorum hayatımda değişiklikler olmuyor kalbimde hep bir huzursuzluk var hiç tadı tuzu yok derler. İşte bir kişinin böyle hissetmesi Rabbini tanımadığından ayetlerinden Peygamberinin getirdiğinden gafil olması dünya hayatından daha çok beklentilerinin olduğundandır. Ama Rabbini tanıyan bütün hayatını onun yoluna adayan bir Müslüman için bu böyle değildir. Zaman onun için kıymetlidir. O yeryüzünde yaşarken Rabbini razı etmek için çalışır onun düşüncesinde şu olur.

“De ki benim namazım ibadetlerim hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’am 162)

Rabbinin zikrinden gafil olanları Allah (c.c.) kıyamet gününde kör olarak hasredecektir ve diyecek ki o kişi Rabbim beni neden kör olarak haşrettin. Halbuki ben dünyada iken gören biriydim der.

Allah azze ve celle şöyle diyecektir.

Sende dünya hayatındayken bunun gibi yapmıştın dünya hayatında Hakk’a karşı kör olmuştun Ayetlerimiz gelmişti sen onlardan ibret almadın onlara karşı körler gibi hareket ettin.

İşte bugün de bizde seni bu körlüğünle terk ederiz gözündeki perdeleri kaldırmayız.

İşte bugün Rabbine karşı haddini aşan ayetlerine Peygamberine iman etmeyeni Allah (c.c.) hem dünya hayatında hem de ahirette cezalandıracaktır. Ya dünya hayatında zelil ve rüsvay olacak yada ahirette.

Rabbim inşaAllah bizleri sözlerine sadık kalan Rabbine karşı gafil olmayanlardan eylesin.

Son olarak şu sözlerle bitirelim İNŞAALLAH.

Allah’ı (c.c.) anın onu anmak şifadır.

Hz. Ömer (R.A.);

En büyük zikir nefsin arzu ve isteklerinden vazgeçmektir.

Şeytan önce insana Allah’ı unutturur sonra çağdaş çöplükte ne bulsa yuttur.

Elhamdulillahi Rabbil Alemin