TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 111. VE 115. AYETLER

111- Kıyamet günü herkes gelip kendisini müdafaaya çalışacak ve herkese, yaptıklarının karşılığı verilecek, kimseye zulmedılmeyecektir.
Kıyamet gününde kimsenin kimseyi savunmaya gücü yetmeyecektir. Allanın, şefaatçi olma izni verdiği kimseler hariç, kimsenin kimseye faydası dokunmayacak, bilakis herkes en yakın akrabasından dahi uzaklaşmayı tercih edecektir.
Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “O gün insan, kardeşinden, anne ve babasından, karısından ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendisine yetecek kadar derdi vardır. [1][126]
112- Allah bir ülkeyi misal verdi. Bu, emin, huzurlu, rızkı her taraftan bol bol gelen bir ülkeydi. Ne var ki bu ülkenin halkı, Allanın nimetlerine nankörlük etti. Bu yüzden Allah onlara, yaptıklarına karşılık korku ve açlık ızdarabını tattırdı.
Taberi, âyte-i Celilede misal verilen, bu ülkeden Mekke’nin kastedildiğini söylemekte ve şöyle demektedir: “Mekke güven içinde olan ve istikrarlı bir hayata sahibolan bir ülkeydi. Zira Araplar birbirlerine saldırarak, birbirlerini Öldürüp esir alırlarken Mekkeye kimse saldırmaz orayı kutsal kabul ederek oranın halkına karşı savaş açmazlardı. Oranın halkının, çevresinde yaşayan Bedevilerde olduğu gibi bir kısım mer’a ve otlaklara ihtiyacı yoktu. Zira onlara rızıkları her taraftan bol bol geliyordu. Ayrıca Allah teala Hz. Muhammed (s.a.v.) i oraya Peygamber olarak gönderince Mekkeye en büyük nimeti lütfetmiş oldu. Ne var ki Mekke müşrikleri, Allah tealanın bu nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Resulullaha çeşitli işkenceler yapmaya giriştiler. Bunun üzerine Allah teala da onlara belalar gönderdi. Kıtlık yılları yaşadılar, açlığa düştüler. Öyleki leş, kemik ve Deve yünlerini dahi yemek zorunda kaldılar. Ayrıca onların kalblerine, Resulullahın müfrezelerinin baskın yapacakları korkusunu saldı. [2][127]
113- Şüphesiz kî onlara, kendilerinden Peygamber geldi. Ancak onlar onu yalanladılar. Bu sebeple onlar zulümlerine devam ederlerken azap kendilerini yakaîayiverdi.
Taberi, bu âyet-i Celileyi şöyle izah etmektedir: “Mekkelilere kendi içlerinden, soyunu ve doğruluğunu bildikleri Muhammed, Peygamber olarak geldi. Fakat Mekkeliler onu yalanladılar. Allah tarafından Peygamber olarak gönderildiğine inanmadılar. Bunun üzerine onları açlık, huzursuzluk ve güvensizlik azabı yakaladı. Aynca ileri gelenleri Bedir savaşında Öldürüldüler.
Ayet-i Kerimeler izah edilirken belli kişi ve yerlerin adlan geçtiği için bunlara göre izahlar yapılsa da, Kur’an-ı Kerimin hükmünün kıyamete kadar bakî olması sebebiyle bu izahların da sadece o belli yer ve isimlere hasredilmeyip genel bir şekilde yorumlanmaları gerekir. Demek oluyor ki kendilerine gönderilen Peygamberleri yalanlayan her zalim ülkenin akıbeti hüsrandır. [3][128]
114- Allanın size rızık olarak verdiği helal ve temiz şeylerden yeyin. Eğer yalnız Allaha ibadet ediyorsanız, Allanın nimetlerine şükredin.
Allah teaîa bu âyet-i Kerimede, mümin kullanım helal ve temiz olarak vermiş olduğu nzıklardan yemelerini ve buna karşılık kendisine şükretmelerini, zira nimetleri lutfedenin, kendisine şükredilmeye layık olduğunu beyan ediyor.
Taberi, bundan sonra gelen âyeti de gözönünde bulundurarak âyet-i Kerimeyi şöyle izah ediyor: “Ey insanlar, Allanın size rızık olarak verdiği hayvanlardan helal olan ve usulüne uygun olarak kesilenlerin etlerinden yeyin. Şayet sizler, rabbinize hakkıyla kullak ediyorsanız, Allanın size vermiş olduğu bu nimetlere karşı ona şükredin. [4][129]
115- Allah, sizlere yalnız leşi, kanı, domuz etini bir de Allahtan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Bir kimse mecbur kalır, zururet haddini aşmadan ve başkalarının hakkına tecavüz etmeden bunlardan yer İse ona günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Ayet-i Kerime, yenmesi haram olan şeylerin bir kısmını zikretmekte, açlık sebebiyle mecbur kalan kimsenin ise, zaruret miktarını aşmadan ve başkasının hakkına tecavüz etmeden bunlardan yemesine ruhsat verildiğini beyan etmektedir. Bu konuyla ilgili hükmüler, Mâide Suresinin üçüncü âyetinde geniş olarak izah edilmiştir. Daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. [5][130]