sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 86. VE 90. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 86. VE 90. AYETLER
23.08.2025
4
A+
A-

86- Allaha ortak koşanlar, ortaklarını görünce: “Ey rabbimiz, işte bunlar, senden başka taptığımız ortaklarımizdir.” derler. Ortakları onlara: Şüphesiz ki siz, yalancısınız.” diye cevap verirler.

Ayet-i Kerimede, dünyada Allaha ortak koşanların, âhirette ilâhî azabı görünce, ortak koştukları şeylerle ceddeleşeceklerini, her iki tarafın birbirlerini suçlayacaklarını beyan etmektedir.

Başka âyet-i Kerimelerde de, Allaha ortak koşan kimselerle, ortak koştukları şeylerin, âhirette birbirlirine nasıl düşman kesilecekleri beyan edilerek şöyle Duyuruluyor: “Allahı bırakıp ta kendilerine kıyamet gününe kadar hiçbir cevap vermeyecek şeylere tapanlardan daha sapık kimdir? Halbuki tapındıkları şeyler, onlann yalvarmalarından habersizdirler.” “Kıyamet günü, insanlar, hesap vermek üzere toplandıkları zaman, dünyada tapındıkları şeyler kendilerine düşman kesilir ve onların, kendilerine yaptıkları ibadeti tanımazlar. [1][94]

 

87-  O  gün   müşrikler,   Allaha   teslim   olup   boyun   eğerler. Uydurdukları şeyler onlardan uzaklaşıp giderler.

Ayette, kıyamet gününde, Tağutlan putlaştıranların, ister istemez Allaha boyun eğecekleri ve putlaştırdıklan şeylerin, kendilerinden kaçacakları beyan edilmektedir.

Evet o gün, dünyadayken Allaha eş koşanların, boyun eğip teslim olmaktan başka çareleri yoktur. “Bütün yüzler, Hayy (Ezeli ve ebedi diri), Kayyum (Herşeyin mutlak hakimi olan) Allaha boyun eğer. Zulüm yüklenen perişan olur.” [2][95]

 

88- İnkâr eden ve Allanın yolundan alıkoyanlara, bozgunculuk yapmaları sebebiyle azabı kat kat artırırız.

Müfessirler, âyette, artırılacak olan azabın, Hurma ağacı kadar dişleri olan akrepler, deve gibi yılanlar, arşın altından akan beş azap nehiri v.b. şeyler olduğunu söylemişler ise de bu azabın gerçek mahiyetini ancak Allah bilir. [3][96]

 

89- Kıyamet gününde her ümmetten, kendisi aleyhine bir şahit tutarız. Seni de ey Peygamber, şu ümmetine karşı şahit getiririz. But sana, herşeyi açıklayan, hidayet rehberi, rahmet kaynağı ve Müslümanlar ıçm bir müjde olan Kur’anı indirdik.

Allah teala kıyamet gününde, her ümmete göndermiş olduğu Peygamberi şahit tutup ona, ümmetinin, davetine karşı ne cevap verdiğini soracağını, Hz.Muhammed (s.a.v.) i de ümmetine karşı şahit kılarak, ümmetinin, kendisine karşı ne cevap verdiğini soracağını beyan ediyor ve Hz.Muhammed (s.a.v.) e indirilen Kur’an-ı Kerimin, helal, haram, Hak, bâtıl ve geçmiş ve gelecek şeylere ait haberleri beyan ettiğini bildirerek bu kitabın, insanları doğru yola ileten bir hidayet ve rahmet rehberi olduğunu açıklamaktadır. Kur’anın, aynı zamanda müminler için bir müjde olduğu ifade edilmektedir. Zira Kur’an, Allaha boyun eğip itaat edenlere, âhirette büyük mükâfaatlar verileceğini müjdelemektedir. [4][97]

 

90- Şüphesiz ki Allah, adaletli davranmayı, iyilikte bulunmayı ve akrabalara yardım etmeyi emreder. Fuhşu, kötülüğü ve zulmü yasaklar. Allah sizlere, düşünmeniz için öğüt verir.

Ayet-i Kerime, “Adeletli davranma” “İyilikte bulunma” ve “Akarabaya yardımda bulunma” gibi üç temel esasın yerine getirilmesini istemekte, buna mukabil, hayasızlık, kötülük ve Zulüm gibi üç temel fenalığı da men etmektedir.

Abdullah b. Mes’ud, bu âyet-i Kerime hakkında “Bu âyet, Kuranın en manidar âyetidir.” demektedir.

Ayet-i Kerimede zikredilen bu emir ve yasaklan şöylece açıklamak mümkündür:

Adalet: Taberi, adaletten maksadın, “İnsaflılık” olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Bize çeşitli nimetler veren Allahı tanımamız, nimetlerine karşı ona şükretmemiz ve ona hamdetmemiz “İnsaflılıkhktır” Bu itibarla Tağut ve Putları övmek, onlara tapmak, bizlere herhangibir fayda ve zarar veremeyen bu şeylere boyun eğmek insafsızlıktır, adaletsizliktir. İşte bu sebepledir ki, Abdullah b. Abbas, buradaki Adaleti “Allahtan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmektir.” şeklinde izah etmiştir.

İslamî idarenin, Adalet esası üzerine kurulduğu şüphesizdir. Bu hususta Allah teala diğer bir âyette de şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler, Allah için Hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olun. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun. Çünkü o, takvaya daha yakındır. Allahtan korkun. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. [5][98]

Peygamber efendimiz (s.a.v.) de, Allanın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah tealanın, bir kısım insanları gölgelendireceğini beyan ederken “Adaletli davranan İmamı (İslam Devletinin Başkanını) bu gölgelendirileceklerin birincisi olarak zikretmiştir… [6][99]

İyilikte bulunmak: Taberi diyor ki “Burada geçen “İyilik”ten maksat, Allanın emrettiklerini yapmakta, yasakladıklarından kaçınmakta sabırlı olmak, sıkıntılı zamanlarda da geniş zamanlarda da, sevilen hususlarda da sevilmeyen hususlarda da Allaha itaat etmek ve buna gayret göstermektir. Bu sebepledir ki buradaki “İyilikte bulunmak” ifadesi “Allanın farzlarını eda etmek” şeklinde izah edilmiştir.

Süfyan b. Uyeyne’ye göre buradaki “İyilik yapmak”tan maksat, kişinin iç âleminin, dış görünüşünden daha güzel olmasıdır. Peygamber efendimiz (s.a.v.) e Cibril Hadisinde

İhsan (İyilikte bulunmak) nedir? diye sorulduğunda,

Senin, Allahı görüyormuşçasına ona ibadet etmendir. Sen onu görmesen de o seni görmektedir.” diye cevap vermiştir. [7][100]

Akrabaya yardımda bulunmak: Peygamber efendimiz (s.a.v.), akrabalık bağını koparan kişi hakkında bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır:

“Allahm, işleyenini, dünyadayken hemen cezalandırmasına en layık olan günahlar, azgınlık yapmak ve akrabalık bağını koparmak günahlarıdır. Allah, bunların işleyen için bir kısım cezalan âhirete bıraksa da… [8][101]

Fuhuş: Burada, kaçınılması emredilen Fuhuş’tan maksat, Zina etmektir. Allah teala, bu çirkin fiilin, toplum için çok tehlikeli bir hastalık olduğunu beyan ediyor ve o fiili, değil yapmak, ona yaklaşılmasını dahi yasaklayarak şöyle buyuruyor: “Sakın Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, rezilliktir, kötü bir yoldur.” [9][102]

Kötülük: Buradaki kötülük’ten maksat, Dinen yasaklanmış her şeydir.

Zulüm: Burada ifade edilen Zulüm’den maksat ise, böbürlenmek, haksızlık yapmak ve haddi aşmak demektir. [10][103]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.