sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 36. VE 40. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 36. VE 40. AYETLER
12.07.2025
12
A+
A-

36- Daha önce kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene sevinirler. Fakat guruplaşanlardan bir kısmı, sana indirilenin bir bölümünü inkâr ederler. Ey Peygamber de ki: “Ben, yalnız Allaha ibadet etmek, ona hiçbirşeyi ortak koşmamakla cmrolündum. Yalnız ona davet ederim. Dönüşüm de ancaknadir.

Ey Muhammed, kendilerine kitap verdiklerimizden sana iman edenler, sana indirilen Kur’andan dolayı sevinirler. Onlardan bazıları ise, o Kur’anın bir kısmını inkâr ederler. Ey Muhammed de ki; “Ben Allaha kulluk etmekle ve herhangi bir şeyi ona ortak koşmamakla emrolundum. İnsanları ancak ona ibadet etmeye davet ederim. Benim dönüşüm de ancak onadır. [1][48]

 

37- (Geçmiş Peygamberlere kitaplarımızı kendi dilleriyle indirdiğimiz gibi) Sana da, hikmetlerle dolu Kur’anı Arapça olarak indirdik. Yemin olsun ki, eğer sana ilim geldikten sonra kâfirlerin heveslerine uyarsan, Allaha karşı senin, ne bir dostun ne de bir koruyucun bulunur.

Ey Muhammed, biz, senden önce Peygamberler gönderip, onlara gökten kitaplar indirdiğimiz gibi, sana da sağlam hükümleri kapsayan ve Arapça olan bu Kur’anı gönderip, seni bununla şereflendirdik. Bütün bunlara rağmen şayet sen, rabbin katından sana ilim geldikten sonra, kâfirlerin heva ve heveslerine uyacak olursan, yemin olsun ki Allaha karşı senin ne bir dostun ne de bir koruyucun bulunur.

Bu âyet-i Celile, hernekadar Resulullaha hitabetmekte ise de, ümmetinin âlimlerini uyarmaktadır. Bu ümmetin âlimleri, kendilerine Allah katından, Kur’an-i Kerim gibi hakkı beyan eden bir ilim geldikten sonra, kâfirlerin heva ve heveslerine uymamak zorundadırlar. Aksi takdirde, Allahın, kendilerine verecek olduğu cezaya karşı kendilerine ne bir dost ne de bir koruyucu bulabilirler. [2][49]

 

38- Şüphesiz ki biz, senden önce de Peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar yerdik. Hiçbir Peygamber, Allahın izni olmadan bir âyet getiremez. Herşeyfn vadesi kitapta kayıtlıdır.

Müşrikler, Peygamber efendimiz (s.a.v.)e karşı çıkarak şöyle demişlerdi: “Kâfirler şöyle dediler: “Bu ne biçim Peygamber ki yemek yiyor, çarşılarda geziyor? Kendisine bir melek indirilip te onunla birlikte uyarıcı olsaydı ya.” “Yahut kendisine bir hazine indirilse veya bir bahçesi olsa da oradan yese ya. “Zalimler, müminlere: “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.” dediler. [3][50]

Allah teala bu âyet-i Kerimede onlara cevap veriyor ve buyuruyor ki: “Peygamber olarak gönderdiğimiz ilk insan sen değilsin. Senden Önce de Peygamberler gönderdik. Onlar da senin gibi insandı. Biz onlara, eşler ve çocuklar vermiştik. Onlar, yeyip içmeyen Melekler değillerdi. İnkarcıların teklif ettikleri gibi, Peygamberlerin, Allahın izni olmadan, herhangi bir mucize getirmeleri mümkün değildir. Aîlahm emirlerinin gelmesi için takdir edilmiş bir vade vardır. O vade gelince Allanın emri mutlaka gelir. Yoksa müşriklerin isteklerine göre gelmez. [4][51]

 

39- Allah, hükümlerden dilediği hükmü siler, dilediğini bırakır. Esas kitap onun katındadır.

Müfessirler bu âyet-i Kerimeyi çeşitli şekÜİerde izah etmişlerdir: Bazılarına göre âyetin izahı şöyledir: “Allah, gönderdiği hükümlerden dilediğini neshederek kaldırır. Dilediğini ise olduğu gibi bırakır.”

Bazılarına göre de âyetin izahı şöyledir: “Allah, kullarına ait hususlardan dilediğini siler, dilediğini olduğu gibi bırakır. Ancak cehennemlik olmak, cennetlik olmak, ecel ve hayat müstesnadır. Bunlar değişmez.”

Diğer bazılarına göre ise şöyle izah’edilir: “Aliah, Meleklerin tesbit eltileri amel defterinden dilediği şeyleri silip, dilediklerini de olduğu gibi bırakır. Değişmeyen levh-i Mahfuz ise onun kalındadır.

Bazılarına göre de âyet şöyle izah edilir: “Allah, dilediği her şeyi siler ve dilediği herşeyi olduğu gibi bırakır.”

Bu son izah şekline göre, Allahın silmeyeceği hiçbirşey yoktur. Bu görüşe delil olarak s.u Hadis-i Şerif zikredilmiştir:

“Kaza ve kaderin önüne ancak dua durabilir. Ömrü ancak iyilik yapma artırır. [5][52]

Bir başka görüşte de âyetin izahı şöyledir: “Levh-i Mahfuz iki kısımdır. Birinde Allah, dilediği değişikliği yapar dilediğini ise olduğu gibi bırakır. Diğerinde de hiçbir değişiklik yapmaz. Ona “Ümmül Kitap” denir.

Yine başka bir görüşe göre de âyet şöyle izah edilir: “Allah teaia eceli geleni siler. Ömrü olanı devam ettirir. “Taberi de bu görüşü tercih etmiştir.

Bir diğer görüşe göre de âyetin izahı: “Allah, kullarından dilediğinin günahını siler. Dilediğinin ise günahını bırakır.” şeklindedir.

Ayetin sonunda bulunan ve “Esas Kitap” diye tercüme edilen “Ümmül Kitap” ifadesinden neyin kastedildiği hakkında da farklı izahlar yapılmıştır: Bazılarına göre buradaki Ümmül Kitap’tan maksat, Allahın ilmidir. Bazılarına göre Ümmül Kitap “Kitabın aslı” demektir. Bazılarına göre’ise “Ümmül Kitap” “Haram ve Helali kapsayan hükümler.” demektir. Taberi ikinci görüşü tercih etmiştir. [6][53]

 

40- Onalara vaadcttiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek te veya onu göstermeden seni vefat ettirsek te, sana düşen ancak tebliğ etmektir. Hesaba çekmek yalnız bize aittir.

Evet, Peygamberin vazifesi tebliğ etmek ve uyarmaktır. Bu sebeple Peygamberin azabetmesi diye birşey söz konusu değildir. Ceza veya mükâfaat vermek, Allaha aittir. Bu hususta başka bir âyet-i Kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Ey Muhammed, sen hatırlat. Çünkü sen, ancak bir hatırlatıcısın.” “Sen onlara tahakküm edici değilsin.” “Fakat yüzçevirip inkâr edenleri, Allah, en büyük azaba çarptırır.'” “Şüphesiz ki onların dönüşü bizedir.” “Onları hesaba çekmek te bize aittir.” [7][54]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.