TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 51. VE 55. AYETLER

51- Hükümdar kadınlara sordu: “Yusufu baştan çıkarmak istemekteki maksadınız neydi? Kadınlar: “Hâşâ biz ondan bir kötülük görmedik.” dediler. O zaman Azizin karısı: “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onu baştar çıkarmak istemiştim. Şüphesiz kî o, doğru söyleyenlerdendir.” dedi.
*Görüldüğü gibi yıllar sonra da olsa Yusuf aleyhisselamm suçsuz olduğu ortaya çıkmış, vezirin karısı bizzat hükümdarın huzurunda, suçun kendisinde olduğunu itiraf etmiş, Yusufun iffetli bir kimse olduğunu ve ekmeğini yediği efendisine ihanet etmediğini açıklamıştır. [1][53]
52- Yusuf dedi ki: “Bu, (Hemen zindandan çıkmayıp diretmem) Azizin gıyabında kendisine ihanette bulunmadığımı ve Allahın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindir. [2][54]
53- Ben, nefsimi temize çıkarmak istemem. Çünkü nefis, şüphesiz ki çokça kötülüğü emredendir. Ancak, rabbimin merhamet ettiği müstesnadır. Şüphesiz ki rabbim, çok affeden, çok merhamet edendir.
Bu iki âyet-i Kerimedeki ifadenin, Hz.Yusufa rai yoksa vezirin karısına mı ait olduğu hakkınca iki görüş vardır.
Mücahid, Sa’d b.Cübeyr, İkrime, Dehhak, Hasan-ı Basrî ve Katade’ye göre bu ifadeler Hz.Yusufa aittir. Taberi de bu görüşü tercih etmiştir. Bunlar, bir önceki âyetin ifadesinin, vezirin karısına ait olmasının bu iki âyetteki ifadenin de Hz.Yusufa ait olmasına mani olamayacağını söylemişlerdir. Zira âyetlerdeki ifadelerden herbirinin kime ait olduğu dolayılı olarak ta olsa anlaşılmaktadır. Bunların görüşüne göre âyetin izahı şöyledir:
Vezirin karısının itiraflarından sonra Yusuf şöyle dedi: “Ben hemen zindandan çıkmayıp, olayın, kadınlardan sorulup açıldığa kavuşturulmasını istedim ki, vezir, evinde bulunmadığı bir sırada ona ihanet etmediğimi ve Allahın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilmiş olsun. Ben nefsimi her türlü hata ve kusurlardan temize çıkarmek için söylemiyorum. Zira nefis muhakkak ki kötülükleri çok emredendir. Ancak rabbimin merhamet ederek korudukları hariçtir. Zira rabbim çok affeden ve çok merhamet edendir.”
Diğer bir görüşe göre bu iki âyette zikredilen ifade, vezirin karısına aittir. Zira bunlardan önceki âyette, vezirin karısının konuştukları zikredilmektedir. Bu âyetlerdeki ifadeleri de aynı konuşmanın devamı saymak, ifadelerin birbirini takibindeki sıralamaya daha uygundur. İbn-i Kesir bu görüşü tercih etmiştir. Bu görüşe göre de bu iki âyetin izahı şöyledir:
“Vezirin karısı sözlerine devamla şöyle dedi: “Benim bu itirafta bulunmamın sebebi: Kocamın bulunmadığı bir zamanda fiilen bir ihanette bulunmadığımı, sadece bu genci davet ettiğimi, onun da bundan çekindiğini bilsin. Bir de Allahın, hainlerin tuzağını başarıya eriştirmeyeceğini anlasın. Ben, nefsimi temize çıkarmak istemiyorum. Zira nefis, şüphesiz çok kötülüğü emredendir. Benim, Yusufu davetim bundan dolayı oldu. Rabbimin merhamet ederek himaye ettiği nefisler müstesnadır. Şüphesiz ki rabbim, çokça affeden ve merhamet edender. [3][55]
54- Hükümdar Yusufun suçsuz olduğunu anlayınca: “Onu huzuruma getirin, onu maiyetime alayım.” dedi. Yusuf onunla konuşunca hükümdar Yusufa: “Bugün senin, bizim yamnuzda mühim bir yerin vardır. Sen, emin bir kimsesin.” dedi.
Misır hükümdan, Yusuf aleyhisselamın suçsuz olduğunu, ilmine ve ahlakına güvenilir bir kimse olduğunu anlayınca, onun, kendisi için faydalı bir kimse olduğu kanaatine varmış ve adamlarına şöyle demiştir: “Yusufu yanıma getirin ben onu maiyetime alayım, özel adamlarından olsun.”
Hükümdarın adamları Yusuf aleyhisselamı getirdiler. Hükümdar onunla konuşunca onun şahsiyetini takdir etti ve ona: “Artık sen, bugünden itibaren bizim yanımızda büyük bir mevki sahibi ve kendisine güvenilir birisin.” dedi. [4][56]
55- Yusuf hükümdara: “Beni, ülkenin hazinelerinin başına getir. Çünkü ben, iyi muhafaza eden ve iyi bilen birisiyim.” dedi.
Hz.Yusufun, Mısır hükümdarından vazife istemesi, Peygamber olması hasebiyle insanları kendisi yönettiği takdirde onları hak yola götüreceği inanandandır. Bu istek bir makam hırsı olmayıp, üzerine düşen bir görevi yerine getirmektir.
Ayet-i Kerimenin sonunda, Yusuf aleyhisselamın: “Çünkü ben iyi muhafaza eden ve iyi bilen biriyim.” demesi, kendisini Övmek değil, tanımayanlara kendisini tanıtmak içindir. [5][57]