TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 16. VE 20. AYETLER

16- İşte bunlara, âhirette de cehennem ateşinden başka birşey yoktur. Orada yaptıkları boşa çıkmıştır. Zaten işledikleri bâtıldır.
Ahiret hayatına inanmayıp sadece bu dünya için çalışan ve karşılıklarını bu dünyada görmek isteyenlerin, âhirette, içine girecekleri cehennemden başka hiçbir paylan yoktur. Dünyada yapmış oldukları amelleri geçip gitmiş ve Allah, yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Çünkü onlar, Allah için değil başka şeyler için amel etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerimde bu iki âyetin benzeri âyetler pek çoktur. Bunlardan bazılarında şöyle buyurulmaktadir: “Kim âhiret menfaatini siterse, onun mükâfaatını artırırız. Kim de dünya menfaatini isterse ona, dünyada istediğinin bir kısmını veririz. Âhirette ise hiçbir nasibi yoktur. [1][19]“Kim, geçici dünya hayatını isterse, bunlardan istedi i m ize, dilediğimiz kadar veririz. Sonra da ona cehennemi hazırlarız. Oraya perişan bir halde, ALlahın rahmetinden kovulmuş olarak girer.” “Kim de Mümin olarak âhireti diler, onun için gerekeni yaparsa,
işte onların amelleri Allah katında makbuldür.” “Dünya ve âhireti arzulayanlardan her ikisine de Rabbinin nimetlerinden veririz. Rabbinin nimetleri, kimseye yasak değildir.” [2][20]
17- Hiç rabbinden Kur’an gibi apaçık bir delili olan, üstelik doğruluğuna Cebrail gibi, Allah tarafından bir şahit bulunan ve daha önce Allanın Musaya, insanlar için bir rehber ve rahmet olarak indirdiği Tevrat tarafından doğrulanan kimse ile, bunlara sahip olmayan bir olur mu? İşte bu vasıflara sahibolanlar Kur’ana iman ederler. Fırkalardan kim de bunu inkâr ederse, ona vaadedilen ateştir. Ey Peygamber, Kur’an üzerinde bir şüphen olmasın. Şüphesiz ki o rabbinin katından bir haktır. Fakat insanların çoğu yine de iman etmezler.
Müfessirler bu âyet-i Kerimeyi farklı şekillerde izah etmişlerdir:
Taberiye göre âyetin izahı şöyledir: “Hiç Muhammedle, sapıklık içinde bocalayan başkaları bir olur mu? Zira Muhammedin, rabbi tarafından gönderilmiş Kur’an gibi apaçık bir delili bulunmaktadır. Bu delili kendisine, Allah tarafından bir şahit olarak Cebrail okumaktadır. Cebrail daha önce de, Yahudiler için bir rehber olup, rahmet ve merhamet kaynağı olan Tevratı da Musaya okumuştur. İşte ellerinde delili bulunan ve Hak üzere olanlar bu Kur’ana iman ederler. Müşriklerden bâtıla taraftar olan ve bu Kur’ani inkâr edenlerin ise, Kur’anı yalanlamalarından dolayı varacakları yer cehennemdir. Ey Resulüm sen bu Kur’andan asla şüphe etme. Zira bu, Allah tarafından gönderilmiş bir gerçektir. Fakat insanların çoğu onu tasdik etmezler.
Diğer bazı müfessirler ise bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: “Hiç, Abdullah b.Selam gibi, ehl-i Kitabın iman edenleriyle, dünya hayatını ve onun ziynetlerini tercih edenler bir olur mu? Halbuki Abdullah b.Selam gibi müminler, dinlerinin hak olduğunu gösteren apaçık aklî delillere sahiptirler. Bu delillerin ardından, Allah tarafından bir şahit olan Kur’an gelmektedir. Kur’andan önce de bu aklî delillerin peşinden, Musaya verilen, insanlar için bir önder olan ve rahmet ve merhamet kaynağı olan Tevrat gelmiştir.
Başka bir görüşe göre ise âyet şöyle izah edilmektedir: “Hiç, müminlerle dünya hayatım tercih edenler bir olur mu? Zira Müminlerin, Kur’an gibi apaçık bir delilleri bulunmakta ve o Kur’anı kendilerine, Allahtan bir şahit olarak Muhammed okumaktadır. [3][21]
18- Yalanlar uydurup AHaha nisbct edenden daha zalim kim olabilir? İşte onlar, rablerinin huzuruna çıkarılacaklardır. Şahitler: “Bunlar, rablerine yalan nisbct ettiler.” diyeceklerdir. İyi bilinmelidir ki, Allahm laneti zalimleredir.
Allaha yalan isnad edendendaha şiddetli azap görecek olan zalim kirn vardır? İşte onlar, dünyada yaptıklarından hesaba çekilmek için rablerinin huzuruna çıkarılacaklardır. Bunların amellerine şahit olan Melekler ve Peygamberler ise: “İşte bunlar, dünyada rablerine karşı yalan söylediler.” diyeceklerdir. İyi bilin ki Allahm gazabı kâfirler üzerinedir.
Allah teala, kıyamette müminlerin günahlarını örtecek fakat kâfirleri, diğer yaratıkların huzurunda rüsvay edecektir. Bu hususta Abdullah b.Ömer diyor ki:
“Beri, Resulullah (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu işittim “Kıyamette mümin rabbine yaklaştırılır öyleki rabbi onu, perdesi altına alır ve ona günahlarını itiraf ettirerek “Şu günahı biliyor musun?” der. Kul da iki defa “Biliyorum rabbim, Biliyorum rabbim.” der. Allah: “Ben onu dünyada örttüm buğun de onu senden affediyorum.” der. Sonra amel defterinin sevap sahifeleri örtülür. Kâfirlere ise şahitler huzurunda şöyle seslenilir: “İşte rablerine karşı yalan uyduranlar bunlardır. [4][22]
19- O zalimler, insanları Allahm yolundan ahkoyarlar. Bu yolu eğri bir yola çevirmeye çalışırlar. Bunlar, âhiret gününü inkâr ederler,
Bu kâfirler, insanları, Allaha iman etmekten alıkoyar ve dinlerinde fitneye düşürmeye çalışırlar. Allahm doğru yolu olan İslami eğri göstermeye uğraşırlar. İşte bunlar, öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlerdir. [5][23]
20- O kâfirler, yeryüzünde Allahı âciz bırakamazlar. Onların,
Allahtan başka hiçbir yardımcıları da yoktur. Onlara azap kat kat artırılır. Çünkü onlar, hakkı dinleyemez ve göremezlerdi.
İşte bu kâfirler, Allahın mülkü içinde ve hükmü altındadırlar. Rableri onları cezalandırmak istediğinde ondan kaçmak suretiyle kurtulamazlar ve onu, dilediğini yapmaktan alıkoyamazlar. Onların, Allahtan başka herhangi bir yardımcıları da yoktur ki kendileriyle Allahın arasına girip Allahın azabına engel olabilsinler. Bunların azabı kat kat verilecektir. Bunların, inkarcılıkları kendilerini meşgul ettiği için, hakkı, kendilerine fayda verecek bir şekilde duyamamışlar ve kendilerini doğru yola iletecek bir şekilde görememişlerdir.
Ayet-i Kerimeden anlaşılmaktadır ki, Allah teala, kâfirlere, hak ettikleri cezayı bu dünyada hemen vermese bile bu onların cezalandırılmayacakları anlamına gelmez. Bu onlar için sadece bir ertelemedir. Ahirette, hak ettikleri cezayı mutlaka göreceklerdir.
Bu hususta bir Hadis-i Şerifte şöyle Duyurulmaktadır:
“Allah, zalime mühlet verir. Ancak onu yakalayınca da bir daha bırak[6][24]