TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 1. VE 5. AYETLER

HUD SURESİ
Hud Suresi, Mekkede nazil olmuştur ve yüz yinni üç âyettir.
Bu sure-i celile de, diğer bütün Mekki surelerde olduğu gibi inanç konusunu işlemektedir. Surenin giriş kısmında inanç gerçeği açıklanmakta, ikinci bölümünde bu gerçeğin tarih içindeki seyri ve harekeli beyan edilmekte, üçüncü bölümünde de yine inanç gerçeğinin devamı zikredilmektedir.
Sure-i Celile, İslam inancının hareket ve aksiyonunu bütün beşeriyet tarihi içinde ele alıyor ve Nuh (a.s.) devrinden Hz.Muhammed (s.a.v.) devrine kadar getiriyor. Ve bütün bu hareketlerin tek bir esasa dayandığını belirtiyor. Bu esas ta yalnızca Allahın dinine dayanmak, hiçbir tartışmaya girmeksizin sadece Allaha ibadet etmektir. Bir de tarih boyunca gelmiş geçmiş Peygamberler vasıtasıyla indirilen emir ve yasaklara göre ibadet etmek ve bu çizgiden hiç sapmadan devam etmektir.
Sure-i Celile, tarihi seyri içinde Peygamberlerin tevhid mücadelesini beyan ediyor ve Nuh (a.s.)ın kıssasını beyanla Tufanın gelip, gemiye binmeyen inkarcıları mahvettiğini haber veriyor.
Sonra Hud (a.s.)ın kıssası beyan ediliyor, Salih (a.s.)m kıssası açıklanıyor ve Şuayb (a.s.)ın kavminin durumu gözler önüne seriliyor.
Kur’an-ı Kerimin muhtelif surelerinde Peygamberlerin, kavimleriyle olan mücadelelerinden bahsedilmekte, onların kıssaları anlatılmaktadır. Fakat Hud süresindeki kıssalar, surenin ana unsurunu teşkil ediyor. Burada, beşeriyet tarihi ‘ boyunca ilahi inanç sisteminin hareketi gözler önüne seriliyor,
Sure-i Celilerim asıl hedefinin, sadece Allahın varlığını ispat etmek değil aynı zamanda beşer hayatında, yalnızca Allahın mblığımn kabulü ve yalnızca onun hükümlerinin geçerli olacağı meselesi olduğu beyan ediliyor.[1][1]
Rahman ve Rahim olan Allanın adıyla.
1- Elif, Lâm, Râ. Bu Kur’an, hüküm ve hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan Allah tarafından, âyetleri sağlam kılınmış ve sonra geniş olarak açıklanmış bir kitaptır.
Bu Kur’an, kullarının işlerini çevirmede hikmet sahibi olan ve onların menfaatlerini çok iyi bilen Allah tarafından, âyetleri her türlü bâtıl ve bozuk şeylere kanştınlmaktan korunup sağlam kılınmış ve hükümleri açıklanmış bir kitaptır. Bu kitapta, helal, haram, emir ve yasak bellidir.
Taberi, “Âyetleri sağlam kılınmış” ifadesinin müfessirler tarafından iki şekilde izah edildiği söylemiştir:
a- Bu Kur’anın âyetleri, bir kısım emir ve yasaklarla sağlam kılınmış sonra bu emir ve -yasakların, yerine getirilip getirilmemesiyle sevap veya cezanın kazanılacağı beyan edilmiştir.
b- Âyetleri bâtıla karşi sağlamlaştırılmış sonra onlarla haram ve helal açıklanmıştır. Taberinin kendisi de bu görüşü tercih etmiştir. [2][2]
2- Tâ ki, Allahtan başkasına ibadet etmeyesiniz. Şüphesiz ki ben, Allah tarafından sizi bir uyaran ,ve bir müjdeleyenim.
Bu Kur’an, Allah tarafından sağlam ve açık bir şekilde indirildi ki, put ve ortaklara ibadeti bırakıp ancak Allaha kulluk edesiniz. Şüphesiz ki ber sizin için Allah tarafından gönderilmiş bir uyarıcıyım. Sizleri, Allaha isyan ettiğiniz takdirde cezalandıracağı gerçeğiyle uyarırım. Yine ben sizler için bir müjdeleyiçiyim. Allaha itaat ettiğiniz takdirde onun sevabını kazanacağınızı müjdelerim. ‘
Resululiah (s.a.v.) kendisine Peygamberliğin geldiği ilk zamanlarda, “Önce en yakın akrabanı uyar.[3][3] âyeti gelince Safa tepesine çıkmış ve Kureyşin, kendisine en yakın kollarından başlayarak insanları çağırmış ve onlara demiştir ki;
“Bu dağın alt tarafından atlıların (düşmanların) çıkıvereceklerinin size haber versem bana inanır mısınız?” Onlar da:”Biz senin yalan söylediğini duymadık.” demişler. Bunun üzerine Resululiah da:”Şüphesiz ki ben.sizi, şiddetli bir azaba uğrayacağınız hususunda uyarıyorum.” buyurmuştur. [4][4]
3- Rabbinizden af dileyin. Sonra ona tevbe edin ki, sizi, tayin edilen vade gelinceye kadar güzelce yaşatsın ve her fazilet sahibine faziletinin mükâfatını versin. Eğer yüzçevirirseniz, şüphesiz ki ben, sizin için o büyük günün azabından korkarım.
Yine bu Kur’an, Allah tarafından sağlam ve açık bir şekilde indirildi ki, sizler, rabbinizden, şirk ve günahlardan dolayı af dileyesiniz. Sonra sadece ona kulluk ederek yaptığınız kötülüklerden vaz gecesiniz. Böylece rabbiniz de sizi dünya hayatında, güzel nzıklarla, nimetlerle rızıklandırsın ve eceliniz gelinceye kadar sizi yaşatsın. Âhirette de, malı ve davranışıyla her iyilikte bulunana
sevapların en bol ve ne üstün olanını versin. Şayet sizler, davet ettğim şeyden yüzçevirecek olursanız bilin ki ben sizlerin, büyük günün azabına uğramanızdan korkuyorum. [5][5]
4- Dönüşünüz yalnız Allalıadir. O, her şeye kadirdir.
Dönüşünüz yalnız Allahadır. O, her şeye kadirdir. Onun cezalandırmasından korkun. O, hayat verme, Öldürme, sevap venne ve cezalandırma gibi her türlü şeye gücü yetendir. [6][6]
5- İyi bilinmelidir ki kâfirler, Allahtan gizlenmeleri İçin iki büklüm olurlar. Yine iyi bilinmelidir ki onlar, elbiselerine büründükleri zaman bile Allah, onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü o, kalbicrin özünü çok iyi bilendir.
İyi bilinmelidir ki müşrikler, Allah hakkındaki bilgisizliklerinden dolayı, kalbierinde olanı Allahtan gizlemek için iki büklüm olurlar. Yine iyi bilinmelidir ki, bu cahiller, elbiselerine büründükleri zaman da Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. İster elbiselerine bürünsünler isterlerse çıplak olsunlar. Allah onların her türlü hallerini bilir. Zira Allah, göğüslerin özünde olanı çok iyi bilendir.
Abdullah b.Abbas diyor ki:”Münafıklardan biri Resulullahın yanından geçerken iki büklüm oluyor elbisesiyle başını kapatıyordu ki Resulullah onu tanımasın. Bu âyet-i Kerime işte bu ve benzerlerine işaret etmektedir.
Bu izaha göre münafıklar, Allahtan saklanmak için değil Resulullahtan saklanmak için böyle davranmışlardır. Ancak tercihe şayan olan görüşe göre, münafıklar, Allahtan saklanmak için böyle davranırlarmış. Taberi de âyetin ifadesine uygun olarak bu görüşü tercih etmiştir. [7][7]